Kısasın Teveçhile İstifa Edileceği
Kısasın Teveçhile İstifa Edileceği:
303 - : Katil tarikiyle olan kısas, yalnız kıhc gibi keskin bir âleti, carihe ile, bir silâh ile katilin boynunu kesmek suretiyle istifa edilir, Velev ki, katil, maktulü suya veya ateşe atmak veya gözlerini çıkarmak veya parça parça etmek gibi bir suretle öldürmüş olsun.
Şayed veliyyi kısas, katili silâhdan başka bir şey ile öldürmek isterse hâkim tarafından men edilir. Fakat öldürmüş olursa hakkında bir zaman lâzım gelmez. Çünkü mâlik olduğu bir hakkı istifa etmiş bulunur. Şu kadar var ki, caiz görülmeyen bir tarike tevessül etdiği cihetle âsim olacağından ta'zâre müstahik olur.
304 - ; Amden kati, usulen sabit ve bütün varislerin talebi lâhik olunca kısas tehir edilemez. Fakat kısasına hükm edilen şahıs, gebe bir kadın ise hamlini vaz edinceye kadar hakkında kısas icra edilemez.
Kezalik: katilin bir uzvu başka "bir kimse tarafından cerh veya kat' edilecek olsa cerahat, iltiyam pezîr oluncaya kadar kısas icra edilemez,
305 - : Amden yapılan bir ka'til hâdisesi, bir cemaat arasında vuku bulub katil cemaatçe malûm bulunduğu takdirde maktulün yegâne varisi olan kimse, katili derhal kıaasen kati edecek olsa kendisine bir şey lâzım gelmez. Kısasa hükm edilmiş olması her halde icab etmez. Fakat maktulün varisleri müteaddid olursa içlerinden birisi bu veçhile kısas icrasına kıyam edemez. Çünkü diğerlerinin katili af etmeleri melhuzdur.
306 - : Hakkında hüküm lâhik olan bir kısası veliyyi .kısas bizzat istifa edebileceği gibi binniyabe de istifa edebilir. Çünkü kwası bizzat istifaya herkesin bedeni veya za'fı kalbi veya usulüne vukufu mü-said olamaz. Bu cihetledir ki, kısaslar, mahkemelerce ber nehci şer'î "sabit oldukdan sonra evliyai kısası temsil edecek birer naib tarafından icra edüegelmişdir. Şu kadar var ki, fou halde veliyyi kısasın da kısas esnasında hazır bulunması lâzımdır. Hattâ veliyyi katilin emr ve tevkili olmaksızın ecanibden bir kimse, katili âleti carihadan biriyle kati edecek olsa - amden kati olacağı cihetle - hakkında kısas lâzım gelir. Diyeti mucib olacak bir veçhile kati eylediği takdirde de men aleyhükı-sas olan bu ikinci maktulün vârislerine diyet vermesi icab eder. Bedayi, bahri Raik, Hindiyye.
«(Malikî mezhebiiice meşhur olan kavle göre nefs hakkındaki kısası bilfül istifa etmek hususunda muhayyerlik, hâkime aiddir. Hâkim, dilerse caniyi bizzat kendisi kısasen kati eder ve dilerse onu kısas için veliyyi katile teslim eder.
Hâkim, caniyi veliyyi kısasa teslim etdiği takdirde onun caniye fazla zahmet vermesine, meselâ: onun bazı azasını kesmesine meydan vermez, bundan onu nehy eder.
Veliyyi katil, veliyyiremrin veya naibinin iznini istihsal etmeden caniyi öldürse te'dib olunur. Meğer ki veliyyül'emrin kısası icra etmiyece-ğine kani bulunsun. O takdirde te'dibe müstahik olmaz.
Mâdûnennefs kısasa gelince bunu icra, ehli marifete, bu babda mütehassıs olan şahıslara mahsus olduğundan bunu istifa salâhiyeti, mecniyyün aleyhe verilemez. Hâkim bunu ehli vukuf vasıtasiyle yapdınr. Çünkü bu kısası caninin ölümüne müeddî olmayacak ve mecniyyün aleyhin cerihasından fazla ve noksan bulunmayacak suretde yapmak, herkes için kabil değildir.
Uzuvlarda yapılacak kısas, pek soğuk veya pek aıeak bir zamana veya caninin hali marazına tesadüf edib bu yüzden caninin Ölmesinden korkulursa icrası te'hir edilir.
Katil, maktulü ne veçhile Öldürmüş ise kendisi de o veçhile öldürülür. Bundan yalnız bazı katiller müstesnadır, bunlarda mümaselet aranmaz, katil yalnız kılıç ile kati edilir. Bir kimseyi şarab veya zehir içirmekle veya uzun müddet ac ve susuz bırakmakla öldürmek gibi. Mine-hülceül, Şerhi Muhammedii'hırşî.)
(Şafiîlere göre de veliyyül'emrin veya naibinin izni munzam olmadıkça kısas, had, ta'zir istifa edilemez. Çünkü bunlar, hukuki ibade müteallik olub ehemmiyeti büyük, nazar ve tedkike muhtaç olduğundan bunların huzun hâkimde usulü dairesinde hüküm altına alınmaları lâzımdır.
Hâkim tarafından sabit olub hüküm altına alınan nefs hakkındaki bir kısası hâkimin izniyle veliyyi katil istifa edebilirse de azaya aid bir kısası ne mecruh, ne de velîsi istifa edemez. Çünkü azada kısas icrası müşkil olduğundan bunda haddi, tecavüz etmek,-mecruhun fazla müte-ellim olmasına sebebiyet vermek ihtimali vardır. Binaenaleyh bu kısas, bu hususda mümareae sahibi olan bir kimse marifetiyle yapılır. Bu mü-marese sahibine cellâd denilir ki: kısası, hududu, ta'zirleri istifa için tayin ve tevkil edilen kimse demekdir. Bunun ücreti, zengin olan cani üzerine lâzım gelir.
Kısas icra edilirken hâkim ile iki âdil kimsenin hazır bulunmaları mesnundur. Çünkü kısas, bir emri hatîr olduğundanbunda kullanılan âlete ve cani hakkında fazla zahmet verilmeksizin kısasın icra edilmesine nezaret etmelerine ihtiyaç vardır.
Kısas, hukuki şahsiyyedendir. Bu gibi hukukdan dolayı hâkimin velayeti, buna müstahik ve ehil olan kimselerin talebine mütevakkıf dır. Bunlar tarafından taleb vuku bulmadıkça hâkim, kısas icrasına emr edemez. Hukukullahda ise ceza tertibi, böyle bir talebe mütevakkıf değildir.
Kısas icrasına müstahik olanlar, hepsi birden kısası istifaya mübaşeret edemezler. Bu takdirde caniye fazla zahmet verilmiş olabilir. Fakat onlar içlerinden münasib birini bu istifa için tayin ederler. Bu hususda ittifak edemezlerse aralarında hâkim tarafından kur'a keşide edilir. Namına kur'a isabet eden, diğer müstahiklerin izinleriyle kısası istifa eder.
Müteaddid müstahıklardân biri kısasa mübaderet ederek caniyi öldürse ezher olan, hakkında kısas lâzım gelmemesidir. Çünkü caniyi öl-dürmekde onun da hakkı vardır. Bu halde mütebaki varisler, caninin te-rikesinden hisseleri nisbetinde diyet alabilirler. Çünkü kısas, kendi ihtiyarları olmaksızın fevt olmuşdur. Nitekim caniyi bir yabancı öldürdüğü takdirde de kısasa müstahik olan varisler, caninin terikesinden diyet haklarım alabilirler.
Bir kavle göre de mütebaki varisler, diyetden hisselerini bu kısası istifaya mübaderet etmiş olan varisden alırlar. Zira bu varis, o hakkı sanki kendisi kamilen istifa etmişdir.
Şafillere göre de katil, maktulü ne veçhile Öldürmüş ise .kendisi de o vech ile öldürülür. Çünkü kısas, mümaselet esasına müsteniddir. Binaenaleyh katil hakkındaki muamele, maktul hakkındaki muamele ile mütenasib olmalıdır. Meselâ; katil, maktulü suya veya ateşe veya yüksek bir yerden aşağıya atmak suretiyle öldürmüş ise kendisi de o vech ile öldürülür. Kezalik habs ederek taamsız ve susuz bırakmakla öldürmüş ise kendisi de o kadar mühlet taamsız ve susuz bırakılır. Bu müddet içinde ölmezse kılıç ile öldürülür. Bir de sihr etmek suretiyle bir kimseyi öldürmüş olan şahıs, kıhç ile öldürülür.' Kitabül'üm, Muhtasarı Müzeni, Tuhfetul'muhtae.)
(Hanbelîlere göre de kısas, herhalde veliyyül'emrin veya naibinin huzurunda icra edilmelidir. Çünkü aksi takdirde teşeffii sadr için haddi tecavüz etmek ihtimali vardır, buna muhalif hareketde bulunanlar ta' sûre müstahik olurlar. Maamafih veliyyi katil, hodbehod kısas yapsa hakkını istifa etmiş olacağından kısas yerinde bulunur. Şu kadar var ki bu hareket, esah olan kavle göre haramdır, bu cihetle ta'ziri müstel-zimdir.
VeliyyÜTemr veya naibi bakar; eğer veliyyi katil, kısası güzelce icraya kadir ise bunu ifaya temkin eder. Veli de bu kısası bizzat yapmakla buna münasibini tevkil etmek hususunda muhayyer olur. Fakat veliyyi katil, kısası güzelce ifaya muktedir değilse veliyyüTemr, bunu istifa edecek bir kimseyi tevkil etmesi için veliyyi katile emr edr.
Cani, veliyyi katilin rızasiyle kendi nefsi hakkında bizzat kısası icra edebilir. Bu halde velînin vekili sayılır.
Evliyai kısas, müteaddid olunca içlerinden birisi kur'a ile takdim olunur, diğerlerinin tevkil etmelerile kısası icra eder. Bu hak, bütün vârislerin olduğundan bu tevkil bulunmadıkça kısas icra edilemez, içlerinden birini veya başkasım tevkil hususunda 'ittifak edemezlerse ittifak edinceye kadar kısasdan men olunurlar.
Kısas, caninin boynunu kılıcile veya bir uzvunu bıçak ile kesmek suretiyle yapılır. Başka şey ile kati ve kat' etmek hayfı, fazla eziyeti mucib olacağı cihetle haramdır. Elmuğnî, Neylül meârib, Şerhül'mün-teha.)
(Zahirîlere göre de veliyyi katıl, kısası icrayamüstahikdir. Velîler, müteaddid olub kısası icra hususunda ittifak edemezlerse içlerinden birini veya haricden başkasını bu işe tevkil etmeleri kendilerine emr olunur. Aksi takdirde aralarında kur'a keşide edilir". Kur'a hangisinin adına çıkarsa kısasa o tevelli eder.
Veliyyi maktul, muhayyerdir. Dilerse katili af eder ve diterse onu kati etdiği veçhile öldürür. Meselâ: katil maktulü döğmekle veya sokmakla veya itmekle, veya yakmakla veya suya atmakla veya başını yarmakla veya ac, susuz bırakmakla veya boğmakla veya hayvana çiğnetmekle öldürmüş iae veliyyi maktul de onu o suretle öldürebilir. Cürüm ile ceza arasında müsavat, bunu icab eder. Kur'anı mübînde de buyurulmuşdur. Yani: bir kimse hakkında cesa tertib edecek olursanız size nasıl ukubet olunmuş ise siz de öylece ukubet ediniz. Fakat sabr edib af ile muamelede bulunursanız gübhe yok ki bu, eabr edenler hakkında daha hayırlıdır. Elmuhallâ.)
Buna kargı Hanefi vo Hanbelt fukahaaı tarafından denilebilir ki: asıl cezada mümaseltst aranır, coza vasıtası olan âletde değil. Kati mukabilinde kati, kat'etmek mukabilinde katı, tam mümasil bîr uku-botdir, bununla gaye temin edilmiş olur. Artık bu ukubetin tatbik vasıtasında mümaseleü temine lüzum yokdur. Bahusus bir hadisi şerifde buyurulmuadur. Yani: kısas ancak kılıç ile yapılır. Kı-lıcdan murad iho âhdır.
Diğer bir hadisi aerifdo du Allahın kullarını azaba sokmayınız) buyurulmuadur.
Maksad, bir şahsı öldürmek veya bir uzvunu kesmek olunca artık onu bu hususda, fazla elem ve ıztıraba maruz bırakmak zaiddir.
Ateş ile ukubetin caiz olmadığı ise Vâ hadisi şerifiyle aabitdir. Yani: fülân şahsı bulursanız öldürünüz, onu yakmayınız, çünkü ateş ile ancak ateşin hâliki azab eder, başkaları edemez.
Maamafih cezaların tatbiki hususunda fazla elem verecek şeylerden kaçınılması, bir nevi af ve keremden maduddur. Nitekim 1 hadisi şerifi de bu hususa işaret et-mekdedir.
Yani: şübhe yok ki, Hak Tealâ her şeye karşı lûtf ve ihsanda bulunmayı emr etmişdir. Artık öldürecek olursanız öldürmeyi güzelce, mülâyemetle yapınız. Velhâsıl kısas hususunda her veçhile mümaselet temini zaten kabil değildir. Şarii kerîmin emr etdiği silâh ile bu cezanın tatbik edilmesi, matlûb mümaselet gayesini temine kâfidir.
Maahaza bu hususda ki tarafın istinad etdiği bir kısım deliller daha vardır. Allahü a'lem bissavab. [37]
303 - : Katil tarikiyle olan kısas, yalnız kıhc gibi keskin bir âleti, carihe ile, bir silâh ile katilin boynunu kesmek suretiyle istifa edilir, Velev ki, katil, maktulü suya veya ateşe atmak veya gözlerini çıkarmak veya parça parça etmek gibi bir suretle öldürmüş olsun.
Şayed veliyyi kısas, katili silâhdan başka bir şey ile öldürmek isterse hâkim tarafından men edilir. Fakat öldürmüş olursa hakkında bir zaman lâzım gelmez. Çünkü mâlik olduğu bir hakkı istifa etmiş bulunur. Şu kadar var ki, caiz görülmeyen bir tarike tevessül etdiği cihetle âsim olacağından ta'zâre müstahik olur.
304 - ; Amden kati, usulen sabit ve bütün varislerin talebi lâhik olunca kısas tehir edilemez. Fakat kısasına hükm edilen şahıs, gebe bir kadın ise hamlini vaz edinceye kadar hakkında kısas icra edilemez.
Kezalik: katilin bir uzvu başka "bir kimse tarafından cerh veya kat' edilecek olsa cerahat, iltiyam pezîr oluncaya kadar kısas icra edilemez,
305 - : Amden yapılan bir ka'til hâdisesi, bir cemaat arasında vuku bulub katil cemaatçe malûm bulunduğu takdirde maktulün yegâne varisi olan kimse, katili derhal kıaasen kati edecek olsa kendisine bir şey lâzım gelmez. Kısasa hükm edilmiş olması her halde icab etmez. Fakat maktulün varisleri müteaddid olursa içlerinden birisi bu veçhile kısas icrasına kıyam edemez. Çünkü diğerlerinin katili af etmeleri melhuzdur.
306 - : Hakkında hüküm lâhik olan bir kısası veliyyi .kısas bizzat istifa edebileceği gibi binniyabe de istifa edebilir. Çünkü kwası bizzat istifaya herkesin bedeni veya za'fı kalbi veya usulüne vukufu mü-said olamaz. Bu cihetledir ki, kısaslar, mahkemelerce ber nehci şer'î "sabit oldukdan sonra evliyai kısası temsil edecek birer naib tarafından icra edüegelmişdir. Şu kadar var ki, fou halde veliyyi kısasın da kısas esnasında hazır bulunması lâzımdır. Hattâ veliyyi katilin emr ve tevkili olmaksızın ecanibden bir kimse, katili âleti carihadan biriyle kati edecek olsa - amden kati olacağı cihetle - hakkında kısas lâzım gelir. Diyeti mucib olacak bir veçhile kati eylediği takdirde de men aleyhükı-sas olan bu ikinci maktulün vârislerine diyet vermesi icab eder. Bedayi, bahri Raik, Hindiyye.
«(Malikî mezhebiiice meşhur olan kavle göre nefs hakkındaki kısası bilfül istifa etmek hususunda muhayyerlik, hâkime aiddir. Hâkim, dilerse caniyi bizzat kendisi kısasen kati eder ve dilerse onu kısas için veliyyi katile teslim eder.
Hâkim, caniyi veliyyi kısasa teslim etdiği takdirde onun caniye fazla zahmet vermesine, meselâ: onun bazı azasını kesmesine meydan vermez, bundan onu nehy eder.
Veliyyi katil, veliyyiremrin veya naibinin iznini istihsal etmeden caniyi öldürse te'dib olunur. Meğer ki veliyyül'emrin kısası icra etmiyece-ğine kani bulunsun. O takdirde te'dibe müstahik olmaz.
Mâdûnennefs kısasa gelince bunu icra, ehli marifete, bu babda mütehassıs olan şahıslara mahsus olduğundan bunu istifa salâhiyeti, mecniyyün aleyhe verilemez. Hâkim bunu ehli vukuf vasıtasiyle yapdınr. Çünkü bu kısası caninin ölümüne müeddî olmayacak ve mecniyyün aleyhin cerihasından fazla ve noksan bulunmayacak suretde yapmak, herkes için kabil değildir.
Uzuvlarda yapılacak kısas, pek soğuk veya pek aıeak bir zamana veya caninin hali marazına tesadüf edib bu yüzden caninin Ölmesinden korkulursa icrası te'hir edilir.
Katil, maktulü ne veçhile Öldürmüş ise kendisi de o veçhile öldürülür. Bundan yalnız bazı katiller müstesnadır, bunlarda mümaselet aranmaz, katil yalnız kılıç ile kati edilir. Bir kimseyi şarab veya zehir içirmekle veya uzun müddet ac ve susuz bırakmakla öldürmek gibi. Mine-hülceül, Şerhi Muhammedii'hırşî.)
(Şafiîlere göre de veliyyül'emrin veya naibinin izni munzam olmadıkça kısas, had, ta'zir istifa edilemez. Çünkü bunlar, hukuki ibade müteallik olub ehemmiyeti büyük, nazar ve tedkike muhtaç olduğundan bunların huzun hâkimde usulü dairesinde hüküm altına alınmaları lâzımdır.
Hâkim tarafından sabit olub hüküm altına alınan nefs hakkındaki bir kısası hâkimin izniyle veliyyi katil istifa edebilirse de azaya aid bir kısası ne mecruh, ne de velîsi istifa edemez. Çünkü azada kısas icrası müşkil olduğundan bunda haddi, tecavüz etmek,-mecruhun fazla müte-ellim olmasına sebebiyet vermek ihtimali vardır. Binaenaleyh bu kısas, bu hususda mümareae sahibi olan bir kimse marifetiyle yapılır. Bu mü-marese sahibine cellâd denilir ki: kısası, hududu, ta'zirleri istifa için tayin ve tevkil edilen kimse demekdir. Bunun ücreti, zengin olan cani üzerine lâzım gelir.
Kısas icra edilirken hâkim ile iki âdil kimsenin hazır bulunmaları mesnundur. Çünkü kısas, bir emri hatîr olduğundanbunda kullanılan âlete ve cani hakkında fazla zahmet verilmeksizin kısasın icra edilmesine nezaret etmelerine ihtiyaç vardır.
Kısas, hukuki şahsiyyedendir. Bu gibi hukukdan dolayı hâkimin velayeti, buna müstahik ve ehil olan kimselerin talebine mütevakkıf dır. Bunlar tarafından taleb vuku bulmadıkça hâkim, kısas icrasına emr edemez. Hukukullahda ise ceza tertibi, böyle bir talebe mütevakkıf değildir.
Kısas icrasına müstahik olanlar, hepsi birden kısası istifaya mübaşeret edemezler. Bu takdirde caniye fazla zahmet verilmiş olabilir. Fakat onlar içlerinden münasib birini bu istifa için tayin ederler. Bu hususda ittifak edemezlerse aralarında hâkim tarafından kur'a keşide edilir. Namına kur'a isabet eden, diğer müstahiklerin izinleriyle kısası istifa eder.
Müteaddid müstahıklardân biri kısasa mübaderet ederek caniyi öldürse ezher olan, hakkında kısas lâzım gelmemesidir. Çünkü caniyi öl-dürmekde onun da hakkı vardır. Bu halde mütebaki varisler, caninin te-rikesinden hisseleri nisbetinde diyet alabilirler. Çünkü kısas, kendi ihtiyarları olmaksızın fevt olmuşdur. Nitekim caniyi bir yabancı öldürdüğü takdirde de kısasa müstahik olan varisler, caninin terikesinden diyet haklarım alabilirler.
Bir kavle göre de mütebaki varisler, diyetden hisselerini bu kısası istifaya mübaderet etmiş olan varisden alırlar. Zira bu varis, o hakkı sanki kendisi kamilen istifa etmişdir.
Şafillere göre de katil, maktulü ne veçhile Öldürmüş ise .kendisi de o vech ile öldürülür. Çünkü kısas, mümaselet esasına müsteniddir. Binaenaleyh katil hakkındaki muamele, maktul hakkındaki muamele ile mütenasib olmalıdır. Meselâ; katil, maktulü suya veya ateşe veya yüksek bir yerden aşağıya atmak suretiyle öldürmüş ise kendisi de o vech ile öldürülür. Kezalik habs ederek taamsız ve susuz bırakmakla öldürmüş ise kendisi de o kadar mühlet taamsız ve susuz bırakılır. Bu müddet içinde ölmezse kılıç ile öldürülür. Bir de sihr etmek suretiyle bir kimseyi öldürmüş olan şahıs, kıhç ile öldürülür.' Kitabül'üm, Muhtasarı Müzeni, Tuhfetul'muhtae.)
(Hanbelîlere göre de kısas, herhalde veliyyül'emrin veya naibinin huzurunda icra edilmelidir. Çünkü aksi takdirde teşeffii sadr için haddi tecavüz etmek ihtimali vardır, buna muhalif hareketde bulunanlar ta' sûre müstahik olurlar. Maamafih veliyyi katil, hodbehod kısas yapsa hakkını istifa etmiş olacağından kısas yerinde bulunur. Şu kadar var ki bu hareket, esah olan kavle göre haramdır, bu cihetle ta'ziri müstel-zimdir.
VeliyyÜTemr veya naibi bakar; eğer veliyyi katil, kısası güzelce icraya kadir ise bunu ifaya temkin eder. Veli de bu kısası bizzat yapmakla buna münasibini tevkil etmek hususunda muhayyer olur. Fakat veliyyi katil, kısası güzelce ifaya muktedir değilse veliyyüTemr, bunu istifa edecek bir kimseyi tevkil etmesi için veliyyi katile emr edr.
Cani, veliyyi katilin rızasiyle kendi nefsi hakkında bizzat kısası icra edebilir. Bu halde velînin vekili sayılır.
Evliyai kısas, müteaddid olunca içlerinden birisi kur'a ile takdim olunur, diğerlerinin tevkil etmelerile kısası icra eder. Bu hak, bütün vârislerin olduğundan bu tevkil bulunmadıkça kısas icra edilemez, içlerinden birini veya başkasım tevkil hususunda 'ittifak edemezlerse ittifak edinceye kadar kısasdan men olunurlar.
Kısas, caninin boynunu kılıcile veya bir uzvunu bıçak ile kesmek suretiyle yapılır. Başka şey ile kati ve kat' etmek hayfı, fazla eziyeti mucib olacağı cihetle haramdır. Elmuğnî, Neylül meârib, Şerhül'mün-teha.)
(Zahirîlere göre de veliyyi katıl, kısası icrayamüstahikdir. Velîler, müteaddid olub kısası icra hususunda ittifak edemezlerse içlerinden birini veya haricden başkasını bu işe tevkil etmeleri kendilerine emr olunur. Aksi takdirde aralarında kur'a keşide edilir". Kur'a hangisinin adına çıkarsa kısasa o tevelli eder.
Veliyyi maktul, muhayyerdir. Dilerse katili af eder ve diterse onu kati etdiği veçhile öldürür. Meselâ: katil maktulü döğmekle veya sokmakla veya itmekle, veya yakmakla veya suya atmakla veya başını yarmakla veya ac, susuz bırakmakla veya boğmakla veya hayvana çiğnetmekle öldürmüş iae veliyyi maktul de onu o suretle öldürebilir. Cürüm ile ceza arasında müsavat, bunu icab eder. Kur'anı mübînde de buyurulmuşdur. Yani: bir kimse hakkında cesa tertib edecek olursanız size nasıl ukubet olunmuş ise siz de öylece ukubet ediniz. Fakat sabr edib af ile muamelede bulunursanız gübhe yok ki bu, eabr edenler hakkında daha hayırlıdır. Elmuhallâ.)
Buna kargı Hanefi vo Hanbelt fukahaaı tarafından denilebilir ki: asıl cezada mümaseltst aranır, coza vasıtası olan âletde değil. Kati mukabilinde kati, kat'etmek mukabilinde katı, tam mümasil bîr uku-botdir, bununla gaye temin edilmiş olur. Artık bu ukubetin tatbik vasıtasında mümaseleü temine lüzum yokdur. Bahusus bir hadisi şerifde buyurulmuadur. Yani: kısas ancak kılıç ile yapılır. Kı-lıcdan murad iho âhdır.
Diğer bir hadisi aerifdo du Allahın kullarını azaba sokmayınız) buyurulmuadur.
Maksad, bir şahsı öldürmek veya bir uzvunu kesmek olunca artık onu bu hususda, fazla elem ve ıztıraba maruz bırakmak zaiddir.
Ateş ile ukubetin caiz olmadığı ise Vâ hadisi şerifiyle aabitdir. Yani: fülân şahsı bulursanız öldürünüz, onu yakmayınız, çünkü ateş ile ancak ateşin hâliki azab eder, başkaları edemez.
Maamafih cezaların tatbiki hususunda fazla elem verecek şeylerden kaçınılması, bir nevi af ve keremden maduddur. Nitekim 1 hadisi şerifi de bu hususa işaret et-mekdedir.
Yani: şübhe yok ki, Hak Tealâ her şeye karşı lûtf ve ihsanda bulunmayı emr etmişdir. Artık öldürecek olursanız öldürmeyi güzelce, mülâyemetle yapınız. Velhâsıl kısas hususunda her veçhile mümaselet temini zaten kabil değildir. Şarii kerîmin emr etdiği silâh ile bu cezanın tatbik edilmesi, matlûb mümaselet gayesini temine kâfidir.
Maahaza bu hususda ki tarafın istinad etdiği bir kısım deliller daha vardır. Allahü a'lem bissavab. [37]
1.Bölüm
- 2.Bölüm
- Afüv Ve İbeaya Müteallik Bazı Hükümet
- Âkile Usulünün İçtimai Ehemmiyeti
- ÂKİLENİN MAHİYETİ VE MÜKELEFİYETİ
- Azaya Ait Cerh Ve Katıdan Dolayı Kısas Yapılabilmesi İçin Vücud İktiza Eden Şartlar
- Bazı Ameller Neticesinde Meydana Gelen Katil Ve Telef Hâdiseleri
- BİRİNCİ BÖLÜM-İSLAM HUKUKUNDA CİNAYETLERE MÜTEALLİK MESELELER HAKKINDADIR.
- Cinayetin Mahiyyeti Ve Nevileri
- Cinayetler Île Cezalar Arasındaki Tedahüller Ve Münferid Ve Gayrî Münfekid Cinayetler
- Cinayetlerin Hükümleri
- Cinayetlerin Ne Vechîle Sabit Olacağı
- Diyarların Yıkılmasından Münbais Ölüm
- Diyetlerin Nevîleri Ve Miktarları
- Diyetlerin Lüzumundaki Şartlar
- Diyetlerin Ödenecekleri Vakitler
- Haksız Yere Yapılan Cerhlerin Nevileri
- Haksiz Yere Yapılan Katillerin Nevileri
- Hayvanlara Müteallik Cinayetler
- Katla Nefsden Dolayı Kısas İcra Eyîlmesi İçin Vücudi İcab Eden Şartlar
- Kısas Hakkına Malik Ve Kısası İstifaya Salahiyetli Olanlar
- Kısası İskat Edecek Şeyler
- Kısasın Teveçhile İstifa Edileceği
- Müdafaat Meşrua Halindeki Katl Hadiseleri