Hurrei Mükellefenîn Nefsini Tezvicî :

Hurrei Mükellefenîn Nefsini Tezvicî :


190 - : Hür ve âkil olan bir baliğe, ehliyeti kâmileyi haiz ve ken­di malında dilediği gibi tasarrufa malik olduğundan velîsinin izin ve ica­zeti munzam olmasa da kendi kendine yaptığı nikâhı sahih olur.

Şöyle ki: Eğer asaba binefsihi takımından velîsi yok ise bu nikâh, hem sahih ve hem nafiz olmuş olur. Gerek küfvüne mehrî mislile olsun ve gerek küfvünün gayrine mehri mislinden noksan ile Qİsun.

Ve eğer asaba binefsihi takımından velîsi var ise nefsini küfvüne mehri mislile nikâh etmiş olduğu takdirde akdi nikâh yine sahih ve na­fiz bulunmuş olur. Fakat küfvi olmiyan bir kimseye veya mehri mislin­den noksan ile nefsini tezvic etmiş ise vaki olan akid yine sahih ise de lâzım değildir. Velîsinin itiraza hakkı olur.

Nikâhın ademi lüzumu, mehri mislin noksanından münbais ise, îmamı Azama göre mehri misle iblâğı zevce teklif olunur, kabul ederse nikâh, lâzım olur. Kabul etmezse velî, hâkime müracaatla nikâhı fesh ettirebilir. Çünkü velî, mehrin ziyadeliğiie iftihar edeceği gibi noksan ol-masiyle de arlanabilir. Bu cihetle mehrin noksan oimasi, kefaetin ade­mi mesabesinde olur.

İmameyne göre ise noksanı mehrden dolayı velîlerin itiraza, nikâhı feshe hakları yoktur.,Zira mehrin on dirhemden fazla miktarı, kadının hakkı olduğundan bunu akidden sonra iskat edebileceği gibi akid ânında da ıskat edebilir. Kendi hakkını iskat eden bir şahsa ise itiraz olunamaz.

Nikâhın ademi lüzumu, kefaetin bulunmamasından ileri geliyorsa velî, hami zahir oluncıya veya velayet vukuuna kadar sükût etmemiş olunca yine hâkime müracaatla nikâhı feshettirebilir. Amma o vakte kadar sükût ederse- itiraz hakkı sakit olur. Tefrik sebebile çocuğun ter biyesine halel geleceğinden buna meydan verilmez.

Bu hususta valide, zevirerham, hâkim gibi asabadan olmıyan ve-lüerin ise esasen itiraza haklan yoktur.

191 - : Velînin itiraz hakkı, nikâhın tecdit edilmesile teceddüt eder.

Şöyle ki: Hürre-i mükellefe, evvelce velîsinin iznile küfvî olmayan bir şahıs ile izdivaç edip de sonra tatlik edilse de bilâhare velîsinin rızası olmaksızın o şahıs ile tecdidi nikâhta bulunsa velîsi, bu nikâhı feshettir­mek hakkına mâlik olur. Evvelki iznin bu ikinci nikâha şümulü olmaz. Ricat ise tecdidi nikâh, kabilinden değildir.

192 - : İtiraza hakkı olan velî, mevliyyesinin mehrini kabz veya cihazını tedarik etse veya zevcinden gelen nafakayı veya hediyeyi kabul eylese, velîme, zifaf tertibinde bulunsa, mehr veya nafaka hususunda zevç ile muhasamaye duruşsa veya kendisinden rızaya delâlet eder bu gibi başka bir fîl sudur eylese bakılır: eğer zevcin küfüv olmadığı bu fillerden evvel hâkim huzurunda sabit bulunmuş ise bunlardan her biri dalâleten rıza sayılır, sabit bulunmamış ise rıza sayılmaz.

193 - : Ademi kefaetin rızadan evvel hâkim huzurunda sübutü iki suretle olabilir: Birincisi, kadın nefsini küfüvünün gayrine tezvic et­tiğinden dolayı velîsi tarafından dâva ikame ve isbatv edilmiş olup da henüz hâkim tarafından tefriklerine hükmedilmemiş olmasıdır. Diğeri de ademi kefaete mebnı hâkim tarafından beyinleri tefrik edildikten sonra yine bu kadının nefsini kendi kendine o kocasına tezvic etmesidir.

194 - : Hürrei mükelîefenin velîlerinden bazısı nikâhına akidden evvel veya sonra razı olduğu halde diğerleri razı olmasalar bakılır: Eğer dereceleri müsavi ise birinin rızası, diğerlerinin rızaları gibi sayılır. Çün­kü bu velîlerden her birine velayet hakkı kamilen, müstakillen sabit olur. Böyle bir hak ise tecezzi edemez. Binaenaleyh birinin rızasından sonra diğerlerinin itirazına mahal kalmaz. Lâkin dereceleri müsavi ol­madığı takdirde derecesi uzak olanın rızası, derecesi yakın olan velînin fesih hakkım iskat edemez.

195 - ; Velîlerden biri, zevcin kefaetini tasdik, diğeri ise inkâr eylese bu tasdik ile diğerlerinin İtiraz hakları sakıt olmaz. Çünkü feshin sebebini inkâr, feshin sükutunu icab etmez,

196 - : Hür olan bir bâliğei âkilenin böyle nefsini bizzat tezvic edebilmesi, îmamı Âzam ile İmam Ebu Yusüfe göredir. îmanı Muham-mede göre asabadan olan velîsinin izni munzam olmaksızın akdi iadivac-da bulunan bir hürrei mükelîefenin nikâhı, küfvüne mehri mialile olsa da yine rctevkuf olup velîsinin icazetine muhtaç bulunur. Şu kadar var ki, velî icazetden imtina ederse azil olacağından hakkı velaye­tini hâkim iskat ederek mezbureyi yeniden tezvic, yani: Nikâhını tecdit eder. Bu surette evvelki nikâh, bâtıl olmuş olur.

Maamafih îmam Muhammedin «velayeti şirkete müstenit olan bu kavlinden rücu etmiş olduğu, kütübü Hanefiyyede tasrih edilmektedir. Mebsut. Hidaye, Bedayı, Hindiye, Bahri Râik, Reddi Muhtar.

Velhâsıl: Hanefî fukahasına göre bir hürrei mükellefe, ehliyeti kâ-mileyi haiz, hayır ve şerrini tefrika kadir olacağından hakkında kimse­nin velayeti carî değildir. Şu kadar var ki- kadınlar için emri nikâhla­rını velîlerine tefviz etmeleri mendubdur. Kadınlar çok kere sinni kema­le erseler de fıtrî kabiliyetleri, hayattaki tecrübeleri muktezasmca er­kekler kadar mütefekkir, âkibet biyn, işlerin neticelerini muhakemeye muktedir olamazlar. Velîlerinin reylerini, izinlerini istihsal etmeksizin izdivaç gibi itina ve ihtimama şayan bir işe İctisar etmeleri, hem büyük­lerine karşı hürmetsizüği mucib, ahlâk bakımından tayibe lâyık olur, hem de kendi menfaatlerine, içtimaî mevkilerine mugayir bıüunur..

Yukarıdaki mes'eleler, Hanefiyyeye göredir.

« (Mezahibi saireye gelince bunlardan Mâliki mezhebine göre velî, nikâhın rüknüdür. Kadınların velîsiz nikâhları sahih olmaz. Bir baba, kendi bikri baüğesini istediği kimseye tezvice icbar edebilir. Meğer ki, tezvic edeceği şahıs, erkeklikten mahrum olsun veya o bikri baliğeyi terşîd etmiş, yani : onun reşide olduğuna bittecrübe kanaat ederek ken­disinden hacri kaldırmış, onu tasarrufatmda serbest bırakmış bulunsun. O halde bunun rızası munzam olmadıkça babası tarafından cebren tez-vici caiz olmaz.

Nitekim seyyib olan bir kadın da babası tarafından tezviee icbar edilemez.

Kocaya varıp da bir sene kadar birlikte ikamet ettikten sonra he­nüz tekarrüb vukubulmadan vefat veya talâk sebebiyle dul kalmış oîan bir bikri baliğe hakkında da hüküm böyledir.

Maahaza hiçbir kadın, velîsinin izin ve mübaşereti olmadıkça hod­behot izdivaç edemez, ederse nikâhı bâtıl olur. Şu kadar var ki, velisi­nin tezvicden imtinaa takdirinde hâkime müracaatla tezvicini talep ede­bilir. Bu halde hâkim, keyfiyeti velîsine tebliğ eder. Velî, meşru bir se­bep dermeyan ederse kendisine cebir olunamaz. Fakat meşru bir sebep dermeyan etmeksizin imtina ederse kadının zararını müstelzim olaca­ğından hakkı velayeti hâkime intikâl eder. Bu takdirde kadın, ya hâkim tarafından bizzat veya naibi canibinden bilvekâle tezvic olunur. Yoksa hâkimin müsaadesi üzerine kadın nefsini kendi kendine tezvic edemez. Başka velîleri olmıyan kadınların ise, evlenebilmeleri için hâkime mü­racaatları herhalde lâzımdır. Minen. Ameliyyatı âmme.)

(Şafiîlere göre de velî, nikâhın rüknüdür. Kadınların ibareierile, yani : onların bizzat akde tevellî ederek icab.ve kabulde buiunmalarile veya başkalarım tevkil etmelerile nikâhları mün'akit olmaz, belki bâtıl olur.)

(Hanbelı mezhebine nazaran da velî, nikâhın şartıdır.)

(Zahiriyye fukahasma göre de bir kadın, bikr olsun, seyyib olsun velîsinin izri olmaksızın evlenemez. Evlenecek bir- kadına velîleri izin vern-ei-r.sr. imtina ederse onu veliyyül'emr kocaya verir.)

Hanefî fukahası, bu hususta sair mezahib eimmesinin istinat et­tikleri bazı ahadisi şerifeyi kasırlara tahsis ederek, bunların kendi de-li Herin -i muarız olmadığını beyan ve bu hususta sıhhati, müttefakün al:v.! o-aa bir hadisi şerife istinat ettiklerini dermeyan etmektedirler.

Maahaza Fetâvâyi Hâniyye» de mufassalan beyan olunduğu üze­re Hanelilere göre de velîsi, buiunmıyan bir kadının, evlenmek istediği takrirde hâkime müracaat ederek me'zuniyet istihsal etmesi, muvafikı iîiliyat olacağından müstahsen bulunmuştur. Hâkim, bu müracaat üze­rine keyfiyeti tetkik eder, nikâha mani bir hâl bulunmadığı takdirde onu ya bizzat tezvic eder, veya evlenmesine izin verir. [19]