(T) 173 - (Tafih) : Hakir olan, Örfen ehemmiyetsiz sayılan, başkaları tarafından alınması hususunda müsamaha gösterilen şey demektir. Yaş otlar, ağaç üzerindeki meyvaîar gibi. Bir şeydeki kıymetsizliğe, adiliğe, ehemmiyetsizliğe «tefahet* denir, 174 - (Ta'zir) : Tabiri ezdaddandır. Lügatde men, red, icbar tahkir, te'dib, hak üze,re tevkif mânâlarım müfid olduğu gibi tasarruf, iane, takviye, tevkir ve tazim mânâlarını da ifade eder. îslâm hukukunca ta'zir ise: hakkında muayyen bir ukubet, bir haddi şer'î mevcud olmayan cürümlerden dolayı tertib ve tatbik edüecek to1 dib ve cezadan ibaretdir. 175 - (Ta'ziri eşrafiTeşraf) : Ulema, şürefa gibi zevat hakkında yapılacak ta'zirdir ki, mücerred i'lâm suretiyle yapılır. 176 - (Tazrirül'eşraf) : Ümera, yüksek tüccar, köy ayanı gibi şerefli kimseler hakkındaki ta'zirdir ki, bilvasıta i'lâm suretiyle veya mahkemeye celb edilerek bil'müvacehe ihtar suretiyle yapılır. 177 - (Ta'ziri evsat) : îctimaî mevkileri orta halde bulunan kimseler hakkındaki ta'zirdir ki, hem mahkemeye bil'celb - ihtar suretiyle, hem de habs suretiyle yapılabilir. 178 - (Ta'ziri ahissa) : içtimaî vaziyetleri düşkün, sefeleden mâ-dud kimseler hakkındaki ta'zirdir ki, hem mahkemeye, bilcelb ihtar suretiyle, hem de habs ve darb-suretiyle yapılabilir. 179 - (Tedibe-ıı ta'zir) : Âkil olduğu halde henüz mükellefiyet çağında bulunmayan bir çocuğun yaptığı bir cürümden dolayı hakkında te'dib ve tehzib maksadiyle yapılan ta'zirdir. Te'dib ise hafif ceza ile ıslah ve terbiye etmekdir. 180 - (Tekaüdüm) : Melhuz bir mazarratın def ve izalesi için alâkadarlara evvelce vaki olan tavsiye, ve tenbih demekdir. 181 - (Tek ad ü mi ahd) : Bir hâdiseden sonra takibat yapılmaksızın muayyen bir vaktin geçmesi, müruru zaman vuku bulmasıdır. 182 - (Tarariyyet) : Yankesicilik demekdir. Yankesiciye, yani uyanık bir kimsenin hıfz etmek istediği bir. malını gafletinden bil'istifa-de bir hiyle ile çalan şahsa «tarrar* denir ki, sârik hükmündedir. 183 - (Telkini rücu) : Zina fazihasını ikrar eden bir şahsa hâkim tarafından «belki aranızda bir nikâh var idi» veya «bu hâdise bir şüb-heye mebni vuku bulmuş olmasın» veya «bir rüya görmüş olmayasın» gibi bir veçhile yapılan sualdir. 184 - (Tesebbüben cerh) : Bir kimsenin mecruhiyetine sebeb olmak, yani: bir şeyde bir insanın âdete nazaran yaralanmasına müeddi olan bir fi'li ihdas eylemekdir. Tariki âmda müsaadesiz kazınılan bir ku yuya birisinin düşüp yaralanması gibi. 185 - (Tesebbtiben kati) : Bir insanın ölmesine sebebiyet vermek-dir. Yani: Bir şeyde bir şahsın cereyanı âdet üzere telef olmasına sebebi müfzi olan bir fi'! vücude getirmekdir. Âmmeye mahsus bir yol üzc-rinde açılan bir kuyuya bir kimsenin düşüb ölmesi gibi. 186 - (Tesebbtiben sirkat) : Bir kaç şahsın birden mahaii hırz? gizlice girib aldıkları malları içlerinden birine yükleyerek harice çıkarmaları suretiyle olan sirkatdir. 187 - (Teşhir) : Bir mücrimin yüzünü karaltarak veya kendisini bir merkebe tersine bindirerek şehir içinde dolaştırmak dır. Bu gibi eşhası halka ilân etmeğe «tecrîs» de denir. 188 - (Teşhiri silâh) : Bir şahsa karşı kati veya cerh kasdilo üi-iâh çekmekdir. Üzerine böyle silâh çekilen kimseye de «müşteherün aleyh» veya «meşhurun aleyh» denilir. 189 - (Töhmet) : Zan ve tevehhüm olunan haslet ve sübutü ha-îinde ceza ve muahezeyi müstebâm suç demekdir. Bir kimseye töhmet ilka ve isnad etmeğe «itham» ve «ittiham» denildiği gibi töhmetlü şahsa da «müthem» ve «müttehem» denilir. [19] |
|||
|
Anket |
||
|
|