Talakın Rüknü, Nevileri Ve Talâkda Müstamel Ta­birler

Talakın Rüknü, Nevileri Ve Talâkda Müstamel Ta­birler :


78 - : Talâkın rüknü, yani : talâk hâdisesini vücude getiren tabiri §er'î, akdi nikâhı sarahaten veya kinayeten ref ve izaleye delâlet eden lâ­fızdır. Seni boşadam, seni terk etdim, gibi.

Innet gibi bir sebebden dolayı hâkimin «Beyninizi tefrik etdim» de-, mesi talâka delâlet eden bir lâfız olduğu gibi dilsizin işareti mahsusasıda böyle bir lâfz hükmündedir.

Fakat mücerred talâka niyet etmekle ve,ya «Zevceni boşadm mı?» sualine karşı sükût etmekle veya baş eğmekle talâk vaki olmaz. Çünkü bu halde talâkın rüknü bulunmamış olur.

79 - : Talâklar, telâki ric'î ve talâkı bain namile iki nevidir. Bunla­ra dair ileride tafsilât verilecekdir.

80 - : Talâkda müstamel tabirler, sarih ile kinaye kısımlarına ay­rılır.

Talâkda sarih olan tabirler, alelekser talâkda kullanılan lâfızlardır ki, bunlar kat'iyyül'müfad olduklarından bunlar ile niyyete ve karineye muhtaç olmaksızın kaazen talâk vaki olur, velev ki zevcin ağzından gir kasde mükarin olmaksızın çıkmış veya manası, muktezası zevç indinde meçhul bulunmuş olsun. «Seni tatlik ettim» denilmesi gibi.

81 - : Talâkda kinaî tabirler, esasen talâka mevzu olmayıb hem ta­lâkda hem de başka mânalarda kullanılabilecek lâfızlar olduğundan bun­lar ile niyet bulunmadıkça veya gazab hali veya müzafierei talâk hali gi­bi bir karine mevcud olmadıkça talâk vaki olmaz. «Senden müfarekat et­dim» denilmesi gibi.

Ancak kinayelerin bir kısmı vardır ki, talâkdaki istimallerinin galib olmasına mebni nâs arasında marufiyet kesb etmiş olduğundan bunlar, sarih hükmündedirler. Binaenaleyh bunlar ile niyete vesaireye muhtaç olmaksızın talâk tahakkuk eder. «Sen bana haramsın» denilmesi gibi.

82 - : Talâk da kinaî lâfızlar, üç nevidir :

Birincisi : talâka ihtimalleri olduğu gibi zevce tarafından vuku bu­lan talâkı talebin reddine de ihtimalleri bulunan lâfızlardır: «Kalk, çık, git» lâfızları gibi. Bunların «Seni boşadım kalk, git» mânasına ihtimali olduğu gibi «kalk, git, aramızdaki niza bertaraf olsun» mânasına olarak redde de ihtimali vardır.

tkîncisi : hem talâka hem de tekdir ve şetme ihtimali olan lâfızlar­dır. «Sen bainsin» tabiri gibi. Şöyle ki : bain lâfzı beynunetden alınmışlar dır. Beynunet ise infisal ayrılık manasınadır. Bu halde «Sen bainsin» tabirinin hem vuslatı nikahdan munfasılsın» mânasına, hem de «Hayır­dan bensin» mânasına ihtimali vardır.

Üçüncüsü:. Yalnız talâka salih olup redde, tekdire ihtimali bulun-mıyan lâfızlardır. «Iddet bekle», «Rahimini temizle» tabirleri gibi.

83 - : Kinaî lâfızların istimali ânında üç hal, mütesavverdir: Rıza hali, gazab hali, müzakerei talâk hali.

Hali riza, zevcin hiddetli olmadığı ve zevcesile aralarında talâka da­ir bir müzakere cereyan etmediği haldir.

Hali gazab, zevcin hiddeti, dargın bulunduğu haldir.

Hali müzakerei talâk, zevç ile zevce arasında talâka dair bir mü­zakere cereyan eylediği haldir.

84 - : Riza halinde üç nevi kinaî lâfızların herhalde birile talâk vu­kuu, niyete mütevakkıfdır. Niyet bulunmadıkça talâk vaki olmaz. Çünkü bulâfızların talâkdan başka bir şeye de ihtimalleri vardır.

Sarih hükmünde olup niyyete muhtaç olmayan bir kısım kinaî lâfız­lar ise bundan müstesnadır.

Gazab halinde birinci ve ikinci nevi kinaî lâfızlardan birile talâk vu­kuu, niyete muhtacdır. Lâkin üçüncü nevi kinaî lâfızlardan birile talâk vukuu, niyete muhtaç değildir. Çünkü bu nevi lâfızlar, yalmz talâka sa-lihdir, başka bir mânaya da ihtimalleri yar ise de redde ihtimalleri-yok -dur. Bu halde kelâmın zahirinden talâk ciheti tercih edilir, zevç bunun hilafını iddia ederse zahiri hal kendisini tekzib edeceğinden kazaen tasdik olunmaz.

Müzakerei talâk halinde ise birinci -nevi lâfızlar ile talâkın vukuu, niyyete tevakkuf eder. İkinci ve üçüncü nevi lafızlar ile talâkın vukuu niyete muhtaç bulunmaz. Çünkü birinci nevin hem talâka, hem de red ve teb'îde ihtimali olduğu gibi. Müzakerei talâk.halinin de hem talâka, hem de redde ihtimali vardır. Binaenaleyh zevç, bununla talâka niyet etmeyib redde niyet etdiğini ifade ederse zahiri hal, kendisini mükezzib olmıyaca-ğı cihetle tasdik olunur.

Velhasıl : birinci nevi, herhalde niyete tevakkuf eder. îkinci nevi, riza ve gazab hallerinde niyete tevakkuf edib müzakerei talâk halinde ni­yete tevakkuf etmez. Üçüncü nevi ise yalnız hali rizada niyete tevakkuf eder, gazab ve müzakerei talâk hallerinde niyete mütevakkıf olmaksızın talâk vaki olur.

85 - : Kendilerile niyyete muhtaç olmaksızın talâkı ric'î vaki olan bazı tebirler :

(1) : Sen taliksin

(2) : Sen mutallâkasm

(3) : Seni tatlik ettim. Bu üç tâbirden hangi birile niyet bulunsun bulunmasın yalmz bir talâkı ric'î vaki olur. Bunlar ile iki veya. üç talâka veya talâkı baine niyyet, sahih değildir.

(4) : Boş ol

(5) : Talik ol

(6) : Talâkın bana farzdır

(7) : Talâkın ma vacibdir

(8) : Talâkın üzerime lâzımdır.

(9) : Seni boşadım

(10) : en buradan Şama kadar taliksin

(11) : Sen benim ilmimde taliksin

(12) : Sen benim nisabıma taliksin

(13) : Sen benim reyimde taliksin

(14) Talâkını sana hibe etdim.

Bütün bu tâbirler ile de birer talâkı ric'î tahakkuk eder.

(15) : Sen talâksın. Bununla üç talâka niyyet sahihdir.

(16) : Talâk üzerime olsun. Bununla örfe binaen bir talâkı ric'î va-olur.

(17) : Seni tatlik ederim. Halde istimali galib olursa bu müzari siga-le de bir talâkı ric'î vaki olur.

(18) : Şart ölsım. Bununla da talâkda mutearef olan yerlerde yalnız r talâkı ric'î tahakkuk eder, velev ki üç talâka niyyet edilsin.

(19) : Birden üçedek boş ol. Bununla iki talâkı ric'î vaki olur.

(20) : Ey talik

(21) : Ey mutallâka. Bu iki tabir ile şetm kasd etdi-ini zevç, iddia etse kazaen tasdik olunmaz. Bunlar ile de birer talâkı ri-

vaki olur. Fakat zevce evvelce başka bir kocasından boşanmış bulunur ikinci kocası bu sözlerile onu haber verdiğini iddia eylerse tasdik olu-ır.

(22): Sen talâğsın

(23): Sen telâğsın

(24): Sen talaksın

(25) : telâksin. Gibi musahhaf lâfızlar ile de kazaen birer talâkı ric'î vaki ur. Velev ki zevç, bunlar ile zevcesini korkutmuş olduğunu iddia Şu kadar var ki bu kasdine dair evvelce İşhadda bulunmuş olursa sdik olunur.

86 - : Kendilerine mutearef olmalarına mehni niyyete tevakkuf et-;ksizin talâkı bain, vaki olan bazı kinaî tabirler:

(1) : Sen haramsın

(2) : Sen bana haramsın

(3) : Ben sana hara-im

(4) : Sen bana nâ mahrem oldun

(5) : Bana haram lâzım gelir

(6): zerime haram olsun

(7) : Halâlim haram olsun.

Bu tabirler ile talâka niyet edilsin, edilmesin birer talâkı bain vaki lursa da bunlar ile zihare, ilâya niyyet de sahihdir. Nitekim ileride gö-lecekdir.

87 - : Kendilerile niyyet edilince talâkı ric'î vaki olan bazı kinaî ıbirler:

(1) : İtidad et

(2) : Rahmini istibra et

(3) : Sen birsin

(4) : Sen utlakasın

(5) : Talakının yolunu tahliye ettim

(6) : Talâk üzerine olin

(7) : Talâkını sana ikraz ettim

(8) : Talâkını diledim

(9) : Allah ta­kını diledi

(10) : Allah talâkına hükm etdi

(11) : Talâk sanadır

(12) : Ben senin talâkından beriyim

(13) : Sen fülânın zevcesinden daha taliksin

(14) : Talâkını sana sattım. Bu tabire karşı zevce «Bilâ bedel satın al­dım» derse bir talâkı ric'î tahakkuk eder

(15) : Sen benim zevcem değil­sin

(16) : Ben senin zevcin değilim. Bu iki tabir ile talakı bain vaki ola­cağı Dürer'de, talakı ric'î vaki olacağı da Bahr'den naklen Dürri Muh-tar'da mezkûrdur.

Şunu da ilâve edelim ki : kinaî tabirler ile üç talâka niyyet sahihdir. Bundan yalnız «.İtidad et, rahmini istibra et, sen vahidesin, nefsini ihti­yar et» tabirleri müstesnadır. Bunlar, sarih hükmündedirler. Bunlar ile iki veya üç talâka niyyet edilse de yine birer talâkı ric'î, vaki olur.

87 - : Kendilerile niyyet edilince talâkı bain vaki olan bazı kinaî tâbirler :

(1) : Sen bainsin

(2) : Sen müıbanesin

(3) : Sen foeriesin

(4) : Seni ibane etdim

(5) : Seni mü'bane kıldım

(6) : Sen şaibesin

(7) : Sen Hali-yesin

(8) : Senden müfarekat etdim

(9) : Seni terk etdim

(10) : Seni teşrih etdim

(11) : Sebilini tahliye etdim

(12) : Talâkını terk etdim

(13) : Benden halâs oldun

(14) : Benden uzak ol

(15) : Benden git mu­radına er

(16) : Aramızda nikâhı fesh etdim

(17) : Beynimizde nikâh yokdur

(18) : Zevzemden başka oldun

(19) : Seni bırakdım

(20) : Kalk

(21) : Çık

(22) : Git

(23) Cehenneme git

(24) : Örtün

(25) : Bağım ört

(26) : Tezevvüc et

(27) : Ehline lâhik ol

(28) : Şimdiden sonra anam ol

(29) : Seni istemem kime ister isen yar

(30) :Hangi yola ister isen git

(31) : Hurre ol

(32) : Azad ol

(33) : Sen hurresin

(34) : Sen azadsın

(35) : Senii'tak etdim

(36) : Bana ecnebiyye ol

(37) : Benim için üzerin­de nikâh yokdur.

(38) : Benim için üzerinde mülk yokdur

(39) : Sen ta­liki bainsin. Bu tabir ile bir ve indeniyye üç talâkı bain vaki olur Ve «bain» lâfzile diğer bir talâka niyyet edildiği takdirde iki talâk tahak­kuk eder.

(40) : Git tezevvüc et

(41) : Git de tezevvüc et. Bu iki son tabir ile niyyet bulunmasa da talâk vaki olacağına dair olan kavi, mercuhdur.

(42) : Dört yol sana açıktır, hangi yolu ister isen tut. Bu son fıkra ilâve edilmedikçe bu son tabir ile talâk vaki olmaz.

(43) : Seni muhalea etdim. Bu tabir ile ivaza mukarin olmayınca bİ-lâ bedel bir talâkı bain vücude gelir.

(44) : Senden geçdim. Bu tabir ile «müfarekat etdîm» mânasında mutearef olduğu beldede indenniyye bir talâkı bain husule gelir.

(45) : Sen bana hınzır gibisin

(46) : Sen bana meyte gibisin.

(47) : Sen bana hamr gibisin. Bu son üç tabir ile zihare, i'lâya niyyet de sahih­dir.

88 - : Knulilorüc niyyet edilse de talâk vnkİ olmayan bazı tâ­birler :

(1) : Ben senden beriyim

(2) : Ben senin talâkından beriyim

(3) : Talâkından beri oldum

(4) : Talâkından i'raz etdim

(5) : Talâkını sev­dim

(6) : Talâkını arzu etdim

(7) : Talâkına razı oldum

(8) : Seni mu-rad etmem

(9) : Seni ibahe etdim

(10) : Sen bana yaramazsın

(11) ; Benim sana hacetim yokdur

(12) : Seni sevmem

(13) : Benim sana rağ­betim yokdur

(14) : Sana müştehî değilim

(15) : Seni istemem

(16) : Allah sana mübareketsin

(17) : Ben senden talikim. Talak, zevcenin vas­fı olduğundan zevç, bununla muttasıf olamaz.

(18) : Ben seni tezevvüc etmedim Bu, kizbi mahz olub tashihi kabil olmadığından talâkı mucib ol­maz.

(19) : Vallahi sen benim zevcem değilsin

(20) : Vallahi sen benim zevcem olmadın. Bu gibi nefy üzerine vuku bulan yeminler, maziye tena-vül eder, zevç ise bunda kâzıbdir. Ve yeminler, birer cümlei ihbariyyedir. Talâkı ika ise inşaiyyatdandir.

Talâk ikaına ihtimali olmayan sair lâfızlar ile de talâk vaki olmaz. Velev ki talâka niyyet edilsin. Bahri Raik. Reddi Muhtar. Hindiyye.

(Maliki mezhebine göre talâkda müstamel olan lâfızlar, üç kısma ayrılır :

(1) : Sarih lâfızlardır. Bunlar, talâkda mütearef olub t, 1, k madde­lerinden teşeküî ederler. Bunlar ile talâk vukuu, niyyete muhtaç değildir: «Sen taliksin», «Sen mutalîâkasın», «Seni tatlik etdim», «Beri senden ta­likim», «Talâk bana lâzımdır» tabirleri gibi.

(2) : Zahir olan kinaî lâfızlardır. Bunlar ile de niyyete muhtaç ol­maksızın talâk tahakkuk eder : «Sen bainesin», «Sen vahidei bainesin», «Sen bana meyte gibisin», «San bana dem gibisin», «Sen bana hmzir eti gibisin», Sen bana haramsın» tabirleri gibi.

(3) : Hafî olan kinaî lâfızlardır. Bunlar ile talâkın vukuu, niyyete mütevakkıftır. Niyyet bulunmayınca talâk tahakkuk etmez : «Sen hur-resin», «Sen muteddesin», «Sebilini tahliye etdim», «Ehline lâhik ol», «Sen benim zevcem değilsin», «Sen bana halâl olmazsın», «Nefsinin ça­resini ara», «Benim senin üzerinde mülküm yokdur», «Çık git», «Mun-sarif ol - Savul, savuş», «Ben seni tezevvüc etmedim» tâbirleri gibi.

Zevcen var mıdır?.. Sualine cevaben «Kayır yokdur» sözü de böy­ledir. Bütün bu tabirlerin talâka da, talâkın gayrisine de ihtimalleri var­dır.

Maliki mezhebine nazaran talâkda kullanılan lâfızlardan her binle kaç aded talâk olabileceği tafsilâta tabidir. Bu bakımdan bu lâfızlar, şöy lece baş. nev'e ayrılır :

(1) : Kondilorile yalnız birer talâk vaki olan lâfızlardır, meğer ki ziyadeye niyyet edilsin. Bunlar : «Sen taliksin», «Sen mutalîâkasın», «Seni tatlik etdim»t «Senden müfarakat etdim», «îtidad et» gibi lâfızlardır. Zavce, medhulün biha olsun olmasın.

Zevç, «Îtidad et» lâfzile talâka niyyet etmediğini söylerse yeminile tasdik olunur.

«Sen taliksin, taliksin, taliksin» sözile de üç talâk vaki olur. Zevce, gerok medhulün biha olsun ve gerek olmasın. Fakat ikinci ve üçüncü «Sen taliksin» sözü birincisini tekid kasd edilmiş olursa yalnız bir talâk tahakkuk eder.

(2) : Kendilerile üçer talâk vaki olan lâfızlardır. Bunlar da zevcin aded hakkındaki niyyetine bakılmaz. «Sen vahidei bainesin», «Yuların ûoynundadır - yani: sen serbestsin, istediğin yere gidebilirsin» tâbirle­ri gibi.

«Istitar et», «Çık git» tâbirleri de bu hükümdedir. Fakat bu son tâ­birler ile medhulün biha olmayan zevce hakkında yalnız bir talâk vaki olur. Meğer ki ziyadeye niyyet edilsin.

(3) : Kendilerile medhuliîn biha olan zevceler hakkında herhalde ü-çer talâk ve gayri medhulün biha olan zevceler hakkında da bir ve iki ta­lâka niyyet edilmediği takdirde üçer talâk vaki olan lâfızlardır. Bunlar da «Sen bainesin», «Sen haliyesin», «Ben senden bainim», Ben sana haramım», «Sen bana meyte gibisin», «Sen bana dem gibisin», «Sen ba­na haramsın», «Seni nefsine bağışladım», «Seni ehline red etdim» tabir­leri gibi.

Zevç, bu tabirler ile üç talâka niyyet etmediğini iddia etse medhulün biha olan zevcesi hakkında tasdik olunmaz. Fakat raedhulün biha olma­yan zevcesi hakkında yeminile tasdik olunur.

(4) : Kendisile üç talâk vaki olan lâfızdır, meğer ki bundan ekalc niyyet edilsin. Bu da Sebilini tahliye etdim» tâbiridir. Bu hususda zevce­nin medhulün biha olub olmaması müsavidir.

(5) : Kendilerile bir veya iki talâka niyyet edildiği takdirde birer veya ikişer talâk, adede niyyet edilmediği takdirde üçer talâk vaki olan ve talâka niyyet bulunmadığı takdirde talâkı icab etmeyen lâfızlardır. Bunlar da «Git», «Münsarif ol», «Ben seni tezevvüc etmedim», «Sen hurre sin», «Sen mu'tekasm», «Sen benim zevcem değilsin», «Ehline lâik ol» tabirleridir.

Vaki olan suale cevaben «Benim zevcem yokdur» tabiri bu hüküm­dedir. Bu nevide de zevcenin medhulün biha olub olmaması müsavidir. Muhtasarı Ebizziya ve Muhammed Hırşî'nin şerhi).

(Şafiî mezhebine göre de talâkda kullanılan lâfızlar iki kısımdır :

(1) : Sarih olan lâfızlardır ki, bunlar ile talâkın vukuu kazaen niyyete muhtaç olmaz. Bunlar : Talâk, firak, serah kelimclerile bun­ların müştekkatından ibaretdir. Bunlardan her birile bir talâkı ric'î tahakkuk eder, meğer ki iki veya üç talâka niyyet edilsin, o halde o veç­hile talâk husule gelir.

Bu kelimelerin rıza halinde vukuile gazab veya müzakerei talâk ha­linde vukuu müsavidir.

Kezalik : Medhulün biha olmayan zevce hakkında Sen taliksin, sen taliksin, sen taliksin» denilse bununla bir talâk vaki olub ikinci ve üçün­cü talâklara mahal kalmaz.

(2) : Kinaî lâfızlardır ki, bunlardan herhangi birile talâkın vukuu,o niyyete muhtacdır. Niyyet bulunursa bunlar ile birer talâkı rîc'î vucude gelir, meğer ki iki veya üç talâka niyyet edilsin. Bunlar da «Sen bainsin», «Sen beriesin», «Sen benden berî oldun», «Ben senden beriyim», «Sen benden bain oldun», «Ben senden bain oldum», «Git», «Çık», «Benden uzak ol», «Git evlen», «İstediğin ile teehül et», «Sen bainen taliksin», «Sen haliyesin», «Benden boş oldun», «Benim sana hacetim yokdur». «Sana veda etdim», «îtidad et», «Sen baan haramsın», «Elbette talik­sin» gibi tabirlerdir.

Bunlar ile söylenildiği zaman talâka niyyet edilmeyib de badehu niyyet edilse yine talâk vaki olmaz.

Şafiîlerce zevç ile zevce arasında beyyunet vukuu, ivaz mukabilin­de olan talâk ile ve üç talâkm ika edilmesile veya iddetin nihayet bulma, sile tahakkuk eder, yoksa kinaî tabirler ile beynunet husule gelmz.

Şafiîlerce talâkı teşdid etmek de beynuneti icab etmez. Meselâ : sen elbette taliksin», «Sen şedid - veya galiz - bir talâk ile mutâllakasın», «Sen taliksin, boşsun», «Sen taliksin itidad et», «Taliksin benim sana ih­tiyacım yokdur», «Sen taliksin ehline iltihak et», «Sen boşsun Örtün» tabirile yalnız birer talâkı ric'î vücude gelir. İki veya üç talâk kasdedi-Hrse o veçhile talâk1 tahakkuk eder. Fakat bunlar ile ne ziyadeye, ne de esasen talâka niyyet edilmediği söylense bu, kazaen tasdik edilmez, belki yalnız birer talâk vukuuna hükm edilir.

Hadisi nefs ile, yani : kalben yapılan tatlik ile talâk tahakkuk et­mez. Herhalde lâfz veya lâfz makamına kaim bir işaret lâzımdır. Ki-tabül'üm, Tuhfetül'mühtac.

Şafiî fukahası diyorlar ki : 'Kinaî lâfızlar ile talâkın vuku, herhalde niyete mütevakkıf dır. Bu hususda karinei zahireye İtibar yokdur,. delâ­leti hal, nazara alınmaz. Çünkü zevç, herhalde muhtardır, mâfizzamiri, zahiri hâle muhalif olabilir. Elhakayık.)

Buna cevaben hanefî fukahası da diyorlar ki : gazab veya müza­kerei talâk halleri, birer karinei zahiredir, bunlar umun batmadan iba­ret olan niyyetden daha kuvvetli olarak o lâfızlar ile talâk kasd ediî-

diğinc delâlet eder. Binaenaleyh bu halde zeve, talâka niyyet etmediği ni iddia etse de zahiri ha! kendisini mükezzib olacağından iddiası, ka­zaen tasdik edilemez. Fakat diyaneten tasdik edilebilir.

(Hanbelî mezhebine göre de talâkda müstamel tabirler, sarih ilo kinaye kısımlarına ayrılır. Sarih olanlar, talâk lâfzile bundan tasrif odilen tabirlerdir. «Sen taliksin», «Sen mutâllakasın», «Seni tatlik et-d'm» gibi. Bunlar ile niyyete muhtaç olmaksızın birer talâkı ric'î vaki olur. Kinaî tabirlere gelince bunlar da zahir ile hafi nevilerine ayrılır. Kinayatı zahire: «Sen haliyesin», «Sen beriesin», «Sen bainsin», «Sen hürresin», «Dilediğin ile evlen», «Seni itak etdim», «Emrin elindedir» gibi tabirlerdir.

Bu kinayatı zahire ile ne vaki olacağı hakmda ihtilâf vardır. Bir kavle göre bunlar ile talâka niyyet edilince üç talâk, vaki olur. Velev ki, bir talâka niyyet edilsin. Amma talâka hiç niyyet edilmezse bir şey lâ­zım gelmez. Metinlerde meşhurolan kavi, budur. Diğer bir kavle göre bunlar ile neye niyyet edilirse yalnız o vaki olur.

Kinayatı hafiyyede firak, serah lâfızlarile «Çık», «Git», «Sen bir-dn», «Sen benim zevcem değilsin», «îtidad et» «Ehline lâhik ol», «Rah­mimi istibrada bulun», «Benim için sana hacet yokdur», «İhtiyar eU gibi tabirlerdir. Bunların hükmü, kendilerile talâka niyyet edilmeyince talâk vaki olmamakdır. Talâktı niyyet edilib adede niyyet edilmediği takdirde de medhulün biha Hakkında yalnız bir talâkı ric'î, gayri med­hulün biha hakkında da birtalâkı bain vaki olmakdır. Bir talâka veya birden ziyade talâka niyyet edilince de-o veçhile talâk lâzım gelir.

Kinaî lâfızlar ile talâkvukuuiçin iki- şart vardır. Biri, talâka niyyet bulunmalıdır. Diğeri de niyyet, telâffuz edilen kinaye lâfzına mukarin olmalıdır.

Ancak delâleti hal de niyyet makamına kaim olur. Gazab hali. ta­lâk sualine cevab hali gibi. Bu halde zevç, talâka niyyet etmediğini söy­lese diyaneten tasdik olunur, hükmen kabul olunmaz. Esah olan budur. Çünkü delâleti halin hükmi elfaz üzerinde tesiri vardır. Bunun içindir ki, bir lâfz bazan zemme, bazan da medhe hami olunur. Meselâ bir kimse­ye tazim halinde «Ey afif oğlu afif» denilse medh olur, sebbü şetm ha­linde denilse zem ve kazf olur. Elmuğnî, Neylül'mearib, Keşşafül'kına.)

(Zahiriyye mezhebine göre talâkda kullanılan lâfızlar, yalnız talâk, firak, serah lâfızlarile bunların müştekkatıdır. Talâk lâfzında niyyete bakılmaz. Bununla her halde kazaen talâk vaki olur. Diğerlerinde ise niyyet bulunmadıkça talâk vaki olmaz. Zevcin ademi niyyet iddiası, hem kazaen hem de diyaneten tasdik olunur.

Bu üç lâfız ile_ bunların müştekk atından başka tabirler ile ne diya­neten ve ne de kazaen talâk tahakku etmez, niyyet bulunsun bulunmasın. Binaenaleyh "haliye, berie, bain, çık, git, seni ehline bağışladım, yuların boynundadır" ve emsali tabirler ile talâk vaki olmaz.

Arabca bilmiyenler, talâka mevzu mezkur lâfızların mukabil tercü­melerini kullanırlar. Dilsiz ve mariz olanlar da kadir oldukları savt ve işaret ile zevcelerini boşayabilirler. Elverir ki bunları işidib görenler, bunlar ile talâk murad edildiğine yakin hâsıl etsinler.

Zahiriyyeye göre "Entİ talikün - Sen boşsun" sözile iki veya üç talâka niyyet edilmesi, muteberdir, zevce gerek medhulün biha olsun ve gerek olmasın. Elmuhallâ.) [77]