Hafî Ve Müşkil Lâfızların Mahiyetleri Ve Hükümleri :
Hafî Ve Müşkil Lâfızların Mahiyetleri Ve Hükümleri :
302 -: Hafi, sigası itibariyle mânâsı zahir olduğu hâlde ânz olan bir sebep ile raütekellimin maksadına delâlet hususunda kapalı olan lâfızdır.
Meselâ: sârik lâfzı, sigası bakımından zahirdir. Fakat bu tâbir, başka isimler ile yâd olunan tarrare, nebbaşe şâmil midir, değil midir, işte bu hususta —ad değişmesi sebebile-kapalıdır, bunlara delâlette zahir değildir.
303 -: Hafinin hükmü, hakkiyetine itikat etmekle beraber delâletinin kapalı olduğu hususta imâli fikirde bulunmaktır.
Meselâ: sirkat hakkındaki emrin ve hükmün hakikatine itikat ederiz. Sonra bunun tarrar denilen yan kesiciye ve nebbaş denilen kefen so-yucuya şâmil olup olmadığım düşünürüz. Yankesicilikte daha mâhirâne bir sirkat olduğu anlaşılır. Çünkü sahibinin gözü önünde malım çalmak, elbette gıyabinde çalmaktan daha maharetli bir hırsızlıktır. Binaenaleyh sârik hakkındaki hükmün tarrara şâmil olduğuna kail oluruz. Fa* kat ölmüş bir kimsenin kabrinden kefenini almaktaki maharet binnisbe azdır, müdafaasız bir yerden bir malı aşırmak daha kolaydır. Bu cihetle sârik hakkındaki hükmün kefen soyucuya şâmil olduğuna kail olamayız.
304 -: Müşkile gelince: Bu da; ya mânâsmdaki gumuzdan veya lâfzmdaki bir istiarei bediadan dolayı maksada delâleti ziyade kapalı bulunan lâfızdır.
Meselâ: Haktealâ bizlere: cünüp olursamz temizlenmeğe çalışınız) diye emretmiştir. sığası, mübalâğa ifade eder. O hâlde acaba biz gusül ederken ağzımızın içerisini de yıkamakla mükellef miyiz. İşte bu emir, bu hususta müşkildir, kapalıdır.
Kezalik: cennet kâselerinin, kadehlerinin gümüşten, sırçadan olduğu: nazmı kerimile beyan olunmuştur. Bir sırça ne itibar ile gümüşten olabilir?. İşte bunda da bir işkâl vardır.
305 -: Müşkilin hükmü, hakkiyetine itikat etmekten ve murad an-laşılmcaya kadar imali fikirde bulunarak lâfzın mahalli sahihine tâyine çalışmaktan ibarettir.
Meselâ: Yukarıda yazdığımız birinci misalde imali fikir edince gu-muz bertaraf oluyor. Ağzm içini zahiri bedenden sayarak gusulde yıkanmasını vacib görüyoruz. Bu suretle o emirdeki mübalâğa için bir sahih mahmil bulunmuş oluyor. Ağıza alman su ile orucun bozulmaması, ağız içinin zahiri bedenden olduğunu bize göstermiş oluyor.
İkinci misâlde de bir düşünce neticesinde bir istiarei bediiyenin varlığına intikâl ediyor, cennet kâselerinin şeffaflıkla sırça gibi, beyazlıkta da gümüşler gibi olduğu anlaşılmış oluyor. [24]
302 -: Hafi, sigası itibariyle mânâsı zahir olduğu hâlde ânz olan bir sebep ile raütekellimin maksadına delâlet hususunda kapalı olan lâfızdır.
Meselâ: sârik lâfzı, sigası bakımından zahirdir. Fakat bu tâbir, başka isimler ile yâd olunan tarrare, nebbaşe şâmil midir, değil midir, işte bu hususta —ad değişmesi sebebile-kapalıdır, bunlara delâlette zahir değildir.
303 -: Hafinin hükmü, hakkiyetine itikat etmekle beraber delâletinin kapalı olduğu hususta imâli fikirde bulunmaktır.
Meselâ: sirkat hakkındaki emrin ve hükmün hakikatine itikat ederiz. Sonra bunun tarrar denilen yan kesiciye ve nebbaş denilen kefen so-yucuya şâmil olup olmadığım düşünürüz. Yankesicilikte daha mâhirâne bir sirkat olduğu anlaşılır. Çünkü sahibinin gözü önünde malım çalmak, elbette gıyabinde çalmaktan daha maharetli bir hırsızlıktır. Binaenaleyh sârik hakkındaki hükmün tarrara şâmil olduğuna kail oluruz. Fa* kat ölmüş bir kimsenin kabrinden kefenini almaktaki maharet binnisbe azdır, müdafaasız bir yerden bir malı aşırmak daha kolaydır. Bu cihetle sârik hakkındaki hükmün kefen soyucuya şâmil olduğuna kail olamayız.
304 -: Müşkile gelince: Bu da; ya mânâsmdaki gumuzdan veya lâfzmdaki bir istiarei bediadan dolayı maksada delâleti ziyade kapalı bulunan lâfızdır.
Meselâ: Haktealâ bizlere: cünüp olursamz temizlenmeğe çalışınız) diye emretmiştir. sığası, mübalâğa ifade eder. O hâlde acaba biz gusül ederken ağzımızın içerisini de yıkamakla mükellef miyiz. İşte bu emir, bu hususta müşkildir, kapalıdır.
Kezalik: cennet kâselerinin, kadehlerinin gümüşten, sırçadan olduğu: nazmı kerimile beyan olunmuştur. Bir sırça ne itibar ile gümüşten olabilir?. İşte bunda da bir işkâl vardır.
305 -: Müşkilin hükmü, hakkiyetine itikat etmekten ve murad an-laşılmcaya kadar imali fikirde bulunarak lâfzın mahalli sahihine tâyine çalışmaktan ibarettir.
Meselâ: Yukarıda yazdığımız birinci misalde imali fikir edince gu-muz bertaraf oluyor. Ağzm içini zahiri bedenden sayarak gusulde yıkanmasını vacib görüyoruz. Bu suretle o emirdeki mübalâğa için bir sahih mahmil bulunmuş oluyor. Ağıza alman su ile orucun bozulmaması, ağız içinin zahiri bedenden olduğunu bize göstermiş oluyor.
İkinci misâlde de bir düşünce neticesinde bir istiarei bediiyenin varlığına intikâl ediyor, cennet kâselerinin şeffaflıkla sırça gibi, beyazlıkta da gümüşler gibi olduğu anlaşılmış oluyor. [24]
1.Bölüm
- Âm Lafızların Mahiyeti, Nevileri Ve Hükümleri :
- BİRİNCİ KISIM KÎTABA VE KÎTAB İLE SÜNNET ARASINDA MÜŞTEREK BAZI MEBHASLERE AİTTİR.
- BİRİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ
- Dal Bil'îbake, Bil'işare, Bîddelâte Ve Bil'îktîzanın Mahiyetleri Ve Hükümler :
- Emir İle Vacip Olan Şeylerin Hükümleri :
- Emirlerin Mahiyeti Ve Muktezası ;
- Emredilen Şeyîn Liaynihi Veya Ligayrihî Hasen Olması :
- Hafî Ve Müşkil Lâfızların Mahiyetleri Ve Hükümleri :
- Hakikat İle Mecazın Mahiyetleri Ve Hükümleri :
- Has Lafızların Mahiyeti Ve Hükümleri :
- kîtab île sünnet arasında müşterek mebhasler :
- Kitabın Hakikati Ve Hususî Vasıfları
- Mefhumu Muvafakat İle Mefhumu Muhalefetin Mahiyetleri
- Memurda Vücudu İcap Eden Kudret :
- Memurun Bîhin Hüsn Sıfatile Ittisafı :
- Mutlak İle Mukayyedin Mahîyetleri Ve Hükümleri :
- Mücmel İle Müteşabihin Mahiyetleri, Nevileri Ve Hükümleri :
- Müfesser İle Muhkemin Mahiyetleri Ve Hükümleri :
- Müşterek Ve Müevvel Lâfızların Mahiyetleri Ve Hükümleri :
- Nehiylerin Mahiyeti Ve Murtezası:
- Nehiylerin Mahiyeti Ve Murtezası:
- Nehiylerin Mahiyeti Ve Murtezası:
- Nehiylerin Mahiyeti Ve Murtezası:
- ÖNSÖZ
- Sarih Île Kinayenin Mahiyetleki Ve Hükümleri :
- Takat Fevkinde Btr Şey Île Teklif Vaki Olup Olmadığı :
- USULÜ FIKHA'DAİR ISTILAHLAR
- Zâhîr, Nas Lâfızların Mahiyetleri Ve Hükümleri :