Reza'ın Sübutu:

Reza'ın Sübutu:


292 - : Rezâ'ın sübutü beyine ile olacağı gibi ikrar ile de olabilir. Şöyle ki: rezâ' hakında zevcin ikrarı muteberdir. Maamafih Bilâ

İsrar vaki olan ikrarından ricu da muteberdir. Çünkü rezâ' mahalli ha­tadır, bunda tenakuz carî olmaz.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesile aralarında süt bulunduğunu mu-sirren ikrar etse araları tefrik olunur, artık bundan sonra vukubulacak inkâr ve rücuu faide vermez. Fakat ısrar etmeksizin ikrar edip bilâhare hata veya vehm ettiğini iddia etse beyinleri tefrik olunmaz.

293 - : Rezâ'a dair ikrarda sebat ve İsrar etmek: "Dediğim doğ­rudur, sahihtir, sabittir, bu hususta bence şek yoktur" demek gibi bir suretle olur. Yoksa ikrarı vâkıı mücerred tekrar etmek,, bilâhare rücua mani olmaz.

294 - : Bir kimse, bir kadınla aralarında süt bulunduğunu ikrar edip de muahharan tevehhüm etmiş olduğunu bü'ifade nefsini tekzip ey-lese o kadın ile evlenebilir. Fakat bu ikrarında evvelce ısrar etmiş ise ev­lenmesi caiz olmaz. Şayet evlenecek olursa araları tefrik olunur.

Bir erkek île bir kadın, böyle bir ikrarda bulunup da bilâhare ken­dilerini tekzip ettikleri takdirde de hüküm böyledir.

295 - : Keza' hususunda zevcenin ikrar ve İsrarına itibar olunmaz.-

Binaenaleyh bir kadın, kocasile . aralarında süt bulunduğunu ikrar etse veya süt bulunduğunu nikâhtan evvel ikrar etmiş olduğunu iddia eylese bu süzü kabul olunarak aralarını tefrik olunmaz. Şu kadar var ki, bu kadın bu ikrar ve iddiasında sadık ise zevcine nefsini temkin etmesi caiz olmayacağından tefrika çare araması diyaneten lâzım gelir.

296 - : Beyyineye = şahadete gelince rezâ'da nisabı şahadet, âdil olmak şartile iki erkek veya bir erkekle iki kadındır. Bunların şaahdet-Ierile rezâ sabit olur. Fakat bu hususta bir âdil erkeğin veya yalnız iki veya daha ziyade kadının şahadetleri kabul olunmaz.

297 - : Bir kadın, zevç ile zevceden her birine süt vermiş olduğu­na şahadet etse bununla rezâ sabit olmaz. Velev ki haizi adalet olsun. Lâkin bu şahadet üzerine zevceynin tenezzühen müfarakati evlâdıdır.

Anıma zevç ile zevce, bu şahadeti tasdik ederlerse aralarındaki ni­kâh, fâsid olur. Bu halde tekarüb vuku bulmamış ise mehr, lâzım gel­mez. Şayet zevce tekzib ettiği -halde zevç tasdik etse nikâh yine fâsid o-lur. Fakat bu surette mehr, sakıt olmaz. Bilâkis zevç, tekzib ettiği halde zevce tasdik^ eylese nikâhları bali üzere kalır. Şu kadar var ki zevcini tahlife hakkı olduğundan ledel'istihlâf zevç, yeminden nükûl ederse ara­larına tefrik lâzım gelir.

298 - : Rezâ' hakkında şahadeti hisbe de carîdir. Binaenaleyh şahitler, zevç ile zevce arasında rezâ'ın vukuna dair dâva sebk etmeksizin gahadette bulunabilirler. Hâkim, bu şahadet üze­rine tefrika hükmeder.

299 - : Rezâ'a şahadetle zevceyn arasında hemen firkat vaki ol­maz- Belki hâkimin tefrikine lüzum vardu. Çünkü bu şahadet, bir hak­kın iptalini mutazamnıın olduğundan hükme muhtaçtır. Meğer ki, zev­ceyn, mütareke etsinler.

300 - : Zevç ile cevcenin rezâ1 hakkındaki ikrarları beyyine ile is­pat edilebilir. Bu ispat üzerine beyinleri tefrik edür.

301 - : Vaki olacak bir şahadet üzerine zevç ile zevcenin araları tefrik edilince tahkik edilir : Eğer aralarında tekarrüb vukubulmuş ise zevce, tesmiye edilmiş olan mehrile mehri mislinden hangisi az ise ona müstahik olur. Tekarrüb vuku bulmamış, ise mehr namına bir şeye müs-tahik olmaz. Kaniyye. Hindiyye. Reddi Muhtar.

« - (Malikîlere göre rezâ'ın vukuunda mükellef olan zeve ile zevce ittifak edince nikâhları f-eshsdilir. Bu halde zevce, medhulün biha ise mehri müsemmasına, mehri müsemması yok ise mehri misline müstahik olur.

Kezalik: Ve ceynden herhangi birinin rezâ'i kablel'akt ikrar etmiş olduğuna dair ikame edilecek beyyine île nikâhları fesh olunur. Bu tak­dirde rezaı yalnız zevce ikrar etmiş ise bakılır: gayrı methulun biha ise mehre ve saireye müstahik olmaz, methulun biha ise garre sayılarak yalnız nt'ı dinara müstahik olur.

«Gârre» : aybım veya başkasının mu'teddesi olduğunu sakhyarak hatibini aldatan, nikâhına mani olan halini saklıyan kadın demektir ki, nikâhı duhulden sonra fesh edilince yalnız bir dinarın dörtta birine müs­tahik olur.

Kezalik: zevç, nikâhtan sonra zevcenin inkârına mukarin bilâ bey­yine rezâi iddia ederse nikâh, fesh edilir. Bu halde kadın, medhulün biha değilse mehri müsemmasımn yarısına müstahik olur. Çünkü zevç, bu id-diasile müttehem olduğundan kendisini mükezzib bulunan zevcesinin bu hakkını iskat edemez:

Fakat zevce, zevcinin inkârına mukarin akdi nikâhtan sonra du­hulden evvel veya sonra, rezâ' iddiasında bulunursa bununla nikahlan reahedilemez. Zira kadın, bu suretle nefsini zevcinden ayırmak için bir biyleye tevessül etmiş olmakla müttehem bulunur.

Şayed zevç, bu iddiaya mebni iftiraka muvafakat ederse kadın, du­hul vukubutm&mıs ise mehr namına bir geye müstahik olmaz.

Nikâhları velîlerinin iznine mütevakkıf bulunan çocukların veya bakir kadınların ebeveyni veya ebeveyninden biri, bunların hakkında süt bulunduğuna dair ikrarda bulunmuş olsa bakılır: Eğer bu ikrar, kab-lel'akd vuku bulmuş ise akdi nikâha müsaade edilmez, buna rağmen nikâh akdedilecek olsa fesh edilir. Fakat bu ikrar, akdden sonra vuku bul­muş ise makbul olmaz.

Büyük olan erkekler ve dul bulunan büyük kadınlar hakkında ba-balarüe analarının ikrarları ise iki ecnebinin ikrarı mesabesindedir. Bi­naenaleyh bu ikrarlar ile nikâhları fesh edilemez. Gerek akidden evvel •V ve gerek sonra vukubulmuş. olsun müsavidir. Şu kadar var ki, bu hal­de nikâhtan ictinab edilmesi tenzahen müstahabdır.

Keza' hususunda nisabı şahadete gelince rezâ, iki âdil erkeğin şa-hadetlerile sabit olur. Fakat bir erkek ile bir kadının veya iki kadının rezâ1 hakkındaki iddiaları kablel'akd. nâs arasında şayi ise bunların bu veçhile şahadetlerile de rezâ' sabit olur. Velev ki bunlar, nikâhları velî­lerinin iznine mütevakkıf bulunmayan zevç üe zevcenin ebeveyni bu­lunsun. Ve bu şüyu takdirinde bu şahitlerde adalet de bazı fukaheya göre şart değildir.

Amma yalnız bir kadının iddiası, evvelce şayi de bulunsa bunun şa-hadetile rezâ' sabit olamaz. Velev ki haizi adalet bulunsun. Şu kadar var ki, bu gibi ikrarlara, şahadetlere b,inaen akdi nikâhı terk etmek te-nezzühen mendubdur. Minehütcelîl. Fethül'alâ.)

(Şafiüere göre de zevç, rezâ'ı ikrar ederse zevcesile aralan tefrik olunur. Zevce ikrar ederse bakılır: Eğer zevci inkâr ediyorsa bu kadını kendi rızasüe aldığına yemin ettiği takdirde tasdik olunur. Yemin etme­diği takdirde ise -esah olan kavle nazaran- zevce, kendi ihtiyarile bi­le bile nefsini temkin etmemiş ise tasdik edilir. Çünkü iddiası, ihtimal dahilindedir.

Rezâı inkâr eden taraf, nefyi ilme yemin eder. Zira bu, başkasının fi'Iine ait bir yemindir. Rezâı iddia eden kimse işe betate yemin eder. Çünkü bununla başkasının hakkını ispat etmiş olacaktır.

Şahadete gelince rezâ, iki erkeğin, bir erkek ile iki kadının ve yal­nız dört' kadının şahadetlerile sabit olur. Bu sabitler, rezâın vaktini, adedini, ve her defasında çocuğun cevfüne sütün gitmiş olduğunu zdkr etmelidirler.

Sütün cevfe gitmiş olması, zannı kavî ile veya süt verilmesini mü­şahede ile anlaşılır.

Mürzianın şahadeti, başkalarile beraber olunca muteberdir. Meğer ki rezâ mukabilinde ücret talep etsin. O halde müttehem olacağından şahadeti makbul olmaz. Tuhfetül'muhtac.)

(Hanbelîlere göre zevcin rezâa dair ikrarından sonra hata iddiası herhalde kabul edilemez. Fakat zahiri halin tekzip ettiği bir ikrara da iî ibar olunamaz. Binaenaleyh bir kimse, kendisinin validesi * veya kızı olamayacak bir yaşta bulunan bir kadın hakkında «Bu benim süt ananı­dır veya süt kızımdır» dese bununla hürmeti rezâ 3abit olmaz. Çünkü bu halde kizbi müteyekkandır.

Kezalik: reza hususunda zevcenin kavli mücerredi makbul değildir. Binaenaleyh bir kadın, * kocası hakkında «Bu benim süt kardeşimdir» dese beyyinesi bulunmadıkça nikâhları hükmen devam eder.

Hanbelî mezhebinde rezâın şahadetle sübutu hakkında muhtelif kaviler vardır. Şöyle ki: bir kavle göre yalnız mürzianın veya âdil bir şahsın şahadetile rezâ sabit olur. Bu hususta ne şahide, ne de meşhu­dun lehe yemin tevcih edilmez. Tavusa,Zührîye göre yalnız mürzianın şahadeti makbuldür. İmam Ahmedden diğer bir rivayete göre iki kadın­dan noksanın şahadeti makbul değildir. Hakem de buna kaildir. İmam Ahmedden üçüncü bir rivayete göre rezâ hususunda bir kadının şaha­deti yeminile beraber makbuldür. îshak da buna kail olmuştur. Ata'ya, Katade'ye göre ise bu hususta dört kadından noksanın şahadetleri ka­bul olunmaz. Elmugnî, Neylül'meârib.) [33]