Talâkın Mahalli

Talâkın Mahalli :


103 - : Talâkın mahallî, yani : talâkın hükmünü kabule müstaid olan taraf, nikâhı sahih ile menkuhe veya bir veya iki talâkı ric'î veya bain ile mu'tedde olan kadındır.

Bir mutallâka, iddet içinde bulundukça eseri nikâh, baki olub zev-ciyle aralarındaki alâka bilkülliye zail olmamış olacağından talâka ma-halliyeti haiz bulunur.

104 - : Talâk kabilinden olan müfarekatden dolayı mu'tedde bu­lunan bir kadın da talâka mahaldir.

Meselâ : bir kimse, cüb veya innet sebebile kendisinden tefrik olu­nan zevcesini iddeti içinde boşasa hakkında diğer bir talâk daha vaki olur. Çünkü bu tefrik, talâkdan maduddur.

105 - : Tekarrübden evvel boşanan veya tekarrübden sonra boşa-nıb da ideti nihayet bulan bir zevce, talâka mahal değildir. Çünkü bu tak­dirde zevcenin zevcile olan alâkası külliyen mürtefi ve kendisi tamamen yabancılara mültehik olmuş bulunur.

106 - : Fâsiden nikâh olunan bir kadın da talâka mahal olamaz. Zira bu, hakikaten bir nikâh değildir ki bunu izale" için talâka müra­caat edilebilsin. Fesih ise nikâhın keenlem yekûn olmasına sebeb oldu­ğundan bununla nıahalliyyeti talâk tamamen zail olur. Şu kadar var ki, fâsiden menkuhe hakkındaki talâk, mütarekeden maduddur.

107 - : üç talâkdan dolayı iddet bekleyen bir kadında talâka ma­hal değildir. Çünkü bu halde talâkın meşru adedi nihayet bulmuş olaca­ğından artık talâk ikama imkân kalmaz. Nitekim mücerred tekarrübden dolayı mu'tedde olan kadın da talâka mahal olamaz. Şöyle ki : bir kimse*, bainen boşadığı zevcesine hürmetine muttali olduğu halde iddeti içinde tekarrüb etse ikinci bir iddet lâzım gelib evvelki iddet ile tedahül ederse de bu ikinci iddet içinde vuku bulacak talâk, muteber olmaz.

Meselâ : iki âdet = hayız geçdikden sonra mükarenet vuku bulub da badehu bir âdet daha geçse talâka aid iddet nihayet bulub tekarrüb-den dolayı lâzım gelen iddeti ikmal için iki âdet daha icab eder. Işfr.e bu iki âdete aid müddet içinde vuku bulacak talâka itibar olunmaz.

108 - : Kefaetin ademi veya hürmeti müsahere gibi bir sebeble tekarrübden sonra nikâhı fesh edilen bir kadın da talâka mahal değildir. Çünkü bu fesh ile zevciyyet tamamen zail olmuş olur. Bedayi, Dürri Muh­tar, Hindiyye.

« (Hanbel fukaliası diyorlar ki: sıhhatinde beynel'müctehidîn ihti­lâf mevcud olan herhangi bir nikâh ile menkûhe olan bir kadın hakkında talâk cereyan eder. Bir kadının velâyetile veya iki fâsikin şahadetüe akd edilen nikâhlar, bainen mu'teddelerin hemşirelerile yapılan nikâhlar, si­gar yolile, veya şahidsiz veya velisiz akd edilen nikâhlar, muhallilleriii yaptıkları nikâhlar, zaniyelerin henüz tövbe etmeden veya iddetleri bit­meden yapdıkları nikâhlar gibi. Nitekim bu gibi bir nikâhın sıhhatine bir hâkim tarafından kendi mezheb ve içtihadına tevfikan hükm edildiği tak­dirde de talâk, bil'ittifak muteber olur ve bu talâklar bain sayılır.

Böyle fâsiden mün'akid nikâhlar hakkında vuku bulan talâklar, hayız haline de müsadif olsa bid'î olmuş olmaz. Çünkü böyle bir nikâhı istidame, caiz değildir.

Fakat batıl bir nikâh ile menkûhe olan bir kadın, talâka mahal old-maz. Bunda icma vardır. Beşinci bir kadınla izdivaç ve iki kız kardeşi nikâhda cem gibi.

Fuzulî bir nikâhla menkûhe olan bir kadın, da icazetten evvel talâka mahal değildir.) [81]