Mehrin Tezyîd Ve Tenzili

Mehrin Tezyîd Ve Tenzili


405 - : Nikâh, kaim iken mehrin mikdarım tezyid caizdir. Binaenaleyh zevç, akidden sonra mikdarı mehri tezyid, zevce de o meclisde kabul etse ziyade sahih olur.,Gerek asi mehri müsemmanm cin­sinden olsun ve gerek olmasın. Şu kadar var ki, bu ziyadenin mikdarı, malûm olmak lâzımdır. Mücerred * mehr ini tezyid ettim» demekle ziyade sahih olmaz.

406 - : Ziyade edilen mehrin teekküdü; tekarrüb ile, halveti sahihe ile veya zevceynden birinin vefatile hâsıl olur. Bunlardan biri bulunmak­sızın firkat vuku bulursa ziyade bâtıl olur ve yalnız asıl mehrin yarısı lâzun gelir. Çünkü yalnız akd zamanında tesmiye edilen mehrin tenassu-fu nassen sabittir. Haniyye.

407 - : Zevç, talâk vaki olmaksızın mücerred mehri tezyid maksa­dına mebni muayyen bir mehr tesmiyesile akdi tecdit eylese bu mehr, lâzım gelir. Amma mücerred ihtiyata binaen tecdidi nikâhta bulunsa bu akd, muteber olmadığı gibi ikinci bir mehr de lâzım gelmez. Gerek akdi tecdid ederken mehr tesmiye- etsin ve gerek etmesin.

Talâkı rie'İde iddet içinde yeni bir mehr ile tecdidi nikâh edildiği takdirde de hüküm böyledir. Çünkü bu nikâh, ric'at demektir.

Fakat zevç, mu'teddei ric'iyyesine hitaben «Şu kadar mehr ile sana müracaat ettim» deyip o da o meelisde kabul etse mehri tezyid kabilin­den olarak ziyade caiz olur. Abdürrahim fetvası. Reddi Muhtar.

408 - : Zevdyyetin zevalinden sonra mehrin mikdarım tezyid, bâtıldır.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesinin mehrini vefatından veya mutallâ-kasının . mehrini iddetinin inkızasından sonra artırsa bu ziyade sahih, itası lâzım olmaz.

Bu mesele Imameyne göredir. İmamı Azama göre zevciyyetin zeva­linden sonra da mehri tezyid caizdir. Şu kadar var ki, vefat takdirinde ziyadenin lüzumu varislerin kabulünemütevakkıftır. Bahr, Minhatül'halik.

409 - : Mehrin mikdarım, hibeden ve ibradan sonra da tezyid caiz­dir.

Meselâ : bir kimse, zevcesi mehrini kendisine hibe veya kendisini mehrinden ibra ettikten sonra şahitlerin huzurunda bu zevcesine mehr cihetinden şu kadar şey borcu olduğunu ikrar, zevcesi de o meelisde ka­bul eylese bu ikran, sahih ve mehri tezyide mahmul olur. Çünkü tasar-rufatın mümkün olduğu kadar tashihi vacibdir. Bahr, Ankaravî.

410 - : Bir kimse, marazı mevtinde zevcesinin mehrini tezyid ve­ya zevcesi için başka* bic; mehr ikrar, yahut zevcesinin maruf bir mehri olduğu halde ondan ziyade bir mikdar beyan etse bu suretlerin hiç birin­de tezyid ve ikrar ettiği şey lâzım gelmez. îbradan sonra ikrar ettiği su­rette de hüküm böyledir. Feyziyye.

411 - : Boşanmış zevcenin, akidden sonra deyn kabilinden olan mehrinin bir kısmım hat ve tenzil etmesi veya tamamından zevcini - hu­zurunda veya gıyabında - ibra eylemesi sahihtir. Gerek zeyc, sarahaten kabul etsin ve gerek etmesin. Fakat reddederse merdud olur. Amma ayan kabilinden olan mehrin hat ve tenzil ibra edilmesi, sahih değildir. Bi­naenaleyh bu mehr, kaim oldukça bunu zevcinden taleb ve ahz edebilir. Fakat zevcin elinde telef olmuş olsa mehr, sakit olur. Dtirri Muhtar.

412 - : Bir mükellefin mehrini rızası olmaksızın babası hat ve ten-zit veya hibe edemez. Ederse mükellef enin icazetine mevkuf olur.

413 - : Mehrde muvaza = süm'a câridir. Bu, başlıca iki suretle tasavvur olunur.

Birincisi : iki tarf aralarında gizlice bir mehr tesmiye ettikleri hal­de mücered bir gösteriş için veya başka bir maksada binaen şahitlerini huzurunda ziyade bir mehr tesmiyesile akdi icra ederler. Bu surette eğer her iki mehr bir cinsten olmakla beraber muvazaa da ittifak eder veya muvazaa vukuu beyyine ile sabit olursa aralarında tesmiye ettikleri mehre iifcbar olunur. Ve illâ şahitlerin mahzarında tesmiye ettikleri mehr, muteber olur.

Kezalik : Bir cinsten olmamakla beraber muvazaa vukuunda ittifak edemezlerse şuhud huzurundaki mehr taayyün ed«. Amma ittifak ettik­leri takdirde mehri misi, lâzun gelir. İkincisi : iki taraf aralarında sırren bir mikdar mehr tesmiyesile akdi nikâh ettikleri halde zahiren ziyade bir mikdar ikrar ederler... Bu surette eğer sırren yaptıkları muvazaada ittifak ederler veya zevç, zi­yadei vakıanın süm'a = bir gösteriş olduğuna şühud ikame eyler ise mehr, akd anında tesmiye ettikleri mikdar olur. Lâkin zevç, şahid ika­me edemediği takdirde zahiren ikrar ettikleri mikdar, mehr olmak üze­re teayyün eder. Şu kadar ki, her iki mehr, cinsen müttehit ise yalnız mehri evvelden fazla olan mikdar, o mehr üzerine ziyade kılınmış olur. Amma cinsleri muhtelif ise zahiren ikrar edilen mehr, evvelki mehr üze­rine kamilen ziyade kılınmış sayılır. Hindiyye, Reddi Muhtar.

«, (Malikîlere göre zevç, zevcesinin mehrini akidden sonra tezyid etse bu ziyade mehre mülhak olur, mehrden bir cüz sayılır. Bu tezyid edilen şeyin mehr cinsinden olması ve onun gibi müeccel veya muaccel bulunması şart değildir. Mezahibi erbaa.)

(Hanbelî fıkhına add-olan «Elmugnî» de deniliyor ki: zevç ile zev­ce, mikdarları mütefavet iki mehr tesmiye etseler, alenen Resmiye ettik­leri mehr, muteber olur. Velev ki nikâhın akdi, sırren tesmiye ettikleri mehr üzerine yapılmış olsun. Fakat kadıya göre nikâh, hangi tesmiye üzerine mün'akid olmuş İBe o tesmiyeye itibar olunur, gerek sırren ve gerek alenen olsun, imamı Âzam ile îmam Mâlik ve îmam Şafiînin ve Evzâinin kavileri de böyledir.

Şayed zevceyn, mehrin meselâ : on bin kuruş Olduğunda ittifak et­mekle beraber bir teceramül ve gösteriz maksadüe nikâhı haricen yirmi bin kuruş üzerine akd edecek olsalar mehr, yirmi bin kuruş olmuş olur. Çünkü bu, sahih bir akde aid sahih bir tesmiyedir. îmam Şafiînip mez­hebi de böyledir.) [56]