Nikâhın Sıfatı Şeriyyesî :
Nikâhın Sıfatı Şeriyyesî :
162 -: Nikâhın şer'î sıfatı, yani : şer'an -vücub, nedb, kerahet gibi bir vasıf ile ittisafı, eşhasa göre tebeddül eder. Şöyle ki :
(1) : Nikâh, tevekan halinde - şiddetli arzu takdirinde farzdır. Yani : alacağı kadının mehr ve nafakasını temine kadir, evlenme-
dikçe nefsini gayri meşru mukarenetlerden menedemiyecek derecede nisaya mail'olan bir erkek için nikâh, bir farizedir. Böyle bir müslim nikâhı terk ederse günahkâr olur.
(2) : Nikâh, itidal halinde sünneti müekkededir. Yani : zavciyet hukukunu ifaya kadir olduğu halde nisaya karşı nefsinde o derece bir iştiyak hisetmeyen bir erkek için nikâh, bir müekket sünnettir. Diğer bir kavle nazaran bu halde nikâh, adeta cihat ve cenaze namazı gibi bir farzı kı'fayedir.
Bu babdaki şer'î emirler, alâ tarikü'kifaye farziyete hamlolunur.
Baza zatlara göre de bu halde nikâh, her muslini için itikaden farz değilse de amelen farzdır ki, buna «vacib» -de denir. Çünkü bu husustaki nasların muhtevi olduğu emir sigaları karineden nalı olduğundan hem farziyete, hem de nedbe muhtemeldir. Binaenaleyh bu nasların hakikatine alel'ibham - yani : şarii hakim, bu naslar ile kat'iyyen vücud mu, yoksa- nedib mi, her neyi ki murad etmiş ise haktır diye lâaiettayin - itikat edilir. Bu halde eğer şarii mübînin muradı farziyet ise akdi nikâh ile bu faraziye ifa edilmiş olur. Ve eğer nedb ise nikâh icrasile sevap kazanılmış olur.
Ekâbiri ulemadan birçokları ihtiyaten bu kavli ahzetmişlerdir.
(3) : Nikâh, - bazı ulemanın beyanına göre - nisaya karşı me-yili ve rağbeti şiddetli olmamakla beraber mehr ve nafakayı verebilmesi ve zevciyet hukukuna riayet etmesi müteyakken olan bir erkek için, mahza sünneti nebeviyyeye imtisal niyetine mukarin olunca bir süneti müekkekedir, mücerred kazayı şehvet emelile olunca da mubahtır.
(4) : Nikâh,' zevciyet hukukunu ihlâl, meselâ: alacağı kadına zulüm edeceğinden korkulan bir erkek İçin kerahati tahrimiyye ile mekruhtur. Bu hukuku ihlâl edeceği müteyakken olan bir erkek için de haramdır. İşte fukahayı Hanefiyyenin akvali bu veçhiledir. Bedayî, Bahri Raik, Dürri Muhtar.)
"(Maliki fukahasına göre de nikâhlar, şer'î vasıflan itibarile şu kısımlara ayrılır:
(1) : Nikâh, teehhüle iştihası galib, mehr ve nafakaya kadir olan kimse
İçin mendubdur.
(2) : Nikâh, teehüle ihtiyaç gören, teehhül etmediği takdirde innete duçar olmasından korkan kimse için vacibdir.
(3) : Nikâh, tehhüle muhtaç olmıyan ve mehr ve nafaka gibi verilmesi vacic hakları ifa edemeyeceğinden korkan bir kimse içirt mekruhtur.
(4) : Nikâh, alacağı kadına tekarrüb veya nafaka ita edememek gibi bir sebeple zarar vereceği yakinen bilinen bir kimse için haramdır. Misehül'celîl.)
(Şafiî fukahasının bu husustaki akvali de şöyledir:
(1) : Nikâh, teehhüle fıtraten mail, mehr ve nafakayı vermeğe kadir kimseler için müstahabdır. Mehr ve nafakayı itaya kadir olmıyan kimseler içinse nikâhı terk, müstahabdır. Bunlar, temayüllerini kesr için oruca müvazib olmalıdırlar.
(2) : Nikâh, kadınlara karşı iştiyaktan berî, mehr ve nafaka itasına gayri kadir kimseler için mekruhtur. Mehr ve nafakayı itaya kadir, fakat teehhüle gayri muhtaç kimseler için nikâh, mekruh değildir. Şu kadar var ki, bunların nafile ibadetlerle iştigalleri efdaldir.
(3) : Nikâh, mehr ve nafakayı itaaya kadir, fakat kendisinde innet veya daimî bir hastalık bulunan kimse için de mekruhtur.
(4) : Nikâh, nafakaya muhtaç, bir takım tacirlerin iktihamından hâif olan kadınlar için mendubdur.
(5) : Nikâh, bir takım fâcir eşhasın iktihamından, tesallutundan kurtulmaları evlenmelerine vabeste olan kadınlar için vacibdir.
(6) : Nikâh, teehhüle teb'an muhtaç ve zevciyet haklarını ifaya kadir bulunmıyan kadınlar için haramdır. Tuhfetül*muhtac.)
(Hanbelî fukahasının akvali de şu veçhiledir:
(1) : Nikâh, nisaya karşı iştihası olmakla -beraber kendisini gayri meşru mukarenetlerden muhafaza edebilen, böyle bir mukareneten korkusu bulunmayan kimseler için mesnudur. Velev ki nafaka veremiyecek kadar fakir olsunlar. Bunların nikâh ile iştigalleri, vakitlerini nafile ibadetlere hasretmeden efdaldir.
(2) : (Nikâh, şehvetten mahrum, meselâ innîn veya marîz veya ihtiyar olan kimseler için mubahtır. Fakat böyle kimselerin nafile ibadetlerle iştigalleri efdaldir.
(3) : Nikâh, teehhül etmedikleri takdirde zinaya maruz kalmalarından korkan erkekler ile kadınlar için vacibdir. Bu halde nikâh, vacib olan vazifei hacden mukaddemdir.
Kendisile evlenilecek kadının diyanetli, velüd, bikr olması, müstahabdır. Meğer ki seyyip almakta bir maslahat bulunsun.
Kezalik : alınacak kadının diyanetle, kanaatle maruf bir aileye mensub olması, müstahsendir.
Alınacak kadının zinadan mütevellit olması veya lâkît olması veya babasının gayri maruf lâyık değildir.
Alınacak kadının güzel olması, akrabadan bulunmaması ve bir kadın ile ıfaf temin edildiği takdirde birden ziyade kadının tahtı nikâhta bulundurulmaması müstahabdır. Çünkü zevcenin güzel olması, zevcin sükûni nefsine ve muhabbetinin, müveddetinin tezyidine hizmet eder. Bunun içindir ki, nikâhtan evvel mahtubeye bakılması caiz bulunmuştur. Haneden alınan bir kadının çocukları da daha nedb, daha kaviy-yüTbünye olur. Maamafih zevç ile zevce arasında münazaa, talâk gibi hâdiseler zuhur edebilir. Akraba arasında böyle hâdiselerin zuhuru ise kat'ı rahime müeddi olur. Halbuki kat'ı rahim, caiz değildir. Zevcelerin teaddüdü halinde ise adalete riayet edilememesi melhuzdur. Adalete ade-lete ademi riayet ise haramdır. KeşşafüTkına'.)
(Zâhiriyye mezhebine göre de nikâh, ömürde bir defa olsun farzdır. Adetâ namaz, oruç gibi bir farzı ayındır. Çünkü bu babdaki emirler, mutlak surette varid olduğundan farziyeti müfittirler. Maahaza fuhuştan kaçınmak farzdır. Bu kaçınmak ise nikâh ile temin edileceğinden bizza-rure nikâh da farzdır.
Zahiriyeden Ibni Hazm diyor ki : mukarenete muktedir olan her kimse için eylenmek veya cariye edinmek farzdır. Bundan. âciz olanlar, çok oruç tutmalıdırlar. Elmuhallâ.) [14]
162 -: Nikâhın şer'î sıfatı, yani : şer'an -vücub, nedb, kerahet gibi bir vasıf ile ittisafı, eşhasa göre tebeddül eder. Şöyle ki :
(1) : Nikâh, tevekan halinde - şiddetli arzu takdirinde farzdır. Yani : alacağı kadının mehr ve nafakasını temine kadir, evlenme-
dikçe nefsini gayri meşru mukarenetlerden menedemiyecek derecede nisaya mail'olan bir erkek için nikâh, bir farizedir. Böyle bir müslim nikâhı terk ederse günahkâr olur.
(2) : Nikâh, itidal halinde sünneti müekkededir. Yani : zavciyet hukukunu ifaya kadir olduğu halde nisaya karşı nefsinde o derece bir iştiyak hisetmeyen bir erkek için nikâh, bir müekket sünnettir. Diğer bir kavle nazaran bu halde nikâh, adeta cihat ve cenaze namazı gibi bir farzı kı'fayedir.
Bu babdaki şer'î emirler, alâ tarikü'kifaye farziyete hamlolunur.
Baza zatlara göre de bu halde nikâh, her muslini için itikaden farz değilse de amelen farzdır ki, buna «vacib» -de denir. Çünkü bu husustaki nasların muhtevi olduğu emir sigaları karineden nalı olduğundan hem farziyete, hem de nedbe muhtemeldir. Binaenaleyh bu nasların hakikatine alel'ibham - yani : şarii hakim, bu naslar ile kat'iyyen vücud mu, yoksa- nedib mi, her neyi ki murad etmiş ise haktır diye lâaiettayin - itikat edilir. Bu halde eğer şarii mübînin muradı farziyet ise akdi nikâh ile bu faraziye ifa edilmiş olur. Ve eğer nedb ise nikâh icrasile sevap kazanılmış olur.
Ekâbiri ulemadan birçokları ihtiyaten bu kavli ahzetmişlerdir.
(3) : Nikâh, - bazı ulemanın beyanına göre - nisaya karşı me-yili ve rağbeti şiddetli olmamakla beraber mehr ve nafakayı verebilmesi ve zevciyet hukukuna riayet etmesi müteyakken olan bir erkek için, mahza sünneti nebeviyyeye imtisal niyetine mukarin olunca bir süneti müekkekedir, mücerred kazayı şehvet emelile olunca da mubahtır.
(4) : Nikâh,' zevciyet hukukunu ihlâl, meselâ: alacağı kadına zulüm edeceğinden korkulan bir erkek İçin kerahati tahrimiyye ile mekruhtur. Bu hukuku ihlâl edeceği müteyakken olan bir erkek için de haramdır. İşte fukahayı Hanefiyyenin akvali bu veçhiledir. Bedayî, Bahri Raik, Dürri Muhtar.)
"(Maliki fukahasına göre de nikâhlar, şer'î vasıflan itibarile şu kısımlara ayrılır:
(1) : Nikâh, teehhüle iştihası galib, mehr ve nafakaya kadir olan kimse
İçin mendubdur.
(2) : Nikâh, teehüle ihtiyaç gören, teehhül etmediği takdirde innete duçar olmasından korkan kimse için vacibdir.
(3) : Nikâh, tehhüle muhtaç olmıyan ve mehr ve nafaka gibi verilmesi vacic hakları ifa edemeyeceğinden korkan bir kimse içirt mekruhtur.
(4) : Nikâh, alacağı kadına tekarrüb veya nafaka ita edememek gibi bir sebeple zarar vereceği yakinen bilinen bir kimse için haramdır. Misehül'celîl.)
(Şafiî fukahasının bu husustaki akvali de şöyledir:
(1) : Nikâh, teehhüle fıtraten mail, mehr ve nafakayı vermeğe kadir kimseler için müstahabdır. Mehr ve nafakayı itaya kadir olmıyan kimseler içinse nikâhı terk, müstahabdır. Bunlar, temayüllerini kesr için oruca müvazib olmalıdırlar.
(2) : Nikâh, kadınlara karşı iştiyaktan berî, mehr ve nafaka itasına gayri kadir kimseler için mekruhtur. Mehr ve nafakayı itaya kadir, fakat teehhüle gayri muhtaç kimseler için nikâh, mekruh değildir. Şu kadar var ki, bunların nafile ibadetlerle iştigalleri efdaldir.
(3) : Nikâh, mehr ve nafakayı itaaya kadir, fakat kendisinde innet veya daimî bir hastalık bulunan kimse için de mekruhtur.
(4) : Nikâh, nafakaya muhtaç, bir takım tacirlerin iktihamından hâif olan kadınlar için mendubdur.
(5) : Nikâh, bir takım fâcir eşhasın iktihamından, tesallutundan kurtulmaları evlenmelerine vabeste olan kadınlar için vacibdir.
(6) : Nikâh, teehhüle teb'an muhtaç ve zevciyet haklarını ifaya kadir bulunmıyan kadınlar için haramdır. Tuhfetül*muhtac.)
(Hanbelî fukahasının akvali de şu veçhiledir:
(1) : Nikâh, nisaya karşı iştihası olmakla -beraber kendisini gayri meşru mukarenetlerden muhafaza edebilen, böyle bir mukareneten korkusu bulunmayan kimseler için mesnudur. Velev ki nafaka veremiyecek kadar fakir olsunlar. Bunların nikâh ile iştigalleri, vakitlerini nafile ibadetlere hasretmeden efdaldir.
(2) : (Nikâh, şehvetten mahrum, meselâ innîn veya marîz veya ihtiyar olan kimseler için mubahtır. Fakat böyle kimselerin nafile ibadetlerle iştigalleri efdaldir.
(3) : Nikâh, teehhül etmedikleri takdirde zinaya maruz kalmalarından korkan erkekler ile kadınlar için vacibdir. Bu halde nikâh, vacib olan vazifei hacden mukaddemdir.
Kendisile evlenilecek kadının diyanetli, velüd, bikr olması, müstahabdır. Meğer ki seyyip almakta bir maslahat bulunsun.
Kezalik : alınacak kadının diyanetle, kanaatle maruf bir aileye mensub olması, müstahsendir.
Alınacak kadının zinadan mütevellit olması veya lâkît olması veya babasının gayri maruf lâyık değildir.
Alınacak kadının güzel olması, akrabadan bulunmaması ve bir kadın ile ıfaf temin edildiği takdirde birden ziyade kadının tahtı nikâhta bulundurulmaması müstahabdır. Çünkü zevcenin güzel olması, zevcin sükûni nefsine ve muhabbetinin, müveddetinin tezyidine hizmet eder. Bunun içindir ki, nikâhtan evvel mahtubeye bakılması caiz bulunmuştur. Haneden alınan bir kadının çocukları da daha nedb, daha kaviy-yüTbünye olur. Maamafih zevç ile zevce arasında münazaa, talâk gibi hâdiseler zuhur edebilir. Akraba arasında böyle hâdiselerin zuhuru ise kat'ı rahime müeddi olur. Halbuki kat'ı rahim, caiz değildir. Zevcelerin teaddüdü halinde ise adalete riayet edilememesi melhuzdur. Adalete ade-lete ademi riayet ise haramdır. KeşşafüTkına'.)
(Zâhiriyye mezhebine göre de nikâh, ömürde bir defa olsun farzdır. Adetâ namaz, oruç gibi bir farzı ayındır. Çünkü bu babdaki emirler, mutlak surette varid olduğundan farziyeti müfittirler. Maahaza fuhuştan kaçınmak farzdır. Bu kaçınmak ise nikâh ile temin edileceğinden bizza-rure nikâh da farzdır.
Zahiriyeden Ibni Hazm diyor ki : mukarenete muktedir olan her kimse için eylenmek veya cariye edinmek farzdır. Bundan. âciz olanlar, çok oruç tutmalıdırlar. Elmuhallâ.) [14]
Konular
- Mecellenin Kaldırılması
- Akidlerde İtibar Maksad ve Mânâyadır; Elfaz ve Mebâniye Değildir.
- Yakın Şüphe İle Zail Olmaz.
- Bir Şeyin Bulunduğu Hal Üzere Kalması Asıldır.
- Kadîm Kıdemi Üzere Terk Olunur
- Zarar Kadîm Olmaz
- Beraati Zimmet Asıldır
- Arızî Sıfatlarda Aslolan Ademdir
- Bir Zamanda Sabit Olan Şey..
- Yeni Meydana Gelen Bir Olayın ..
- Kelâmda Aslolan Mânâ-yı Hakîkîdir
- Sarahat Karşısında Delâlete İtibar Yoktur
- Mevrid-i Nasda İçtihada Mesağ Yoktur
- Kıyasa Aykırı Olarak Sabit Olan Şey ..
- İctihadla İctihad Nakz Olunmaz
- Meşakkat Kolaylığı Celbeder
- Bir İş Daralınca Genişlemeye Yüz Tutar
- Zarar Ve Mukabele-i Bizzarar Yoktur
- Zarar İzâle Olunur
- Zaruretler Mahzurlu Şeyleri Mubah Kılar
- Zaruretler Kendi Miktarınca Takdir Olunur
- Bir Özür İçin Caiz Olan Şey ..
- Mâni' Zail Oldukta Memnît Avdet Eder
- Bir Zarar Kendi Misliyle İzale Olunmaz
- Zararı Âmmı Defi' İçin Zararı Hass İhtiyar Olunur
- Madde 21 = Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları
- İSLAM VE MODERN HUKUK KARŞILAŞTIRILMASIYLA CEZA HUKUKUNA VE KISASA KISA BİR BAKIŞ
- İSLAM'DA İNSAN HAKLARI
- OSMANLI'DA MECELLE VE FRANSIZ MEDENİ KANUNUNU TARTIŞMALARI
- DÜNYADA HUKUK EĞİTİMİ VE AVUKATLIK STAJI