(K)
( K )
98 - (Katil) : Bir hayat sahibini öldüren, onun ruhunu cesedinden ayırmaya mübaşir bulunan şahisdır. Öldürülen zîhayata da «maktul, katil» denir. Katîl tabiri de, vasıf olarak istimal edilince kadına da itlâk olunur, isim olarak istimal edildiği takdirde ise kadın için «katile» denilmek lâzım gelir.
99 - (Kati) : Cesedden ruhu İzhak ve izale eden, müessir, bir ti'ldir. Başka bir tarife göre kati, hayatın fevt olmasında adeten müessir olan fi'lin ismidir.
1OO - (Katıı tarik) : Nasırı mallarım mugalebe suretile ellerinden almak, üzere yol • kesiciiik eden şahısdır. Bu veçhile yolları kesilen kimselerden her birine «maktuun aleyh» denildiği gibi alman mala da maktuun leh» denir. Bu hâdisenin cereyan etdiği yere de «maktuun fin» namı verilir.
101 - (Kat'ı tarik) : Yol kesieüik, dari islâmda müslümanlanıı veya zimmîlerin mallarını ellerinden tegallüben ve mücahereten almak, hayatlarına kasdetmek, halkı korkuya düşürmek için bir takım kimselerin veya kuvvet ve satvet sahibi bir şahsın yolları tutmasıdır ki, bu yüzden halk, mürur ve uburdan geçinerek yollar kesilmiş olur.
102 - (Katıı uzv) : Bir kimsenin bir uzvunu veya uzvu mesabesinde bulunan bir şeyini kesib itlaf eden şahısdır. Böyle bir uzvu kesilen kimseye «maktuuluzuv», kesilen uzva da susvı maktu» denir.-
103 - (Kat'ı uzv) : Bir kimsenin bir uzvunu veya uzvı mesabesinde bulunan bir şeyini kesib itiâf etmekden. ibaretdir. El, ayak gibi uzuvları kesmek, göz, diş gibi uzuvları çıkarmak, kaşları, kirpikleri yolmak kat'dan maduddur.
104 - (Kasame) : Esasen hüsn-ü cemal mânâsına isimdir. Sabi-hürvech olan insana «kasîm» denir. Kasem gibi yemin mânâsında da müstameldir. İksam ise yemin etmek manasınadır.
İslâm hukukunda kasame, katili meçhul olan ve üzerinde kati eseri bulunan bir katilin bulunduğu mahal ahalisinden elli kimsenin vec-hi mahsus üzere yemin etmeleridir.
105 - (Kaved) : Alel'itlâk kısas manasınadır. Maahaza çok keıe '^kısas finnefs» mânâsında kullanılır. Katilin boynuna ip takılarak kısas sahasına götürüldüğü cihetle kısasa kaved denilmişdir. Kaidin yedici. hayvanı sevk edici mânâsına olduğu malûmdur.
106 - (Kısas) : Esasen müsavat mânâsını müş'ir olub bir şeyin izine tâbi olmak, onun mislini ityan etmek demekdir. CÜrm ile ceza, arasında mümaselet matlûb olduğundan bu cihetle cezayı mahsusa kısas denilmedir. Şöyle ki: Kısas, şer'an katili maktul mukabilinde öldürmek veya mecruh veya maktu olan bir uzuv mukabilinde carih ile katım ona mümasil olan uzvunu cerh veya kat etmekdir.
107 - (Kısas finnefs) : Katili maktulün nefsi mukabilinde öldür mekdir.
108 - (Kısas fil'etraf) : Mecruh veya maktu bir uzuv mukabilinde carih ile katım mümasil uzvunu cerh veya kat etmekdir.
109 - (Kısasen kati) : Amden katil olan bir şahsın şeraiti dairesinde Öldürülmesidir.
üzerine kısas icrası İcab eden şahsa «men aleyhilkısas» denir. Hakkında kısas hükmü bilfiil icra edilmiş olan şahıs veya uzva da «muk-tassun minh» denilir.
110 - (Kazif) : Bir kimseye zina isnad eden şahısdır. Kendisine zina isnad edilen kimseye, «makzuf», zina isnadında kullanılan lâfza da «makzufün bih», kazfin vuku bulduğu mekâna da «makzufün fih» denir.
111 - (Kazf) : Lûgatde mutlaka remy - atmak manasınadır. Hukuk ısttiahınca: bir kimseye tayir ve şetm maksadiyle zina isnad et-mekden ibaretdir.
112 - (Kazfı sarih) : Zinanı sarahaten ifade eden bir lâfz ile yapılan kazfdir. «Fülân zanidir» denilmesi gibi.
113 - (Kazf bU'kinaye) : Bir kimseye kinaî bir tâbir ile zina isnad etmekden ibaretdir. Bir kadına hitaben «Ey fâcire!» veya «kocanı -isva etdin» denilmesi gibi.
114 - (Keffareti kati) : Bazı katillerden dolayı verilecek diyetlerden başka, ifası icab eden bir keffaretdir ki, bir mü'min rakabeyi az.ad etmekden, bu bulunmadığı takdirde muttasıl iki ay oruç tutmak-dan ibaretdir.
Keffaret maddesi, esasen setr ve ihfa mânâsını müfiddir. «İşlenilmiş ma'siyyetieri hiç işlenilmemiş mesabesinde setr-ve ihfaya «tekfin zünub» denilmesi bu itibar iledir.
Hazr ile ibâhe arasında bulunan, yani: min vechin memnu ve m»n vechin mubah olan bazı hareketlerden dolayı yapılması icab eden bazt efali mahausaya islâm hukukunda (keffaret) adı verilmişdir ki, bunlar, bir cihetle İbadet, bir cihetle de ukubet mahiyetindedir. Bunlar, kef-fareti kati, keffareti zihar, keffareti yemin, keffareti fıtr, keffareti d-nayatilhac namiyle beş kısımdır. [12]
98 - (Katil) : Bir hayat sahibini öldüren, onun ruhunu cesedinden ayırmaya mübaşir bulunan şahisdır. Öldürülen zîhayata da «maktul, katil» denir. Katîl tabiri de, vasıf olarak istimal edilince kadına da itlâk olunur, isim olarak istimal edildiği takdirde ise kadın için «katile» denilmek lâzım gelir.
99 - (Kati) : Cesedden ruhu İzhak ve izale eden, müessir, bir ti'ldir. Başka bir tarife göre kati, hayatın fevt olmasında adeten müessir olan fi'lin ismidir.
1OO - (Katıı tarik) : Nasırı mallarım mugalebe suretile ellerinden almak, üzere yol • kesiciiik eden şahısdır. Bu veçhile yolları kesilen kimselerden her birine «maktuun aleyh» denildiği gibi alman mala da maktuun leh» denir. Bu hâdisenin cereyan etdiği yere de «maktuun fin» namı verilir.
101 - (Kat'ı tarik) : Yol kesieüik, dari islâmda müslümanlanıı veya zimmîlerin mallarını ellerinden tegallüben ve mücahereten almak, hayatlarına kasdetmek, halkı korkuya düşürmek için bir takım kimselerin veya kuvvet ve satvet sahibi bir şahsın yolları tutmasıdır ki, bu yüzden halk, mürur ve uburdan geçinerek yollar kesilmiş olur.
102 - (Katıı uzv) : Bir kimsenin bir uzvunu veya uzvu mesabesinde bulunan bir şeyini kesib itlaf eden şahısdır. Böyle bir uzvu kesilen kimseye «maktuuluzuv», kesilen uzva da susvı maktu» denir.-
103 - (Kat'ı uzv) : Bir kimsenin bir uzvunu veya uzvı mesabesinde bulunan bir şeyini kesib itiâf etmekden. ibaretdir. El, ayak gibi uzuvları kesmek, göz, diş gibi uzuvları çıkarmak, kaşları, kirpikleri yolmak kat'dan maduddur.
104 - (Kasame) : Esasen hüsn-ü cemal mânâsına isimdir. Sabi-hürvech olan insana «kasîm» denir. Kasem gibi yemin mânâsında da müstameldir. İksam ise yemin etmek manasınadır.
İslâm hukukunda kasame, katili meçhul olan ve üzerinde kati eseri bulunan bir katilin bulunduğu mahal ahalisinden elli kimsenin vec-hi mahsus üzere yemin etmeleridir.
105 - (Kaved) : Alel'itlâk kısas manasınadır. Maahaza çok keıe '^kısas finnefs» mânâsında kullanılır. Katilin boynuna ip takılarak kısas sahasına götürüldüğü cihetle kısasa kaved denilmişdir. Kaidin yedici. hayvanı sevk edici mânâsına olduğu malûmdur.
106 - (Kısas) : Esasen müsavat mânâsını müş'ir olub bir şeyin izine tâbi olmak, onun mislini ityan etmek demekdir. CÜrm ile ceza, arasında mümaselet matlûb olduğundan bu cihetle cezayı mahsusa kısas denilmedir. Şöyle ki: Kısas, şer'an katili maktul mukabilinde öldürmek veya mecruh veya maktu olan bir uzuv mukabilinde carih ile katım ona mümasil olan uzvunu cerh veya kat etmekdir.
107 - (Kısas finnefs) : Katili maktulün nefsi mukabilinde öldür mekdir.
108 - (Kısas fil'etraf) : Mecruh veya maktu bir uzuv mukabilinde carih ile katım mümasil uzvunu cerh veya kat etmekdir.
109 - (Kısasen kati) : Amden katil olan bir şahsın şeraiti dairesinde Öldürülmesidir.
üzerine kısas icrası İcab eden şahsa «men aleyhilkısas» denir. Hakkında kısas hükmü bilfiil icra edilmiş olan şahıs veya uzva da «muk-tassun minh» denilir.
110 - (Kazif) : Bir kimseye zina isnad eden şahısdır. Kendisine zina isnad edilen kimseye, «makzuf», zina isnadında kullanılan lâfza da «makzufün bih», kazfin vuku bulduğu mekâna da «makzufün fih» denir.
111 - (Kazf) : Lûgatde mutlaka remy - atmak manasınadır. Hukuk ısttiahınca: bir kimseye tayir ve şetm maksadiyle zina isnad et-mekden ibaretdir.
112 - (Kazfı sarih) : Zinanı sarahaten ifade eden bir lâfz ile yapılan kazfdir. «Fülân zanidir» denilmesi gibi.
113 - (Kazf bU'kinaye) : Bir kimseye kinaî bir tâbir ile zina isnad etmekden ibaretdir. Bir kadına hitaben «Ey fâcire!» veya «kocanı -isva etdin» denilmesi gibi.
114 - (Keffareti kati) : Bazı katillerden dolayı verilecek diyetlerden başka, ifası icab eden bir keffaretdir ki, bir mü'min rakabeyi az.ad etmekden, bu bulunmadığı takdirde muttasıl iki ay oruç tutmak-dan ibaretdir.
Keffaret maddesi, esasen setr ve ihfa mânâsını müfiddir. «İşlenilmiş ma'siyyetieri hiç işlenilmemiş mesabesinde setr-ve ihfaya «tekfin zünub» denilmesi bu itibar iledir.
Hazr ile ibâhe arasında bulunan, yani: min vechin memnu ve m»n vechin mubah olan bazı hareketlerden dolayı yapılması icab eden bazt efali mahausaya islâm hukukunda (keffaret) adı verilmişdir ki, bunlar, bir cihetle İbadet, bir cihetle de ukubet mahiyetindedir. Bunlar, kef-fareti kati, keffareti zihar, keffareti yemin, keffareti fıtr, keffareti d-nayatilhac namiyle beş kısımdır. [12]
Konular
- Mecellenin Kaldırılması
- Akidlerde İtibar Maksad ve Mânâyadır; Elfaz ve Mebâniye Değildir.
- Yakın Şüphe İle Zail Olmaz.
- Bir Şeyin Bulunduğu Hal Üzere Kalması Asıldır.
- Kadîm Kıdemi Üzere Terk Olunur
- Zarar Kadîm Olmaz
- Beraati Zimmet Asıldır
- Arızî Sıfatlarda Aslolan Ademdir
- Bir Zamanda Sabit Olan Şey..
- Yeni Meydana Gelen Bir Olayın ..
- Kelâmda Aslolan Mânâ-yı Hakîkîdir
- Sarahat Karşısında Delâlete İtibar Yoktur
- Mevrid-i Nasda İçtihada Mesağ Yoktur
- Kıyasa Aykırı Olarak Sabit Olan Şey ..
- İctihadla İctihad Nakz Olunmaz
- Meşakkat Kolaylığı Celbeder
- Bir İş Daralınca Genişlemeye Yüz Tutar
- Zarar Ve Mukabele-i Bizzarar Yoktur
- Zarar İzâle Olunur
- Zaruretler Mahzurlu Şeyleri Mubah Kılar
- Zaruretler Kendi Miktarınca Takdir Olunur
- Bir Özür İçin Caiz Olan Şey ..
- Mâni' Zail Oldukta Memnît Avdet Eder
- Bir Zarar Kendi Misliyle İzale Olunmaz
- Zararı Âmmı Defi' İçin Zararı Hass İhtiyar Olunur
- Madde 21 = Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları
- İSLAM VE MODERN HUKUK KARŞILAŞTIRILMASIYLA CEZA HUKUKUNA VE KISASA KISA BİR BAKIŞ
- İSLAM'DA İNSAN HAKLARI
- OSMANLI'DA MECELLE VE FRANSIZ MEDENİ KANUNUNU TARTIŞMALARI
- DÜNYADA HUKUK EĞİTİMİ VE AVUKATLIK STAJI