(C)
(C)
19 - (Câife) : Cevfe kadar nüfuz eden yaradır. Göğüsde, arkada, karında açılan yaralar gibi. Cevfe nüfuz etmeyen bir yaraya da «gayri caife» denir. Elde, ayakda, boyunda vücude gelen yaralar gibi.
20 - (Cârih) : Cerh eden, yaralayan, bir kimsenin başından ve yüzünden başka herhangi bir uzvunda ceriha vücude getiren şahısdır. Bu veçhile yaralanan kimseye de «mecruh», «cerih» denir. Cerihin cem'i «cürhâ» dır.
21 - (Cerh) : Esasen tayib ve tenkis manasınadır. _Bir kimse hakkında seb ve şetimde, kadh ve ta'nda bulunmaya ve şâhidierin şahadetlerini hâkimin red ve iskat etmesine de cerh denilir. Bir şahidin şahadetini redde medar olacak bir kusurunu meydana çıkarmaya da cerh de-nilmigdir. Yara da insanda bir ayıb, bir nakiae teşkil edeceğinden bunu vücude getiren fi'le de cerh denilmek de dir. Maahaza cerh, yaralanmak mânâsında da müstameldir.
Fıkıh ıstUâhınca cerh ise «başdan ve yüzden başka uzuvlardan herhangi birini yaralamak dır.».
22 - (Cerhi müshın) : Mecruh olan şahsın bir gün veya bir günden daha az bir müddet yaşaması tevehhüm olunmayacak suretde aldığı yaradır.
23 - (Cerhi mühük) : Mecruhun helakine müeddî olan cerhdir.
24 - (Cürh - cirahe) : Başdan ve yüzden başka uzuvlardan birinde tahaddüs eden yaradır. Cem'i «cüruh, cirah, cirahat» dır.
25 - (Cevarih) : Yırtıcı kuşlara, vahşi hayvanlarave insanların el w ayak uzuvlarına ıtlak olunur. Müfredi «cârihe» dir. Bu, dişiye de, erkeğe de denilebilir.
26 - (Celd) : Lûgatde deri üzerine vurmakdır. Her bir vuruşa «t:«lde» denir. Deri ile, yani: kamçı gibi deriden yapılmışbir şey ile vurmak mânâsına da gelir. Fıkıh ıstılahınca celd «rnuhsen olmayan mükellef zani veya zaniyenin muayyen uzuvlarına vechi mahsus üzere değnek veya kamçı ile vurmakdır.» Bu ceza, mücrimin cildi, yani: derisi üzerine tatbik edildiği cihetle «celde» adını alrmgdır.
27 - (Cürm) : Günah, yapılması memnu olan şey. Buna «cerime» de denir.. Cem'i «ceraim» -dir. Cürüm sayılan herhangi bir fi'li irtikâb edene de «mücrim» denir.
28 - (Cünha) : Ma'siyet, cinayetden aşağı mertebede kabahat.
29 - (Cani) : Kendisinden cinayet sâdır olan gahısdır. Kendisi üzerine cinayet vuku bulan kimseye de «meciüyyün aleyh», «men aleyhilci-naye» denilir.
30 - (Cinayet) : Kelimesi, esasen ağaçtan meyveyi düşürmek manasınadır. «İctina» gibi. Sonra insanların i eti a ar ve iktisab etdikleri herhangi bir şerre isim olmuşdur. Bu cihetle cinayet: «Muahezeyi müstelzim olan herhangi bir cürm» demek olur. Binaenaleyh insanların nefislerine, uzuvlarına, kuvvetlerine, mallarına, ırzlarına teallûk eden herhangi memnu fi'l, bir cinayetdir. Şu kadar var ki, canlı ve cansız mallara müteallik cinayetler; gasb, nehb, sirkat, itlaf gibi namlar ile zikr olunur.
Fıkıh ıstüahmea cinayet, insanın nefsine veya âzâ ve kuvasından herhangi birine teallûk eden memnu bir «fildir» den ibaretdir. Başka bir tarif ile cinayet: «Kısas veya zemam mucib olacak suretde insanın nefsi veya bedeni hakkında vaki olan teaddî» demekdir.
31 - (Cbıaye finnefs): İnsanın nefsine teallûk eden, yani: insanın hayatdan mahrumiyetini intaç eyleyen cinayetdir ki, haksız yere vuku bulan bir kati hâdisesinden ibaretdir. -
32 - (Cinayet mâ dûuennofs) : İnsanın uzuvlarına veya hassalarından, kuvvetlerinden herhangi bîrine teallûk eden cinayettir ki, cerh, kat', havas ve kuvayı tatil suretiyle vücude getirilir. Buna «Cinayet fi-letraf» da denilir.
33 - (Cinayet alerrekik) : Köle veya cariye hakkında vuku bulan cinayetdir. .
34 - (Cinayet alelbehîme) : Bir hayvan hakkında gasb veya itlaf suretiyle vuku bulan cinayetdir. Cem'inde «cinayet alelbehâim* denilir.
35 - (Cinayeti benime) : Bir hayvanın basmasiyle, sadmesile, ısırmasile, sıçramasiyle, ön ayağım vurmasiyle, arka ayağını tepmesiyle veya kuyruğunu çarpmasîyle vücude gelen cinayetdir. Cem'i «cinaya-tül'bchaim» dir.
36 - (Cinayeti râkib) : Bir kimsenin binmiş olduğu hayvan vası-tasiyle vukua getirdiği cinayetdir.
37 - (Cinayeti nah is) : Bir şahsın bir hayvana vurmak veya dürtmek suretile vukuuna sebebiyet verdiği cinayetdir.
38 - (Cinayeti hâit) : Bir dıvarın yıkılarak bir kimsenin telef olmasına sebebiyet vermesinden ibaretdir.
39 - (Cinayatı münferide) : Bir şahsın başka başka yapmış olduğu cinayetlerdir.
40 - (Cinayatı müştereke) : İki veya daha ziyade kimsenin bir şahıs hakkında birlikde yapmış oldukları cinayetlerdir.
41 - (Cinayatı müetemiu) : Bir şahsın bir anda bir fi'l ile yapmış olduğu müteaddid cinayetlerdir. Atılan bir kurşun ile bir kaç kimsenin öldürülmesi gibi.
42 - (Cinayetlerin tedahülü) : Müteaddid cinayetlerin yalnız bir cinayet gibi sayılarak bunlardan yalnız birinin kısas gibi, diyet gibi ce-z'ısiyle iktifa edilmesi halidir.
43 - (Cenin) : Henüz validesinin rahminde bulunan çocukdur. Cem'i (cenihe) dir.
Cenîn lâfzı, esasen setr ve ihfa mânâsını müş'ir olan «ceru ve «ic-nan.v maddelerinden almmışdır. Bu cihetle henüz validesinin rahminde = ana karnında oğlan yatağı denilen mahalde bulunan çocuğa cenîn deııil-nıişdir.
Ceninler, hilkatlerinin muhtelif safhalarına göre aşağıdaki kısımlara ayrılırlar:
'44 - (Cenini müstebüıü'iulUa) : Yaradılışı tebeyyün etmiş, âzası belirmiş olan cenindir.
45- (Cenini gayri mütitebînilhılka) : Âzası henüz belirmemiş olan nenindir. Bu, aleka, kan parçası mesabesindedir.
46 - (Cenini tammilhilka) : Âzası tamamile teşekkül etmiş olan cenindir.
47 - (Cenini gayri tammilhilka) : Âzası kısmen teşekkül etmiş olan cenindir.
48 - (Cenini zi hayat) : Anasının rahminde canlanmış olan ce-nîndir.
«Cenini gayri zî hayat» ise henüz kendisine ruh nefh edilmemiş olan cenindir.
49 - (Ceza) : Mücazat, mükâfat, bir amele müsavisile karşılıkda bulunmak. Tâatin sevabı, ma'siyetin de azabı, ıkabı. Ceza tabiri, türkce-de en ziyade ukubet mânâsında kullanılmaktadır ki, suç işleyenlerin hakkında tatbik edilecek ukubet demokdir.
Habs ile, darb ile, serbestli harekelden men ile yapılır.
«Ictira» bir kimseden ceza, mükâfat iatemekdir. «Icza» da bir şe-yin başkası yerine mümkin mertebe -- gayri kâfi suıetde kaim olmasıdır. «Tecziye» de bir şeyi parçalamak, cüzülere ayırmakdır. Vücudu veya ademi bir şarta rabt ve talik edilen şeye de ceza denir. «Bir kimse is-tikametde bulunursa tefeyyüz eder» denilmesi gibi ki tefeyyüz etmek, istikamet şartına merbut bir cezadır. [4]
19 - (Câife) : Cevfe kadar nüfuz eden yaradır. Göğüsde, arkada, karında açılan yaralar gibi. Cevfe nüfuz etmeyen bir yaraya da «gayri caife» denir. Elde, ayakda, boyunda vücude gelen yaralar gibi.
20 - (Cârih) : Cerh eden, yaralayan, bir kimsenin başından ve yüzünden başka herhangi bir uzvunda ceriha vücude getiren şahısdır. Bu veçhile yaralanan kimseye de «mecruh», «cerih» denir. Cerihin cem'i «cürhâ» dır.
21 - (Cerh) : Esasen tayib ve tenkis manasınadır. _Bir kimse hakkında seb ve şetimde, kadh ve ta'nda bulunmaya ve şâhidierin şahadetlerini hâkimin red ve iskat etmesine de cerh denilir. Bir şahidin şahadetini redde medar olacak bir kusurunu meydana çıkarmaya da cerh de-nilmigdir. Yara da insanda bir ayıb, bir nakiae teşkil edeceğinden bunu vücude getiren fi'le de cerh denilmek de dir. Maahaza cerh, yaralanmak mânâsında da müstameldir.
Fıkıh ıstUâhınca cerh ise «başdan ve yüzden başka uzuvlardan herhangi birini yaralamak dır.».
22 - (Cerhi müshın) : Mecruh olan şahsın bir gün veya bir günden daha az bir müddet yaşaması tevehhüm olunmayacak suretde aldığı yaradır.
23 - (Cerhi mühük) : Mecruhun helakine müeddî olan cerhdir.
24 - (Cürh - cirahe) : Başdan ve yüzden başka uzuvlardan birinde tahaddüs eden yaradır. Cem'i «cüruh, cirah, cirahat» dır.
25 - (Cevarih) : Yırtıcı kuşlara, vahşi hayvanlarave insanların el w ayak uzuvlarına ıtlak olunur. Müfredi «cârihe» dir. Bu, dişiye de, erkeğe de denilebilir.
26 - (Celd) : Lûgatde deri üzerine vurmakdır. Her bir vuruşa «t:«lde» denir. Deri ile, yani: kamçı gibi deriden yapılmışbir şey ile vurmak mânâsına da gelir. Fıkıh ıstılahınca celd «rnuhsen olmayan mükellef zani veya zaniyenin muayyen uzuvlarına vechi mahsus üzere değnek veya kamçı ile vurmakdır.» Bu ceza, mücrimin cildi, yani: derisi üzerine tatbik edildiği cihetle «celde» adını alrmgdır.
27 - (Cürm) : Günah, yapılması memnu olan şey. Buna «cerime» de denir.. Cem'i «ceraim» -dir. Cürüm sayılan herhangi bir fi'li irtikâb edene de «mücrim» denir.
28 - (Cünha) : Ma'siyet, cinayetden aşağı mertebede kabahat.
29 - (Cani) : Kendisinden cinayet sâdır olan gahısdır. Kendisi üzerine cinayet vuku bulan kimseye de «meciüyyün aleyh», «men aleyhilci-naye» denilir.
30 - (Cinayet) : Kelimesi, esasen ağaçtan meyveyi düşürmek manasınadır. «İctina» gibi. Sonra insanların i eti a ar ve iktisab etdikleri herhangi bir şerre isim olmuşdur. Bu cihetle cinayet: «Muahezeyi müstelzim olan herhangi bir cürm» demek olur. Binaenaleyh insanların nefislerine, uzuvlarına, kuvvetlerine, mallarına, ırzlarına teallûk eden herhangi memnu fi'l, bir cinayetdir. Şu kadar var ki, canlı ve cansız mallara müteallik cinayetler; gasb, nehb, sirkat, itlaf gibi namlar ile zikr olunur.
Fıkıh ıstüahmea cinayet, insanın nefsine veya âzâ ve kuvasından herhangi birine teallûk eden memnu bir «fildir» den ibaretdir. Başka bir tarif ile cinayet: «Kısas veya zemam mucib olacak suretde insanın nefsi veya bedeni hakkında vaki olan teaddî» demekdir.
31 - (Cbıaye finnefs): İnsanın nefsine teallûk eden, yani: insanın hayatdan mahrumiyetini intaç eyleyen cinayetdir ki, haksız yere vuku bulan bir kati hâdisesinden ibaretdir. -
32 - (Cinayet mâ dûuennofs) : İnsanın uzuvlarına veya hassalarından, kuvvetlerinden herhangi bîrine teallûk eden cinayettir ki, cerh, kat', havas ve kuvayı tatil suretiyle vücude getirilir. Buna «Cinayet fi-letraf» da denilir.
33 - (Cinayet alerrekik) : Köle veya cariye hakkında vuku bulan cinayetdir. .
34 - (Cinayet alelbehîme) : Bir hayvan hakkında gasb veya itlaf suretiyle vuku bulan cinayetdir. Cem'inde «cinayet alelbehâim* denilir.
35 - (Cinayeti benime) : Bir hayvanın basmasiyle, sadmesile, ısırmasile, sıçramasiyle, ön ayağım vurmasiyle, arka ayağını tepmesiyle veya kuyruğunu çarpmasîyle vücude gelen cinayetdir. Cem'i «cinaya-tül'bchaim» dir.
36 - (Cinayeti râkib) : Bir kimsenin binmiş olduğu hayvan vası-tasiyle vukua getirdiği cinayetdir.
37 - (Cinayeti nah is) : Bir şahsın bir hayvana vurmak veya dürtmek suretile vukuuna sebebiyet verdiği cinayetdir.
38 - (Cinayeti hâit) : Bir dıvarın yıkılarak bir kimsenin telef olmasına sebebiyet vermesinden ibaretdir.
39 - (Cinayatı münferide) : Bir şahsın başka başka yapmış olduğu cinayetlerdir.
40 - (Cinayatı müştereke) : İki veya daha ziyade kimsenin bir şahıs hakkında birlikde yapmış oldukları cinayetlerdir.
41 - (Cinayatı müetemiu) : Bir şahsın bir anda bir fi'l ile yapmış olduğu müteaddid cinayetlerdir. Atılan bir kurşun ile bir kaç kimsenin öldürülmesi gibi.
42 - (Cinayetlerin tedahülü) : Müteaddid cinayetlerin yalnız bir cinayet gibi sayılarak bunlardan yalnız birinin kısas gibi, diyet gibi ce-z'ısiyle iktifa edilmesi halidir.
43 - (Cenin) : Henüz validesinin rahminde bulunan çocukdur. Cem'i (cenihe) dir.
Cenîn lâfzı, esasen setr ve ihfa mânâsını müş'ir olan «ceru ve «ic-nan.v maddelerinden almmışdır. Bu cihetle henüz validesinin rahminde = ana karnında oğlan yatağı denilen mahalde bulunan çocuğa cenîn deııil-nıişdir.
Ceninler, hilkatlerinin muhtelif safhalarına göre aşağıdaki kısımlara ayrılırlar:
'44 - (Cenini müstebüıü'iulUa) : Yaradılışı tebeyyün etmiş, âzası belirmiş olan cenindir.
45- (Cenini gayri mütitebînilhılka) : Âzası henüz belirmemiş olan nenindir. Bu, aleka, kan parçası mesabesindedir.
46 - (Cenini tammilhilka) : Âzası tamamile teşekkül etmiş olan cenindir.
47 - (Cenini gayri tammilhilka) : Âzası kısmen teşekkül etmiş olan cenindir.
48 - (Cenini zi hayat) : Anasının rahminde canlanmış olan ce-nîndir.
«Cenini gayri zî hayat» ise henüz kendisine ruh nefh edilmemiş olan cenindir.
49 - (Ceza) : Mücazat, mükâfat, bir amele müsavisile karşılıkda bulunmak. Tâatin sevabı, ma'siyetin de azabı, ıkabı. Ceza tabiri, türkce-de en ziyade ukubet mânâsında kullanılmaktadır ki, suç işleyenlerin hakkında tatbik edilecek ukubet demokdir.
Habs ile, darb ile, serbestli harekelden men ile yapılır.
«Ictira» bir kimseden ceza, mükâfat iatemekdir. «Icza» da bir şe-yin başkası yerine mümkin mertebe -- gayri kâfi suıetde kaim olmasıdır. «Tecziye» de bir şeyi parçalamak, cüzülere ayırmakdır. Vücudu veya ademi bir şarta rabt ve talik edilen şeye de ceza denir. «Bir kimse is-tikametde bulunursa tefeyyüz eder» denilmesi gibi ki tefeyyüz etmek, istikamet şartına merbut bir cezadır. [4]
Konular
- Mecellenin Kaldırılması
- Akidlerde İtibar Maksad ve Mânâyadır; Elfaz ve Mebâniye Değildir.
- Yakın Şüphe İle Zail Olmaz.
- Bir Şeyin Bulunduğu Hal Üzere Kalması Asıldır.
- Kadîm Kıdemi Üzere Terk Olunur
- Zarar Kadîm Olmaz
- Beraati Zimmet Asıldır
- Arızî Sıfatlarda Aslolan Ademdir
- Bir Zamanda Sabit Olan Şey..
- Yeni Meydana Gelen Bir Olayın ..
- Kelâmda Aslolan Mânâ-yı Hakîkîdir
- Sarahat Karşısında Delâlete İtibar Yoktur
- Mevrid-i Nasda İçtihada Mesağ Yoktur
- Kıyasa Aykırı Olarak Sabit Olan Şey ..
- İctihadla İctihad Nakz Olunmaz
- Meşakkat Kolaylığı Celbeder
- Bir İş Daralınca Genişlemeye Yüz Tutar
- Zarar Ve Mukabele-i Bizzarar Yoktur
- Zarar İzâle Olunur
- Zaruretler Mahzurlu Şeyleri Mubah Kılar
- Zaruretler Kendi Miktarınca Takdir Olunur
- Bir Özür İçin Caiz Olan Şey ..
- Mâni' Zail Oldukta Memnît Avdet Eder
- Bir Zarar Kendi Misliyle İzale Olunmaz
- Zararı Âmmı Defi' İçin Zararı Hass İhtiyar Olunur
- Madde 21 = Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları
- İSLAM VE MODERN HUKUK KARŞILAŞTIRILMASIYLA CEZA HUKUKUNA VE KISASA KISA BİR BAKIŞ
- İSLAM'DA İNSAN HAKLARI
- OSMANLI'DA MECELLE VE FRANSIZ MEDENİ KANUNUNU TARTIŞMALARI
- DÜNYADA HUKUK EĞİTİMİ VE AVUKATLIK STAJI