Zamana, Mekâna İzafe Edilen Talâklar

Zamana, Mekâna İzafe Edilen Talâklar :


247 - : Vakıf, vasiyet, talâk gibi bazı tasarrufatı şer'iyyenin müs­takbel zamana izfesi şahindir. Böyle bir zamana muzaf olan bir şer'î tasarruf ,filhal hükme sebeb olarak nıün'akid olur. Şu kadar var ki, bu hükmün zuhuru muzafün ilevh olan zamana teehhür eder. Binaenaleyh o zaman hulul edince mezkûr hüküm tahakkuk etmiş bulunur.

Aşağıdaki meseleler, bu esasa ibtina eder :

248 - : Talâkın ay, gün* yıl gibi bir müstakbel zamana izafesi şa­hindir. Binaenleyh bir kimse, zevcesine «Sen gelecek ayın ihtidasında boş ol» dese o vaktin hulûlile talâk tahakkuk eder.

249 - : Bir kimse, zevcesine «Sen yarın» veya «yarınki günde benden boş ol» dese ertesi günün tulûı fecri ânında talâk vücude gelir.. Şu kadar var kia kimse, gelecek günün aharından itibaren talâkın vu­kuuna niyyet ettiğini iddia ederse birinci takdirde diyaneten, ikinci tak­dirde hem diyaneten hem de kazaen tasdik olunur. Çünkü ikinci takdir­de zarfiyyet edatı, yani : «de» mevcuddur. Zarf ise istiabı iktiza etme­diğinden mezkûr günün bir cüzüne talâkın muzaf olması kifayet eder.

250 - : «Sen fülân ay» veya «fülân ayda mutallâkasın» denilse o aydan evvelki son gününün güneşi gurub etdiği anda talâk vaki olur.

251 - : «Bir aya» veya «bir seneye» yahut «kışa kadar boş ol» denilse bu müddetlerin nihayet bulduğu anda talâk tahakkuk eder. Fa­kat talâkın fü'hal vukuna niyet edilirse o anda talâk vuku bulur.

252 - : «Fiilân beldeye» veya «haneye girdiğinde - girdiğin va­kit» yahut «Fülân elbiseyi giydiğinde» veya «hasta olduğun vakit boş ol» tâbirleri dahi izafet kabilindendir. Çünkü bu gibi zarflar, şarta, mü-şabihdir.

Binaenaleyh girmek, giyinmek veya hastalık bulunmadıkça talâk vaki olmaz.

253 - Bir kimse, zevcesine Sen bugün yarın boşsun» yahut eYa-rın bugün mutallâkasın» dese her iki suretde de ikinci lâfız, lâğv olub evvelki lâfza itibar olunur.

Binaenaleyh birinci suretde filhal, ikinci suretde ertesi günün tulûı fecri ânında bir talâk vaki olur. Çünkü evvelki suretde talâk, müneccez, ikinci suretde muzaf olduğundan tencizin izafete, ve bilâkis izafetin tem cize ihtimali yokdur.

254 - : Atıf edatile «Bugün ve yarın boşsun» yahut «yarın ve bugün boşsun» denilse birinci suretde bir, ikinci suretde de iki talâk vaki olur. Çünkü atıf mugayereti icab eder. Şu kadar var ki, birinci suret­de bugünden itibaren mutallâka olan yarın da mutallâka vasfını haiz ola­cağından sözü tashih için ertesi gün ikinci bir talâkın vukuuna hacet yokdur. İkinci suretde ise böyle değildir.

255 - : Bir kimse; zevcesine «Vefatımdan iki ay» veya daha zi­yade bir müddet «Mukaddem mutallâka ol» dediği halde aradan iki ay geçmeden vefat etse kadın mutallâka olmuş olmaz. Fakat bu müddetin geçmesinden sonra vefat etse bu müddetin ibtidasına istinaden talâk vaki olur. Şu kadar var ki, irs hususî, bu müddetin ibtidasına istinad et-meyib Ölüm vaktinden muteber olacağı cihetle bu kadın, mirasdan mah­rum olmaz.

256 - : «Sen benim mevtimle beraber mutallâka ol», «Sen mev­tinle beraber boş ol» tâbirleriie talâk vaki olmaz. Çünkü bu iki suretde talâk, talâk yapılmasına ve vukuna münafi bir hale izafe edilmiş bulunum.

257 - : Talâkların mekânlara izafe edilmesi, tencizdir. Binaenaleyh «Fülân hanede» veya «Fülân şehirde» yahut «Gökde»

veya «Güneşde mutallâka ol» gibi tâbirler ile derhal talâk vâki olur. Çünkü talâkın mekâna ihtisası yokdur. Şu kadar var ki zevç, burunla «Fülân haneye» veya «Fülân şehire girdiğin zaman boş ol» mânâsını kasd etmiş olduğunu iddia ederse diyaneten tasdik olunur. Dürri Muh­tar, Reddi Muhtar, Hindiyye.

« {Mâlikîlere göre izafet hususunda şu gibi hükümler carîdir :

(1) : Müstakbelde vücudi muhakkak olan bir vakte izafe edilen ta­lâklar, müneccezen vaki olur.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Sen bir sene sonra mutallâkasın» ve­ya «Sen benim öleceğim gün boşsun» veya «Sen benim vefatımdan bir gün evvel taliksin», dese derhal talâk vaki olur. Çünkü bu halde zevce ile zevcenin münasebetleri, bir nikâhı müt'aya = muvakka bir nikâha müs-tenid olmuş, aralarında zevciyyetin muvakkat bir zamana kadar devamı kabul edilmiş gibi olur,

(2) : Bir kimse, «Fülâne - meselâ zevcesi - berhayat oldukça her alacağı kadın boş olsun» diye yemin etse o berhayat oldukça her ala­cağı kadın derhal boş olur.

(3) : Bir kimse, zevcesine «Sen dünkü gün boşsun» dese hemen ta­lâk vaki olur. Çünkü bu söz, bir bakımdan şaka, bir bakımdan ihbaı ma­hiyetindedir, talâk ise bunlar ile tahakkuk eder.

(4) : Bir kimse, âdeten yaşıyabileceği kadar bir müddet tayın wıc-rek «Şu vakte kadar tezevvüc edeceğim her kadın mutallâkadn » dese evlenir evlenmez alacağı kadın boş olur. Meğer ki zinaya düşmesinden korksun da cariye edinmesi müteazzir olsun. O takdirde talâk vaki ol­maz.

(5) : Bir kimse, meselâ «îstanbulda evlenmezsem başka yerden ev­leneceğim kadın boş olsun» deyip de sonra başka bir şehirden bir kadın ile evlense hemen talâk vaki olur.

(6) : Bir kimse, zevcesine «Sen ay başında elbette mutallâkasm» dese talâk derhal vaki olur. İzafe edilen vakte itibar olunmaz.

«Seni bir ay sonra boşamaz isem sen boşsun», Seni ay başında elbet­te boşamaz isem sen elbette ay başında -?veya şimdi boşsun» denildiği takdirde de hemen talâk tahakkuk eder.

Nitekim «Seni boşamaz isem sen boşsun» denilmesi de böyledir. Bu söz, fevre mahmuldür. «Seni şimdi - bu saatte - boşamaz isem ?en boşsun» denilmiş gibi sayılır. Minehüİ'celîl, Düsukî.)

(Şafiîlere göre talâkların zamanlara izafesi muteberdir. Şöyle ki:

(1) : Bir kimse, zevcesine «Sen fülân ayda» veya «Fülân aym gur-resinde» veya «Fülân aym evvelinde boşsun» des'e o aym ilk cüzünden itibaren talâk tahakkuk eder.

(2) : «Sen şu ayın gündüzünde» veya «Şu ayın ilk gününde boş­sun» denilse o ayın ilk gününün fecrinden itibaren talâk vücude gelir.

(3) : «Sen fülân şahsın geleceği gün boşsun» denilip de o şahıs, o günün gurresinden biraz evvel gelecek olsa - esah olan kavle göre - o günün fecrinden itibaren talâk vaki olmuş olur.

(4) : «Sen bir aya kadar boş ol» denilse bir ay hitamında talâk ta­hakkuk eder. Meğer ki bu söz ile tûnciz kasd edile, O halde hemen talâk vaki olur.

(5) : «Sen bugün boşsun» veya «Sen bu ay boşsun» veya «Sen bu sene boşsun» denilse talâk filhal vaki olur. Velev ki bu söz, geceleyin söylenmiş olsun.

(6) : «Sen dünkü gün boşsun Enti talikun emsî» denilse bakı­lır: Eğer zevç, bu söz ile dünkü güne istinaden filhal vukuna niyyet et­miş ise talâk hâlen vaki olur. Ve eğer dünkü gün boşayıb de. bugün mu-tallâka bulunduğunu söylemek kasd etmiş ise yemimle tasdik olunur. Yok evvelce başka bir nikâh ile menkûhesi iken boşayıb da sonra tezev-vüc etmiş ve bu sözile o boşamayı haber vermek istemiş, o nikâh da ma­ruf bulunmuş ise yine yeminile tasdik olunur.

Bazı fukahaya göre bu izafet, lâğvdır, bununla talâk vaki olmaz. Çünkü talâk, gayri mümkine isnad edilmiş bulunur. Tuhfetül'muhtac.)

(Hanbeli mezhebine göre de talâklarda izafet muteberdir. Şöyle ki:

(1) : «Yarın sen boşsun» veya «Sen şu gün taliksin» denilse o gü­nün tuluı fecrinden itibaren talâk vaki olur. Çünkü o günün ilk cüz'ü, ta­lâka zarf olmaya salihdir.

«Sen yarınki günde» veya «Sen gelecek şu ayda boşsun» denilmesi

de böyledir. Şu kadar var ki, bu son iki suretde zevç, fou vakitlerin aha­rını kasd etmiş olduğunu iddia etse diyaneten ve hükmen tasdik olunur. Çünkü bu vakitlerin âhırları, evvelleri ve evsatları gibidir. Bu halde bu iddiası, o sözünün zahirine muhalif düşmüş olmaz.

(2) : «Seni bugün boşamaz isem sen bugün boşsun» denilip de o gün boşama hâdisesi vuku bulmasa o günün sonunda talâk vücude gelir. •«Seni bugün boşamaz isem boş ol», «Seni boşamaz isem bugün boş ol» denildiği takdirde de hüküm, böyledir.

(3) : «Sen fülân kimsenin bu haneye geleceği gün boşsun» denilse o kimsenin geleceği günün evvelinden itibaren talâk vaki olur.

Fakat o kimse, Ölü veya mükreh olarak getirilse talâk vaki olmaz. Meğer ki bu yemîn ile o kimsenin o haneye mutlaka duhul ve hululü kasd edilmiş olsun.

Kezalik : Bu yemin ile gündüzün duhul kasd edilmiş olursa gecele- yin duhul ile talâk tahakkuk etmez. Böyle bir kasd bulunmayınca ta­hakkuk eder.

(4) : «Sen her gün boşsun» denilse bakılır: Eğer zevce, medhulün biha değilse hakkında birinci gün bir talâk vaki olur, artık başka bir talâk vukuuna mahal kalmaz. Amma medhulün biha ise hakkında müte-valiyen üç günde üç .talâk vaki olur.

(5) : «Sen bir aya kadar» veya «Bir seneye kadar» veya «bir haf­taya kadar mutallâkasm» denilse bir ayın, bir senenin veya bir haftanın hitamını müteakib talâk vaki olur. Meğer ki derhal talâk vukuuna niy­yet edilmiş olsun.

(6) : «Sen bugün veya yarın boşsun» yahut «Sen bu ay veya gele­cek ay mutallâkasm» denilse filhal talâk vaki olur. Çünkü ya - ev eda­tı, iki şeyin biri içindir. Bu suretde talâkın tehirini muktezi bir sebeb bulunmamış olur. Keşşafül'kma.) (Zahiriyye mezhebince ise talâkın zamana izafesi asla muteber de­ğildir: Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Sen şu zamanda» veya «Şu gele­cek ayın başında mutallâkasm» dese bununla ne filhal ve ne de o zama­nın hululü ânında talâk vaki olmaz. Çünkü bu vechib talâk vukuna dair ne Kur'anı mübînde, ne de sünneti seniyyede bir şey varid olmamıştır. Elmuhallâ.)

Zahiriyye fukahasi, Kur'anj azîm ile ahadisi şerifedeki naslarm zahirlerine nazarlarını hasr edib bu gibi nususı âliyeyi bir fikri hukukî ile iyice tedkik ve tahlile muvaffak olamamış, sair şer'î delilleri de gü­zelce inceliyerek kavrayamamış oldukları için çok kerre böyle meza-hibi erbeaya muhalif ictihadlarda bulunmuşlardır. Bu cihetle de mesleki hukukîleri pek mahdud kimseler tarafından takib edilib az sonra muakkibleri münkariz olmuşdur. [14]