Mehrîn Helak Ve Teayyübü

Mehrîn Helak Ve Teayyübü :


418 - : Muayyen bir şey, mehr tesmiye edildikten sonra kablet-teslim helak olsa veya bil'ist.ihkak zabt olunsa misiiyattan ise mislile ve kıyemiyyattan ise kıyjnetüe zevce, kocasına rücu eder.

419 - : Mehr tesmiye edilen bir hanenin- yarısına bir müstahik çıksa zevce, muhayyer olur, dilerse hanenin tamamen kıymetini ister, dilerse yansını alıp diğer yarısının da kıymetini taleb eder. Amma kab-lettekarrüb talâk vuku bulursa yalnız hanenin baki nısfına müstahik olur.

420 - : Mehrde hiyan niyet yoktur. Lâkin zevce, mehrini fahiş aybinden dolayı red edebilir. Şu kadr var ki, mekîlât ve mevzunattan olmadıkça aybi yesîrinden dolayı red edemez. Mekilât ve mevzunattan olduğu takdirde ise, aybı yesîrinden dolayı da reddedebilir.

421 - : Mehr, akidden sonra zevcin elinde aybı yesîr ile teayyüb etse zevce muhayyer olmaz. Çünkü zevce için afcd zamanında aybı yesî-rin vücudile hiyar sabit olmadığından akdden sonra henüz kabz bulun­madan hudusile de sabit olmaz.

422 - : Zevcin elinde mehrin aybı fahiş ile teayyüb etmesi, şu beş suretin birisile olur.

(1) : Afeti semaviyye ile olur. Bu surette zevce muhayyerdir, di­lerse mehrin akd günündeki kıymetile zevcine müracaat eder. Çünkü mehrin aynini teslim müteazzir olmuştur. Ve dilerse mehri ayıblı olarak alır. Bu halde noksanım, tazmin ettiremez. Zira zevç üzerine akd ile meh-rin evsafı mazmun olmaz.

(2) : Mehrin kendi fi'lile olur. Bu suret de âfeti semaviyye mesa­besindedir. Çünkü bir şeyin Kendi hakkındaki cinayeti hederdir.

(3) : Zevcin fi'lile olur. Bu surette de zevce muhayyerdir. Şu ka­dar var ki, mehri ihtiyar ederse noksanım kocasına tazmin ettirebilir. Çünkü kocası, mehrin bir cüzünü itlaf etmiştir.

(4) : Ecnebinin fi'lile olur. Bu surette zevce için hiyar sabit ve o ecnebi üzerine zaman lâzım ve bu zaman kablel'kabz hâsıl olan ziyadei muttasile hükmünü haiz olur. Binaenaleyh zevce, dilerse mehri ihtiyar edib noksanile o ecnebiye rücu eder, dilerse mehrin kıymetini zevcine tazmin ettirir. Bu takdirde zevç dahi zamanı noksan ile o ecnebiye mü­racaat eder. Amma zevce, mehrini ihtiyar etmekle beraber noksam zev­cine tazmin ettiremez.

(5) : Zevcenin fi'lile olur. Bu surette zevce, muhayyer olmayıp mehrini kabz eder. Çünkü mehrin bir cüz'ünü itlaf etmekle onu kabz etmiş sayılır.

Mezkûr suretler, zevcenin medhulün biha veya müteveffa anha ol­duğuna nazarandır. Tekarrübden evvel mutallâka olduğu takdirde ise mezkûr hükümler, mehrin yansı hakkında carî olur.

423 - : Mehr, badel'kabz zevcenin elinde teayyüb ettikten sonra kablet'tekarrüb talâk vaki oldukta bakılır: Eğer teayyüb, âfeti semavi­ye ile olursa zevç muhayyerdir, dilerse mehrin kabz edildiği gündeki kıymetinin yansını zevceye Tazmin ettirir. Çünkü mehrin yarısının kabz edilmiş olduğu hal üzere reddi müteazzir olmuştur. Ve dilerse yarısını noksanile beraber alır. Bu halde noksanı tazmin ettiremez. Zira zevce ta­lâktan evvel tam bir mülk ile mehre malik olduğundan kendi mülkünde Vaki olan teayyübden nâşi üzerine zaman lâzım gelmez.

Teayyüb, mehrin veya zevcenin fi'lile hâsil olduğu takdirde de hü­küm böyledir.

Amma teayyüb, ecnebinin fi'lile olursa ecnebi, noksanı zamin ve bu zaman, ziyadei münfasilei mütevellide mesabesinde olduğundan mehrin tanassufuna mani olur. Binaenaleyh bu surette zevç, yalnız mehrin kabz edildiği gündeki kıymetinin yarısile zevceye rücu eder.

Teayyüb, zevcin fi'lile olduğu takdirde de hüküm böyledir. Çünkü zevc,-mehri zevcesine teslim ettikten sonra mehr hakındaki muamelesin­de ecnebi mesabesindedir.

424 - : Mehr, tekarrübden evvel, talâk vukubulduktan sonra zev­cenin elinde teayyüb ettikte bakılır : Eğer âfeti semaviyye ile olursa zevç, mehrin yansım almakla beraber noksanını da zevceye tazmin ettirir. Çünkü mehrin evsafı, zevcenin kabzile mazmun olur.

Teayyüb, mehrin veya zevcenin fi'lile vaki olduğu takdirde de hüküm böyledir. Amma ecnebinin fi'lile olursa üzerine zaman lâzım ve bu za­man bir ziyadei münfasile mesabesinde olduğundan hakkında (423) üncü mesele veçhile hüküm carî olur.

425'- : Tekarrübden evvel talâk vukubuldukta nazar olunur : Eğer mehr zevceye teslim edilmemiş ise mücerred talâk ile yansı zev­cin mülküne avdet eder. Velev, ki mehr, zevç namına başkası tarafından teberru edilmiş olsun. Amma teslim edilmiş ise zevcin mülküne avdet et­mesi, zevcenin rızasına veya hâkimin kazasına tevakkuf eder. Çünkü ta­lâk, zevcenin kabz etmesile hâsıl olan mülkünü iptale kâfi değildir.

Binaenaleyh talâktan sonra rıza veya kaza bulunmaksızın zevcin nısfı mehrde tasarrufu muteber olmaz. Zira henüz mülkü sabit olmamış­tır. Fakat zevcenin tamamı mehrde bey ve hibe gibi bilcümle tasarrufları muteber olur. Çünkü henüz mülkü bakidir. Şu kadar var ki, böyle bir tasarrufda bulunursa asıl mehrin kabz edildiği gündeki kıymetinin yan­sım zevcine zamin olur. Mebsut, Hindiyye, Dürri Muhtar, Reddi Muhtar.

« (Mâlikîlere göre mehr, duhulden evvel zevç ile zevce arasında müşterektir, zamanına da, gaile gibi zevaidine de iştirak ederler. Binaen­aleyh mehr, hane ve bahçe gibi ihfası mümkün olmıyan bir şey olup da zevo, ile zevceden birinin elinde helak olsa veya noksanlaşsa bu zarar her ikisine ait olur. Artık bu mehr, helak olduktan sonra kableddühul talâk vaki olsa zevce bir gey alamaz. Zevç de bir şey ile zevceye rücu edemez.

Fakat mehr, elbise ve kumaş gibi ihfası mümkün bir şey olduğu hal­de badel'kabz zevcenin elinde*helftk olub da kabled'dühul talâk vaki olsa zevce bu helaki isbata mecbur olur. Isbat edemezse bu mehrin yansını zevcine zamin olur.)

(Şafiîlcrc göre ayn kabilinden olan bir mehr, kablel'kabz zevcin za-mani yed ile değil, zamanı akd ile zamanındadır.

Zamanı yedden murad, bir şeyi helaki takdirinde misliyyattan ise misli ile, kıyemiyyattan ise kıymetile tazmin demektir. Zamanı murad ise bir geyi fıkdanı imlinde mukabili olan şey ile tazmin etmek demektir.. Mehri müsemnıayı mehri imal ne taamın gım. Hinaenaieyn, mehr, kablel'kabz zevcin elinde iken telef olsa bakılır: Eğer atetı semavly ye ile veya zevcin tVüle telef oımua. ise mehri müsemraa, münfesih olup zevceye mehri mislini vermek icab eder. Eğer mehr, reşide olduğu halde zevcenin fi'Üle telef olmug ise hakkını kabz etmiş olur, başka bir şeye müs tahik olmaz. Ve eğer bir ecnebi tarafından telef edilmiş ise zaman bu ecnebiye lazım gelir, zevce de muhayyer olur. Dilerse mehri mislini ko­casından ahr, kocası da telef ettiği mehri ecnebiyi tazmin ettirir ve diler­se telef edilen mehrin bedelim o ecnebiden ister, kocasından bir şey is­teyemez.)

(Hanbelîlere göre muayyen olan bir mehr, zevcenin kabzından ev­vel veya sonra helak olsa zevce namına helak olmuş olur. Çünkü bu meh-re temellük etmiştir, bu kendisinin zamanındadır, zevcinin elinde emanet bulunmuştur. Fakat zevce bu mehrini istediği halde kocası vermekten imtina edib de badehu elinde helak olsa, gâsıb hükmünde bulunacağından bunu kocasının tazmin etmesi icab eder. Şayed, mehr, lâalettayin şu ka­dar buğday gibi gayri muayyen bir şey olur da kabielkâbz helak olursa zevcin namına helak ohnuş sayılır. ElmezahibüTerbaa.) [58]