Başkasına Tefviz Edilen Talâklar

Başkasına Tefviz Edilen Talâklar :


258 - : Talâkda vekâlet ve risalet carî olduğu gibi tefviz de ca­rîdir. Şöyle kî : bir mükellef kimse, zevcesinin talâkını bir vekile, veya bir resule havale edebileceği gibi bizzat zevcesine de veya çocuk olan zev cosinin velîsine de tevdi edebilir. İşte bu tevdi, bir tefvizdir.

259 - : Tefvizde müstamel lâfızlar üçtür : Tahyir, emir bilyed.

meşiyyet.

Tahyir, zevcin zevcesine «İhtarı nefsekî = nefsini ihtiyar et» veya «Sen muhayyersin? gibi bir söz söylemesidir.

Emir bilyed, emrüki biyedik = işin senin elindedir.» denilmesidir.

Meşiyyet de : «Tallkî nefseki in şi'ti - Diler isen kendini boşa» de­mek den ibarettir.

260 - : Tahyir ile emri bilyede aid sözler, birer kinayedir. Bina­enaleyh bunlar ile talâkın tefviz edilmesi, niyyete veya delâleti hale mütevakkıftır. Meşiyyete müteallik sözler ise sarih olduğundan niyyete mütevakkıf değildir.

261 - : Meşiyyet, iki türlüdür : Biri «Meşiyyeti sariha» dır. «İs­ter isen nefsini tatlik et» denilmesi gibi. Diğeri de «Meşiyyeti zınıniy-ye» «lir «Nefsim tatlik et» denilmesi gibi.

262 - Alelıtlak tefvizler, zevce nazaran lâzım, zevceye nazaran gayri lâzımdır. Binaenaleyh zevç, yapmış olduğu tefvizden rücu edemez. Çünkü tefyiz; tevkil değil, belki temlikdir. Zevce ise bu tefvizi kabule mecbur değildir. Dilerse kabul eder, dilerse reddeder. Zira bir kimse kendisine temlik edilen bir şeyi kabule mecbur olamaz.

263 - : Tefvizler, ya mutlak veya zaman ile mukayyed olur. Za­man da ya muayyen veya gayri muayyen bulunur.

Meselâ : «Nefsini boşa» sözü bir mutlak tefvizdir. «Nefsini nerede ister isen boşa» sözü de bu kabildendir.

«Nefsini bugün boşa» sözü de muayyen bir zaman ile mukayyed olan bir tefvizdir. «Nefsini ne vakit ister isen boşa» sözü işe gayri muay-yed bulunan bir tefvizi âm demekdir.

264 - : Mutlak tefvizler» meclis ile mukayyeddir. Zevce, böyle bir tefvize muttali olduğu meclisde muhayyerdir. Dilerse nefsini ihtiyar ede­rek mutallâka olur, dilerse zevcini ihtiyar ederek talaka meydan vermez.

Bu hıyarı meclis, meclisin sonuna kadar devam eder. Meğer ki zev­ce, bu muhayyerlik hakim sarahaten veya itirazı gösterir bir fi'l ile de-lâleten isîtat etsin, o halde muhayyerliği zail olmuş olur.

Şöyle ki : Zevce, bu tefvizi kocasından işittiği veya gaib olub da bundan haberdar edildiği meclisde nefsini ihtiyar etmeksizin meclisden

cıkıb gitse veya o meclisde başka bir şey île, meselâ: Sohbet ile, yemek yemekle veya yatıp uyumakla meşgul olsa muhayyerliği kalmaz.

Oturmakda iken kıyam etmesi, otururken bir şeye rakib olması, uzanıb yatması gibi şeyler de itiraza delâlet eden birer hareketdir. Fa­kat ayakda iken oturması, oturur İken bir yere dayanması,- veya meş­veret için veya işhad İçin bir kimseyi davet etmesi, elbisesini giyinmesi veya su içmesi hiyari meclise münafi değildir.

Zevcin meclisden kalkıb gitmesi ve hattâ tefvizden, sarahaten rücu etmesi yahud zevcesini bu hakkı istimalden nehy eylemesi de zevce için sabit olan hıyari meclisi izale edemez.

Araba gibi şeylerin yürümesile meclis tebeddül ederse de geminin, yürümesi, meclisin tebeddülünü icab etmez. Çünkü gemi, rakiblerine na­zaran bir mesken mesabesindedir.

265 - : Muayyen bir zaman ile mukayyed olan bir tefviz, meclis ile tekayyüd etmez. O müddet mürur etmedikçe zevcenin muhayyerliği devam eder. Fakat o müddetin mürurile tefviz bâtıl olur. Zevce, gerek bu tefvize muttali olduğu halde muhayyerlik hakkını istimal etmesin ve gerek bu tefvizden haberdar olmaksızın müddet nihayet bulsun.

266 - : Tefvizi am da meclis ile tekayyüd etmez. Belki zevce, her ne vakit dilerse muhayyerlik hakkını istimal edebilir.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Her ne zaman diler isen nefsini tat-îik et» dese zevcesi dilediği zaman kendisini boşayabilir. Meğer ki bu tefvizini, sarahaten veya delâleten red etsin. Artık nefsini ihtiyar ede­mez.

Bu, imamı Âzam ile İmam Muhammede göredir, imam Ebu Yu-süfe göre bu suretde zevcenin o red ettiği meclisde muhayyerliği zail olursa da diğer meclislerde muhayyerliği bâtıl olmaz.

«Dilediğin vakit», «Ne zaman diler isen» tâbirlerile olan tefviz de meclise iktisar etmez. Şu kadar var ki, bunlar tekrarı müfid değildir. Zevce bir kere^ihtiyar etdi mi, bir daha edemez.1

267 - : Bir kimse, bir ecnebiye hitaben «Zevcemi tatlik et» dese bu tevkil olub meclis ile tekayyüd etmez. Fakat «Diler isen zevcemi, tat­lik et» dese bu, tmamı Âzam ile tmameyne göre tefviz kabilinden olub meclise iktisar eder. imam Züfere göre ise bu" da tevkildir.

268 - : Tahyir suretiyle olan tefvizde zevce «Kendimi ihtiyar et-dim» derse bununla bir talâkı bain vücude gelir.

269 - : Emri biîyed suretiyle yapılan tefvizde zevce, zevcine hi­taben «Kendimi ihtiyar etdim», «Nefsimi sana haram kıldım», nefsimi sana bain kıldım», «Sen bana haramsın», «Sen benden bainsin» dese bu­nunla talâk tahakkuk eder.

270 - : Meşiyyet suretiyle olan tefvizde zevcenin kabulü Nefsimi tatlik etdim» veya Nefsimi bain kıldım» demesile husule gelir. Fakat, «Ben nefsimi ihtiyar etdim» demesi kifayet etmez. Çünkü bu söz, talâka mevzu lâfızlardan değildir.

271 - : Tefvizde zevcenin ihtiyarile vuku bulacak talâkın bain ve­ya ric'î olması, zevcin tabirine göredir. Zevç «Nefsini tatlik et» gibi bir sarih lâfız ile tefviz etmiş ise bununla talâkı ric'î vücude gelir. «Nefsini İhtiyar et», «Emrin elindedir» gibi kinaî bir lâfız le tefviz etmiş ise bu­nunla da talâkı bain vaki olur. Çünkü ric'î talâkda müracaat carî oldu­ğundan zevcenin nefsini ihtiyar etmesinde bir faide bulunmaz. Meğer ki bu tâbirler, talâkı ric'î karinesine mükarin bulunsun. Meselâ: Zevç «Ta­lâkını ihtiyar et» dese bununla kabulü ânında ric'iyyen talâk vücuds gelir.

272 - : Talâk vukuu için kabulün tefviz suretine keyfiyet ve kem-miyetce muvafık olması lâzımdır.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Kendini tatlik et» deyip o da «Tat­lik etdim» dese bununla bir ric'î talâk vaki olur. «Kendini üç talâk ile tatlik et» deyib zevce de «Tatlik ettim» dese bununla da üç talâk vücu­de gelir..

273 - : Kabul, tefviz suretine sıfatı talâkda muhalif olursa zevcin beyan etdiği sıfat üzerine talâk tahakkuk eder.

Meselâ : Zevç «Kendini bainen boşa» dediği halde Zevce 'Ric'iyyen boşadım» dese bununla talâkı bain vücude gelir.

Bilâkis zevç Nefsini talâkı ric'î ile boşa» dediği halde kadın, nefsini bainen tatlik etse bununla da talâkı ric'î vaki olur.

Kezalik : Zevç «Nefsini tatlik et» deyib zevce de «Nefsimi bain kıl­dım» dese bununla bir ric'î talâk husule gelir. Çünkü mutlak suretde zikr edilen talâk lâfzı, ric'îye mahmuldür.

274 - : Kabul, tefviz suretine talâk adedince muhalif olursa bakı­lır : Eğer kabul eden, daha az bir aded zikr ederse onun kabul etdiği aded üzere vaki olur. Fakat daha ziyâde bir aded zikr ederse îmam Âzaina göre sözü lâğv olur, onunla hiçbir talâk vaki olmaz. Imameyne göre ise zevcin söylediği adede göre talâk vücude gelir.

Meselâ : Zevç «Kendini üç talâk ile boşa» deyib. zevce de «Bir ta­lâk ile boşasa yalnız bir ric'î talâk vaki olur. Çünkü emr edilen üç ta­lâkda bir talâk dahildir.

Kezalik : Üç talâk niyetile «Emrin yedindedir» denildiği halde zev­ce «Nefsimi bir talâk, ile boşadım» veya «Nefsimi bir talâk ile ihtiyar etdim» dese bununla da bir talâkı bain vaki olur.

Amma zevç «Kendini bir talâk ile boşa» demiş iken zevce, kendi-

sini iki veya üç talâk ile boj$a.sa inrnmı Azama göre asla talâk vaki ol­maz. Imameyne göre ise yalnız bir rîc'-î talâk vaki olur.

275 - : Bir kimse, zevcesine «Diler isen nefsini üç talâk ile tatlik et» dediği halde kadın, kendisini bir veya iki talâk ile tatlik etse bunun­la bil'itlifak talâk vaki olmaz. Çünkü bu halde tefviz, sarahaten üç talâkı dilemek suretiyle yapılmış, zevceye bir veya ikf talâk değil, üç talâk - bunları dilemesi gartile temlik edilmiştir.

276 - : Tahyir suretiyle tefvizde -ya zevcin veya zevcenin nefis veya talâk lâfzını zikr etmesi lâzımdır. Hiçbiri zikr edilmezse tefviz, sa­hih olmaz.

Meselâ : Zevç «Nefsini = kendini ihtiyar et» deyib zevce de «ih­tiyar etdim» dese tefviz ve talâk tahakkuk eder. Bilâkis zevç, yalnız «ih­tiyar et» deyib zevce de «Nefsimi - kendimi ihtiyar etdim» dese yine tefviz ve talâk vücude gelir.

Kezalik : Zevç «ihtiyar et» deyib zevce de «Talâkı ihtiyar etdim» dese yine talâk 'tahakkuk eder.

277 - : Tefviz hususunda ihtiyar lâfzım tekrar etmek de talâkı zikr etmek mesabesindedir. Zevcin «ihtiyar et ihtiyar et» demesine kar­şı zevcenin «ihtiyar etdim» demesi gibi.

Fakat zevcin yalnız «ihtiyar et» demesi üzerine zevce «ihtiyar et­dim» dese bununla tefviz tahakkuk etmez.. Çünkü bu» mevridi ger'e mu­halif, kıyasa münafi bir tarzda bulunmuş olur.

278 - : Bir kimse, zevcesine hitaben «Üç ihtiyar et» deyib zevce de «İhtiyar etdim» dese üç talâk vücude gelir.

Kezalik : Zevç, her birile bir talâka niyet ederek «İhtiyar et, ihti­yar et» deyib zevce de «İhtiyar etdim» dese İki talâk tahakkuk eder.

Üç defa «ihtiyar et» denildiği takdirde de indel'kabul üç talâk vaki olur. ihtiyar et emirleri arasında atf edatının bulunub bulunmaması mü­savidir.

279 - : Bir kimse, zevcesine «Sen dilediğin kadar 'boşsun» dese zevcesi o meclisde nefsini bir, iki ve üç talâk ile 'boşayabilir.

Fakat «Nefsini dilediğin vakitde boşa» dese bu tefviz, meclis ile mukayyed ve red ile merdud olmaz. Binaenaleyh zevce, meclis ile mu-kayyed olmaksızın nefsini dilediği zaman bir talâk ile boşayabilir. Fa­kat sonra bir daha boşayamaz. Çünkü bu veçhile olan tefviz, zaman hak­kında umumiyet ifade ederse de ef'al hakında tekrarı iktiza etmez.

280 - : Bir kimse, zevcesine «Sen her zaman diler isen boşsun» dese zevcesi nefsini o meclisde veya muhtelif meclislerde üç defa birer talâk ile müteferrikan boşayabilir. Çünkü her ne zaman = küllema ta­biri, evkata da ef'ale de infirad üzere teammüm eder.

Fakat bu halde zevce, nefsini birden üç talâk ile boşayamaz ve üç talâkdan sonra badettahlü nikâh tecdid edilse artık tefviz, bâtıl olmuş olur..

Bu, imamı Âzam ile İmameyne göredir. İmam Züfere göre tefvizin hükmü yine avdet etmiş olur.

Şayed bu veçhile tevfizden sonra kadın, nefsini bir veya iki talâk ile boşayıb da tahlilden sonra ihkân tecdid edilse nefsini tekrar üç defa birer talâk ile boşayabilir.

Bu mesele de İmamı Âzam ile imam Ebu Yusüfe göredir, imam Muhammede göre kaç talâk kalmış ise yalnız o mikdar tatlikde buluna­bilir. ..

281 - : Bir kimse, zevcesine «Sen dilediğin gibi boşsun = nasıl diler isen o veçhile boş ol» dese derhal bir ric'î talâk -vaki ve zevce o meclisde talâkın keyfiyetini tayine salahiyetli olur. Binaenaleyh zevce, talâkın bain olmasını veya üç talâkın vukuunu dilerse o veçhile talâk tahakkuk eden. Q kimse, bu veçhile talâka gerek niyet etmiş olsun ve gerek asla niyet etmemiş olsun müsavidir.

Bu, İmamı Azama göredir. îmameyne göre zevce dilemedikçe asla talâk vaki olmaz.

282 - Tahyir veya emir bilyed suretiyle olan tefvizler, tekrarı iktiza etmez. Meğer ki tekrarı iktiza eden bir tâbire mukarin olsun.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Emrin yedindedir» deyib zevcesi nefsini ihtiyar etse bir talâk vaki olur. Artık nikâh tecdid edilecek olsa kadın, nefsini tekrar ihtiyar edemez.

Fakat «Her ne zaman diler iaen emrin yedindedir» denilse kadın, üç talâk ile mübane oluncaya kadar üç meclisde birer talâk ile nefsini boşayabilirler. Şu kadar var ki, zevci ahardan sonra nikâh tazelense artık kadın, muhayyer olmakdan çıkmış olur, bir daha nefsini tatlik edemez. Ancak bir veya iki talâkı bayinden sonra başka bir kocaya va-rıb da ondan bir veçhile ayrıldıkdan sonra evvelki kbcasile nikâhı tec> didde bulunsa nefsini tekrar üç talâka kadar başka başka meclislerde birer defa daha boşayabilir.

Bu son mesele, İmamı Âzam ile İmam Ebu Yusüfe göredir, imam Muhammede göre zevci ahardan sonra artık sabık tefvizin hükmü kal­maz.

283 - : «Sen razı olur isen», «Sen arzu eder isen», «Sen murad eder isen», «Sen sever isen» tâbirleri de İn şi'ti = sen ister isen» tâbir­leri hükmündedir.

284 - : Bir kimse, bir şahsa hitaben Zevcemi diler ise tatlik et» dese ö şahsı talâka tevkil etmiş olur. Şu kadar var ki, bu- vekâlet,, zevcenin talâkını dilediği meclise inhisar eder Zevce, keyfiyetten haberdar olduğu meclisde talâkın dilerse o şahıs dajıemen o meclisde tatlik de-bitir. Bilâhare tatlik edemez. Bu meselede vekâlet, meclis ile mukayyed olmuş oluyor.

285 - : Emir bilyed suretiyle olan tefvizde üç talâka niyyet sahih ise de tahyir suretiyle .olan tefvizde sahih id eğildir.

Binaenaleyh bir kimse, üç talâk niyetile zevcesine "Nefsini ihtiyar et" deyib zevce de "Nefsimi ihtiyar etdim" dese bununla yalnız bir bain talâk vaki olur. Çünkü ihtiyarda tenevvü mevcud değildir.

Fakat emir bilyed suretinde zevç, bir talâka niyyet etmiş veya ade­di talâka niyyet etmemiş olursa bununla zevcenin kabulü takdirinde yalnız bir talâk vaki olur. Amma zevç, iki veya üç talâka niyyet etmiş olursa o kadar talâk tahakkuk eder. Velev ki kadın kendisini yalnız bir talâk ile ihtiyar etmiş olsun.

286 - : Tahyir veya emir bilyed suretiyle olan tefvizlerde zevç, talâka niyyet etmediğini, zevce ise niyyeı. edildiğini veya bunun gazab veya talâkı müzakere halinde vaki olduğunu iddia etse söz yeminiyle zevcin olur. Çünkü o, talâkı münkirdir.

Kadın, niyyetin mevcudiyetine beyyine ikame edecek olsa kabul edilemez. Zira niyyet bir emri kalbidir, buna şahidler muttali olamazlar. Fakat tefvizin gazab veya müzakeresi talâk .halinde vukuna beyyine ikame edilebilir. Çünkü bu hâle şahidlerin vukufu mümkündür.

287 - : Tefvizde talik caizdir. Bu halde tefviz, ya mutlak veya za­man ile mukayyed olur.

Meselâ : Bir kimse zevcesine «Fülân işi yapar isen emrin elinde ol­sun» dişe talik suretiyle mutlak bir tefvizde bulunmuş olur. Bu halde zevce, o işi yaparsa derhal muhayyer olur, o işi yapdığı meclisde nefsini ihtiyar edebilir. Fakat meclis tebeddül edince ihtiyarı zail olur.

Kezalik : Mutlak suretde «Fülân kimse gelirse emrin yedindedir» denilse muhayyerlik o kimsenin geldiği meclise inhisar eder. Bu halde kadın o kimsenin geldiği meclisde muhayyerliğini istimal edebilir. Amma o kmsenin geldiğine bilahare muttali olsa artık muhayyerliği kalmamış olur.

«Fülân §ahıs gelirse emrin bir ay elinde olsun» denildiği suretde ise talik suretiyle muvakkat bir tefviz vticude gelmiş olur. Binaenaleyh o kadın o şahsın geldiği meclisde muhayyer olub bu' hıyarı bir ay niha­yetine kadar devam eder.

288 - : Tefvizde zamane izafet de carîdir.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesine «Yarın» veya «Ay başında emrin elinde olsun» dese kadın, o veçhile muhayyer olmuf olur.

Yarınki günün evveli, o günün fecri sadıkının tulûu ânından iba-retdir. Ay başı da hilâlin görüldüğü gece ile o gecenin gündüzünden iba­ret bulunur. O halde kadının muhayyerliği, birinci suretde fecri sâdıkm tulûundan gurubu şemse kadar, ikinci suretde de hilâlin görüldüğü ge­ceden gündüzünün nihayetine kadar devam eder.

289 - : Tefviz vukuunda zevce, kabulünü bir garta talik etse ba­kılır : Eğer o şart, bîr emri vaki ise 'kabul muteber olur. Henüz vaki bir emir değilse tefviz, bâtıl olub kabule mahal kalmaz.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Diler isen nefsini tatlik et» demekle zevce, «Ben senin zevcen isem» veya «Ben babamın kızı isem nefsimi tatlik etdim» dese talâk vaki olur. Fakat Fülân şahıs gelirse» veya «Fü-lân zat muvafakat ederse ben nefsimi tatlik etdim» dese talâk vaki ol-mayıb tefviz, bâtıl olur. Çünkü tahyir, talike münafidir. Tahyir, temlik olduğu halde talik, yemin demekdir. Binaenaeyh temliki, talik suretiyle kabul caiz olamaz.

290 - : Bir kadın, zevcinin emir bilyed suretiyle olan tefvizine mebni kendisini tatlik etdiğini iddia etse tefviz hakkındaki sözü, mes-mu olur. Fakat nefsini tatlik etmedikçe tefviz iddiası dinlenilmez.

291 - : Bir kadın, kendisini tefviz meclisinde tatlik etmiş oldu­ğunu iddia, zevci.de bu tatliki inkâr etse söz, zevcenin olur. Çünkü tef­vizin vukuuna mebni zahiri hal, kadının iddiasını müeyyiddir.

292 - : Bir kimse, «Zevcesini kabahati bulunmaksızın döğerse emri elinde olsun» diye tefvizde bulunub da bilâhare döğdükden sonra kabahatin mevcud olub olmadığında ihtilâf etseler söz, o kimsenin olur. Çünkü o kimse, zevcesinin emri talâka malikiyetini münkirdir.

293 - : Talâkı tefvizin mekâna teallûku yokdur.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesine «Nefsini dilediğin yerde boşa» de­se ibu söz, meclise iktisar eder. Kadın, ancak bu sözün söylendiği mec-lisde muhayyer olur. Buradaki mekân edatı mücerred mecazen bir şart edatı mesabesinde bulunur, âdeta «Nefsini diler isen boşa» denilmiş olur. Bedayi, Bahri Raik, Dürri Muhtar, Reddi Muhtar, Hindiyye.

"(Mâlikılere göre bir kimse, zevcesinin talâkını hem zevceseni hem de herhangi hâzır veya nihayet iki günlük bir mesafede gaib bulunan bir şahsa tevkil veya tahyir ve temlik suretiyle tefviz edebilir. Şöyle ki;

(1) : Tahyir ve temlik suretiyle olan tefvizi talâkda, zevç, müfev-vezün lehi talâkı yapmadan evvel azl edemez. Tevkil suretiyle olan tef­vizde ise azl edebilir. Meğer ki başkasının hakkı taallûk etmiş olsun.

Meselâ: Bir kimse, zevcesine "Eğer üzerine evlenirsem emrin veya alacağım kadının emri elinde olsun" dese artık zevcesini azl edemez. Çünkü buna zararı ref etmek hakkı taallûk etmişdir. Azl tecviz edilecek olsa zevce mutazarrır edilmiş olur. Kazalik : Bir kimse, refikasına «Ya beni veya nefsini ihtiyar et. dese temlik suretiylu bir tefviz ve tahyir vücude gelir. Sonra azl caiz ol maz.

(2) : Bir kimse, zevcesinin talâkını zevcesine veya başka birisine temlik edince bilâ mühlet aralarına haylûlet edilir. Yapılan temlik, ka­bul veya red edilinceye kadar bu hal devam eder. Bu haylûlet zamanında zevce, nafakaya müstahik olmaz. Fakat vefat vuku bulursa veraset ce­reyan eder. Tevkil suretinde ise bu haylûlete mahal yokdur. Çünkü zevç dilerse vekilini azl ile tefvizini ibtal edebilir.

(3) : Tahyir ve emir bilyed suretiyle olan mutlak tefviz, meclis ile tekayyüd eder. Muvakkat tefvizde ise muhayyerlik vaktin müddetine göre devam edib vaktin çıkmasile nihayete erer.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine «Nefsini bugün akşama kadar ihti­yar et» dese bu tefviz, akşama kadar devam eder. Kadın bu müddet içinde nefsini ihtiyar etmez ise muhayyerliği zail olur.

(4) : Tahyir, üç talâkı icab , eder. Şöyle ki: Bir kimse, zevcesine «Nefsini ihtiyar et» deyib kadın da nefsini ihtiyar etse hakkında üç ta­lâk vaki olur. Fakat nefsini bir veya İki talâk ile ihtiyar etse muhayyer­liği zail olub aralarında zevciyyet, olduğu gibi devam eder. Çünkü kadın, bu halde meşru olan bir adedden udul etmiş olur. Minehülcelîl, Aliyyül'-adevînin haşiyesi.)

(Şafiîlerce de talâkda tefviz caizdir. Şöyle ki:

(1) : Bir kimse, mükellef olan zevcesine talâkını tefviz edebilir. «Diler isen nefsini tatlik et» demesi gibi. Bu tefviz, imam Şafünin kavli cedidine nazaran temlikdir. Binaenaleyh tou tefviz, meclis ile tekayyüd eder. Zevce nefsini o tefviz meclisinde tatlik etmezse muhayyerliği zail oluı. Çünkü bu tatlik, temlike bir cevabdır. Temlik ile cevabının arası fasl edilemez. Velev ki zevç «Ne zaman diler isen..» demiş olsun.

Diğer bir kavle göre de bu tefviz, bir tevkil demekdir. Bu halde - esah olan kavle nazaran - kabulün fevrî olması lâzım gelmez.

(2) : Talâkın ecnebiye tefvizi tevkildir.

Binaenaleyh kabul, meclise inhisar etmez, racih olan budur.

(3) : Tefviz, gerek temlik ve gerek tevkil telâkki edilsin zevç, tat-Ukden mukaddem tefvizden rücu edebilir.

Binaenaleyh zevce, bu rücua muttali olmaksızın nefsini tatlik etse nafiz olmaz.

(4) : Zevcenin muvacehesinde meşiyyetine talik edilen talâk, fev­ri icab eder. Fakat zevcenin meşiyyetine gıyaben ve.ecnebinin meşiy­yetine gıyaben ve hitaben talik edilen talâk, fevri icab etmez.

Meselâ : Bir kimse, zevcesine hitaben «ister isen nefsini tatlik et» dese zevcesi o meclisde nefsini dilerse boşar, fakat bilâhara boşayamaz. Şayed zevcesinin gıyabında «Eğer isterse benden boş olsun» dese zevcesi buna muttali olduğu meclisde de, daha sonra da nefsini boşaya-bilir. Esahhı akval, böyledir.

Bu kavi, tefvizin zevcesi gaibe ile ecnebi hakkında tevkil telâkki edilmesi esasına müstenid olmalıdır.

(5) : Bir kimse, üç talâk niyetiyle zevcesine «Nefsini tatlik et» de-yib zevce de üç talâk niyetiyle «Nefsimi tatlik etdim» dese üç talâk vaki olur. Fakat her ikisi de bu veçhile niyet etmezse, esah oJ.a'n kavle göre yalnız bir talâk vaki olur.

(6) : Zevç «Nefsini üç talâk ile boşa» dediği halde zevce «Nefsimi bir talâk ile boşadım» dese ve bilâkis zevç «bir talâk ile..» dediği halde zevce «üç talâk ile..» dese her iki suretde de yalnız bir talâk vaki olur. Çünkü üç talâkda bir talâk dahildir. İkinci suretde ise zevcin birden zi­yade talâka izni yokdur.

(7) : Bir kimse, zevcesine meselâ : «Ramazanı şerif gelince nef­sini tatlik et» dese bakılır: Bu tefviz, temlik telâkki edilirse bu, lâğv ol­muş olur. Çünkü temlikin böyle vakte izafesi ve tâükİ sahih değildir. Fakat tevkil telâkki edilirse sahih ve nafiz olur.

(8) : «İhtiyar et, emrin elindedir, emrini sana temlik etdim, ben­den muhalea ol» sözlerile talâka niyet edilmedikçe tefvizi talâk keyfiyeti vücude gelmiş olmaz. Kitabül'üm, Tuhfetürmuhtac.) (Henbelî mezhebince de tefviz hakkında şu gibi hükümler vardır;)

(1) : Talâkı zevcenin meşiyyetine tefviz ve talik etmek, bir tem­lik demek d ir, meclis ile tekayyüd etmez ve bundan rücu edilebilir.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesine "Diler isen boşsun" veya "Dile­diğin zaman" veya "Ne zaman diler isen boşsun" yahut "Nerede" veya Nasıl diler isen boşsun" veyahut "Hangi vakitde diler isen mutallâka-sın" deyib zevcesi o meclisde veya başka bir meclisde velev kerhen lisan-ile dilese talâk vaki olur. Velev ki zevç, bilâhare bu tefvizden rücu etmiş olsun. Çünkü bu tefviz, meşiyyete talik suretiyle yapılan bir izalei mülk-den ibaretdir.

Fakat meşiyyetden evvel zevç, vefat veya tecennün etse veya gaib olsa artık zevce nefsini tatlik edemez.

(2) : Emir bilyed suretiyle zevceye veya bir ecnebiye yapılan tef­viz de tevkildir. Binaenaleyh meclis İle tekayyüd etmez. Müfevvezün leh, üç talâk ika edebilir. Zevcin bununla bir talâka niyyet etmiş olduğu hakkındaki iddiası tasdik olunmaz. Çünkü hilafı zahirdir. Zevceye muzaf olan emir, onun umum emrine tenavül eder.

(3) : «Nefsini ihtiyar et» tâbirile olan tefviz, meclise iktisar eder ve bu suretde zevce, nefsini yalmz bir ric'î talâk ile boşayabilir. Çünkü tahyir, bir muayyen tefvizdir, isminin delâlet etdiği adedin en azına mütenavil olur ki, o da bir talâkdır. Meğer ki bu tefviz, ziyadeye delâlet eder bir kayde mükarin olsun veya zevç bununla iki veya üç talâka niy­yet etsin. Zira «İhtiyar et» tâbiri, bir hafî kinayedir. Bunda zevcin niy-yetine müracaat edilebilir.

(4) : Bir kimse, zevcesine «Nefsini tatlik et» deyib bununla bir ade­de niyet etse o veçhile talâk vaki olur. Niyet bulunmamış ise zevce, bu­na istinaden nefsini ancak bir talâk ile boşayabilir. Çünkü mutlak emir, vaki olduğu adetin ekaline mütenavil olur.

Bu suret üzere başkası tevkil edildiği takdirde de hüküm, böyle­dir.

(5) : Zevcenin veya başkasının talik hususundaki muhayyerliği; zevcin tatlikden evvel tefvizi fesh etmesile veya zevcenin mücameatde bulunmasile zail olur. Elmuğnî, Keşşafül'kma.) (Zahiriyye mezhebine gelince buna göre talâkda vekâlet ve tefviz car$ değildir. Binaenaleyh bir kimse başkasını talâka tevkil edemez. Kezalik talâkı zevcesinin meşiyyetine, ihtiyarına terk edemez, edecek ol­sa onunla talâk vukua gelmez. Kadın, gerek nefsini ihtiyar ve tatlik et­sin ve gerek etmesin. Çünkü talâk salâhiyeti, erkeklere verilmiştir, ka­dınlara değil. Elmuhallâ.) [15]