Havasînin = Usul İle Fürudan Başka Kariblekîn Nafakaları
Havasînin = Usul İle Fürudan Başka Kariblekîn Nafakaları :
239 - : Nafaka almaya müstahik oldukları halde usul ve füru-dan kimseleri bulunmayan eşhasın nafakaları, neseben sair' kariblerind teveccüh eder ki, bunlar, birbirine karşı havaşr namım alırlar. Mukabili amudünneseb üzere kariblerdir ki, usul ile rurudan ibaretdir.
240 - : Havası üzerine nafakanın lüzumunda bunların zî rahim mahrem, musir ve ehliyeti irsiyyeyi haia olmaları, baliğ olan men lehiin-nefakanın da i'sarile beraber her hangi bir sebeble kesbden âciz bulunması, şartdır. Fakat çocuklar ile kocasız bulunan kadınların nafakaya istihkaklarında fakir olmaları kâfidir. Şu kadar var ki, muallime, kabile olmak gibi bir tarik ile bilfi'l kesbde bulunan kadmlar, bu nafakaya müstahik olmazlar.
241 - : Nafaka alacak kimsenin müteaddid havaşîsi bulundukda irse itibar olunur. Şöyle ki : bunların cümlesi ehliyyeti irsiyyesi haiz olmakla beraber bir kısmı filhal hakikaten varis ise işbu varis olanlar, tercih olunurlar.
Meselâ : men lehünnefekanın amcasiîe dayısı içtima etse nafakasını yalmz amcası tahammül eder.
Fakat bunların hepsi de hakikaten varis iseler nafakayı hissei ir-siyyeleri nisbetinde yüklenirler. Meselâ : bir kimsenin ammesile teyzesi veya liebeveyn ammesile liebeveyn dayısı bulunsa nafakasını eslâsen verirler. Her iki takdirde de nafakanın üçde'ikisini ammenin: üçde birini de dayı veya teyzenin vermesi lâzım gelir.
242 - : Nafakaya muhtaç bir kimsenin akribasından ganî ile fakir içtima etdikde bakılır: eğer fakir olanlar, mirasda bütün terikeyi ihraz
edecek kimselerden iseler esasen mâdûm sayılıb nafakası diğerlerine hissei irsiyyeieri nisbetinde taksim olunur. Çünkü bu takdirde fakir oian lar, maüum sayümadıkca diğerleri varis olamayacağından üzerlerine na-faKayı icab müteazzir olur. Meselâ : nafaka alacak şahsın fakir, kesbden âciz oğluyla erkek veya kız kardeşleri bulunsaoğlu nisaba dahil oi-maz. Binaenaleyh nafakasını kardeşlerinin hissei irsiyyeieri nisbetinde vermeleri lâzım gelir.
Fakat fakir olanlar, terikenin mecmuunu ihraz edecek* takımdan olmadıkları takdirde musir olanların hisselerini bulmak için bu fakirler de mirasda mevcud farz edilib badehu nafakanın tamamı, musirlere hisselerine göre tahmil edilir.
Meselâ : nafakaya muhtaç şahsın yalnız anasile liebeveyn bir kız kardeşi zengin olduğu halde lieb ve liüm kız kardeşleri fakir olsalar nafakasını anasile liebeveyn kız kardeşinin erbâen vermeleri lâzım gelir. Çünkü hepsi de nisaba dahil olub anaya südüs, liebeveyn kız kardeşe nısıf, ve lieb ve liüm kız kardeşlere birer südüs isabet edeceğinden ana ile liebeveyn kız kardeşin sehimlerinin mecmuu dört etmiş olur. Halbuki bu misalde fakir olanlar, esasen mâdûm sayıldığı takdirde nafakanın beşde ikisini ananın, üçünü de ana baba bir kız kardeşin vermesi icab eder. Zira men lehünnafakanm vefatı takdirinde ondan alacakları hissei irsiyye de böyle olacakdır, Hidaye, Hindiyye Reddi Muhtar.
(MâlikÜere göre havası, nafakaya müstahik olmaz. Nafaka itası yalmz sulbî evlâd ile aba ve ümmehat arasında carîdir. Şafiîlere göre de evlâd ve ahfaddan, aba ve ecdaddan ve ümmehat ile ceddandan başka karibler arasında nafaka mükellefiyeti carî değildir. Nitekim yukarıda yazılmışdır.)
(Hanbelîlere göre ise bir kimse, usul ve füruundan başka farz ve tâ'sîb suretüe kendilerine varİ3 olabileceği kariblerinin nafakaları ile de mükellef olabilir. O karibler, kendisine gereg varis «olabilsinler ve gerek olmasınlar. Kardeşler, erkek kardeş kızları, amcalar, amca kızları ve atikler gibi.
Bu kabil akribanın nafakaya istihkakları için şöylece üç şart vardır :
(1) : Nafaka alacak kimse, fakir ve kesbden âciz olmalı.
(2) : Nafaka verecek kimsenin sarf edilecek malı, meselâ : mülkünün ücreti veya kendi kesbi kendisile zevcesinin ve memlûkünün yirmi dört satlik nafakalarından fazla olmalı.
(3) : Nafaka verecek kimse, nafaka alacak kimseye farz veya ta'-sib suretiyle varis olmalıdır. Bundan usul ve füru müstesnadır. Bunların ırasında verasetin cereyanı şart değildir. Nitekim evvelce de işaret olun-nugdur.
Usul ve füru kabilinden olmayıb aralarında farz ve ta'sib suretiy-e veraset carî bulunmayan erham sahibleri ise ne nafaka vermekle mükellef olurlar, ne de nafakaya müstahik bulunurlar. Ammeler, halalar şjibi. Diğer bir rivayete göre asaba'tdan, farz sahiblerinden bir kimse iünmadığı takdirde zevü'erham. üzerine de nafaka lâzım gelir. Çünkü m halde bunlar da varis bulunurlar. Muhtasarı Ebizziya, Tuhfetülmuh-;ac, Keşşafülkına, Elmuğnî.)
(Zahiriyyeye göre de havaşi, derecelerine bakılmaksızın müsavi luretde nafakaya müstahik olabilir. Nitekim yukarıda tafsilât verilmiştir.) [4]
239 - : Nafaka almaya müstahik oldukları halde usul ve füru-dan kimseleri bulunmayan eşhasın nafakaları, neseben sair' kariblerind teveccüh eder ki, bunlar, birbirine karşı havaşr namım alırlar. Mukabili amudünneseb üzere kariblerdir ki, usul ile rurudan ibaretdir.
240 - : Havası üzerine nafakanın lüzumunda bunların zî rahim mahrem, musir ve ehliyeti irsiyyeyi haia olmaları, baliğ olan men lehiin-nefakanın da i'sarile beraber her hangi bir sebeble kesbden âciz bulunması, şartdır. Fakat çocuklar ile kocasız bulunan kadınların nafakaya istihkaklarında fakir olmaları kâfidir. Şu kadar var ki, muallime, kabile olmak gibi bir tarik ile bilfi'l kesbde bulunan kadmlar, bu nafakaya müstahik olmazlar.
241 - : Nafaka alacak kimsenin müteaddid havaşîsi bulundukda irse itibar olunur. Şöyle ki : bunların cümlesi ehliyyeti irsiyyesi haiz olmakla beraber bir kısmı filhal hakikaten varis ise işbu varis olanlar, tercih olunurlar.
Meselâ : men lehünnefekanın amcasiîe dayısı içtima etse nafakasını yalmz amcası tahammül eder.
Fakat bunların hepsi de hakikaten varis iseler nafakayı hissei ir-siyyeleri nisbetinde yüklenirler. Meselâ : bir kimsenin ammesile teyzesi veya liebeveyn ammesile liebeveyn dayısı bulunsa nafakasını eslâsen verirler. Her iki takdirde de nafakanın üçde'ikisini ammenin: üçde birini de dayı veya teyzenin vermesi lâzım gelir.
242 - : Nafakaya muhtaç bir kimsenin akribasından ganî ile fakir içtima etdikde bakılır: eğer fakir olanlar, mirasda bütün terikeyi ihraz
edecek kimselerden iseler esasen mâdûm sayılıb nafakası diğerlerine hissei irsiyyeieri nisbetinde taksim olunur. Çünkü bu takdirde fakir oian lar, maüum sayümadıkca diğerleri varis olamayacağından üzerlerine na-faKayı icab müteazzir olur. Meselâ : nafaka alacak şahsın fakir, kesbden âciz oğluyla erkek veya kız kardeşleri bulunsaoğlu nisaba dahil oi-maz. Binaenaleyh nafakasını kardeşlerinin hissei irsiyyeieri nisbetinde vermeleri lâzım gelir.
Fakat fakir olanlar, terikenin mecmuunu ihraz edecek* takımdan olmadıkları takdirde musir olanların hisselerini bulmak için bu fakirler de mirasda mevcud farz edilib badehu nafakanın tamamı, musirlere hisselerine göre tahmil edilir.
Meselâ : nafakaya muhtaç şahsın yalnız anasile liebeveyn bir kız kardeşi zengin olduğu halde lieb ve liüm kız kardeşleri fakir olsalar nafakasını anasile liebeveyn kız kardeşinin erbâen vermeleri lâzım gelir. Çünkü hepsi de nisaba dahil olub anaya südüs, liebeveyn kız kardeşe nısıf, ve lieb ve liüm kız kardeşlere birer südüs isabet edeceğinden ana ile liebeveyn kız kardeşin sehimlerinin mecmuu dört etmiş olur. Halbuki bu misalde fakir olanlar, esasen mâdûm sayıldığı takdirde nafakanın beşde ikisini ananın, üçünü de ana baba bir kız kardeşin vermesi icab eder. Zira men lehünnafakanm vefatı takdirinde ondan alacakları hissei irsiyye de böyle olacakdır, Hidaye, Hindiyye Reddi Muhtar.
(MâlikÜere göre havası, nafakaya müstahik olmaz. Nafaka itası yalmz sulbî evlâd ile aba ve ümmehat arasında carîdir. Şafiîlere göre de evlâd ve ahfaddan, aba ve ecdaddan ve ümmehat ile ceddandan başka karibler arasında nafaka mükellefiyeti carî değildir. Nitekim yukarıda yazılmışdır.)
(Hanbelîlere göre ise bir kimse, usul ve füruundan başka farz ve tâ'sîb suretüe kendilerine varİ3 olabileceği kariblerinin nafakaları ile de mükellef olabilir. O karibler, kendisine gereg varis «olabilsinler ve gerek olmasınlar. Kardeşler, erkek kardeş kızları, amcalar, amca kızları ve atikler gibi.
Bu kabil akribanın nafakaya istihkakları için şöylece üç şart vardır :
(1) : Nafaka alacak kimse, fakir ve kesbden âciz olmalı.
(2) : Nafaka verecek kimsenin sarf edilecek malı, meselâ : mülkünün ücreti veya kendi kesbi kendisile zevcesinin ve memlûkünün yirmi dört satlik nafakalarından fazla olmalı.
(3) : Nafaka verecek kimse, nafaka alacak kimseye farz veya ta'-sib suretiyle varis olmalıdır. Bundan usul ve füru müstesnadır. Bunların ırasında verasetin cereyanı şart değildir. Nitekim evvelce de işaret olun-nugdur.
Usul ve füru kabilinden olmayıb aralarında farz ve ta'sib suretiy-e veraset carî bulunmayan erham sahibleri ise ne nafaka vermekle mükellef olurlar, ne de nafakaya müstahik bulunurlar. Ammeler, halalar şjibi. Diğer bir rivayete göre asaba'tdan, farz sahiblerinden bir kimse iünmadığı takdirde zevü'erham. üzerine de nafaka lâzım gelir. Çünkü m halde bunlar da varis bulunurlar. Muhtasarı Ebizziya, Tuhfetülmuh-;ac, Keşşafülkına, Elmuğnî.)
(Zahiriyyeye göre de havaşi, derecelerine bakılmaksızın müsavi luretde nafakaya müstahik olabilir. Nitekim yukarıda tafsilât verilmiştir.) [4]
Konular
- Mecellenin Kaldırılması
- Akidlerde İtibar Maksad ve Mânâyadır; Elfaz ve Mebâniye Değildir.
- Yakın Şüphe İle Zail Olmaz.
- Bir Şeyin Bulunduğu Hal Üzere Kalması Asıldır.
- Kadîm Kıdemi Üzere Terk Olunur
- Zarar Kadîm Olmaz
- Beraati Zimmet Asıldır
- Arızî Sıfatlarda Aslolan Ademdir
- Bir Zamanda Sabit Olan Şey..
- Yeni Meydana Gelen Bir Olayın ..
- Kelâmda Aslolan Mânâ-yı Hakîkîdir
- Sarahat Karşısında Delâlete İtibar Yoktur
- Mevrid-i Nasda İçtihada Mesağ Yoktur
- Kıyasa Aykırı Olarak Sabit Olan Şey ..
- İctihadla İctihad Nakz Olunmaz
- Meşakkat Kolaylığı Celbeder
- Bir İş Daralınca Genişlemeye Yüz Tutar
- Zarar Ve Mukabele-i Bizzarar Yoktur
- Zarar İzâle Olunur
- Zaruretler Mahzurlu Şeyleri Mubah Kılar
- Zaruretler Kendi Miktarınca Takdir Olunur
- Bir Özür İçin Caiz Olan Şey ..
- Mâni' Zail Oldukta Memnît Avdet Eder
- Bir Zarar Kendi Misliyle İzale Olunmaz
- Zararı Âmmı Defi' İçin Zararı Hass İhtiyar Olunur
- Madde 21 = Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları
- İSLAM VE MODERN HUKUK KARŞILAŞTIRILMASIYLA CEZA HUKUKUNA VE KISASA KISA BİR BAKIŞ
- İSLAM'DA İNSAN HAKLARI
- OSMANLI'DA MECELLE VE FRANSIZ MEDENİ KANUNUNU TARTIŞMALARI
- DÜNYADA HUKUK EĞİTİMİ VE AVUKATLIK STAJI