Kısası İskat Edecek Şeyler

Kısası İskat Edecek Şeyler


307 - : Gerek nefse ve gerek azaya aid icab eden bir kısas, aşa­ğıda yazılı sebeblerden biri tahakkuk edince sakıt olur. Bu sebeplere «müskıtatı kısas» denilir.

308 - : Mevt ve kati. Şöyle ki: men aleyhilkısas, semavî bir âfet ile ölse veya başka bir hususdan dolayı bihakkın veya bigayri hakkin öldürülse kısas sakıt olur, terikesinden diyet de istifa olunamaz. .Çün­kü onun hakkında aynen sabit olan yalnız kısasdır.

Kezalik: kısasen kesilecek bir uzuv, semavî bir âfet ile fevt olsa veya haksız yere kesilse kısas sakıt olur, diyet de lâzım gelmez. Fa­kat bu uzuv, haklı yere, meselâ: sirkatden dolayı kesilecek olsa yine kısas sakıt olursa da diyet sakıt olmaz.

Bir de bu hükümden müdebberler ile ümmi veledler müstesnadır. Yani: bunlardan biri yapdığı cinayetden sonra vefat etse icab eden di­yet sakıt olmaz. Belki mevlâsından istifa olunur.

309 - : Cinnet. Şöyle ki: hakkında kısas yapılacak şahıs, hüküm­den sonra kısas icra edilmek üzere veîiyyi kısasa henüz teslim edilme­den cünunı mutbık ile mecnun olsa kısas sakıt olur. Buna bedel diyet lâzım gelir. Fakat bir katilin badelhükm kısas edilmek üzere veliyyi katîle teslimini müteâkib teeennün etmesi, kısasa mani olmaz

310 - : Kısasa tevarüs: şöyle ki: katil, men lehülkısasa tevarüs etse kısas hakkına da tevarüs edeceği cihetle kendisinden kısas sakıt olur.

Meselâ: bir maktulün varisi olan lieb kardeşi vefat etmekle bu müteveffaya liüm kardeşi bulunan katil varis olsa artık hakkında kı­sas yapılamaz. Çünkü bu halde hem men aleyhilkısas, hem de men le-hülkisas bulunmuş olur. Bir kısas ise bir şahsın hem aleyhine, hem de lehine olarak iatifa edilemez.

Henüz kısas yapılmadan vefat eden veliyyi cinayete caninin ftiru-undan biri varis olduğu takdirde de hüküm böyledir.

Meselâ: bir kimse, oğlunun kain pederini amden öldürmekle buna oğlunun zevcesi varis olüb da kablel'kısas vefat ederek kendisine koca­sı-o kimsenin oğlu - varis olsa artık o kimse hakkında kısas ya­pılamaz. Zira bu takdirde veliyyi katil olmak sıfatı, biîveraae katilin oğluna intikal etmiş olur.

311 - : Sulh. Şöyle ki: veliyyi kısas, peşin veya veresiye bir be­del üzerine cani ile sulh olsa kısas sakıt olur. Bu bedelin diyet cinsin­den olub olmaması ve diyet mikdarmdan fazla bulunup bulunmaması müsavidir. Fakat diyet mukabilinde diyetden fasla bir şey üzerine sulh yapılmaması riba kabilinden olacağı cihetle - caiz değildir.

Veliyyi katil, bîr bedel mukabilinde sulh yapdıkdan sonra katili arnden Öldürecek olsa hakkında - âmmei fukahaya göre - kısas lâ­zım gelir.

312 - : Maktulün iki velîsinden yalnız biri katil üe musalehada

bulunsa kısas yine sakıt olub. diğer velînin hissesi diyete münkalib ol­muş olur.

Fakat bir maktulün iki müşterek katilinden biri" hakkında yapı­lacak sulh, diğer katili hakkındaki kısası iskat etmez.

Kezalik: iki kimsenin katili olan bir cani üe maktullerden birisi­nin velîsi müsalehada bulunsa diğer maktulün .velîsine aid olan kısas hakkı sakıt olmaz.

313 - : Bir mecruh, kendisini amden veya hataen cerh etmiş olan bir şahıs ile bir mikdar mal üzerine sulh oldukdan sonra o cerhin te­siriyle vefat etse bakılır: eğer sulh, yalnız o cerhden dolayı yapılmış ine bâtıl olur. Şu kadar var ki, bu sulh bâtıi olmakla beraber amd sure­tinde kısas, diyete inkılâb etmiş olur.

Ve eğer sulh; hem cerh, hem de ondan tehaddüs edecek şey hak­kında olmak üzere yapılmış ise bâtıl olmayıb hali Üzere kalır. Bina­enaleyh bu suretde mecruhun varisleri, carîhi ne kısas etdirebilir, ne ele kendisinden diyet alabilirler.

Sulh, mutlaka cinayet namına yapılmış, yani: mecruh, cani ile alel' illâk cinayetden' dolayı müsaiehada bulunmuş olduğu takdirde de hü­küm böyledir.

314 - : Veliyyi kısas, çocuk veya mecnun veya matuh bulunur­sa bunun velîsi veya vasisi» cani ile diyetden noksan bir bedel üzerine sulh yapamaz. Yapdıkları takdirde bunlar tam diyet nükdarına müs-tahik olurlar.

Fakat velî veya vasînin cinayeti beyyine ile isbat edemeyeceği, ca­ninin de bil'inkâr yalan yere yemin edeceği malûm olursa o zaman di­yetden noksan bir bedel üzerine velînin veya vasînin yapacağı sulh, sa­hih olur.

315 - : Af ve ibra. Şöyle ki: âkil ve'baliğ olan ve kısas hakkına mâlik bulunan bir kimse, men aleyhil'kısası af veya kendisini kısas-dan ibret etse kısas, sakıt olur.

Af ve ibra muamelesi: «af etdim, kısasdan ibra etdim, kısası iskat eyledim, kısas hakkımı bağışladım» gibi afve delâlet eden bîr" tabir ile yapılır. Bedayi, Haniyye, Behce, Ankaravî.

«(Malikîlere göre de kısas, sulh ile, tevarüsle ve af ile sakıt olur.

Şöyle ki:

(1) : Cani ile amden cerhden dolayı mecniyyün aleyhin, amden katilden dolayı da veliyyi katilin bir bedel üzerine sulh yapması caizdir. Bu bedel, diyetden az veya çok olabileceği gibi peşin veya veresi­ye de olabilir.

(2) : Cani, hakkı kısasa veiev kısmen tevarüs etse hakkında kı­sas sakıt olur. Meselâ: bir şahsı iki oğlundan biri kati edip diğer oğlu daha kısas icra edilmeden vefat etse de kendisine katil olan kardeşi varis olsa hakkı kısasa da varis olacağından hakkında kısas sakıt olur. Başka varis var ise o diyetden hissesini alabilir.

(3) : Kısas, veliyyi katilin afviie sakıt olur. Velîler müteaddid olub içlerinden biri katili af edince bakılır: eğer dereceleri istihkakda müsavi veya af edenin derecesi daha yukarı ise af muteber olur. Fa­kat derecesi aşağı ise muteber olmaz. Çünkü onun hakk-ı kelâmı yokdur.

Mesel: maktulün iki oğlundan biri katili af etse muteber olur. Fa­kat oğlu var iken kardeşi af etse muteber olmaz.

Kezalik: katli beyyine ile veya ikrar ile sabit olan bir maktulün kızı ile kız kardeşi bulunsa katili af edib etmemek hususunda kızı ehak bulunur. Zira maktulün kızı var iken kız kardeşinin söze hakkı yok­dur, irs itibariyle müsavi olmaları, af hususunda da müsavi olmaları­nı müstelzirn değildir.

Fakat kısasın sübut ve icrası, kesameye = yemine mütevakkıf bu­lunursa bu yemini maktulün yalnız erkek asabesi yapacağından artık kadınların katili müstakillen afve salâhiyeti kalmaz. Maamafih bu tak­dirde asabe de müstakillen af edemez. Meselâ bu halde maktulün bir kızı bulunsa bu kız ile asabenin hepsi veya bazısı içtima etmedikçe hiç birinin affı muteber olmaz. Şerhi Ebil'berekât.)

(Şafiîlere göre de* kısas hakkında afüv carîdir. Binaenaleyh hak­kında amden cinayet işlenmiş olan kimse, «ben caniyi cinayetinden do­layı icab eden kısasdan veya diyetden af etdim» diyib de badehu ifa-kat bulsa kısas hakkı sakıt olmuş olur. Fakat bu af, cinayetden zaid olan mikdara şâmil olmaz. Çünkü bu zaid mikdar af zamanında sabit değildir.

Meselâ: cinayet yalnız bir parmağı kesmekden ibaret iken badel1-afüv bunun sirayetiyle diğer parmaklar da düşse afvin bunlara şümu­lü olmaz.

Meğer ki mecniyyün aleyh «ben bu cinayetden ve bu cinayetden tahaddüs edecek şeylerden dolayı icab edecek kısası ve diyeti af et­dim* deyib de badehu vefat etsin. O halde kısasa mahal kalmaz, diyet hususunda ise iki kavi vardır. Bir kavle göre bu diyetin, bir vasiyet mahiyetinde olarak af edenin sülüsi malinden caiz olur. Diğer bir kav­le göre ise cinayetin tamamından dolayı icab eden diyet ile cani mua­heze olunur. Çünkü bu cinayet, katli nefse müncer olinusdur. O halde cani bir katildir. Katile ise vasiyet caiz değildir. Evlâ olan da bu ka­vildir. Muhtasarı müzeni.)

(Hanbelüere göre de kısas, caninin vefatiyle sakıt olur. FakaL di­yet sakit olmaz. Binaenaleyh cani Ölse veya başka bir sebepden dolayı öldürülse terikesinden diyet lâzım gelir.

Kezalik: bir kimsenin bir uzvunu kesmiş olan caninin o uzvu baş­ka bir sebeble kesilse veya çolak olsa bu uzva aid kısas sakıt olub mu­kabilinde diyet lâzım gelir. Kısas, afüv ile de sakıt olur. Afvın cevazında icma vardır. Ve afüv, afdaidir, Nitekim bir âyeti kerimede buyurulmustur.

«Yani; herhangi katil için kardeşi olan veliyyi kısas tarafından cüz'î bir şey afüv edilmiş olursa artık kısas sakıt olur, veiiyyi kısas tarafından maruf olan iyiliğe itüba etmek, katil 'tarafından da bu iyi­liğe mukabelede bulunmak, meselâ: bir diyet, bir bedel dermeyan edil­miş ise onu ona güzelce ödemek lâzım gelir. Maruf ile ihsana ittiba hakkındaki bu hüküm, Eabbinizden bir tahfif, bir rahmettir. Artık bun­dan sonra her kim tecavüzde bulunursa, meselâ afüv edilen katili öl­dürürse onun için elim bir azab vardır.»

«Bu âyeti kerimede veliyyi kısasa kardeş denilmesi, cani ile ve­liyyi kısas arasındaki dinî veya insanî münasebete işaret ile afüv ga­yesine inayet ve bunların arasında merhamet ve şefkat duygularının tecellîsini temin gibi hikmetleri mütezamnundır.»

Eesuli Ekrem, sallâllahü tealâ aleyhi vesellem efendimiz, cinayet hadiselerinde afüv ile emir buyururlardı. Bu afüvden sonra artık ca­ni hakkında ukubet icra edilmez. Çünkü onun üzerinde bir hak var idi ki, o da afüv ile sakıt olmuşdur.

Veliyyi kısas, cani ile diyetden fazla bir bedel mukabilinde sulh olabilir. Veli, diyeti ihtiyar edince bu, teayyün edib kısas sakıt olur. Diyeti almak, kandan afüv demekdir, artık bunu taleb edemez. Çünkü sakıt avdet etmez. Kegşafül'kina.)

(Zahirîlere göre de afüv ile kısas aakıt olur. Ve bu afve maktulün varislerinden herhangi birisi salâhiyetdardır. Velev ki zevcesi olsun. Bu halde kısas haram olur, afüv etmeyenler diyete müstahik olurlar. Ba­zı fukahaya göre bu afve ancak erkekler salâhiyetd ardırlar, kadınla­rın afve haklan yoktur. Zührîf Kadete, Hasani Basrî buna kaildir. Ba­zı fukahaya göre de vârislerden herhangisi kısas isterse kısas yapılır. Diyeti veya afvi iltizam eden vârise iltifat olunmaz. Hepsi de diyet ve­ya afüv hususunda ittifak etmedikçe kısas sakıt olmaz. İbni Ebî Ley­la'ya göre her vâris katili afüv edebilir, yalnız zevç ile zevce afüv edemez. Fakat racih olan kavi, her varisin zevç veya zevce de olsa bu af­ve salâhiyetdar olmasıdır. ÖmerübnüI'Hattab hazretleri de buna kail­dir. Elmuhalla.) [38]