Azaya Ait Cerh Ve Katıdan Dolayı Kısas Yapılabilmesi İçin Vücud İktiza Eden Şartlar
Azaya Aıd Cerh Ve Katıdan Dolayı Kısas Yapılabilmesi İçin Vücudl İktiza Eden Şartlar:
274 - : Bir uzvı cerh veya kat' eden bir şahıs hakkında mâdû-nennefs kısas icra edilebilmesi için katli nefsden dolayı icab eden kısas hakkındaki yukarıda (258-271) meselelerinde mezkûr şartlardan başka aşağıdaki şartların da bulunması lâzımdır:
275 - : Âzâ. hakkında vukubulan cinayetlerden dolayı kısas ile hükm edilebilmesi için cerh ve kat' edilen uzuv yeri iyileşerek neticesi malûm olmalıdır.
Binaenaleyh böyle bir uzuv yeri, bür'i tam bulmadıkça cani hakkında kısas icra edilemez. Çünkü cerahatin sirayetle katle müntehi olması melhuzdur.
276 - Azaya müteallik cinayetlerde mecniyyün aleyhin emir ve müsaadesi bulunmamalıdır.
Binaenaleyh bir kimsenin emir ve teklifine binaen bir uzvunu kesmiş olan şahıs üzerine kısas ve diyet lâzım gelmez. Çünkü uzuvlar, sahibinin emvali mesabesindedir, bunların masuniyyeti bu emir ve teklife binaen sukut etmiş olur.
277 - : Azaya müteallik cinayetlerde cani ile mecniyyün aleyh hür olmalıdır.
Binaenaleyh bunlardan biri veya her ikisi hür olmayınca aralarında uzuvlara aid cerh ve kat'dan dolayı kısas cari olmaz. Çünkü bunların diyetleri, kıymetleri mütefavetdir. Bu halde bir köle veya cariyenin meselâ: bir kolunu tam dirseğinden itibaren haksız yere amden kesen hür bir şahıs, onun nısıf kıymetini zamin olur.
Kezalik: hür bir kimsenin bu veçhile bir kolunu kesen bir rakik üzerine kısas .lâzım gelmez. Belki mevlâsı muhayyerdir. Dilerse mecniyyün aleyhe def ve teslim eder, dilerse mecniyyün aleyhe kolunun diyetini ve-rib rakiki kendi mülkünde ahkoyar.
278 - : Azaya müteallik diyetler arasında mümaselet bulunmalıdır.
Binaenaleyh erkekler ile kadınlar arasında vukubulacak cerh ve kat' hâdiselerinden dolayı diyet cari olursa da kısas cari olamaz. Çünkü mütekabil uzuvlarına aid diyetlerin mikdarı mütefavitdir.
279 - : Âza arasında mahal ve menafi itibariyle bir mümaselet bulunmalıdır.
Binaenaleyh amden kesilen bir bas parmak mukabilinde caninin de baş parmağı kısasen kesilebilir. Fakat şahadet parmağı kesilemez.
Kezalik: sağ el yerine sol el, sol ayak yerine sağ ayak kesilemez. Dişler hakkında da hüküm böyledir. Meselâ: üst çenedeki bir diş yerine alt çenedeki bir diş kısasen çıkarılamaz. Çünkü bunların mahalleri, menfaatleri mütefavetdir. Bu cihetle bunlar birer başka başka uzuv sayılır. Bu halde bunlardan dolayı diyet lâzım gelir.
280 - : Azanın cerh ve kat'ına müteveccih olan fi'ller arasında da mümaselet bulunmalıdır.
Binaenaleyh mâdûnnefs vuku bulan bir cinayetin failleri mütead-did olunca bunların fiilleri arasında az çok fark bulunacağı cihetle - haklarında kısas icra edilemez.
Meselâ: iki şahıs, bir kimsenin bir elini veya bir ayağım amden kesecek olsalar haklarında kısas yapılamaz. Belki icab eden bir ersi nıs-fiyyet üzere öderler. Çünkü bir el veya bir ayak ile müteaddid eller veya ayaklar arasında ne zat, ne de menfaat itibariyle bir mümaselet mev-cud değildir. Bununla beraber canilerden her biri bir el veya bir ayağın bir kısmım kesmiş bulunur. Artık bu kısım mukabilinde kendisinin bütün bir eli veya ayağt kesilirse fiilde de mümaselet bulunmamış olur. Kati hâdisesi ise böyle değildir. Ölüm kabili tecezzî olmadığından o hu-susda müştorek canilerden her biri, müstakil bir katil sayılır.
281 - : Âzâ hakkındaki kısasda miimaselete tamamen riayet edilebilmelidir. Aksi takdirde kısas cari olmaz.
Meselâ: bir kimsenin bir kolunu ziyadesi ve noksanı olmaksızın tamam dirseğinden amden kesmiş olan şahıs hakkında - sair şeraiti de mevcud olunca - kısas icra edilir. Çünkü bu takdirde mümaseleti temin mümkündür.
Fakat amden çıkarılan bir göz mukabilinde caninin de gözü çıkarılamaz. Zira bu suretde mümaseleti temin kabil değildir. Bu halde cani üzerine diyet vermesi lâzım gelir.
Aşağıdaki meseleler de bu esas üzerine müteferri'dir,
282 - : Bir kimse bir şahsın iki elini veya iki ayağını amden kesecek olsa kendisinin de iki eli veya iki ayağı kısasen kesilebilir. Çünkü bu suretde mümaselet kabildir.
Kezalik: bir kimse, iki şahısdan birinin sağ, diğerinin de sol elini amden kesecek olsa kendisinin de sağ ve sol elleri kısasen kesilebilir. Zira bu haMe de mümaseleti temin kabildir.
283 - : Tamamen kesilen kulakdan ve kulağın malûm, muayyen bir parçasından dolayı kısas carî olacağı gibi mârinin, yani: burun ucunda kasabadan fazla olan yumuşak, kemiksiz yerin kesilmesinden dolayı da kısas cari olur. Fakat kulağın haddi muayyen olmayan bir parçasının kesilmesinden dolayı kısas icra edilemez.
284 - : Bir kimse, bir şahsın gözünün yalnız ziyasını, rüyetini izale etse kendi gözünün ziyası da, niyeti de usulü dairesinde - kısasen izale edilebilir. Çünkü bunda mümaseleti temin mümkündür.
285 - : Dirsekderi bir mikdar ziyade veya noksan kesilmiş olan kol hakkında ve kol, bacak vesaire gibi uzuvların kesilen etleri hakkında kısas cereyan etmez. Çünkü bunlarda mümaseleti istifa mümkün değildir.
Kezalik: burun kasabasında, muzıha ile simhakdan başka şecceler de, dişlerden başka kemiklerde, caife ve gayri caife denilen cerihalarda, kirpikler ile göz kapaklarında, işitme, söyleme, koklama, tatma kuvvetlerinde, kuvvei bahiyyede kısas carî değildir. Zira bunlarda da mümaseleti temin kabil olamaz.
Binaenaleyh bunlardan biri hakkındaki bir cinayet, amd suretiyle de olsa diyeti müstelzim olur, kısası müstelzim olmaz.
286 - : Dilde de kısas cereyan etmez. Çünkü dil, münbasit ve münkabız olacağı cihetle bunda mümaselet temin edilemez. Bu, imamı Azam ile İmam Muhammed'e göredir. îmam Ebu Yûsüf'e göre dilde kısas cereyan eder.
287 - : Sahih bir uzuv, meselâ: bir el, ayıblı bir uzuv, bir el mukabilinde kısasen kesilemez. Çünkü aralarında mümaselet yokdur. Şu kadar var ki, ayıbh uzuv, caniye aid olursa mecniyyün aeyh muhayyerdir, dilerse kısas ettirir, dilerse kendi sahili uzvunun ersini alır. Bedayi, Haniyye, Hindiyye.
«(Malikîlere göre de mâdûnennefs hakkındaki cinayetlerden dolayı kısas icra edilebilmesi için şu gibi şartlar ve meseleler vardır:
(1) : Kısas hususunda cerh, kat1, darb, kesri .uzv, tatili menfaat de katli nefs gibi aynı şeraite tâbidir. Meselâ: cerhin adavet saikasiyle amden olması, carinin mükellef, gayrî harbî bulunması, mecruhun da telefden masumiyeti şarttır.
(2) : Carih, mecruhdan nakıs olmamalıdır, olursa kısas carî olmaz. Binaenaleyh bir köle veya bir gayri müslim, bir hürrü veya bir müslimi cerh etse bu köle veya gayri müslim hakkında kısas yapılmaz. Çünkü bu, çolak elli bir şahsın sahih elli bir kimsenin eli hakkında yap-dığı cinayete benzer. Artık bu halde yapdığı cerhin diyeti, kölenin raka-besine, gayri müslimin de zimmetine teallük* eder- Yapılan cerihadan dolayı muayyen bir diyet yok ise bir ayıb bırakmış olduğu takdirde hükümeti adi lâzım gelir, ayıb bırakmamış olunca da cani hakkında yalnız te'dib iktiza eder.
(3) : Cerihalar ondur. Bunlardan ikisi başa mahsusdur ki, amme ile damigadan ibaretdir. Bunlarda kısas cari değildir. Bunlardan sekizi de ya basda veya yüzde bulunur, bunlar da münekkile, muziha, dami-ye, hârısa, simhak, bâzıa, mütelâhime ile milteedir.
Miltee, eti giderib kemiğe yaklaşdığı halde ona bitişmemiş, aralarında ince bsr perde kalmış olan yaradır,
Bunların başda bulunan münakkileden maadasında kısas cari olur. Başdan bayka cesedde olan bütün yaralardan dolayı mesaha itibariyle kısas yapılabilir. Yani: yaranın enine, boyuna, derinliğine göre cani hakkında ayni uzuvda, ayni mikdarda kısas cezası tatbik edilebilir. Yoksa bir uzvun yerine başka bir uzuvda kısas yapılamaz.
(4) : Bir kimsenin amden vücude getirdiği bir cerh neticesinde bir şahsın görmesi, işitmesi, tatması, koku alması veya söz söylemesi gibi kuvvetlerinden biri zail olsa o kimse hakkında da buna muadil kısas icra edilir. Şayed cani hakkında böyle muadil ceza tatbik edilemez olursa diyet vermesi lâzım gelir.
(5) : Ceaeddeki bir cerhden dolayı kısas İcra edilmesi, cerh mahallinin gayrisinde hatan azîmi, meselâ: helaki intaç edeceğinden korku-lursa kısas terk edilerek caniden kamilen diyet alınır. Göğüs kemiğinde, bel kemiğinde, veya boyunda yapılan cerh gibi.
(6) : Kirpiklerde, kaşlarda, sakallarda kısas yokdur. Bunları yolanlar hakkında diyet de lâzım gelmez, amden olunca te'dib icab eder.
(7) : Bir kimsenin yüzüne haksız yere vurulan silleden dolayı kısas icab etmez, amde mukarin olunca te'dibi icab eder. Meğer ki bu silleden dolayı bir yara husule gelsin veya bir kuvvet fevt olsun. O halde bu yara veya kuvveti izale, silîevurmak suretiyle canide vücude getirilemez. Başka bir usul dairesinde vücude getirilmesi lâzımdır, bu kabil olmazsa: diyet icab eder.
Meselâ: bir kimsenin gözüne amden bir sille vurulmakla gözü yerinde dururken görmesi zail olsa bakılır: eğer caninin de yalnız görmesini silleden başka bir çare ile gidermek mümkün olursa o voch ile kısas yapılır. Fakat mümkün olmazsa caninin malından diyet lâzım gelir.
(8) : Birkaç şahıs, ittifak etmeksizin bir kimsenin âzası üzerine birden cinayetde bulunub her birinin yapdığı cinayet, mütemayiz bulunsa her biri hakkında cinayetine göre meaafe itibariyle kısas icra edilir, azanın rikkat ve gilzat itibariyle tefavütüne bakılmaz.
Meselâ: üç şahısdan biri bir kimsenin gözünü çıkarsa, diğeri elini kesae, üçüncüsü de ayağını kesse birinci şahsın kısasen gözü çıkarılır, ikinci şahsın eli, üçüncü şahsın da ayağı kesilir.
Bunların bu cinayetleri böyle mütemayiz bulunmazsa haklarında diyet mi lâzım gelir, yoksa her biri hakkında bu uzuvlardan dolayı kısas mı icab eder meselesinde ihtilâf vardır.
Fakat böyle müteaddid şahıslar, ittifak ederek bir kimsenin muhtelif uzuvlarını aniden kesseler, her birinin cinayeti mütemayiz bulunsun, bulunmasın, her biri hakkında bu uzuvların tamamından dolayı kısas lazım gelir.
Meselâ: iki müttefikden biri, bir kimsenin elini, diğeri de ayağını kesse her ikisinin de ayni suretde hem eli, hem de ayağı kesilir. Muhtasarı Ebiz'aya, Şerhi Ebil'berekât, Haşiyei Düsukî.)
(Şafiîlere göre de azadan ve kuvadan dolayı kısas icra edilebilmesi için katli nefsden dolayı kısas yapılabil meşindeki şartlara lüzum vardır. Şöyle ki:
(1) : Carinin, katıı uzvun mükellef ve muteammid olması, mec-niyyün aleyhin de masum, caniye müsavi bulunması lâzımdır. Fakat erkeklik veya kadınlık itibariyle müsavat şart değildir. Binaenaleyh erkeğin kesilen bir uzvu, meselâ eli mukabilinde cani olan kadının da o uzvu kısasen kesilebilir. Aksi de böyledir.
Kezalik: bir müslümanın âzasından biri mukabilinde zimmînin ve hür bir insanın âzasından biri mukabilinde rakikin ayni uzvu kesilebilir. Fakat bunun aksi cari değildir.
(2) : yüzdeki, baştaki şecceler, bü'istikra ondur. Bunlardan yalnız muziha denilen şeccede kısas icab eder. Çünkü bunun zaptı ve mislinin istifası kolaydır. Diğerlerinde ise kısas yapılamaz. Racih olan kavil, budur.
(3) : Göğüs, kol gibi bedenin sair uzuvlarından ve burunun kemiksiz yumuşak yerinin veya kulağın kısmen kesilmesinden, gözün oyulmasından, kulağın, göz kapaklarının, dudağın veya dilin kesilmesinden, tenasül uzvunun veya husselerin deriieriyle beraber kesilmesinden dolayı da kısas yapılabilir.
Dişlerden baka komiklerin kırılmasından dolayı kısas lâzım gelmez. Çünkü bunların inzibatı madumdur.
Fakat sahih bir uzuv mukabilinde ayıbh bir uzuv kısasen kesilebilir. Bu hususda mecniyyün aleyh muhayyerdir, dilerse ayıbh uzvu kısas ettirir, aradaki noksanı da caniye tazmin ettirebilir.
(5) : Uzuvlar, nefse tabidir. Bir nefsin katlinden dolayı müteaddid, müşterek katiller hakkında kısas carî olacağı gibi bir uzvu birlik-de kesen caniler hakkında da kısas carî olabilir.
Meselâ: müteaddid şahısların hepsi veya içlerinden bir ikisi kılıç gibi bir şeyi bir şahsın eli üzerine koyub hepsi birden yüklenerek o eli defaten kesiverseler hepsinin de eli kısasen kesilebilir.
(6) : Azadan dolayı kısas icrası için kesilen uzuv yerinin bür'i tam bulunmasına inüzar lâzım değildir. Cinayeti müteakib kısas ile hüküm edilebilir. Bedayi, tuhtetül'muhtaç.)
(Hanbelîlere göre de kısas finnefsde carî olan şartlar, mâdunen-nefsde de carîdir. Şöyle ki: her kimin nefsinden dolayı kısas lâzım gelirse âzasından birinin cerh veya kat' edilmesinden dolayı da kısas lâzım gelir. Aksi de böyledir.
Meselâ: bir hür müslimin bir uzvu mukabilinde diğer bir hür müs-limirı ayni uzvu ve bir rakikin bir uzvu mukabilinde diğer, bir rakikin ayni uzvu kısasen kesilebilir. Fakat bir rakikin uzvu mukabilinde bir hürrün veya bîr gayrî müslimin uzvu mukabilinde bir müslimin uzvu hakkında kısas carî olmaz.
Kezalik: bir kimsenin bir uzvu, oğlunun bir uzvu mukabilinde kısasen kesilemez.- Maahaza mâdunennefs kısas icra edilebilmesi İçin aşağıdaki dört şartın vüeudine de lüzum vardır:
(1) : Azadan birinde yapılacak kısas, bilâ h&yf istifa edilebilmelidir. Zulüm ve çevre müeddî olacak bir kısas caiz olmaz.
Meselâ: bir "kol, mafsilden kesilmiş olursa cani hakkında kısas mümkün olur, böyle olmazsa mümaselet temin edilemeyeceği cihetle kı-•kils icra edilemez, diyet lâzım gelir. Sair azada da hüküm böyledir. Fakat ayni uzuvlar arasında büyüklük, küçüklük ve sıhhat, maraz itibariyle olan fark, kısasa mani değildir.
Meselâ: büyük bir göz veya burun, küçük bir göz veya burun mukabilinde kısasen çıkarılabilir, kesilebilir. Bunların arasında ismen ve mahiyeten müsavat vardır.
Kezalik: sahih bir burun, meczum bir burun mukabilinde kesilebilir. Zira bunlar da burun olmak itibariyle biribirinin aynidir.
Kezalik: işiten bir kulak, işitmeyen bir kulak mukabilinde kesilebilir. Çünkü kulak uzuvları zahiren birer cemal olarak mütemasil bir halde bulunurlar. İşitme kuvveti ise başdadir, bu bir ille t den dolayı zail olmuş olur. Bu, asıl bir uzvu haricî olan kulağa bu bakımdan bir noksaniyyet vermiş olmaz.
(2) : Âza arasında isim ve mevzu itibariyle rnümeselet bulunmalıdır.
Binaenaleyh sağ el, sağ el mukabilinde ve sol el, sol el mukabilinde kısas olunabilir. Fakat sağ el mukabilinde sol el ve bilâkis sol el mukabilinde sağ el kısas olunamaz. Parmaklarda, dişlerde de bu hüküm caridir.
Kezalik: bir kimsenin kulağım kısmen kesen şahsın kulağı da ayni nisbetde kesilir. Meselâ: mecniyyün aleyhin kulağının üçde biri kesilmiş olsa caninin kulağının da üçde biri kesilir. Bu hususda mesahaya bakıl-maz. Çünkü kulaklar arasında irilik, küçüklük itibariyle fark vardır. Mesaha nazara alınsa caninin kulağının tamamı veya büyük bir kısmı kesilmeğe mahkûm olabilir.
(3) : İki tarafın, yani: cani ile mecniyyün aleyhin uzuvları, tama-miyyet ve kemal itibariyle müsavi olmalıdır.
Binaenaleyh görür bir göz, görmez bir göz mukabilinde ve söz soy-lcr bîr lisan, ahres bîr lisan mukabilinde kısasen kesilemez.
Kezalik: sahih bir el veya ayak, çolak bir el veya ayak mukabilinde ve parmakları tam olan bir el, parmakları noksan olan bir el mukabilinde kesilemez. Çünkü mecniyyün aleyhin hakkından ziyadesi istifa edilmiş olur. Velev ki cani razı olsun. Zira kanlar, uzuvlar ibahe ile mubah olmaz.
Fakat nakıs olan bir uzuv mukabilinde ayni mikdarda nakıs olan bir uzuv kısasen kesilebilir.
(4) : Cerihalardan dolayı kısas icra edilebilmesi iğin, cerihalar,-kemiğe dayanmış olmalıdır.
Binaenaleyh kemiğe dayanan her cerhden dolayı kısas yapılır: yüzde veya başda olan muztha gibi ve elde, kolda, bacakda açılan sair cerihalar gibi. Çünkü Allah Tealâ(. u-U»^,Jl^)buyurmuşdur. Eğer-kemiğe müntehî olan her cerihadan dolayı kısas icab etmese böylece tensis bu-yurulmuş olan kısas hükmü sakıt olmuş olur.
(5) : Yukarıdaki esaslara nazaran bazı meseleler teferrü eder. Ezcümle: amden kırılan her diş. mukabilinde caninin de o dişi kırılır. Velev ki, mecniyyün aleyhin dişi altın ile bağlanmış bulunsun. Çünkü bunların arasında yine mümaselet mevcuddur.
Cani, dişin bir kısmını kırmış olsa kendi dişinin de o mikdarı kırılır. Şu kadar var ki bu dişin tamamen kopmayacağından veya kararma-Vacağından emin olmak lâzımdır. Bu emniyet bulunmazsa kısas sakıt her niinkü bu halde kısas icrası, hayfı mucib, mümaseleti muhil olur.
(6) : Tecavüze maruz kalan bir uzvun veya menfaatin, meselâ bir dişin veya bir göz görmesinin avdet edeceği = yerine geleceği ehli hıb-renin ifadelerine binaen ümid edilirse hemen kısas veya diyet istifa edilemez, bunlar te'hir edilir. Bilâhare bunların misli, zail olan vasıfları veçhile yerine gelirse artık caniye kısas veya diyet lâzım gelmez. Çünkü telef edilen şey, avdet etmişdir. Kesilen saçların avdet etmesi gibi. Fakat digi ve emsali eğri veya mütegayyir bir halde avdet ederse cani üzerine hükümeti adi lâzım gelir. Zira bu, bir noksandır, caninin filile husule gelmişdir, bunu zamin olması icab eder.
Çıkarılan dişin vesairenin misli, avdeti mümkün olan zamanda avdet etmeyib de etıbbanın beyanına nazaran avdetinden ye's hâsıl olsa mecniyyün aleyh, kısas ile diyet beyninde muhayyer olur.
Ehli hibrenin tahmin etdiği müddet içinde mecniyyün aleyh vefat etse artık cani hakkında kısas yapılamaz, diyet vermesi icab eder. Çünkü mecniyyün aleyhin vefatiyle zayi olan uzvunun avdetine imkân kalmam ışdır.
(7) : Kısasın sirayeti hederdir. Cinayetin sirayeti ise - kablelbür' kısas icra edilmiş olmayınca - mazmundur.
Binaenaleyh bir kimsenin meselâ bir eli kısasen kesilib de bunun sîrayetiyle o kimse ölse mecniyyün aleyh üzerine bir şey lâzım gelmez.
Fakat bir şahıs, bir kimsenin meselâ: bir parmağım keaib de henüz kısas icra edilmeden bunun sirayetiyle o kimsenin eli düşse bu el, cani hakkında ya kısas veya diyet ile mazmun olur.
Amma bu kesilen parmağın yeri daha iyi olmadan sahibi cani hakkında kısas icra ettirmiş olsa artık bilâhare elinin düşmesi heder olur. Bundan dolayı caniden bir şey alamaz. Çünkü yarasının daha iyi olmadan kısas icra etdirmesi, sirayet neticesi olarak vücude geleceği melhuz fazla bir zarara razı olduğunu gösterir. Neylürmeârib, Keşşafül'kina.)
(Zahirîlere göre de cerihalar, on birdir. Biri caifedir ki, cevfe kadar nüfuz, eden yaradır. Diğerleri de harıza, damiye, damia, bazıa, mü-telâhime, sirnhak, musiha, hâşime, münekkile, me'mumedir. Simhaka muta, me'murneye de âmme dahi denir. Bunların hepsinden dolayı kısas icra edilebilir, mümaselet kabildir. âyeti kerimesi de buna delildir. Yani: hürmetler, ihtiramı, muhafazası vacib olan şeyler, kısasa mukabeîei bilmişle tâbidir. Artık kim size tecavüz ederse siz de ona hakkınızdaki tecavüzünün mislile^ mukabelede bulununuz. Allah'dan korkunuz, eğer bu cerihalardan bir kısmında mümaseleti temin mümkün olmasaydı Hak Tealâ Hazretleri onu tahsis eder, mücmel suretde emir buyurmazdı. Elmuhallâ.)
Sair müctehidîni kiramın buna karşı mukni cevabları vardır. Ezümle denilebilir ki: Bu âyeti kerîmede mümaselete riayet edilmesi emolunuyor. Cerihaların bir kısmı arasında mümaselet temini ilmen, fen-len kabil olmayınca bunlar bu âyeti kerîme ile de kısas hükmünden tahriş ve istisna edilmiş bulunur. Artık emri ilâhîde icmal, ademi beyan ahis mevzuu olamaz. [35]
274 - : Bir uzvı cerh veya kat' eden bir şahıs hakkında mâdû-nennefs kısas icra edilebilmesi için katli nefsden dolayı icab eden kısas hakkındaki yukarıda (258-271) meselelerinde mezkûr şartlardan başka aşağıdaki şartların da bulunması lâzımdır:
275 - : Âzâ. hakkında vukubulan cinayetlerden dolayı kısas ile hükm edilebilmesi için cerh ve kat' edilen uzuv yeri iyileşerek neticesi malûm olmalıdır.
Binaenaleyh böyle bir uzuv yeri, bür'i tam bulmadıkça cani hakkında kısas icra edilemez. Çünkü cerahatin sirayetle katle müntehi olması melhuzdur.
276 - Azaya müteallik cinayetlerde mecniyyün aleyhin emir ve müsaadesi bulunmamalıdır.
Binaenaleyh bir kimsenin emir ve teklifine binaen bir uzvunu kesmiş olan şahıs üzerine kısas ve diyet lâzım gelmez. Çünkü uzuvlar, sahibinin emvali mesabesindedir, bunların masuniyyeti bu emir ve teklife binaen sukut etmiş olur.
277 - : Azaya müteallik cinayetlerde cani ile mecniyyün aleyh hür olmalıdır.
Binaenaleyh bunlardan biri veya her ikisi hür olmayınca aralarında uzuvlara aid cerh ve kat'dan dolayı kısas cari olmaz. Çünkü bunların diyetleri, kıymetleri mütefavetdir. Bu halde bir köle veya cariyenin meselâ: bir kolunu tam dirseğinden itibaren haksız yere amden kesen hür bir şahıs, onun nısıf kıymetini zamin olur.
Kezalik: hür bir kimsenin bu veçhile bir kolunu kesen bir rakik üzerine kısas .lâzım gelmez. Belki mevlâsı muhayyerdir. Dilerse mecniyyün aleyhe def ve teslim eder, dilerse mecniyyün aleyhe kolunun diyetini ve-rib rakiki kendi mülkünde ahkoyar.
278 - : Azaya müteallik diyetler arasında mümaselet bulunmalıdır.
Binaenaleyh erkekler ile kadınlar arasında vukubulacak cerh ve kat' hâdiselerinden dolayı diyet cari olursa da kısas cari olamaz. Çünkü mütekabil uzuvlarına aid diyetlerin mikdarı mütefavitdir.
279 - : Âza arasında mahal ve menafi itibariyle bir mümaselet bulunmalıdır.
Binaenaleyh amden kesilen bir bas parmak mukabilinde caninin de baş parmağı kısasen kesilebilir. Fakat şahadet parmağı kesilemez.
Kezalik: sağ el yerine sol el, sol ayak yerine sağ ayak kesilemez. Dişler hakkında da hüküm böyledir. Meselâ: üst çenedeki bir diş yerine alt çenedeki bir diş kısasen çıkarılamaz. Çünkü bunların mahalleri, menfaatleri mütefavetdir. Bu cihetle bunlar birer başka başka uzuv sayılır. Bu halde bunlardan dolayı diyet lâzım gelir.
280 - : Azanın cerh ve kat'ına müteveccih olan fi'ller arasında da mümaselet bulunmalıdır.
Binaenaleyh mâdûnnefs vuku bulan bir cinayetin failleri mütead-did olunca bunların fiilleri arasında az çok fark bulunacağı cihetle - haklarında kısas icra edilemez.
Meselâ: iki şahıs, bir kimsenin bir elini veya bir ayağım amden kesecek olsalar haklarında kısas yapılamaz. Belki icab eden bir ersi nıs-fiyyet üzere öderler. Çünkü bir el veya bir ayak ile müteaddid eller veya ayaklar arasında ne zat, ne de menfaat itibariyle bir mümaselet mev-cud değildir. Bununla beraber canilerden her biri bir el veya bir ayağın bir kısmım kesmiş bulunur. Artık bu kısım mukabilinde kendisinin bütün bir eli veya ayağt kesilirse fiilde de mümaselet bulunmamış olur. Kati hâdisesi ise böyle değildir. Ölüm kabili tecezzî olmadığından o hu-susda müştorek canilerden her biri, müstakil bir katil sayılır.
281 - : Âzâ hakkındaki kısasda miimaselete tamamen riayet edilebilmelidir. Aksi takdirde kısas cari olmaz.
Meselâ: bir kimsenin bir kolunu ziyadesi ve noksanı olmaksızın tamam dirseğinden amden kesmiş olan şahıs hakkında - sair şeraiti de mevcud olunca - kısas icra edilir. Çünkü bu takdirde mümaseleti temin mümkündür.
Fakat amden çıkarılan bir göz mukabilinde caninin de gözü çıkarılamaz. Zira bu suretde mümaseleti temin kabil değildir. Bu halde cani üzerine diyet vermesi lâzım gelir.
Aşağıdaki meseleler de bu esas üzerine müteferri'dir,
282 - : Bir kimse bir şahsın iki elini veya iki ayağını amden kesecek olsa kendisinin de iki eli veya iki ayağı kısasen kesilebilir. Çünkü bu suretde mümaselet kabildir.
Kezalik: bir kimse, iki şahısdan birinin sağ, diğerinin de sol elini amden kesecek olsa kendisinin de sağ ve sol elleri kısasen kesilebilir. Zira bu haMe de mümaseleti temin kabildir.
283 - : Tamamen kesilen kulakdan ve kulağın malûm, muayyen bir parçasından dolayı kısas carî olacağı gibi mârinin, yani: burun ucunda kasabadan fazla olan yumuşak, kemiksiz yerin kesilmesinden dolayı da kısas cari olur. Fakat kulağın haddi muayyen olmayan bir parçasının kesilmesinden dolayı kısas icra edilemez.
284 - : Bir kimse, bir şahsın gözünün yalnız ziyasını, rüyetini izale etse kendi gözünün ziyası da, niyeti de usulü dairesinde - kısasen izale edilebilir. Çünkü bunda mümaseleti temin mümkündür.
285 - : Dirsekderi bir mikdar ziyade veya noksan kesilmiş olan kol hakkında ve kol, bacak vesaire gibi uzuvların kesilen etleri hakkında kısas cereyan etmez. Çünkü bunlarda mümaseleti istifa mümkün değildir.
Kezalik: burun kasabasında, muzıha ile simhakdan başka şecceler de, dişlerden başka kemiklerde, caife ve gayri caife denilen cerihalarda, kirpikler ile göz kapaklarında, işitme, söyleme, koklama, tatma kuvvetlerinde, kuvvei bahiyyede kısas carî değildir. Zira bunlarda da mümaseleti temin kabil olamaz.
Binaenaleyh bunlardan biri hakkındaki bir cinayet, amd suretiyle de olsa diyeti müstelzim olur, kısası müstelzim olmaz.
286 - : Dilde de kısas cereyan etmez. Çünkü dil, münbasit ve münkabız olacağı cihetle bunda mümaselet temin edilemez. Bu, imamı Azam ile İmam Muhammed'e göredir. îmam Ebu Yûsüf'e göre dilde kısas cereyan eder.
287 - : Sahih bir uzuv, meselâ: bir el, ayıblı bir uzuv, bir el mukabilinde kısasen kesilemez. Çünkü aralarında mümaselet yokdur. Şu kadar var ki, ayıbh uzuv, caniye aid olursa mecniyyün aeyh muhayyerdir, dilerse kısas ettirir, dilerse kendi sahili uzvunun ersini alır. Bedayi, Haniyye, Hindiyye.
«(Malikîlere göre de mâdûnennefs hakkındaki cinayetlerden dolayı kısas icra edilebilmesi için şu gibi şartlar ve meseleler vardır:
(1) : Kısas hususunda cerh, kat1, darb, kesri .uzv, tatili menfaat de katli nefs gibi aynı şeraite tâbidir. Meselâ: cerhin adavet saikasiyle amden olması, carinin mükellef, gayrî harbî bulunması, mecruhun da telefden masumiyeti şarttır.
(2) : Carih, mecruhdan nakıs olmamalıdır, olursa kısas carî olmaz. Binaenaleyh bir köle veya bir gayri müslim, bir hürrü veya bir müslimi cerh etse bu köle veya gayri müslim hakkında kısas yapılmaz. Çünkü bu, çolak elli bir şahsın sahih elli bir kimsenin eli hakkında yap-dığı cinayete benzer. Artık bu halde yapdığı cerhin diyeti, kölenin raka-besine, gayri müslimin de zimmetine teallük* eder- Yapılan cerihadan dolayı muayyen bir diyet yok ise bir ayıb bırakmış olduğu takdirde hükümeti adi lâzım gelir, ayıb bırakmamış olunca da cani hakkında yalnız te'dib iktiza eder.
(3) : Cerihalar ondur. Bunlardan ikisi başa mahsusdur ki, amme ile damigadan ibaretdir. Bunlarda kısas cari değildir. Bunlardan sekizi de ya basda veya yüzde bulunur, bunlar da münekkile, muziha, dami-ye, hârısa, simhak, bâzıa, mütelâhime ile milteedir.
Miltee, eti giderib kemiğe yaklaşdığı halde ona bitişmemiş, aralarında ince bsr perde kalmış olan yaradır,
Bunların başda bulunan münakkileden maadasında kısas cari olur. Başdan bayka cesedde olan bütün yaralardan dolayı mesaha itibariyle kısas yapılabilir. Yani: yaranın enine, boyuna, derinliğine göre cani hakkında ayni uzuvda, ayni mikdarda kısas cezası tatbik edilebilir. Yoksa bir uzvun yerine başka bir uzuvda kısas yapılamaz.
(4) : Bir kimsenin amden vücude getirdiği bir cerh neticesinde bir şahsın görmesi, işitmesi, tatması, koku alması veya söz söylemesi gibi kuvvetlerinden biri zail olsa o kimse hakkında da buna muadil kısas icra edilir. Şayed cani hakkında böyle muadil ceza tatbik edilemez olursa diyet vermesi lâzım gelir.
(5) : Ceaeddeki bir cerhden dolayı kısas İcra edilmesi, cerh mahallinin gayrisinde hatan azîmi, meselâ: helaki intaç edeceğinden korku-lursa kısas terk edilerek caniden kamilen diyet alınır. Göğüs kemiğinde, bel kemiğinde, veya boyunda yapılan cerh gibi.
(6) : Kirpiklerde, kaşlarda, sakallarda kısas yokdur. Bunları yolanlar hakkında diyet de lâzım gelmez, amden olunca te'dib icab eder.
(7) : Bir kimsenin yüzüne haksız yere vurulan silleden dolayı kısas icab etmez, amde mukarin olunca te'dibi icab eder. Meğer ki bu silleden dolayı bir yara husule gelsin veya bir kuvvet fevt olsun. O halde bu yara veya kuvveti izale, silîevurmak suretiyle canide vücude getirilemez. Başka bir usul dairesinde vücude getirilmesi lâzımdır, bu kabil olmazsa: diyet icab eder.
Meselâ: bir kimsenin gözüne amden bir sille vurulmakla gözü yerinde dururken görmesi zail olsa bakılır: eğer caninin de yalnız görmesini silleden başka bir çare ile gidermek mümkün olursa o voch ile kısas yapılır. Fakat mümkün olmazsa caninin malından diyet lâzım gelir.
(8) : Birkaç şahıs, ittifak etmeksizin bir kimsenin âzası üzerine birden cinayetde bulunub her birinin yapdığı cinayet, mütemayiz bulunsa her biri hakkında cinayetine göre meaafe itibariyle kısas icra edilir, azanın rikkat ve gilzat itibariyle tefavütüne bakılmaz.
Meselâ: üç şahısdan biri bir kimsenin gözünü çıkarsa, diğeri elini kesae, üçüncüsü de ayağını kesse birinci şahsın kısasen gözü çıkarılır, ikinci şahsın eli, üçüncü şahsın da ayağı kesilir.
Bunların bu cinayetleri böyle mütemayiz bulunmazsa haklarında diyet mi lâzım gelir, yoksa her biri hakkında bu uzuvlardan dolayı kısas mı icab eder meselesinde ihtilâf vardır.
Fakat böyle müteaddid şahıslar, ittifak ederek bir kimsenin muhtelif uzuvlarını aniden kesseler, her birinin cinayeti mütemayiz bulunsun, bulunmasın, her biri hakkında bu uzuvların tamamından dolayı kısas lazım gelir.
Meselâ: iki müttefikden biri, bir kimsenin elini, diğeri de ayağını kesse her ikisinin de ayni suretde hem eli, hem de ayağı kesilir. Muhtasarı Ebiz'aya, Şerhi Ebil'berekât, Haşiyei Düsukî.)
(Şafiîlere göre de azadan ve kuvadan dolayı kısas icra edilebilmesi için katli nefsden dolayı kısas yapılabil meşindeki şartlara lüzum vardır. Şöyle ki:
(1) : Carinin, katıı uzvun mükellef ve muteammid olması, mec-niyyün aleyhin de masum, caniye müsavi bulunması lâzımdır. Fakat erkeklik veya kadınlık itibariyle müsavat şart değildir. Binaenaleyh erkeğin kesilen bir uzvu, meselâ eli mukabilinde cani olan kadının da o uzvu kısasen kesilebilir. Aksi de böyledir.
Kezalik: bir müslümanın âzasından biri mukabilinde zimmînin ve hür bir insanın âzasından biri mukabilinde rakikin ayni uzvu kesilebilir. Fakat bunun aksi cari değildir.
(2) : yüzdeki, baştaki şecceler, bü'istikra ondur. Bunlardan yalnız muziha denilen şeccede kısas icab eder. Çünkü bunun zaptı ve mislinin istifası kolaydır. Diğerlerinde ise kısas yapılamaz. Racih olan kavil, budur.
(3) : Göğüs, kol gibi bedenin sair uzuvlarından ve burunun kemiksiz yumuşak yerinin veya kulağın kısmen kesilmesinden, gözün oyulmasından, kulağın, göz kapaklarının, dudağın veya dilin kesilmesinden, tenasül uzvunun veya husselerin deriieriyle beraber kesilmesinden dolayı da kısas yapılabilir.
Dişlerden baka komiklerin kırılmasından dolayı kısas lâzım gelmez. Çünkü bunların inzibatı madumdur.
Fakat sahih bir uzuv mukabilinde ayıbh bir uzuv kısasen kesilebilir. Bu hususda mecniyyün aleyh muhayyerdir, dilerse ayıbh uzvu kısas ettirir, aradaki noksanı da caniye tazmin ettirebilir.
(5) : Uzuvlar, nefse tabidir. Bir nefsin katlinden dolayı müteaddid, müşterek katiller hakkında kısas carî olacağı gibi bir uzvu birlik-de kesen caniler hakkında da kısas carî olabilir.
Meselâ: müteaddid şahısların hepsi veya içlerinden bir ikisi kılıç gibi bir şeyi bir şahsın eli üzerine koyub hepsi birden yüklenerek o eli defaten kesiverseler hepsinin de eli kısasen kesilebilir.
(6) : Azadan dolayı kısas icrası için kesilen uzuv yerinin bür'i tam bulunmasına inüzar lâzım değildir. Cinayeti müteakib kısas ile hüküm edilebilir. Bedayi, tuhtetül'muhtaç.)
(Hanbelîlere göre de kısas finnefsde carî olan şartlar, mâdunen-nefsde de carîdir. Şöyle ki: her kimin nefsinden dolayı kısas lâzım gelirse âzasından birinin cerh veya kat' edilmesinden dolayı da kısas lâzım gelir. Aksi de böyledir.
Meselâ: bir hür müslimin bir uzvu mukabilinde diğer bir hür müs-limirı ayni uzvu ve bir rakikin bir uzvu mukabilinde diğer, bir rakikin ayni uzvu kısasen kesilebilir. Fakat bir rakikin uzvu mukabilinde bir hürrün veya bîr gayrî müslimin uzvu mukabilinde bir müslimin uzvu hakkında kısas carî olmaz.
Kezalik: bir kimsenin bir uzvu, oğlunun bir uzvu mukabilinde kısasen kesilemez.- Maahaza mâdunennefs kısas icra edilebilmesi İçin aşağıdaki dört şartın vüeudine de lüzum vardır:
(1) : Azadan birinde yapılacak kısas, bilâ h&yf istifa edilebilmelidir. Zulüm ve çevre müeddî olacak bir kısas caiz olmaz.
Meselâ: bir "kol, mafsilden kesilmiş olursa cani hakkında kısas mümkün olur, böyle olmazsa mümaselet temin edilemeyeceği cihetle kı-•kils icra edilemez, diyet lâzım gelir. Sair azada da hüküm böyledir. Fakat ayni uzuvlar arasında büyüklük, küçüklük ve sıhhat, maraz itibariyle olan fark, kısasa mani değildir.
Meselâ: büyük bir göz veya burun, küçük bir göz veya burun mukabilinde kısasen çıkarılabilir, kesilebilir. Bunların arasında ismen ve mahiyeten müsavat vardır.
Kezalik: sahih bir burun, meczum bir burun mukabilinde kesilebilir. Zira bunlar da burun olmak itibariyle biribirinin aynidir.
Kezalik: işiten bir kulak, işitmeyen bir kulak mukabilinde kesilebilir. Çünkü kulak uzuvları zahiren birer cemal olarak mütemasil bir halde bulunurlar. İşitme kuvveti ise başdadir, bu bir ille t den dolayı zail olmuş olur. Bu, asıl bir uzvu haricî olan kulağa bu bakımdan bir noksaniyyet vermiş olmaz.
(2) : Âza arasında isim ve mevzu itibariyle rnümeselet bulunmalıdır.
Binaenaleyh sağ el, sağ el mukabilinde ve sol el, sol el mukabilinde kısas olunabilir. Fakat sağ el mukabilinde sol el ve bilâkis sol el mukabilinde sağ el kısas olunamaz. Parmaklarda, dişlerde de bu hüküm caridir.
Kezalik: bir kimsenin kulağım kısmen kesen şahsın kulağı da ayni nisbetde kesilir. Meselâ: mecniyyün aleyhin kulağının üçde biri kesilmiş olsa caninin kulağının da üçde biri kesilir. Bu hususda mesahaya bakıl-maz. Çünkü kulaklar arasında irilik, küçüklük itibariyle fark vardır. Mesaha nazara alınsa caninin kulağının tamamı veya büyük bir kısmı kesilmeğe mahkûm olabilir.
(3) : İki tarafın, yani: cani ile mecniyyün aleyhin uzuvları, tama-miyyet ve kemal itibariyle müsavi olmalıdır.
Binaenaleyh görür bir göz, görmez bir göz mukabilinde ve söz soy-lcr bîr lisan, ahres bîr lisan mukabilinde kısasen kesilemez.
Kezalik: sahih bir el veya ayak, çolak bir el veya ayak mukabilinde ve parmakları tam olan bir el, parmakları noksan olan bir el mukabilinde kesilemez. Çünkü mecniyyün aleyhin hakkından ziyadesi istifa edilmiş olur. Velev ki cani razı olsun. Zira kanlar, uzuvlar ibahe ile mubah olmaz.
Fakat nakıs olan bir uzuv mukabilinde ayni mikdarda nakıs olan bir uzuv kısasen kesilebilir.
(4) : Cerihalardan dolayı kısas icra edilebilmesi iğin, cerihalar,-kemiğe dayanmış olmalıdır.
Binaenaleyh kemiğe dayanan her cerhden dolayı kısas yapılır: yüzde veya başda olan muztha gibi ve elde, kolda, bacakda açılan sair cerihalar gibi. Çünkü Allah Tealâ(. u-U»^,Jl^)buyurmuşdur. Eğer-kemiğe müntehî olan her cerihadan dolayı kısas icab etmese böylece tensis bu-yurulmuş olan kısas hükmü sakıt olmuş olur.
(5) : Yukarıdaki esaslara nazaran bazı meseleler teferrü eder. Ezcümle: amden kırılan her diş. mukabilinde caninin de o dişi kırılır. Velev ki, mecniyyün aleyhin dişi altın ile bağlanmış bulunsun. Çünkü bunların arasında yine mümaselet mevcuddur.
Cani, dişin bir kısmını kırmış olsa kendi dişinin de o mikdarı kırılır. Şu kadar var ki bu dişin tamamen kopmayacağından veya kararma-Vacağından emin olmak lâzımdır. Bu emniyet bulunmazsa kısas sakıt her niinkü bu halde kısas icrası, hayfı mucib, mümaseleti muhil olur.
(6) : Tecavüze maruz kalan bir uzvun veya menfaatin, meselâ bir dişin veya bir göz görmesinin avdet edeceği = yerine geleceği ehli hıb-renin ifadelerine binaen ümid edilirse hemen kısas veya diyet istifa edilemez, bunlar te'hir edilir. Bilâhare bunların misli, zail olan vasıfları veçhile yerine gelirse artık caniye kısas veya diyet lâzım gelmez. Çünkü telef edilen şey, avdet etmişdir. Kesilen saçların avdet etmesi gibi. Fakat digi ve emsali eğri veya mütegayyir bir halde avdet ederse cani üzerine hükümeti adi lâzım gelir. Zira bu, bir noksandır, caninin filile husule gelmişdir, bunu zamin olması icab eder.
Çıkarılan dişin vesairenin misli, avdeti mümkün olan zamanda avdet etmeyib de etıbbanın beyanına nazaran avdetinden ye's hâsıl olsa mecniyyün aleyh, kısas ile diyet beyninde muhayyer olur.
Ehli hibrenin tahmin etdiği müddet içinde mecniyyün aleyh vefat etse artık cani hakkında kısas yapılamaz, diyet vermesi icab eder. Çünkü mecniyyün aleyhin vefatiyle zayi olan uzvunun avdetine imkân kalmam ışdır.
(7) : Kısasın sirayeti hederdir. Cinayetin sirayeti ise - kablelbür' kısas icra edilmiş olmayınca - mazmundur.
Binaenaleyh bir kimsenin meselâ bir eli kısasen kesilib de bunun sîrayetiyle o kimse ölse mecniyyün aleyh üzerine bir şey lâzım gelmez.
Fakat bir şahıs, bir kimsenin meselâ: bir parmağım keaib de henüz kısas icra edilmeden bunun sirayetiyle o kimsenin eli düşse bu el, cani hakkında ya kısas veya diyet ile mazmun olur.
Amma bu kesilen parmağın yeri daha iyi olmadan sahibi cani hakkında kısas icra ettirmiş olsa artık bilâhare elinin düşmesi heder olur. Bundan dolayı caniden bir şey alamaz. Çünkü yarasının daha iyi olmadan kısas icra etdirmesi, sirayet neticesi olarak vücude geleceği melhuz fazla bir zarara razı olduğunu gösterir. Neylürmeârib, Keşşafül'kina.)
(Zahirîlere göre de cerihalar, on birdir. Biri caifedir ki, cevfe kadar nüfuz, eden yaradır. Diğerleri de harıza, damiye, damia, bazıa, mü-telâhime, sirnhak, musiha, hâşime, münekkile, me'mumedir. Simhaka muta, me'murneye de âmme dahi denir. Bunların hepsinden dolayı kısas icra edilebilir, mümaselet kabildir. âyeti kerimesi de buna delildir. Yani: hürmetler, ihtiramı, muhafazası vacib olan şeyler, kısasa mukabeîei bilmişle tâbidir. Artık kim size tecavüz ederse siz de ona hakkınızdaki tecavüzünün mislile^ mukabelede bulununuz. Allah'dan korkunuz, eğer bu cerihalardan bir kısmında mümaseleti temin mümkün olmasaydı Hak Tealâ Hazretleri onu tahsis eder, mücmel suretde emir buyurmazdı. Elmuhallâ.)
Sair müctehidîni kiramın buna karşı mukni cevabları vardır. Ezümle denilebilir ki: Bu âyeti kerîmede mümaselete riayet edilmesi emolunuyor. Cerihaların bir kısmı arasında mümaselet temini ilmen, fen-len kabil olmayınca bunlar bu âyeti kerîme ile de kısas hükmünden tahriş ve istisna edilmiş bulunur. Artık emri ilâhîde icmal, ademi beyan ahis mevzuu olamaz. [35]
1.Bölüm
- 2.Bölüm
- Afüv Ve İbeaya Müteallik Bazı Hükümet
- Âkile Usulünün İçtimai Ehemmiyeti
- ÂKİLENİN MAHİYETİ VE MÜKELEFİYETİ
- Azaya Ait Cerh Ve Katıdan Dolayı Kısas Yapılabilmesi İçin Vücud İktiza Eden Şartlar
- Bazı Ameller Neticesinde Meydana Gelen Katil Ve Telef Hâdiseleri
- BİRİNCİ BÖLÜM-İSLAM HUKUKUNDA CİNAYETLERE MÜTEALLİK MESELELER HAKKINDADIR.
- Cinayetin Mahiyyeti Ve Nevileri
- Cinayetler Île Cezalar Arasındaki Tedahüller Ve Münferid Ve Gayrî Münfekid Cinayetler
- Cinayetlerin Hükümleri
- Cinayetlerin Ne Vechîle Sabit Olacağı
- Diyarların Yıkılmasından Münbais Ölüm
- Diyetlerin Nevîleri Ve Miktarları
- Diyetlerin Lüzumundaki Şartlar
- Diyetlerin Ödenecekleri Vakitler
- Haksız Yere Yapılan Cerhlerin Nevileri
- Haksiz Yere Yapılan Katillerin Nevileri
- Hayvanlara Müteallik Cinayetler
- Katla Nefsden Dolayı Kısas İcra Eyîlmesi İçin Vücudi İcab Eden Şartlar
- Kısas Hakkına Malik Ve Kısası İstifaya Salahiyetli Olanlar
- Kısası İskat Edecek Şeyler
- Kısasın Teveçhile İstifa Edileceği
- Müdafaat Meşrua Halindeki Katl Hadiseleri