Nikaha Müteallik Davalar

Nikaha Müteallik Davalar


504 - : Nikâh hakkındaki bir iddia, ya ikrar veya beyyine ile sa­bit olur.

Nikâhta ikrar, nikâhın hâlen veya sabıkan mevcut olduğunu iddia ve itiraf etmekten ibarettir. Nikâh da beyyine de nikâhın halen veya sa­bıkan mevcut bulunmuş olduğuna dair ikame edilen şahadet demektir.

Aşağıdaki meseleler : Bu iki esasa müsteniddir.

505 - : .Mükellef olan bir erkek ile bir kadın, hâkimin huzurnda nikâh üzerine ittifak eder, yani : Biri birinin zevç ve zevcesi olduğunu ik­rar ve itirafda bulunursa hâkim, onunla hükm eder. Reddi Muhtar.

506 - : Bir erkek, bir kadına hitaben: «Ben seni dünkü gün te-zevvüc etmedim mi?» deyip kadın da «Evet» dese bu, ikrar mahiyetinde olarak bununla nikâh vukuu itiraf edilmiş olur.

507 - : Talâk, hulû, zihar, îlâ taleb ve iddiasında bulunmak, nikâhı ikrar demektir.

Meselâ: Bir kadın, bir erkeğe hitaben «Beni tatlik et» dese veya bir erkek, bir kadına hitaben «Ben senin hakkında îlâda bulunmuşum» dese nikâhı ikrar etmiş olur.

Kezalİk: Bir kadın bir erkeğe: «Ben senin zevcenim» diye iddia, erkek de ona cevaben «Sen boşsun» dese nikâhı ikrar etmiş, kadın da mutallâka bulunmuş olur.

508 - : Bir kimse, bir kadını şu kadar mehr mukabilinde tezev-vüç etmiş olduğunu hali sıhhatinde veya marazı mevtinde ikrar, bade­hu inkâr edip kadın da bu ikrarı mukırrin hayatında veya vefatından sonra tasdik eylese aralarında nikâh sabit, mehre ve mirasa istihkak hâsıl olur. Şu kadar var ki ikrar, marazı mevte müsadif olub da söyleni­len mehr, mehri misilden zaid bulunursa fazla mikdarı lâzım gelmez. Tercihi Beyyinat.

509 - : Bir kadın, hali sıhhatinde veya marazı mevtinde bir kimse­nin zevcesi olduğunu ikrar, badehu inkâr edip o kimse de bu kadının bu ikrarını hali hayatında tasdik etmiş bulunsa nikâh sabit olur. Fakat ve­fatından sonra tasdik ederse nikâh sabit olmaz. Bu, îmamı Azama göre­dir, îmameyne göne sabit olur

510 - : Bir kadın, nikâhını iddia eden şahsı tekzib edip de bade ve-fatihi mirasını dâva eylese mirasa müstahik olur. Fakat bir erkek, irien-kûhesi olduğunu iddia eden kadım tekzib edib de bade vefatihâ nikâhını bil'iddia miras talebinde bulunsa dâvası makbul olmaz. Çünkü kadının vefatile iddet lâzım gelmiyeceğınden nikâh, münkati olur. Tekmilei İbni Âbidin.

511 - : Bir kadın, nikâhını iddia eden iki şahıstan birile dünkü gün evlendiğini ve badehu diğerile bir senedenberi evli olduğunu ikrar eylese evvelki ikrar ettiği şahsın zevcesi olduğuna hükm olunur. «Her ikisiyle de evlendim, sununla dünkü gün, berikiyle de bir seneden beri» diye ikrar ettiği surette de hüküm böyledir.

Bu kadının ikrarına şahadet vuku takdirinde dahi herhangi şahsın nikâhını mukaddem ikrar ettiği şahidlerden sorularak hangisinin nikâ­hını evvelce ikrar ile söze başlamış ise onun menkuhesi .olduğuna hükm edilir. Haniyye.

512 - : Nikâhta istihlâf carîdir.

Binaenaleyh iki taraftan.biri, nikâhı iddia ettiği halde isbat ede-mese münkir olan taraf, tahlif olunur. Çünkü nikâh şahadet ile sabit olan haklardan olduğu cihetle kendisinde istihlâf cereyan eder.

Kezalik: Nikâhı ikrar dâvasında da istihlâf caridir. Bahri Raik. Dürer.

513 - : Bir kadın zevcinin nikâhını bil'inkâr başkasile izdivaç et­tiği halde zevç, şahidlerinin vefatına binaen nikâhı beyyine ile isbat-tan izharı acz eylese bu kadını istüılâfda bulunamaz. Çünkü bu hususta mezburenin ikrarı, ikinci zevç aleyhine muteber olamayacağından ye­minden nükulü de muteber olamaz. Belki ikinci zevç tahlif olunur. Ye­min ederse husumet, münkati olur. Nükûl ederse birinci nikâhı ikrar et­miş olur. Bu halde yemin kadına teveccüh eder. Yemin ederse birinci ni­kâh sabit olmaz, amma nükûl ederse nikâh sabit olup birinci zevcin menkuhesi olduğuna hükm olunur. Haniyye.

514 - : Nikâhı inkâr, fesh ve talâkdan madud değildir. Binaenaleyh bir kadın, bir kimsenin mankûhesi olduğunu iddia edib o kimsede bü'inkâr mücered nikâh hakkında tahlif olunsa bu kadın, baş kasile izdivaç edemez. Çünkü bu iddiasında sadık olunca nikâhı müddea-leyhin inkârile bâtıl olmaz, Bu halde o kimsenin «Bu benim zevcem de­ğildir, eğer zevcem ise bainen boş olsun» diye tahlif edilmesi veya hâkim tarafından «Beyninizi tefrik ettim» diye hükm olunması lâzımdır. Bahri Raik, Tekmile.

515 - : Istinkâh, nikâhı dâvaya manidir.

Binaenaleyh bir kimse, bir kadının nikâhına talib olduktan sonra «Bu kadın, benim menkuhemdır» diye davaya kalkıgsa tenakuz vukuuna mebni dâvası mesmu olmaz. Gurer.

516 - : Bir kimse, kendi menkûhesi olduğunu ikrar etsin diye bir kadınla müsalehada bulunsa sulh caiz, mal vacib ve bu muamele bidaye-ten akdi nikâhdan madud ve binaenaleyh şahidlerin huzuruna muhtaç olur. Bahri Raik.

517 - : Bir kimse, bir kadının nikâhım inkâr ettikden sonra iddia­da bulunsa ikame edeceği nikâh beyyinesi kabul olunur. Çünkü nikâh, red ile merdud olmaz. Dürri Muhtar, Tekmile.

518 - : Bir kimse, menkûhesi ©lduğunu bil'iddia mehrini mütale? bede bulunan bir kadını tekzib ederek aralarında nikâh olmadığını beyan etikten sonra mezbûdenin müddeasını isbat etmesi üzerine nıehri muka­bilinde muhalea olmuş olduklarını iddia eylese beyyinesi makbul olur. Çünkü nefyi halden, nefyi mâzî lâzım gelmeyeceğinüen.iki ifadesi ara­sında tenakuz bulunmuş olmaz.

519 - : Bir kimse, zatüzzevc olmıyan bir kadının nikâhını dâvadan sonra inkârına mükarin sulh olsa mühalea kabilinden olarak bu sulh, sahih olur. Şu kadar var ki, g kimse bu dâvasında sadık değilse bedeli sulh, kendisine tîyb olmaz.

Fakat kadın, zatüzzevc olduğu takdirde sulh sahih, iddet vacib ve zevcile tecdidi nikâh etmeleri lâzım olmaz.

Nitekim nikâhı iddia eden kadın olduğu takdirde de yapacağı sulh, sahih olmaz. Çünkü kadının bu davasını terk etmesi, firkat sayılırsa kendi canibinden vaki olmuş olacağından ivaza müstahik olmaz, firkat sayılmazsa zû'muna binaen nikâhı baki ve dâvası alâ hâlihâ kaim olaca­ğından ivaza tekabül edecek bir şey bulunmaz. Dürri' Muhtar tekmilesi, Dürer.

520 - : Bir bikri baliğa, velîsi tarafından kocaya verildikten sonra zevç «Haberi nikâh sana vasıl olduğunda sükût ettin» diye dâva, raez-bure de «Reddettim» diye iddia eyîese tav'an tekarrüb bulunmamış ise söz, maalyemîn mezbûrenin olur. Çünkü zevcin iddia ettiği cevazı akdi münkirdir. Her ikisi de beyyine ikame edecek olsa mezbûrenin beyyinesi tercih olunur. Zira bunun beyyinesi, sükût üzerine ziyade olan reddi müsbitdir.

Amma bikri baliğa, «Nikâhı reddettim» diye dâva, zevç dahi «Ha­yır icazet vermiştin» diye iddia eylese bu takdirde zevcin beyyinesi ter­cih olunur. Çünkü ziyadeyi, yani : lüzumu akdi müsbitdir. Bu babda mezbûrenin sükût ettiğine dair velîsinin ikrarı, sahih olmaz. Bedayi, Dü­rer, Reddi muhtar,

521 - : Bir kadın, velisi' tarafından iznile tezvic edildiğini dâva, zevcin varisleri de inkâr eyîese söz, kadının olur. Çünkü bir müslimin, yani: velinin nafiz olmayacak bir akde kıyam etmemesi asıldır.

Amma izni olmaksızın tezvic edildiğini itiraf etmekle beraber indel'-ittüa nikâha razı olmuş olduğunu iddia eylese söz, varislerin olur. Bi­naenaleyh, bu takdirde müteveffaya vâris olamaz. Şu kadar var ki, iddia­sı nefsül'emre muvafık ise kendisine diyaneten iddet lâzım gelir, ve id-dia-i vaknna binâen iddetin inkızasmdan evvel başkasile izdivacına mü­manaat olunur. Reddi Muhtar.

522 - : Bir kadın, kendisi baliğ olduğu halde rızası alınmaksızın babası tarafından tezvic edilmiş olduğunu iddia, zevç ise bulûğ iddiası­nı inkâr eylese kadının beyyinesi tercih .olunur.

523 - : Bir kadın, baliğe olduğunu bil'beyan babası tarafından ya­pılan nikâhı red ettiğini, babası da gayri baliğe iken nikâh edildiğini id­dia etse kadının beyyinesi tercih olunur.

524 - : Bir kimse, bir kadın hakkında zevciyyet beyyinesi ikame, kadın da başka bir şahsın zevcesi olduğuna dair beyyine ikame edecek olsa, o kimsenin beyyinesi tercih olunur. Meğer ki o şahıs zevciyyet id­diasında bulunsun. O takdirde kadının beyyinesi müreccah olur.

525 - Bir kimse, bir kadının nikâhım bil'iddia beyyine ikame et­mekle kadın da o kimsenin inkârına mükarin kendi hemşiresile müteeh-hil bulunduğuna dair beyyine ikame edecek olsa hâkim, müddeaaleyha-mn nikâhına hükm eder, garibenin nikâhına hükm etmez. Şu kadar var ki hâkim, o kimseye hitaben «Seninle bu kadının hemşiresi arasında ni­kâh var mıdır?. Onunla aranızda firkat vaki olmuş mudur?..» diye so-O kimse de «Hayır aramızda firkat vaki olmamıştır» derse müddealeyha ile olan nikâhlarını iptal eder. Fakat «Ben onu boşamıştım, iddetinin ni­hayet bulduğunu da bana söylemişti» diye müddeaaleyhanın inkârına rağmen müdafaada bulunsa müddeaaleyhanın nikâhına hükm edilir. Bi­lâhare hemşiresi hazır olup da nikâhı itiraf, talâkı inkâr eylese o kimse­nin talâkı ikrar ettiği andan itibaren mutallâka olmuş olur. Sair. meha-rim hakkında da hüküm böyledir.

526 - Bir kimse, bir kadın hakkında «Bu benim zevcenidir, benden evvel fülân şahsın zevcesi idi, bunu boşadı, iddeti nihayet bulduktan son­ra ben aldım» diye iddia, kadın da «Hayır beni o şahıs boğamadı» diye in­kâr etse söz, o kimsenin olur, kadının sözü kabul edilmez. Hatta o şahıs gelip bu kadının tasdikine mükarirı zevciyyet iddiasında bulunsa dahi söz, yine o kimsenindir. Diğer tarafın iddiasını beyyine ile isbat etmesi lâzım gelir.

527 - Yevmi kati, tahtı hükme dahil olduğu halde yevmi mevt da­hil olmaz.

Binaenaleyh bir müteveffanın kati edildiği gün, vârisleri tarafından beyine ile isbat edildikten sonra, bir kadın, muahhar bir tarih beyanile bu müteveffanın menkûhesi olduğunu isbat etmek istese beyyinesi mes-mu olmaz. Fakat vârisler, müverrislerinin vefatı gününü beyyine ile is­bat ettikden sonra bir kadın, muahhar bir tarih beyanile nikâh iddiasın­da bulunsa beyyinesi kabul ve nikâhının sübutüne hükm olunabilir. Yevmi nikâh,, da tahtı kazaya dahil olur. Tekmile.

528 - iki kimse, bir müteveffatm nikâhını dâva ve bilâ tarih bey­yine ikame ettikte aralarında nikâhın vukuile hükm olunur. Çünkü bu suretle vuku bulan dâvadan maksad, miras ve sübutu nesebdir. Bunla­rın ise iki gahısdan sübutı mümkündür.

Binaenaleyh tekarrüb vuku bulmuş olsun olmasın her ikisi üzerine birer nısıf mehr lâzım ve her ikisi bir zevç mirasına nail ve çocuk bu­lunduğu takdirde nesebi her ikisinden sabit olur. Hattâ bilâhare bu ço­cuk vefat etse her iki müddeî bir baba mirasına nail ve bunlar vefat eylese çocuk her birinden kamilen bir oğul mirasına müstahik olur - Çünkü iki beyyineden birini diğerine tercihe medar yoktur.

Davacılardan yalnız biri tarih beyan ettiği veya her ikisinin beyan et­tikleri tarih, müsavi bulunduğu takdirde de hüküm böyledir. Bu suret­te ikrar ile vaz'ı yed, tercihe medar değildir.

Fakat iki müddîden birinin beyan ettiği tarih, mukaddem olursa o-mın' beyinesi tercih olunur. Tekmile.

529 - Nikahda fesad beyyinesi, sıhhat beyyinesi üzerine müreccah-dır. Çünkü hilafı zahirdir. Bu halde söz, sıhhati iddia eden tarafın olur.

Meselâ : Zevç ile zevceden biri nikâhın şahidler huzurunda akd edil­diğini iddia ettiği halde diğeri inkâr eylese"söz, şahidlerin mevcudiyetini iddia edenin olur.

Kezalik : Vekil, nikâh zamanında şühudun bulunduğunu iddia, mü­vekkili ise inkâr eylese söz, vekilin olur. Şu kadar var ki, müvekkilin in­kârına mebnî hürmet, sabit ve zevcesile beyinlerini tefrik lâzım olur Çünkü bu inkâr, hürmetin sübutunu ikrardır.

Birinci surette münkir, zevç olunca hüküm yine böyledir. Haniyye, Hebsut.

530 - İki müddeîden birinin akde, diğerinin • ikrarı akde mütedair ikame ettiği beyyinelerden hiçbiri diğerine mürecceh değildir. Fakat bu iki beyyinenin tehatüründen - sukutundan sonra müddeîlerden biri, ka dinin kendi menkûhesi bulunduğunu badet'tehatür ikrar etmiş olduğu­nu beyyine ile isbat ederse onun nikâhile hükm olunur. Bahri Raik.

531 - İki kimse, bir kadının nikâhını dâva ettikde alettertib aşağı­daki suretler veçhile beyyinleri tercih ve nikâh ile hükm olunur :

(1) : İki müddeîden her biri beyyine ikame ettikde hangisinin beyan ettiği tarih, mukaddem ise onun beyyinesi tercih olunur. Velev ki kadın, diğerinin nezdinde bulunsun. Çünkü tarihin mesbukiyeti, sarahat kabi­linden olup delâlet naesâfcesinde bulunan vaz'ı yede fâikdir.

(2) : Müddeîler, tarih beyan etmeksizin beyyine ikame ettikde ka­dın, hangisinin yanında ise onun beyyinesi tercih olunur. Velev ki diğe-rile aralarında, tekarrüb vuku bulmuş olsun. Zira vaz'ı yed, akdin vücu-düne delildir.

Yalnız biri tarih beyan ettiği veya beyan ettikleri tarih, müsavi ol­duğu surette de hüküm böyledir.

(3) : Davacılar, bilâ tarih beyyine ikame ettikde kadın ile hangisi­nin arasında tekarrüb vuku bulmuş ise. onun beyinesi tercih olunur. Ve­lev ki bu kadın diğerini tasdik etsin. Çünkü iki tarafın hah salâha hami olunarak tekarrüb, akdin mosbukiyyetine delil sayılır.

Yalnız biri tarih beyan ettiği veya beyan ettikleri tarih, müsavi bu­lunduğu surette de hüküm böyledir.

(4) : Miiddeîler,bilâ tarih beyyine ikame ettikde kadın, hangisini tasdik eder veya tasdik etmiş olduğu beyyine ile tahakkuk eyler ise onun menkûhesi olur. Çünkü beyineleri müsavi olduğundan sakit olub iki tarafın tesadlikuna binaen hükm olunur.

Yalnız biri tarih beyan ettiği veya beyan ettikleri müsavi oîdğu su­rette de hüküm böyledir.

Yalnız biri tarih beyan ettiği veya beyan ettikleri tarihler müsavi olduğu surette de hüküm böyledir.

(5) : İki davacıdan her biri beyyine ikame edib de yalnız birisi ta­rih beyan etse onun beyyinesi tercih olunur. Meğer ki sabık suretler veç­hile başka bir medarı tercih bulunsun, Kadının diğer taraf nezdinde bu­lunması gibi.

(6) : Müddetlerden hiçbiri beyyine ikame etmediği halde kadın, bi­rini tasdik etse onun menkûhesi olur. Çünkü iki tarafın tesadükile nikâh sabit olur. Fakat bilâhare.diğeri beyyine ikame ederse onun menkuhesi olduğuna hükm olunur. Çünkü beyyine, bir hücceti müteaddiyc oldu­ğundan bir hüceti kasıra olan ikrardan evlâdır.

(7) : İki müddeîden yalnız biri beyyine ikame etmekle onun zevce­si olduğuna hükm edilse artık diğerinin bilâhare ikame edeceği beyyine ile hükm olunamaz. Zira evvelki beyyine hükmün inzimamile teekküd etmiş olur. Meğer ki muahharan beyyine ikame eden tarafın beyan et-tîği tarih, mukaddem olsun.

(8) : iki müdeîden her biri tarih beyan etmeksizin birlikde beyyine ikame edip de sabık suretler veçhile tercihe medar bir şey bulunmasa her ikisinin beyyinesi sakit olur. Çünkü nikâh, iştiraki kabul etmediğinden iki zevcin bir zevcede içtimai, müteazzirdir. Binaenaleyh, hâkim tarafın­dan araları tefrik olunur. Şayed her ikisi de tekaçrüb etmiş ise üzerleri­ne birer nısıf mehr lâzım gelir. Fakat tekarrüb etmemiş oldukları takdir­de hiçbirine bir şey lâzım gelmez.

Her iki davacının beyan ettiği akd tarihi müsavi olduğu surette de hüküm böyledir. Tekmile, Cevhere, Tercihi Beyyinat. [67]