Bazı Ameller Neticesinde Meydana Gelen Katil Ve Telef Hâdiseleri

Bazı Ameller Neticesinde Meydana Gelen Katil Ve Telef Hâdiseleri :


339 - : Müşterek bir amelde bulunan kimselerin bir hata neti­cesi olarak müştereken meydana getirmiş oldukları cinayetlerin diyet­lerini müşterek suretde zamih olurlar.

Meselâ: üç kimsenin birlikde kazımakda oldukları kuyu, üzerleri­ne yıkılarak birisini telef etse bunun diyeti üç hisseye ayrılır, iki hisse­sini ber hayat kalanlar -- mevcud ise âkileleriyle beraber - öderler. Bir hissesi de kendisine isabet etmekle sâkit olur.

Kezâlik: dört kimse, içinde çalışdıklan bir geminin direğini kaldı-rıb dikerken o direk üzerlerine düşerek içlerinden birini öldürse diyeti dört hisseye ayrılır, üç hissesini berhayat kalanlar öderler, bir hissesi de sakıt olur. Çünkü hâdise, bunların mübaşeretlerile vücude gelmigdir. Tenvir, Dürri Muhtar, Bedayî.

340 - : Bir kayığa rakib olan iki kişi, birbiriyle döğüşüp de iki­sinin sun'undan nâşi kayık devrilmekle bunlardan biri denize düşerek yüzmeksizin derhal boğulsa diyetin yarısı heder olur, yarısını da diğer rakib» zamin bulunur. Çünkü hâdise ikisinin fi'lile vücude gelmişdir.

341 - : Birbiriyle güreşen iki pehlivandan biri diğerini cerh .et­meksizin döğmekle veya yere çarpmakla vefatına meydan verse diye­tini zamin olur.

343 - : Bir müste'cir, kendi sun'u olmaksızın iş esnasında telef olan ecîri hâs veya ecîri müşterekinin diyetini zâmin olmaz.

Meselâ: bir kimse, birisinin hanesinde ücretle kuyu kazarken ku­yu ürerine yıkılarak telef olsa diyeti kuyu sahibine lâzım gelmez.

Kezâlik: birisinin binasında ücretle çalışan bir dülger, binadan dü­şerek telef olsa bina sahibine zeman lâzım gelmez. SurretüTfetâva.

343 - Bir kimse, bir maslahatın tesviyesi için başka bir belde­ye göndermekle yolda kuttaı tarik tarafından kati edilen hizmetkârı­nın diyetini zamin olmaz.

344 - : Bir kimse, kendi izin ye müsaadesiyle vuku bulan bir amelivyei cerrahiyye neticesinde vefat etse bakılır: eğer bu ameliyyeyi icra eden tabibin tıbben hatası ve mu1 tadı tecavüzü vuku bulmamış ise , üzerine bir şey lâzım gelmez. Fakat hatası veya haddi mu'tadı teca­vüzü vaki olmuş ise üzerine o kimsenin nısıf diyeti lâzım gelir. Çünkü hâdisede kısmen me'zuniyet vardır, kısman yokdur. NeticetüTfetâvâ.

335 - : Bir çocuğu velîsinin veya vasisinin izniyle ve mutad veç­hile sünnet eden bir sünnetçiye o çocuğun yarası tesennüc edib mevti­ni intaç etse bir şey lâzım gelmez. Tenvir.

346 - : Bir kimse, henüz kendisinin kim olduğunu tarifden âciz bir çocuğu velîsinin izni olmaksızın bir mahalle götürmekle çocuk ora­da vefat etse bakılır: eğer ihtiraz mümkün olmayan bir Bebepîe vefat ederse o kimseye diyet lazım gelmez. Hakkında yalnız ta'zir icra edi­lir. Füceten veya sıtmaya tutularak vefat etmesi gibi.

Amma çocuk; denize, ırmağa düğmek, bir hayvan tarafından ısı­rılmak, parçalanmak, yüksek bir mahalden düşmek, üzerine duvar yı­kılmak gibi tahaffuz ve ihtiraz mümkün olan bir sebeble vefat ederse o kimse üzerine diyet lâzım gelir.

347 - : Bİr kimse, emaaÜ mücameate mütehammil olmayan bir kız çocuğuna tekarrübde bulunarak bu yüzden o çocuğun ölmesine mey­dan verse bakılır: eğer kendi zevcesi ise hem mehrini, hem de diyetini - mevcut ise âkilesiyle beraber vermeğe mecbur olur. Mirasından da mahrum kalır. Ecnebiyye ise diyetini - âkilesiyle beraber ödeme­leri lâzım gelir, bundan başka hudud bahsinde mezkûr cezaya da müs-tahik olur. Hindiyye, Bahr.

348 - : Bir kadın, kendi hızanesi = himaye ve idaresi altında bu­lunan nihayet altı yaşındaki bir çocuğu boş bir odada kendi basma bı-rakıb bir yere gitmekle çocuk ateşe düşerek yansa diyetini zamin olur.

349 - : Yoldan geçib giden bir kimsenin hâmil olduğu kılıç ve­ya taş veya kibrit veya ağaç parçası elinden düşerek- bir şandı öldürse üzerine diyet, keffaret, mirasdan, vasiyetden mahrumiyet lâzım gelir. Çünkü bu bir hatadır, mübaşeret tarikiyle vuku bulmuşdur. Fakat lâ-bis olduğu kıhc veya libas .her nasılsa düşüb birisini öldürse üzerine asla bir zaman lâzım gelmez. Çünkü bunları telebbüsde zaruret vardır. Bunların sukutundan taharrüz ise lâbis olanların vüs'unda değildir. Bunları hâmil oîmakda ise böyle bir zaruret yokdur. BedayS.

350 - : Bir kimse, bir şahsı dua ile veya batini siham ile veya enfal sûresini okumakla öldürdüğünü ikrar etse kendisine' bir şey lâ­zım gelmez. Çünkü bu, bir kizbi mahzdır. Bu,4gaybe ittılâ iddiasına rnüeddîdir. Gaybı ise Allah Tealâ'dan başkası bilmez. Bir şahsın böyle bir sebeble Öleceğine dair bir nas yokdur. Yalan yere ikrar ile ise bir şey lâzım gelmez.

Kezaiik: bir kimse, bir §ahsı kahiriyye olan esmaullahı okumakla helak etdiğini ikrar etse esah olan kavle göre kendisine bir şey lâzım gelmes. Zira ger'i şerif, bunu katle âlet ve sebep kümamışdır. Tenvir, Dürri Muhtar.

351 - : Bir kimse, babası veya vasisi olduğu çocuğu te'dib için

döğmekle mevtine sebebiyet verse diyetini zamiri olur. Çünkü te'dib, zecr ile, kulağını çekmek gibi bir suretle de kabildir, döğmeğe hacet yokdur. Bu, İmamı Azama göredir, tmameyne göre eğer döğmek, mu­tad veçhile vuku bulmuş ise zaman lâzım gelmez. Mutada muhalif bir veçhile yapılmış ise bil'ittifak zaman lâztrn gelir. Tenvirüî'ebsar.

352 - : Bir muallim veya bir üstad kendisine ilm veya sanat öğ­renmek üzere verilmiş olan çocuğu velîsinin veya vasisinin izni olmak­sızın asiâ döğemez. Şayed döğerde çocuk, bundan dolayı ölürse mual­limine veya üstadına diyet lâzım gelir.

Velîsi veya vasisi te'dib için düğmelerine izin vermiş oldukları tak­dirde de çocuğun ancak el ve ayak gibi döğülmesi mutad olan azasını âdet veçhile döğebilirler. Bu suretde gocuk vefat etse döğene diyet lâ­zım gelmez. Fakat döğmek, mutad olan azadan başka bir yerine, me-selâ: çocuğun kulağı tozuna veya boş böğrüne yumruk veya değnek ile vurmak suretiyle yapılırsa veya döğülmesi mutad uzvunu fevkalâ­de doğerîerse bundan doîayı çocuk vefat edince döğene «diyet lâzım ge­lir.

Muallimin veya ustanın te'dib için döğmesi, izne müstenid, nıahza çocuğun menfaatine aid olduğu için hakkında zamanı müstelzim değil­dir. Babanın veya vasinin te'dib için düğmeleri ise kendilerinin menfa­atlerine aid olduğundan haklarında zamanı müstelzim bulunmuştur. An-karavî, Tenvir.

353 - : Bir kimse, zevcesini değnek veya yumruk gibi bir şey ile doğüb de bundan müteessiren zevcesi vefat etse o kimse üzerine di­yet lâzım gelir, mirasından da mahrum olur.

Fakat bir kimse, kendisine tekarrüb etdiği zevcesinin bu tekarrüb sebebiyle ölmesine veya tenasül cihaziyle makadi arasını yırtıp birleş­melerine sebebiyet verse bundan dolayı zamin olmaz. Çünkü bu tekar-rübe me'zundur, zevce bu tekarrüb sebebiyle menfinin tamamına müs-tahik olmuşdur, artık başka zaman icab etmez. Reddül'muhtar.

(Malikilere göre de bazı ameller neticesindeki zayiatdan dolayı şu gibi hükümler carîdir:

(1) : îki sefine arasında tesadüm vuku bulmakla her ikısindeki veya yalnız birisindeki insanlar ve eşya telef olsa bakılır: eğer bu te-sadümün bir kasd eseri olduğu bilinmezse bu hal, acze, ademi kasde hami edilerek bu yüzden ne kısas, ne de zaman lâzım getmez. Çünkü se­finenin hareketi, rüzgârın cereyanına tâbidir. Fakat bu tesadüm, am-den vuku bulursa kısası, hataen vuku bulunca da zamanı müstelzim olur. Vefat edenlerden her birinin diyeti diğerinin âkilesi üzerine lâzım gelir.

(2) : îki sefinenin tesadümü, aczi hakikîden, bunları başka taraflara sevk etmenin mümkün olmamasından dolayı değil, belki mücerred gark olmak veya esir düşmek korkusundan veya karanlık çökmesinden dolayı vuku bulursa telefat halinde zamanı icab eder. Şöyle ki : Bu iki sefinenin ikisindeki veya birindeki insanlar veya mallar telef olsalar malların zamanı kendi mallarından, diyetler de âkileleri tarafından veri­lir. Çünkü kendi selâmetleri için başkalarının helakine sebebiyet verme­ğe hakları yokdur.

(3) : Mükellef iki insan, kasden tesadümde veya tecazübde bulu-nub da bu yüzden düşüb birlikde ölseler kısas 4 carî olamaz. Çünkü ma­hal fevt olmuştur. Bunların rakıb, piyade veya birinin rakib, diğerinin piyade olması müsavidir. Bunlardan yalnız birisi ölae diğeri hakkın­da kısas lâzım gelir.

Bu iki insandan biri baliğ, diğeri çocuk bulunsa çocuk hakkında kı­sas lâzım gelmez.

Kezalik : iki mükellef kimseden yalnız biri tesadüm veya tecazüb kasdinde bulunmuş olsa bunun neticesinde kendisi ölürse kanı heder olur. Diğeri Ölürse bu kasid hakkında kısas lâzım gelir.

(4) : Bir maslahat maksadiyle vuku bulan tecazüb neticesindeki ölüm, hederdir. Bundan dolayı ne kısas ve ne de diyet lâzım gelmez.

Meselâ : iki sanatkâr, ellerindeki ipleri ıslah için karşılıklı geçerler­ken biri veya her ikisi düşüb ölse, diyet gibi bir şey lâzım gelmez. Şer­hi Ebil'berekât, Hasiyeti Düsükî.)

(Şafiîlere göre de bazı Ölüm hâdiseleri hakkında şu gibi hükümler vardır :

(1) : Bir kimseyi bir şahıs hareketi mezbuhanede bulunacak bir hâle getirib onun görmesi, söylemesi ve ihtiyariyle hareketi kalmamış iken sünra diğer bir şahıs da o kimse hakkında cinayetde bulunarak vefatı tahakkuk etse katil, evvelki şahıs sayılır. Çünkü o kimseyi ölüm haline getiren odur. Bu cihetle o kimse mevta hükmündedir, ikinci şa­hıs ise ta'zir olunur. Zira bir Ölüye karşı lâzım gelen hürmeti hetk et­miştir.

(2) : îki sefine' müsademe ederek yalnız birisi veya her ikisi ki-rıhb içinde bulunanlar telef olsalar bir kavle göre bu sefinelerden her birinin müdiri, sefinesinin diğerine isabet etdirdiği zararların yaramı zamin olur. Diğer bir kavle göre de bakılır : Eğer bu müdir bizzat veya kendisine itaat edenler ile beraber sefinesini başka tarafa sarf ve tev­cihe muktedir bulunmuş ise zamin olur, muktedir bulunmamış ise zamin olmaz.

Zayi olan malları bu sefineleri İdare edenler, kendi mallarından Öder­ler. Vefat eden kimselerin diyetlerini de bu sefineleri idare edenlerin âkileleri verirler. Meğer ki sefineyi idare eden köle olsun. O zaman bu kendi rakabesine tealluk eder.

(3) : Bir takım, kimselerin mancınık ile atdıkları taş, geri dönüb içlerinden birini öldürse bu ölenin diyetinden hissesine düşen sakıt olub mütebaki kısmını diğer arkadaşları zamin olurlar. Meselâ : Bunlar dört kişi bulunmuş olsalar, diyetin dörtde üçünü ber hayat olanları öderler.

(4) : Bir satıh üzerinde bulunan gayri mümeyyiz bir çocuk, ken­disine karşı yapılan bir sayhadan korkarak aşağıya düşüb telef olsa say­ha eden şahsın âkilesi üzerine diyeti muğallâza lâzım gelir.

Diğer bir kavle göre sayha eden şahıs, kısasa müstahik olur. Fa­kat bu veçhile sukut eden, baliğ veya mümeyyiz bir kimse olursa say­ha edene bir şey lâzım gelmez.

Teşhiri silâh suretinde de hüküm böyledir.

(5) : Kendisine kargı teşhir edilen bir silâhdan korkub kaçan kim­se, bu esnada bir suya veya ateşe veya*yüksek bir yerden aşağıya atı­larak telef olsa, silâhı teşhir eden şahsa zaman lâzım gelmez. Çünkü vukua gelen telefi nefs hâdisesi, bil'ihtiyar iltizam edilen bir hareket neticesinde vuku bulmuşdur.

Fakat böyle firar eden kimse, bilmeksizin bir kuyuya veya ateşe düşerek ölse kendisini takib eden şahıs üzerine zaman lâzım gelir. Zira o şahıs, bu cinayetin tam bir saiki bulunmuşdur. Kitabiii'üir,, Muhtasarı Müzenî, TunfetüTmuhtac, Elmuhallâ.)

(Hanbelîlere göre de bazı katiller hakkında şu gibi hükümler var­dır.

(1) : Bir ferd mukabilinde bir cemaat kısasen kati olunabilir. Eğer bu kati meşru olmasaydı, kısasın meşruiyetîndeki hikmet, bâtıl olurdu. «Evet., böyle bir kısas korkusu bulunmasa birçok kimseler toplanıb istemedikleri bir insanı öldürür, bir diyet vermekle cezaden kurtulur­lardı.»

Maamafih bu hususda sahabei kiramın icmai da vardır. San'a aha­lisinden yedi kişi, bir şahsı kati etmişlerdi, Hazreti Ömer, bu yedi kişiyi kısasen kati etmişdir.

(2) : Bir cemaat, bir şahsı öldürmüş olunca bakılır, eğer bunlar bu hususda ittifak etmişler ise hepsinin de hakkında kısas cari olur. Ve­lev ki, her birinin fi'li katle salih bulunmasın.

Fakat aralarında bir ittifak mevcüd bulunmadığı takdirde de her birinin fi'li, katle salih bir halde bulunmuş ise yine haklarında kısas lâ­zım gelir. Fakat böyle her birinin fi'li katle salih değilse, meselâ : Her biri küçük bir taş ile maktule vurmuş ise haklarında kıssa lâzım gel­mez.

(3) : Bir kimsenin meselâ : Bir elini bir şahıs, bir ayağını da diğer bir şahıs kosib üçüncü bir şahıs da muzıha suretiyle yaralamakla vefa­tına sebebiyet verseler hepsinin hakkında kısas lâzım gelir. Çünkü bu katilde müşterek bulunmuşlardır. Bu halde veliyyi maktul muhayyer­dir, dilerse bunları avüf ederek her birinden bir diyetin üçde birini ala­bilir. Dilerse bunlardan birini veya ikisini afüv edib diğerini kısas etdirir.

Bu üç şahısdan birinin yapdığı cürha; iyleşdikden aonra vefat vuku bulsa veli, yine muhayyerdir. Dilerse bu cürhayı yapanı diyet mukabi­linde afüv eder ve dilerse hakkında bu cürha veçhile kısas icra etdirir, Diğerlerini de ya kısasen kati etdirir, veya bir diyet mukabilinde afüv eder. Veyahut bunlardan birini kısasen kati etdlrib diğerinden nısıf di-yet almakla iktifa eder.-

(4) : Bir kimse, bir şahsın hayatım İdame ve müdafaa edebilmesi iğin muhtaç olduğu taamını, auyunu, silâhını veya hayvanını - bunları tekrar ihzar edemiyeceği bir yerde - elinden, almakla telef olmasına sebebiyet verse diyetim zamin olur.

Kezalik : Bir kimse, kendisi muztar olmadığı halde kendisinden muztar olan bir şahsın istediği taamı, suyu men ederek bu yüzden telef olmasına sebebiyet verse, diyetini zamin olur. Fakat taleb vaki olmadığı takdirde zaman lâzım gelmez. (Keşşafül'kına, Müntehel'İradat.)

(Zahirîlere göre de bir kısım katil hâdiselerinden dolayı şu gibi hü­kümler vardır :

(1) : Bir kimse, bir kalabalık arasında çiğnenib ölse de katili bi-linmees veya bir kimse, kendisine isabet eden bir ok veya bir taş ile Ölse de bunları atan bilinmese veyahut bir kimseyi bir şahıs öldürse de kaçub gaib olsa bu maktulün diyeti, gârimlerin haklan olan müslü-manlarm sadakalarından ve müslümanların mesaühine mevkuf sair emvalden ödenir.

Rivayete nazaran bir cuma günü Küfe camii şerifinden cemaat da­ğılırken, aralarında bir zatın kati edilmiş olduğu görülmekle Hazreti Ali, onun diyetini beytülmalden ödemişdir.

(2) : iki sefine, müsademede bulunsa bakılır : Eğer bu müsademe, rakiblerinin kasdleri olmaksızın mücerred' bir gafîetden veya rüzgârın galebesinden neşet etmiş ise üzerlerine asla zaman lâzım gelmez. Fakat sefine rakibleri karanlikdan dolayı biribirini görmeyerek müsademede bulunmuşlar ise bu, hata tarikiyle t>ir cinayet sayılır* Bu halde telef olan mallar tazmin edilir, vefat edenlerin diyetleri de hepsinin âkileleri üzerine lâzım gelir. Bu müsademe kasden yapılmış olduğu takdirde dö zayi olan inallar tazmin edilir, selâmette kalanlar hakkında da ya kısas veya tam diyet lâzım gelir.

Birbiriyle güreşde veya mülâabede bulunan veya birbiriyle süvari eya piyade oldukları halde çarpışan kimseler hakkında da vefat ve te­lef vukuunda bu hükümler carîdir.

(3) : Bir kimse, yüksek bir yerden bir şahıs üzerine düşerek, kendişinin veya o şahsın veya her ikisinin vefatına sebebiyet verse bakı­lır: Eğer yalnız kendisi ölmüş ise, diğerine bir şey lâzım gelmez, velev ki elindeki bıçağa isabet ederek ölmüş olsun. Çünkü bunda mübaşir olan o kimsedir. Yalnız o şahıs Ölmüş ise amd takdirinde o kimse hakkın­da kısas lâzım gelir, hata takdirinde ise âkilesi üzerine diyet icab eder.

Bu sukut neticesinde ikisi birden ölse bakılır : Eğer bu sukut amde mukarin ise o düşen kimse hakkında artık bir şey lâzım gelmez. Zira meydanda katil kalmamışdır. Fakat bu sukut bir hata neticesi bulun­muş ise düşenin âkilesi üzerine diğerinin diyeti lâzım gelir. Çünkü hataen .;lden dolayı diyet, katil üzerine değil, âkilesi üzerine teveccüh eder.

Bu amden sukut neticesinde evvelâ üzerine düşülen şahıs, sonra da düşen kirase vefat etse bu kimsenin malından o şahsın diyeti verilmek icab eder. Fakat evvelâ düşen kimse Ölse artık bir şey lâzım gelmez.

Bu sukut hataea olduğu takdirde ise gerek evvelâ düşen, aonra da diğeri ve gerek evvelâ diğeri, badehu düşen ölsün.her baıde düşenin âki­lesi üzerine diğerinin diyet lâzım gelir. Düşenin varislerine ise hiçbir şey verilmez. Çünkü onun hakkında bir cinayet yapılmamışdır.

(4) : Bir kaç kimse, bir su içinde yıkanırken birbirlerini suya dal­dırmakla içlerinden biri Ölmüş bulunsa bakılır : Eğer onu hangisinin suya kasden daldırdığı malûm ise hakkında kısas lâzım gelir. Bu hâdise bir hata eseri ise âkilesi üzerine diyet icab eder. Fakat bu daldırüig, emsaline nazaran ölüme sebebiyet vermiyecek bir suretde bulunmuş ise bundan dolayı daldırana bir şey lâzım gelmez. Belki daldırılan eceli mü-semmasiyle hatfe enfihi ölmüşdür.

Bu kimselerden hangisinin bu ölüme sebebiyet verdiği beyyine ile sabit olmayıb mücerred biri hakkında böyle bir iddia vuku bulursa tah­lif edilir, yemin edince berî olur. (Elmuhalla.) [41]