Nikahın Sıhhat Ve Nef Azının Şartları :
Nikahın Sıhhat Ve Nef Azının Şartları :
117 - : Bir nikâhın sahih ve nafiz olarak mün'akid olması için akd ânında aşağıdaki meselelerde beyan olunan şartların mevcut olması icab eder.
118 - : Evlenecek kimselerin «mevanii nikâh» denilen şeylerden hâli olmaları şarttır. Aksi takdirde nikâh, sahih olmaz.
Meaelâ: aralarında neseb, süt veya musaheret itibariyle hürmet bulunan bir erkek ile bir kadının birbirile evlenmeleri caiz değildir. Muhar-remat bahsine müracaat!
119 - : Nikâhı bizzat akdeden iki tarafın ehbyetİ haiz olmaları, yani: âkil* baliğ veya mümeyyiz bulunmaları şarttır.
Binaenaleyh gayri mümeyyiz bir çocuğun veya bir mecnunun mübaşeretiii: akdedilen nikâh, sahih olmaz. Fakat zevç ile zevcenin herhalde ikil. baliğ veya mümeyyiz olmaları şart değildir. Bunların nikâhları velîler, taranndı yapılabilir. Velayet bahsine müracaat!
120 - : Kendi nefisleri için akde mübaşeret eden şahısların nikâhları nafii- olmak için hür, âkil, baliğ olmaları şarttır.
Binaenaleyh rakîklerin, mümeyyiz çocukların yapacakları akdi nikâh-velîierin icazetlerine mevkuf bulunur,
Veliıer: buiunmıyan çocukların hâkim bulunmıyan bir yerde akdedecekleri nikâhları da bulûğlarından sonra kendi icazetlerine mevkuf bulunmuş olur.
Bunların-başkalarını tevkil ile akdettirecekleri nikahlan hakkında da hüküm böyledir.
121 -: Nikâh, kinaî lâfızlardan birile, meselâ: beyi1 veya hibe lâf-zile akdedildiği takdirde mânâsını âkidlerin bilmeleri, yani: bununla nikâh akdedildiğine muttali olmaları şarttır. Fakat sarih lâfızlar ile akdedildiği takdirde mânâsım âkidierin bilmeleri şart değildir. Yalnız bu lâfızları ile nikâh akdedilegeldiğini bilmeleri kâfidir. «Tezevyüc ettim, nikâhı kabul ettim» denilmesi gibi.
122 - Nikâhı akdedenlerden her birinin sözünü diğerinin işitmesi şarttır. Çünkü onların ihtiyarları, nikâha muvafakatleri bu suretle tahakkuk eder.
Binaenaleyh âkidlerden birinin icab veya kabulünü diğeri işitmese nikâh, mün'akid olmaz.
123 - : Nikâhta kabulün icaba velev zımnen muvafakati şarttır. Binâenaleyh kabul, icaba muvafık olmazsa nikâh, mün'akid olmaz. Meselâ: Kadın erkeğe «Nefsimi şu kadar mehr ile sana tezvic ettim»
diyip erkek de «Nikâhı kabul ettim, fakat mehri kabul etmem» dese nikâh vücude gelmez. Lâkin mehr'den sükût ederek nikâhı kabul ederse nikâh, mün'akid olur. ' ı
Kezalik: Erkek «Seni on bin kuruş mehr ile tezevvüc ettim» deyip kadın da «Beş bin kuruş mehr ile kabul ettim» dese yine zımnen muvafakat bulunacağından nikâh beş bin kuruş üzerine mün'akid ve mütebaki beş bin kuruş zevcin kabulüne mütevakkıf olmaksızın sakıt olur.
Şayet kadın «Nefsimi sana beş bin kuruş mehr ile tezvic ettim» deyip erkek de «Ben seni on bin kuruş mehr ile tezevvüc eyledim» dese nikâh beş bin kuruş üzerine mün'akid olur. Onda ittifakları vardır. Şu kadar var ki kadın bu ziyadeyi o mecliste kabul ederse nikâh on bin kuruş üzerine mün'akid bulunur.
124 - : Akd ânında mükellef, yani: hür, âkil, baliğ vesair şer'î vasıflan haiz lâakal iki şahidin hazır bulunması şarttır.
Binaenaleyh rekiklerin, mecnunların, matuhların, çocukların şahadetleri^ nikâh mün'akid olmaz. Çünkü bunların kendi haklarında velayetleri olmadığından şahadete de salâhiyetleri olamaz. Şu kadar var ki mümeyyiz çocuklar, huzurlarında akdedilmiş olan bir nikâha baliğ olduktan sonra edai şahadette bulunabilirler. Zira edai şahadetin şartları, . tahammüli şahadet zamanında değil, edai şahadet zamanında aranır.
125 - : Nikâh hususunda hâtib ile mahtubenin usul ve füruu da . şâhid olabilirler. Şu kadar var ki bunların bilâhare bu nikâha müteallik bir dâvada şahadetleri muteber olmaz. Şöyle ki: şahid, zevcin veva zevcenin-usul veya füruundan ise onun aleyhine şahadet edebilirse de'lehine şahadet edemez. Şayet şahitler, her ikisinin de usul ve füruundan bulunurlarsa hiçbirinin hakkında şahadetleri muteber olmaz.
Velhâsıl: bunların hini akiddc şahid olarak bulunmaları, bir tahammüli şahadettir. Tahammülî şahadet ise edai şahadetten başkadır.
Akid zamanında şahitlerin bulunması, nikâhın ehemmiyetine ve teessüs edecek aile hayatının meşru bir halde vücude geldiğini göstermek maslahatına mebnîdir. Yoksa ledel'hâce nikâhı veya tesmiye edilen mehri isbat'veya mehrin mütalebesini teshü için değildir.
«Bedayî» de denildiği veçhile nikâhta şahitlerin bulunması, - sifah töhmetim def içindir, yoksa akdi inkârdan siyanet için değildir. Töhmet ise usul veya füruun şahit sıfatiie haz.-r bulunmalarile de mündefi olur. Maamafih bunların huzurlarile akdi nikâh da siyanet edilmiş olabilir. Çünkü bunların edai şahadetleri caiz değilse de huzurlarına binaen nikâh iştihar eder ve bu iştihar üzerine tesanıü ile başkalarının şahadetleri kabul olunur, bu suretle de akd, inkârdan siyanet edilmiş olur.
126 - : Nikâhta nisabi şehadet, lâakal iki erkek veya bir erkek ile iki kadındır.
Binaenaleyh yalnız bir erkeğin veya yalnız iki veya daha ziyade kadının şahadetile nikâh mün'akid olmaz.
« (imam Nahaı'ye, Evzaî'ye, îmam Şafiî ile İmam Ahmedden bir kavle göre nikâhta kadınların şahadetleri asla muteber değildir. Çünkü bu .zevata göre kadınlar, bizzat nikâh akdine muktedir olmadıklarından nikâha şahit olmaya da salâhiyettar değildirler.)
127 - : Şahidlerin icab ve kabul ânında huzurları şarttır. Binaenaleyh şahitsiz akid yapıldıktan sonra keyfiyet şahitlere haber verilse bunların huzurlarında akid, tecdit edilmedikçe nikâh caiz olmaz. Çünkü bu surette akdi faside şahadet edilmiş olacağından bununla bu akid sıhhate münkalib olmaz.
Yalnız bir şahidin huzurunda akdedilen nikâh hakkında da hüküm böyledir.
128 - : Şahitlerin akdi nikâhı anlamaları şarttır.
Binaenaleyh iki tarafın lisanına vâkım olmıyan kimselerin huzurlarında nikâh akdolunup bunlar akid yapıldığını anlamasalar nikâh mün'a-kid olmuş olmaz.
129 - : Akid ânında iki tarafın icab ve kabuHînü şahidlerin birlikte işitmiş olmaları şarttır.
Binaenaleyh tarafeynin sözlerini işitmemiş olan iki nâim veya iki sağır kimsenin şahadetile nikâh mün'akid olmaz. Hattâ şahitlerden biri âkitlerden birinin, diğeri de ahar âkidin sözünü işitse veya her ikisi iki âkitten yalnız birinin sözünü işitse yine nikâh caiz olmaz. Çünkü şahadet, rükni akdin, yani: icab ile kabulün şartı olduğundan şahitler, her iki âkidin kelâmını işitmedikçe rüknün şartı tahakkuk etmiş olmaz.
Fakat akitlerin sözlerini işitir olan ahresin veya dili tutulmuş kimsenin şahadetile nikâh mün'akid olur.
Kezalik iki taraf ahres=dilsiz olursa mahut işaretlerile nikâh mün'a-kit olacağı cihetle bu halde şahitlerin sağır bulunmaları, şahadetlerine mâni olmaz. Elverir ki bu işaretleri görüp anlamış olsunlar.
130 - : Gaib hakkında mektup ile nikâh akdedildiği takdirde mün-dericatını şahitlerin işitmeleri veya mazmununa muttali olmaları şarttır.
Şu kadar var ki, mektubun mündericatı emir sigasile olursa bunu şahitlerin işitmeleri herhalde şart değildir. Çünkü emir, tevkili icap ettiğinden kendisine mektup yazılanın sözü, hem icab hem de kabul makamında bulunur. Binaenaleyh yalnız bu sözü şahitlerin işitmeleri kifayet eder. Nitekim yukarıda da bu meseleye işaret olunmuştur.
131 - : Zevç ile zevcenin malûm olmaları şarttır. Bu malûmiyet, y-a işaret veya tesmiye ile hâsıl olur. Meselâ: nikâh olunacak kadın mecliste hazır ise kendfsine işaret kâfidir. Şu kadar var ki bunun yüzünü şahitlerin görmeleri veya adile baba ve dedesinin adının zikredilmesi İhtiyaten lâzımdır.
Amma meclis nikâhta hazır olmayıp da velîsi veya vekili marifetile tezvic edilmekte ise bakılır.-Eğer karabet veya sıhriyet gibi bir suretle şahitlerce maruf ve onun hakkında akid İcra edildiği malum ise yalnız adını zikretmek kâfidir. Fakat böyle olmazsa kadının ismile beraber babasının, dedesinin isimlerini de zikretmek icap eder.
132 - : Nikâh edilecek kadın bir odada bulunsa kendisine has mekânın malumiyeti kâfi olup tesmiye lâzım gelmez.
Meselâ: bir kimse, şahitler hazır ve iki tarafın sözlerini işitir oidıık-lan halde "Şu odadaki kadını tezevvüc ettim" deyip o kadın da kabul etse bakılır: Eğer kadın o mahalde yalnız bulunuyorsa nikâh, caiz olur. Amma kendisile beraber başkası da var ise nikâh, caiz olmaz. Çünkü bu babda matlûp olan teayyün. hâsıl olmuş oimaz.
Kezalik: vekil "Şu od,ada bulunan müvekkilemi tezvic ettim" deyip de ismini tasrih etmediği surette de hükürn böyledir.
133 - : Bir kimse, mecliste hazır olmıyan iki kızından meselâ: büyüğünü tezvic edecek yerde indei'icab küçük kızının ismini zikretse nikâh bu küçük kız hakkında mün'akit olur. Zira gaib hakkındaki vasıf, muteberdir. Amma galat olarak büyük kızım dediği halde küçük kızmın adını zikreylese nikâh hiçbiri hakkında mün'akid oimaz. Zira bu isimde büyük kızı yoktur.
Bu hususta o kimsenin niyetine ve şahitlerin m uk ad d im atı nikâh hakkındaki malûmatına itibar olunmaz.
134 - : îki kızı bulunan kimse, bunlardan birinin ismini tasrih etmeksizin «kızımı tezvic ettim» dese nikâh mün'akit olmaz. Velev ki mu-kaddimatı nikâh, bunlardan biri hakkında cereyan etmiş olsun. Fakat bu iki kızdan biri zatüzzevc olmak gibi şer'î manialardan hâli bulunmazsa icab diğer kıza masruf olacağından nikâh, sahih olur.
135 - : Velî veya vekil, menkûhenin veya babasile dedesinin adım yanlış olarak beyan etse nazar olunur. Eğer menkûhe mecliste hazır olup kendisine işaret edilmiş ise nikâh, sahih olur. Fakat mecliste hazır değilse sahih olmaz. Çünkü tesmiye, vasıf kabilinden olmakla hazır hakkında lâğv, gaib hakkında ise muteberdir.
136 - : Bir kimse, âkil, baliğ ve mecliste hazır bulunan kızım birine tezvic etse kendisi şahit sırasında bulunmuş olup akde bizzat o kız mübaşeret etmiş sayılır. Binaenaleyh bu mecliste diğer bir erkek veya iki kadın daha bulunsa nisabı şahadet, hâsıl olmuş olur. Amma kız mecliste bulunmaz veya bulunur da âkil ve baliğ bulunmuş olmazsa o kimse şahit sırasında bulunmuş olmaz.
Kezalik: bir vekil, mecliste hazır bulunan müvekkil veya müvekki-lesi hakkında diğer bir erkek veya iki kadın daha hazır bulunduğu halde. akdi icrada bulunsa kendisi şahit sırasına geçip nikâhı, raün'akit olur. Fakat müvekkil veya müvekkile mecliste hazır olmayınca vekil, şahit sırasına geçemez.
137 - : Nikâhı mevkufta' indel'akd şahadet şart olup hini icazette şart değildir.
Binaenaleyh nikâh iki taraftan birinin icazetine mevkuf olarak bilâ şuhut akdedilse caiz olmaz. Velev ki muahharan bu akde şahitler huzurunda icazet verilsin.
138 - : Nefsi için akdi nikâha ehliyeti olan her şahsın nikâhda şahadete de salâhiyeti vardır.
Binaenaleyh şahitlerin fâsik veya â'mâ olmaları, şahadetlerine mâni olmaz.Şu kadar var ki, şahitlerin âdil kimselerden olmaları mendubdur.
139 - : Müslİmenin nikâhında şahitlerin de müslüman bulunmaları şarttır. Kezalik: gayri müsiime, zimmiye olunca gayri müslim olan şahitlerin de zimmî olmaları lâzımdır. Bunun hakkında harbî veya müste'min olan kimselerin şahadetleri kifayet etmez. Fakat bir müslimin bir zimmiyye ile izdivacında zimmîlerin şahadeti de kifayet eder.
"(İmam Şafii ile îmam Ahmede göre zevç müslim olunca şahitlerin de herhalde müsİİm olmaları lâzımdır.)
140 - : Nikâhların sırren - gizlice akdi bir hadisi şerif ile men edilmiştir. Nikâhı sır ise lâakal iki şahit bulunmaksızın yapılan nikâhtır. Bilâhare yapılacak ilân kifayet etmez. İki şahit bulunduğu haldeki akid ise aleni bir surette yapılmış olur. Çünkü iki kişiyi tecavüz eden sır, sn olmaktan çıkar. Şu kadar var ki nikâhın daha ziyade alenî olması, rrfen dubdur.
Filhakika nikâh, bir hususî ehemmiyeti haizdir. Bunun alelade muameleler; akidler gibi hemen iki .kimsenin icab ve kabulile olup bitmesi hikmete muvafık, değildir. îki tarafın sifah töhmetinden vikayesi, aralarındaki münasebetin gayri meşru münasebetlerden tefrik edilmesi elzemdir. Binaenaleyh Hanefiyyeye göre nikâh akdedilirken şahitlerin hazır bulunmaları herhaLde şarttır. Şahit bulunmadıkça nikâh, caiz ve bilâhare vuku-bulacak işhat, muteber olmaz. Bedayî, Hidaye. Dürer. Hindiye.
« (îmam Şafiî ile imam Ahmede göre de şahadet, akdi nikâhın şartıdır. Hîni akidde şahit bulunmazsa nikâh, sahih olmaz.)
(îbni Hazme göre de nikâh, en az iki âdil kimse işhat edilmedikçe tamam olmaz. Meğer ki umumî ilâm bulunsun.)
(Ebû Sevre, Zührîye ve îmam Ahmedden bir rivayete göre şühût, nikâhın ne sıhhatinin, ne de tamam olmasının şartı değildir. Mücerret ilân kâfidir.)
(Mâliki mezhebine Öre de şahadet, nikâhın şartı değildir. Belki nikâhın devamile meşruiyeti mukarenetin şartıdır. Binaenaleyh ilân şar-tile akdedilen bir nikâh, caizâir. Velev ki şühûd bulunmasın. Çünkü nikâhın^ sifahtan imtiyazı ancak ilân ile olabilir. Sifah gizlice yapıldığından nikâhın aleni surette yapılması* icab eder. Maamafih,nikâhın alenî yapılmış olmasını temin için çocukların bile huzurları kâfi görülebilir. Şu "kadar var ki, hîni akidde iki âdil kimsenin bulunmadığı takdirde yalan söylemekle maruf olmıyan bir şahsın veya müteaddit şahısların bulunup işhad edilmesi mendubdur.
Fakat zifaftan evvel işhat edilmesi, devamı nikâhın şartı olduğundan herhalde vâcibdir. Bu hususta bilâ işhat vaki olacak şahadet kâfi olduğu gibi zevç ile zevcenin hîni akidde bir kimseyi işhat etmemiş oldukları takdirde kablez'zifaf birlikte mülâki olacakları iki kimseyi aralarındaki akdi nikâha işhat eylemeleri de kâfidir. Şu kadar var ki, bu halde mendub terk edilmiş olur.
Şayet akid ânında şahit bulunmadığı gibi tekarrübden evvel de ig-hat vuku bulmazsa nikâh, feshedilerek bununla bir talâkı bâin husule gelir. Sonra iki taraf isterse nikâhı usulen tecdit\ edebilirler. Mebsut. MSnehül'celîl. Kifayetüt'tâlib.) [9]
117 - : Bir nikâhın sahih ve nafiz olarak mün'akid olması için akd ânında aşağıdaki meselelerde beyan olunan şartların mevcut olması icab eder.
118 - : Evlenecek kimselerin «mevanii nikâh» denilen şeylerden hâli olmaları şarttır. Aksi takdirde nikâh, sahih olmaz.
Meaelâ: aralarında neseb, süt veya musaheret itibariyle hürmet bulunan bir erkek ile bir kadının birbirile evlenmeleri caiz değildir. Muhar-remat bahsine müracaat!
119 - : Nikâhı bizzat akdeden iki tarafın ehbyetİ haiz olmaları, yani: âkil* baliğ veya mümeyyiz bulunmaları şarttır.
Binaenaleyh gayri mümeyyiz bir çocuğun veya bir mecnunun mübaşeretiii: akdedilen nikâh, sahih olmaz. Fakat zevç ile zevcenin herhalde ikil. baliğ veya mümeyyiz olmaları şart değildir. Bunların nikâhları velîler, taranndı yapılabilir. Velayet bahsine müracaat!
120 - : Kendi nefisleri için akde mübaşeret eden şahısların nikâhları nafii- olmak için hür, âkil, baliğ olmaları şarttır.
Binaenaleyh rakîklerin, mümeyyiz çocukların yapacakları akdi nikâh-velîierin icazetlerine mevkuf bulunur,
Veliıer: buiunmıyan çocukların hâkim bulunmıyan bir yerde akdedecekleri nikâhları da bulûğlarından sonra kendi icazetlerine mevkuf bulunmuş olur.
Bunların-başkalarını tevkil ile akdettirecekleri nikahlan hakkında da hüküm böyledir.
121 -: Nikâh, kinaî lâfızlardan birile, meselâ: beyi1 veya hibe lâf-zile akdedildiği takdirde mânâsını âkidlerin bilmeleri, yani: bununla nikâh akdedildiğine muttali olmaları şarttır. Fakat sarih lâfızlar ile akdedildiği takdirde mânâsım âkidierin bilmeleri şart değildir. Yalnız bu lâfızları ile nikâh akdedilegeldiğini bilmeleri kâfidir. «Tezevyüc ettim, nikâhı kabul ettim» denilmesi gibi.
122 - Nikâhı akdedenlerden her birinin sözünü diğerinin işitmesi şarttır. Çünkü onların ihtiyarları, nikâha muvafakatleri bu suretle tahakkuk eder.
Binaenaleyh âkidlerden birinin icab veya kabulünü diğeri işitmese nikâh, mün'akid olmaz.
123 - : Nikâhta kabulün icaba velev zımnen muvafakati şarttır. Binâenaleyh kabul, icaba muvafık olmazsa nikâh, mün'akid olmaz. Meselâ: Kadın erkeğe «Nefsimi şu kadar mehr ile sana tezvic ettim»
diyip erkek de «Nikâhı kabul ettim, fakat mehri kabul etmem» dese nikâh vücude gelmez. Lâkin mehr'den sükût ederek nikâhı kabul ederse nikâh, mün'akid olur. ' ı
Kezalik: Erkek «Seni on bin kuruş mehr ile tezevvüc ettim» deyip kadın da «Beş bin kuruş mehr ile kabul ettim» dese yine zımnen muvafakat bulunacağından nikâh beş bin kuruş üzerine mün'akid ve mütebaki beş bin kuruş zevcin kabulüne mütevakkıf olmaksızın sakıt olur.
Şayet kadın «Nefsimi sana beş bin kuruş mehr ile tezvic ettim» deyip erkek de «Ben seni on bin kuruş mehr ile tezevvüc eyledim» dese nikâh beş bin kuruş üzerine mün'akid olur. Onda ittifakları vardır. Şu kadar var ki kadın bu ziyadeyi o mecliste kabul ederse nikâh on bin kuruş üzerine mün'akid bulunur.
124 - : Akd ânında mükellef, yani: hür, âkil, baliğ vesair şer'î vasıflan haiz lâakal iki şahidin hazır bulunması şarttır.
Binaenaleyh rekiklerin, mecnunların, matuhların, çocukların şahadetleri^ nikâh mün'akid olmaz. Çünkü bunların kendi haklarında velayetleri olmadığından şahadete de salâhiyetleri olamaz. Şu kadar var ki mümeyyiz çocuklar, huzurlarında akdedilmiş olan bir nikâha baliğ olduktan sonra edai şahadette bulunabilirler. Zira edai şahadetin şartları, . tahammüli şahadet zamanında değil, edai şahadet zamanında aranır.
125 - : Nikâh hususunda hâtib ile mahtubenin usul ve füruu da . şâhid olabilirler. Şu kadar var ki bunların bilâhare bu nikâha müteallik bir dâvada şahadetleri muteber olmaz. Şöyle ki: şahid, zevcin veva zevcenin-usul veya füruundan ise onun aleyhine şahadet edebilirse de'lehine şahadet edemez. Şayet şahitler, her ikisinin de usul ve füruundan bulunurlarsa hiçbirinin hakkında şahadetleri muteber olmaz.
Velhâsıl: bunların hini akiddc şahid olarak bulunmaları, bir tahammüli şahadettir. Tahammülî şahadet ise edai şahadetten başkadır.
Akid zamanında şahitlerin bulunması, nikâhın ehemmiyetine ve teessüs edecek aile hayatının meşru bir halde vücude geldiğini göstermek maslahatına mebnîdir. Yoksa ledel'hâce nikâhı veya tesmiye edilen mehri isbat'veya mehrin mütalebesini teshü için değildir.
«Bedayî» de denildiği veçhile nikâhta şahitlerin bulunması, - sifah töhmetim def içindir, yoksa akdi inkârdan siyanet için değildir. Töhmet ise usul veya füruun şahit sıfatiie haz.-r bulunmalarile de mündefi olur. Maamafih bunların huzurlarile akdi nikâh da siyanet edilmiş olabilir. Çünkü bunların edai şahadetleri caiz değilse de huzurlarına binaen nikâh iştihar eder ve bu iştihar üzerine tesanıü ile başkalarının şahadetleri kabul olunur, bu suretle de akd, inkârdan siyanet edilmiş olur.
126 - : Nikâhta nisabi şehadet, lâakal iki erkek veya bir erkek ile iki kadındır.
Binaenaleyh yalnız bir erkeğin veya yalnız iki veya daha ziyade kadının şahadetile nikâh mün'akid olmaz.
« (imam Nahaı'ye, Evzaî'ye, îmam Şafiî ile İmam Ahmedden bir kavle göre nikâhta kadınların şahadetleri asla muteber değildir. Çünkü bu .zevata göre kadınlar, bizzat nikâh akdine muktedir olmadıklarından nikâha şahit olmaya da salâhiyettar değildirler.)
127 - : Şahidlerin icab ve kabul ânında huzurları şarttır. Binaenaleyh şahitsiz akid yapıldıktan sonra keyfiyet şahitlere haber verilse bunların huzurlarında akid, tecdit edilmedikçe nikâh caiz olmaz. Çünkü bu surette akdi faside şahadet edilmiş olacağından bununla bu akid sıhhate münkalib olmaz.
Yalnız bir şahidin huzurunda akdedilen nikâh hakkında da hüküm böyledir.
128 - : Şahitlerin akdi nikâhı anlamaları şarttır.
Binaenaleyh iki tarafın lisanına vâkım olmıyan kimselerin huzurlarında nikâh akdolunup bunlar akid yapıldığını anlamasalar nikâh mün'a-kid olmuş olmaz.
129 - : Akid ânında iki tarafın icab ve kabuHînü şahidlerin birlikte işitmiş olmaları şarttır.
Binaenaleyh tarafeynin sözlerini işitmemiş olan iki nâim veya iki sağır kimsenin şahadetile nikâh mün'akid olmaz. Hattâ şahitlerden biri âkitlerden birinin, diğeri de ahar âkidin sözünü işitse veya her ikisi iki âkitten yalnız birinin sözünü işitse yine nikâh caiz olmaz. Çünkü şahadet, rükni akdin, yani: icab ile kabulün şartı olduğundan şahitler, her iki âkidin kelâmını işitmedikçe rüknün şartı tahakkuk etmiş olmaz.
Fakat akitlerin sözlerini işitir olan ahresin veya dili tutulmuş kimsenin şahadetile nikâh mün'akid olur.
Kezalik iki taraf ahres=dilsiz olursa mahut işaretlerile nikâh mün'a-kit olacağı cihetle bu halde şahitlerin sağır bulunmaları, şahadetlerine mâni olmaz. Elverir ki bu işaretleri görüp anlamış olsunlar.
130 - : Gaib hakkında mektup ile nikâh akdedildiği takdirde mün-dericatını şahitlerin işitmeleri veya mazmununa muttali olmaları şarttır.
Şu kadar var ki, mektubun mündericatı emir sigasile olursa bunu şahitlerin işitmeleri herhalde şart değildir. Çünkü emir, tevkili icap ettiğinden kendisine mektup yazılanın sözü, hem icab hem de kabul makamında bulunur. Binaenaleyh yalnız bu sözü şahitlerin işitmeleri kifayet eder. Nitekim yukarıda da bu meseleye işaret olunmuştur.
131 - : Zevç ile zevcenin malûm olmaları şarttır. Bu malûmiyet, y-a işaret veya tesmiye ile hâsıl olur. Meselâ: nikâh olunacak kadın mecliste hazır ise kendfsine işaret kâfidir. Şu kadar var ki bunun yüzünü şahitlerin görmeleri veya adile baba ve dedesinin adının zikredilmesi İhtiyaten lâzımdır.
Amma meclis nikâhta hazır olmayıp da velîsi veya vekili marifetile tezvic edilmekte ise bakılır.-Eğer karabet veya sıhriyet gibi bir suretle şahitlerce maruf ve onun hakkında akid İcra edildiği malum ise yalnız adını zikretmek kâfidir. Fakat böyle olmazsa kadının ismile beraber babasının, dedesinin isimlerini de zikretmek icap eder.
132 - : Nikâh edilecek kadın bir odada bulunsa kendisine has mekânın malumiyeti kâfi olup tesmiye lâzım gelmez.
Meselâ: bir kimse, şahitler hazır ve iki tarafın sözlerini işitir oidıık-lan halde "Şu odadaki kadını tezevvüc ettim" deyip o kadın da kabul etse bakılır: Eğer kadın o mahalde yalnız bulunuyorsa nikâh, caiz olur. Amma kendisile beraber başkası da var ise nikâh, caiz olmaz. Çünkü bu babda matlûp olan teayyün. hâsıl olmuş oimaz.
Kezalik: vekil "Şu od,ada bulunan müvekkilemi tezvic ettim" deyip de ismini tasrih etmediği surette de hükürn böyledir.
133 - : Bir kimse, mecliste hazır olmıyan iki kızından meselâ: büyüğünü tezvic edecek yerde indei'icab küçük kızının ismini zikretse nikâh bu küçük kız hakkında mün'akit olur. Zira gaib hakkındaki vasıf, muteberdir. Amma galat olarak büyük kızım dediği halde küçük kızmın adını zikreylese nikâh hiçbiri hakkında mün'akid oimaz. Zira bu isimde büyük kızı yoktur.
Bu hususta o kimsenin niyetine ve şahitlerin m uk ad d im atı nikâh hakkındaki malûmatına itibar olunmaz.
134 - : îki kızı bulunan kimse, bunlardan birinin ismini tasrih etmeksizin «kızımı tezvic ettim» dese nikâh mün'akit olmaz. Velev ki mu-kaddimatı nikâh, bunlardan biri hakkında cereyan etmiş olsun. Fakat bu iki kızdan biri zatüzzevc olmak gibi şer'î manialardan hâli bulunmazsa icab diğer kıza masruf olacağından nikâh, sahih olur.
135 - : Velî veya vekil, menkûhenin veya babasile dedesinin adım yanlış olarak beyan etse nazar olunur. Eğer menkûhe mecliste hazır olup kendisine işaret edilmiş ise nikâh, sahih olur. Fakat mecliste hazır değilse sahih olmaz. Çünkü tesmiye, vasıf kabilinden olmakla hazır hakkında lâğv, gaib hakkında ise muteberdir.
136 - : Bir kimse, âkil, baliğ ve mecliste hazır bulunan kızım birine tezvic etse kendisi şahit sırasında bulunmuş olup akde bizzat o kız mübaşeret etmiş sayılır. Binaenaleyh bu mecliste diğer bir erkek veya iki kadın daha bulunsa nisabı şahadet, hâsıl olmuş olur. Amma kız mecliste bulunmaz veya bulunur da âkil ve baliğ bulunmuş olmazsa o kimse şahit sırasında bulunmuş olmaz.
Kezalik: bir vekil, mecliste hazır bulunan müvekkil veya müvekki-lesi hakkında diğer bir erkek veya iki kadın daha hazır bulunduğu halde. akdi icrada bulunsa kendisi şahit sırasına geçip nikâhı, raün'akit olur. Fakat müvekkil veya müvekkile mecliste hazır olmayınca vekil, şahit sırasına geçemez.
137 - : Nikâhı mevkufta' indel'akd şahadet şart olup hini icazette şart değildir.
Binaenaleyh nikâh iki taraftan birinin icazetine mevkuf olarak bilâ şuhut akdedilse caiz olmaz. Velev ki muahharan bu akde şahitler huzurunda icazet verilsin.
138 - : Nefsi için akdi nikâha ehliyeti olan her şahsın nikâhda şahadete de salâhiyeti vardır.
Binaenaleyh şahitlerin fâsik veya â'mâ olmaları, şahadetlerine mâni olmaz.Şu kadar var ki, şahitlerin âdil kimselerden olmaları mendubdur.
139 - : Müslİmenin nikâhında şahitlerin de müslüman bulunmaları şarttır. Kezalik: gayri müsiime, zimmiye olunca gayri müslim olan şahitlerin de zimmî olmaları lâzımdır. Bunun hakkında harbî veya müste'min olan kimselerin şahadetleri kifayet etmez. Fakat bir müslimin bir zimmiyye ile izdivacında zimmîlerin şahadeti de kifayet eder.
"(İmam Şafii ile îmam Ahmede göre zevç müslim olunca şahitlerin de herhalde müsİİm olmaları lâzımdır.)
140 - : Nikâhların sırren - gizlice akdi bir hadisi şerif ile men edilmiştir. Nikâhı sır ise lâakal iki şahit bulunmaksızın yapılan nikâhtır. Bilâhare yapılacak ilân kifayet etmez. İki şahit bulunduğu haldeki akid ise aleni bir surette yapılmış olur. Çünkü iki kişiyi tecavüz eden sır, sn olmaktan çıkar. Şu kadar var ki nikâhın daha ziyade alenî olması, rrfen dubdur.
Filhakika nikâh, bir hususî ehemmiyeti haizdir. Bunun alelade muameleler; akidler gibi hemen iki .kimsenin icab ve kabulile olup bitmesi hikmete muvafık, değildir. îki tarafın sifah töhmetinden vikayesi, aralarındaki münasebetin gayri meşru münasebetlerden tefrik edilmesi elzemdir. Binaenaleyh Hanefiyyeye göre nikâh akdedilirken şahitlerin hazır bulunmaları herhaLde şarttır. Şahit bulunmadıkça nikâh, caiz ve bilâhare vuku-bulacak işhat, muteber olmaz. Bedayî, Hidaye. Dürer. Hindiye.
« (îmam Şafiî ile imam Ahmede göre de şahadet, akdi nikâhın şartıdır. Hîni akidde şahit bulunmazsa nikâh, sahih olmaz.)
(îbni Hazme göre de nikâh, en az iki âdil kimse işhat edilmedikçe tamam olmaz. Meğer ki umumî ilâm bulunsun.)
(Ebû Sevre, Zührîye ve îmam Ahmedden bir rivayete göre şühût, nikâhın ne sıhhatinin, ne de tamam olmasının şartı değildir. Mücerret ilân kâfidir.)
(Mâliki mezhebine Öre de şahadet, nikâhın şartı değildir. Belki nikâhın devamile meşruiyeti mukarenetin şartıdır. Binaenaleyh ilân şar-tile akdedilen bir nikâh, caizâir. Velev ki şühûd bulunmasın. Çünkü nikâhın^ sifahtan imtiyazı ancak ilân ile olabilir. Sifah gizlice yapıldığından nikâhın aleni surette yapılması* icab eder. Maamafih,nikâhın alenî yapılmış olmasını temin için çocukların bile huzurları kâfi görülebilir. Şu "kadar var ki, hîni akidde iki âdil kimsenin bulunmadığı takdirde yalan söylemekle maruf olmıyan bir şahsın veya müteaddit şahısların bulunup işhad edilmesi mendubdur.
Fakat zifaftan evvel işhat edilmesi, devamı nikâhın şartı olduğundan herhalde vâcibdir. Bu hususta bilâ işhat vaki olacak şahadet kâfi olduğu gibi zevç ile zevcenin hîni akidde bir kimseyi işhat etmemiş oldukları takdirde kablez'zifaf birlikte mülâki olacakları iki kimseyi aralarındaki akdi nikâha işhat eylemeleri de kâfidir. Şu kadar var ki, bu halde mendub terk edilmiş olur.
Şayet akid ânında şahit bulunmadığı gibi tekarrübden evvel de ig-hat vuku bulmazsa nikâh, feshedilerek bununla bir talâkı bâin husule gelir. Sonra iki taraf isterse nikâhı usulen tecdit\ edebilirler. Mebsut. MSnehül'celîl. Kifayetüt'tâlib.) [9]
Konular
- Mecellenin Kaldırılması
- Akidlerde İtibar Maksad ve Mânâyadır; Elfaz ve Mebâniye Değildir.
- Yakın Şüphe İle Zail Olmaz.
- Bir Şeyin Bulunduğu Hal Üzere Kalması Asıldır.
- Kadîm Kıdemi Üzere Terk Olunur
- Zarar Kadîm Olmaz
- Beraati Zimmet Asıldır
- Arızî Sıfatlarda Aslolan Ademdir
- Bir Zamanda Sabit Olan Şey..
- Yeni Meydana Gelen Bir Olayın ..
- Kelâmda Aslolan Mânâ-yı Hakîkîdir
- Sarahat Karşısında Delâlete İtibar Yoktur
- Mevrid-i Nasda İçtihada Mesağ Yoktur
- Kıyasa Aykırı Olarak Sabit Olan Şey ..
- İctihadla İctihad Nakz Olunmaz
- Meşakkat Kolaylığı Celbeder
- Bir İş Daralınca Genişlemeye Yüz Tutar
- Zarar Ve Mukabele-i Bizzarar Yoktur
- Zarar İzâle Olunur
- Zaruretler Mahzurlu Şeyleri Mubah Kılar
- Zaruretler Kendi Miktarınca Takdir Olunur
- Bir Özür İçin Caiz Olan Şey ..
- Mâni' Zail Oldukta Memnît Avdet Eder
- Bir Zarar Kendi Misliyle İzale Olunmaz
- Zararı Âmmı Defi' İçin Zararı Hass İhtiyar Olunur
- Madde 21 = Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları
- İSLAM VE MODERN HUKUK KARŞILAŞTIRILMASIYLA CEZA HUKUKUNA VE KISASA KISA BİR BAKIŞ
- İSLAM'DA İNSAN HAKLARI
- OSMANLI'DA MECELLE VE FRANSIZ MEDENİ KANUNUNU TARTIŞMALARI
- DÜNYADA HUKUK EĞİTİMİ VE AVUKATLIK STAJI