Siyaset
HALKI bilgilendirmek, uyarmak, yetiştirmek, aydınlatmak, olgunlaştırmak için çeşitli önemli ve hayati konularda birtakım talimatnameler hazırlanması, yayınlanması gerekmektedir. Parlak üniversite diplomalarına sahip çok okumuşlarımız bile birçok konuda cahil ve şaşkın vaziyettedir.
Mesela yeme, içme, beslenme konusunda bazı temel gerçeklerin mutlaka öğretilmesi icabeder.
Bu talimatnameler çok kısa olmalı, kanun maddesi gibi numara taşımalı, ezberlenmesi ve bellenmesi çok kolay olmalıdır.
Bizim eski milli kanunlarımızdan Mecelle-i Ahkam-ı Adliye`nin başında `Kavaid-i Külliye` kısmı vardır. Buradaki maddeler evrensel bilgeliğin altın kurallarıdır. Mesleği, ihtisası ne olursa olsun her Türkiyelinin Mecelle`nin Kavaid-i Külliye bölümünü ehliyetli bir üstaddan okuması, öğrenmesi gerekir. Doktor, mühendis, veteriner, işletmeci, bilgisayarcı... kim olursa olsun bunları okumuş olmalı, bir kısmını ezberlemiş bulunmalıdır. Çünkü bu Kavaid-i Külliye sadece hukukun değil, bilgeliğin (hikmetin) temel prensipleridir.
İşte en az yirmi beş ana konuda böyle metinler hazırlanmalıdır. Bazı konuları sayayım: Politika, mesken, din ve dindarlık (genel prensipler), lisan, konuşma ve yazma; iyiliği emr etmek, kötülüğü nehy etmek, faydalı ve değerli bilgi edinmek, kültürünü artırmak; evinde özel kütüphane kurmak ve hergün en az bir saat okumak; Türkiye`de geçerli görgü kuralları ve saire ve saire...
Bugün, politika talimatnamesi ile ilgili bir taslak sunmak istiyorum. Bu konuda ehliyeti olan uzmanların dikkatlerine sunulur.
1. Demokrasi metodu ve sistemi sadece kemmiyete (kelle sayısı çokluğuna) dayanmaz. Demokraside esas olan keyfiyettir, vasıftır.
2. Muktedir olmayanlar iktidar olamazlar. İktidar olmuş gibi görünseler de, gerçek iktidarları yoktur. İplerini başkaları oynatır.
3. Gerçek demokrasiler dahil `Halkın iradesi` kavramı bir slogandan başka bir şey değildir. Demokratik rejimlerde ülkeleri egemen güçler idare eder, en son sözü onlar söyler, beşeri planda onların iradeleri geçerlidir.
4. Demokratik bir rejimde siyasi partiler sistemin vazgeçilmez unsurlarıdır. Lakin, bir siyasi partileri olmadan da çok küçük azınlıklar iktidar olabilirler, ülkeyi idare edebilirler.
5. Masonlar, bu ülkenin nüfusunun binde birini bile teşkil etmedikleri ve siyasi partileri olmadığı halde her zaman iktidardadırlar.
6. Politikanın türleri vardır: Vasıflı politika, vasıfsız politika. Yine politikacılar da, vasıflı ve vasıfsız diye ikiye ayrılır.
7. Evrensel hikmetin temel kurallarından biri şudur: `Bir toplum ne haldeyse o şekilde idare olunur.` Vasıfsız ve kötü bir toplumun iyi şekilde idare edilmesi mümkün ve muhtemel değildir.
8. Her ülkede şu iki sınıf vardır: İdare edenler ve idare edilenler.
9. Devlet ile rejim (yahut düzen veya sistem) birbirinden ayrıdır.Devlet cevherdir, düzen (sistem, rejim) arazdır. Bu ikisini özdeşleştirmek son derece yanlıştır. Bu özdeşleştirme diktatörlüklerde, sahte demokrasilerde, resmi ideoloji sistemlerinde görülür.
10. Zamanımızda hiçbir gerçek demokratik sistemde, ileri ve medeni ülkede resmi ideoloji yoktur. Resmi ideolojili sistemler geçmişte kalmıştır. Resmi ideoloji ile demokrasi asla bağdaşmaz.
11. Demokrasilerde hukukun üstünlüğü prensibi birinci prensiptir. Adil olmayan bir hukuk sistemi gerçek hukuk sayılmaz.
12. Devletin ve siyasi sistemin iki ana temeli şudur: Birincisi: Evrensel insan haklarına bağlı ve saygılı olmak. İkincisi: Milli kimliğe, kültüre ve kişiliğe bağlı ve saygılı olmak. Bu iki ilkenin hakim olmadığı bir sistem sağlıklı ve milli değildir.
13. Demokrasilerde, vatandaşlar fikirlerinden, inançlarından, dinlerinden, görüşlerinden, tenkitlerinden dolayı cezalandırılamaz, hapse atılamaz. Bu hürriyet ancak adil kanunlarla sınırlandırılabilir.
14. Hiçbir sağlıklı demokratik rejimde, vatandaşların büyük bir kısmı, fikir ve inançlarından dolayı iç-düşman, tehlike, tehdit olarak görülemez ve kendilerine ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi muamelesi yapılamaz.
15. Demokrasi bir din gibi, mutlak bir değer olarak algılanamaz. O bir sistemdir. Zamanımızda yaygındır. Ortaçağlarda da krallığın ilahi hukuka dayandığı inancı gibi bir inançtır.
16. Hiçbir dindar vatandaş, demokrasiye din gibi inanmaya zorlanamaz.
17. Hukukun üstünlüğünü ana ilke olarak kabul etmiş her gerçek demokraside en temel ve birinci değer din, inanç, fikir, vicdan, görüş hürriyetidir. Bunun üzerinde bir değer olamaz.
18. Demokrasinin beşiği olan İngiltere`de laiklik yoktur. Orada hükümdar (devlet reisi) aynı zamanda resmi Kilise`nin başıdır. Büyük Britanya`daki bütün lise ve kolejlerde, sabahleyin derslere başlamadan önce öğrenciler okulun şapelinde (kilisesinde) toplanırlar, ayin yaparlar, ibadet ederler. Müslüman öğrencilerin çoğunlukta olduğu okullarda kiliselerde namaz kılınır, Kur`an okunur (Kilise putları ve tasvirleri bu esnada örtülür.) Buna katılmak istemeyenlerin velilerinden yazılı kağıt getirmeleri gerekir. Büyük Britanya okullarındaki bu gelenek 1944`ten beri sürmektedir. Söylemeye hacet yoktur ki, bütün İngiltere okullarında, ilkokuldan liseye kadar, kendisi ve ailesi isteyen her kız öğrenci başını örtebilir.
19. Bir ülkede devletin, Millet Meclisi`nin, demokrasinin, hukukun, halk iradesinin üzerinde bir güç varsa, o gücün mahiyeti bilinmiyorsa, o güç hiçbir şekilde denetime tabi değilse orada gerçek demokrasi olduğu iddia edilemez.
20. Bir ülkenin iki devleti olamaz. Devlet tektir, müşareket kabul etmez. İki devletli sistemler, birer ucubedir.
21. Yargının bağımsızlığı tek başına bir şey ifade etmez. Asıl olan yargının adil olmasıdır. Bir yerde adil yargı yoksa, oradaki yargı bağımsızlığı kuru sözden ibarettir.
22. Normal ve yerine oturmuş sistemlerde dört büyük kuvvet vardır. Yasama, yürütme, yargı ve medya. Türkiye gibi henüz oturmamış, dengesini bulmamış sistemlerde medya dördüncü değil, birinci güçtür. Türkiye`nin medyası sağlıklı, milli değilse, bu ülkede demokrasi de olmaz, huzur da olmaz, sosyal barış ve milli mutabakat da olmaz.
23. Bir ülkedeki büyük medya tekelleşir, kartelleşir, egemen azınlıkların, çetelerin idaresi altına girerse ve milli kimliğe, temel insan haklarına ve hürriyetlerine engel teşkil ederse orada gerçek demokrasi, sağlıklı bir düzen yok demektir.
24. Bir siyasi parti, seçimlerde yüzde doksan oy alsa bile, şayet ülkenin en güçlü gazete, dergi ve televizyonları tarafından desteklenmiyorsa gerçek iktidar olamaz.
25. Dünya üzerinde çeşit çeşit demokrasi bulunmaktadır. Bunların bir kısmı gerçek demokrasi, bir kısmı ise muz demokrasisi, ananas demokrasisi, yalancı ve düzmece demokrasidir. Üçüncü Dünya ülkelerindeki demokrasiler bu ikinci sınıfa dahildir.
26. Din, inanç, fikir, vicdan hürriyeti evrensel bir değerdir. Bu hürriyetin olmadığı bir yerde gerçek laiklik de olamaz.
27. Dünyada, anayasalarında laiklik ilkesi bulunan iki ciddi, medeni, ileri, hukukun üstünlüğünü tanımış ülke vardır: Fransa ve Portekiz. Bu iki ülkede de, din, inanç, fikir ve vicdan hürriyeti vardır. Fransa`da, resmi liselerde başörtüsünün yasaklanması bu hürriyete ve demokrasiye gölge düşürmüştür ama orada bütün üniversitelerde, Katolik liselerinde, diğer özel liselerde başörtüsü serbesttir. Müslümanların o ülkede özel `İslam Lisesi` açma hakları vardır ve böyle bir lise açılmıştır.
28. Laiklik, en basit tarifiyle din ile devletin ayrılması demektir. Ancak, tarih boyunca ve zamanımızda dünya üzerinde yüzlerce laiklik uygulaması olmuştur. Bunların en aşırısı, Arnavutluk`ta Enver Hoca`nın Marksist diktatörlüğü zamanında görülmüştür. Orada, 1966`dan itibaren bütün dinler, inançlar, ibadetler yasaklanmış; camiler, kiliseler, havralar kapatılmış, din yasağına karşı gelenlerin bir kısmı idam edilmiş, bir kısmı cezaevlerinde feci şartlar altında çürütülmüştür. Diğer Marksist rejimlerde, bu kadar olmasa bile dine ve dindarlara büyük baskılar uygulanmıştır.
29. Laik bir sistem din işlerini, din hizmetlerini bizzat kendisi yürütemez. Devlete bağlı, umum müdürlük seviyesinde bir Diyanet dairesinin olduğu, Diyanet Başkanı`nı devletin seçip tayin ettiği, bütün camilerin devlete bağlı olduğu, devletin yüz binden fazla imama, müezzine, müftüye, vaize, din dersi öğretmenine sahip bulunduğu, devletin beş yüzden fazla resmi imam-hatip okulunun olduğu, yirmiye yakın ilahiyat fakültesine malik olduğu, kabinede din işlerinden sorumlu bir bakan bulunduğu rejimler laik değildir.
30. Din ve devlet münasebetleri açısından üç sistem vardır: Din devleti sistemi. Osmanlı imparatorluğu gibi. Devlet dini sistemi: Bugünkü Türkiye gibi. Laik sistem: Fransa gibi (O da yüzde yüz laik değildir. Çünkü Alsas bölgesinde papazların, pastörlerin, hahamların, imamların maaşlarını devlet ödemektedir.)
2005-07-23 Milli Gazete
Mehmet Şevket Eygi
Mesela yeme, içme, beslenme konusunda bazı temel gerçeklerin mutlaka öğretilmesi icabeder.
Bu talimatnameler çok kısa olmalı, kanun maddesi gibi numara taşımalı, ezberlenmesi ve bellenmesi çok kolay olmalıdır.
Bizim eski milli kanunlarımızdan Mecelle-i Ahkam-ı Adliye`nin başında `Kavaid-i Külliye` kısmı vardır. Buradaki maddeler evrensel bilgeliğin altın kurallarıdır. Mesleği, ihtisası ne olursa olsun her Türkiyelinin Mecelle`nin Kavaid-i Külliye bölümünü ehliyetli bir üstaddan okuması, öğrenmesi gerekir. Doktor, mühendis, veteriner, işletmeci, bilgisayarcı... kim olursa olsun bunları okumuş olmalı, bir kısmını ezberlemiş bulunmalıdır. Çünkü bu Kavaid-i Külliye sadece hukukun değil, bilgeliğin (hikmetin) temel prensipleridir.
İşte en az yirmi beş ana konuda böyle metinler hazırlanmalıdır. Bazı konuları sayayım: Politika, mesken, din ve dindarlık (genel prensipler), lisan, konuşma ve yazma; iyiliği emr etmek, kötülüğü nehy etmek, faydalı ve değerli bilgi edinmek, kültürünü artırmak; evinde özel kütüphane kurmak ve hergün en az bir saat okumak; Türkiye`de geçerli görgü kuralları ve saire ve saire...
Bugün, politika talimatnamesi ile ilgili bir taslak sunmak istiyorum. Bu konuda ehliyeti olan uzmanların dikkatlerine sunulur.
1. Demokrasi metodu ve sistemi sadece kemmiyete (kelle sayısı çokluğuna) dayanmaz. Demokraside esas olan keyfiyettir, vasıftır.
2. Muktedir olmayanlar iktidar olamazlar. İktidar olmuş gibi görünseler de, gerçek iktidarları yoktur. İplerini başkaları oynatır.
3. Gerçek demokrasiler dahil `Halkın iradesi` kavramı bir slogandan başka bir şey değildir. Demokratik rejimlerde ülkeleri egemen güçler idare eder, en son sözü onlar söyler, beşeri planda onların iradeleri geçerlidir.
4. Demokratik bir rejimde siyasi partiler sistemin vazgeçilmez unsurlarıdır. Lakin, bir siyasi partileri olmadan da çok küçük azınlıklar iktidar olabilirler, ülkeyi idare edebilirler.
5. Masonlar, bu ülkenin nüfusunun binde birini bile teşkil etmedikleri ve siyasi partileri olmadığı halde her zaman iktidardadırlar.
6. Politikanın türleri vardır: Vasıflı politika, vasıfsız politika. Yine politikacılar da, vasıflı ve vasıfsız diye ikiye ayrılır.
7. Evrensel hikmetin temel kurallarından biri şudur: `Bir toplum ne haldeyse o şekilde idare olunur.` Vasıfsız ve kötü bir toplumun iyi şekilde idare edilmesi mümkün ve muhtemel değildir.
8. Her ülkede şu iki sınıf vardır: İdare edenler ve idare edilenler.
9. Devlet ile rejim (yahut düzen veya sistem) birbirinden ayrıdır.Devlet cevherdir, düzen (sistem, rejim) arazdır. Bu ikisini özdeşleştirmek son derece yanlıştır. Bu özdeşleştirme diktatörlüklerde, sahte demokrasilerde, resmi ideoloji sistemlerinde görülür.
10. Zamanımızda hiçbir gerçek demokratik sistemde, ileri ve medeni ülkede resmi ideoloji yoktur. Resmi ideolojili sistemler geçmişte kalmıştır. Resmi ideoloji ile demokrasi asla bağdaşmaz.
11. Demokrasilerde hukukun üstünlüğü prensibi birinci prensiptir. Adil olmayan bir hukuk sistemi gerçek hukuk sayılmaz.
12. Devletin ve siyasi sistemin iki ana temeli şudur: Birincisi: Evrensel insan haklarına bağlı ve saygılı olmak. İkincisi: Milli kimliğe, kültüre ve kişiliğe bağlı ve saygılı olmak. Bu iki ilkenin hakim olmadığı bir sistem sağlıklı ve milli değildir.
13. Demokrasilerde, vatandaşlar fikirlerinden, inançlarından, dinlerinden, görüşlerinden, tenkitlerinden dolayı cezalandırılamaz, hapse atılamaz. Bu hürriyet ancak adil kanunlarla sınırlandırılabilir.
14. Hiçbir sağlıklı demokratik rejimde, vatandaşların büyük bir kısmı, fikir ve inançlarından dolayı iç-düşman, tehlike, tehdit olarak görülemez ve kendilerine ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi muamelesi yapılamaz.
15. Demokrasi bir din gibi, mutlak bir değer olarak algılanamaz. O bir sistemdir. Zamanımızda yaygındır. Ortaçağlarda da krallığın ilahi hukuka dayandığı inancı gibi bir inançtır.
16. Hiçbir dindar vatandaş, demokrasiye din gibi inanmaya zorlanamaz.
17. Hukukun üstünlüğünü ana ilke olarak kabul etmiş her gerçek demokraside en temel ve birinci değer din, inanç, fikir, vicdan, görüş hürriyetidir. Bunun üzerinde bir değer olamaz.
18. Demokrasinin beşiği olan İngiltere`de laiklik yoktur. Orada hükümdar (devlet reisi) aynı zamanda resmi Kilise`nin başıdır. Büyük Britanya`daki bütün lise ve kolejlerde, sabahleyin derslere başlamadan önce öğrenciler okulun şapelinde (kilisesinde) toplanırlar, ayin yaparlar, ibadet ederler. Müslüman öğrencilerin çoğunlukta olduğu okullarda kiliselerde namaz kılınır, Kur`an okunur (Kilise putları ve tasvirleri bu esnada örtülür.) Buna katılmak istemeyenlerin velilerinden yazılı kağıt getirmeleri gerekir. Büyük Britanya okullarındaki bu gelenek 1944`ten beri sürmektedir. Söylemeye hacet yoktur ki, bütün İngiltere okullarında, ilkokuldan liseye kadar, kendisi ve ailesi isteyen her kız öğrenci başını örtebilir.
19. Bir ülkede devletin, Millet Meclisi`nin, demokrasinin, hukukun, halk iradesinin üzerinde bir güç varsa, o gücün mahiyeti bilinmiyorsa, o güç hiçbir şekilde denetime tabi değilse orada gerçek demokrasi olduğu iddia edilemez.
20. Bir ülkenin iki devleti olamaz. Devlet tektir, müşareket kabul etmez. İki devletli sistemler, birer ucubedir.
21. Yargının bağımsızlığı tek başına bir şey ifade etmez. Asıl olan yargının adil olmasıdır. Bir yerde adil yargı yoksa, oradaki yargı bağımsızlığı kuru sözden ibarettir.
22. Normal ve yerine oturmuş sistemlerde dört büyük kuvvet vardır. Yasama, yürütme, yargı ve medya. Türkiye gibi henüz oturmamış, dengesini bulmamış sistemlerde medya dördüncü değil, birinci güçtür. Türkiye`nin medyası sağlıklı, milli değilse, bu ülkede demokrasi de olmaz, huzur da olmaz, sosyal barış ve milli mutabakat da olmaz.
23. Bir ülkedeki büyük medya tekelleşir, kartelleşir, egemen azınlıkların, çetelerin idaresi altına girerse ve milli kimliğe, temel insan haklarına ve hürriyetlerine engel teşkil ederse orada gerçek demokrasi, sağlıklı bir düzen yok demektir.
24. Bir siyasi parti, seçimlerde yüzde doksan oy alsa bile, şayet ülkenin en güçlü gazete, dergi ve televizyonları tarafından desteklenmiyorsa gerçek iktidar olamaz.
25. Dünya üzerinde çeşit çeşit demokrasi bulunmaktadır. Bunların bir kısmı gerçek demokrasi, bir kısmı ise muz demokrasisi, ananas demokrasisi, yalancı ve düzmece demokrasidir. Üçüncü Dünya ülkelerindeki demokrasiler bu ikinci sınıfa dahildir.
26. Din, inanç, fikir, vicdan hürriyeti evrensel bir değerdir. Bu hürriyetin olmadığı bir yerde gerçek laiklik de olamaz.
27. Dünyada, anayasalarında laiklik ilkesi bulunan iki ciddi, medeni, ileri, hukukun üstünlüğünü tanımış ülke vardır: Fransa ve Portekiz. Bu iki ülkede de, din, inanç, fikir ve vicdan hürriyeti vardır. Fransa`da, resmi liselerde başörtüsünün yasaklanması bu hürriyete ve demokrasiye gölge düşürmüştür ama orada bütün üniversitelerde, Katolik liselerinde, diğer özel liselerde başörtüsü serbesttir. Müslümanların o ülkede özel `İslam Lisesi` açma hakları vardır ve böyle bir lise açılmıştır.
28. Laiklik, en basit tarifiyle din ile devletin ayrılması demektir. Ancak, tarih boyunca ve zamanımızda dünya üzerinde yüzlerce laiklik uygulaması olmuştur. Bunların en aşırısı, Arnavutluk`ta Enver Hoca`nın Marksist diktatörlüğü zamanında görülmüştür. Orada, 1966`dan itibaren bütün dinler, inançlar, ibadetler yasaklanmış; camiler, kiliseler, havralar kapatılmış, din yasağına karşı gelenlerin bir kısmı idam edilmiş, bir kısmı cezaevlerinde feci şartlar altında çürütülmüştür. Diğer Marksist rejimlerde, bu kadar olmasa bile dine ve dindarlara büyük baskılar uygulanmıştır.
29. Laik bir sistem din işlerini, din hizmetlerini bizzat kendisi yürütemez. Devlete bağlı, umum müdürlük seviyesinde bir Diyanet dairesinin olduğu, Diyanet Başkanı`nı devletin seçip tayin ettiği, bütün camilerin devlete bağlı olduğu, devletin yüz binden fazla imama, müezzine, müftüye, vaize, din dersi öğretmenine sahip bulunduğu, devletin beş yüzden fazla resmi imam-hatip okulunun olduğu, yirmiye yakın ilahiyat fakültesine malik olduğu, kabinede din işlerinden sorumlu bir bakan bulunduğu rejimler laik değildir.
30. Din ve devlet münasebetleri açısından üç sistem vardır: Din devleti sistemi. Osmanlı imparatorluğu gibi. Devlet dini sistemi: Bugünkü Türkiye gibi. Laik sistem: Fransa gibi (O da yüzde yüz laik değildir. Çünkü Alsas bölgesinde papazların, pastörlerin, hahamların, imamların maaşlarını devlet ödemektedir.)
2005-07-23 Milli Gazete
Mehmet Şevket Eygi
Konular
- Mecellenin Kaldırılması
- Akidlerde İtibar Maksad ve Mânâyadır; Elfaz ve Mebâniye Değildir.
- Yakın Şüphe İle Zail Olmaz.
- Bir Şeyin Bulunduğu Hal Üzere Kalması Asıldır.
- Kadîm Kıdemi Üzere Terk Olunur
- Zarar Kadîm Olmaz
- Beraati Zimmet Asıldır
- Arızî Sıfatlarda Aslolan Ademdir
- Bir Zamanda Sabit Olan Şey..
- Yeni Meydana Gelen Bir Olayın ..
- Kelâmda Aslolan Mânâ-yı Hakîkîdir
- Sarahat Karşısında Delâlete İtibar Yoktur
- Mevrid-i Nasda İçtihada Mesağ Yoktur
- Kıyasa Aykırı Olarak Sabit Olan Şey ..
- İctihadla İctihad Nakz Olunmaz
- Meşakkat Kolaylığı Celbeder
- Bir İş Daralınca Genişlemeye Yüz Tutar
- Zarar Ve Mukabele-i Bizzarar Yoktur
- Zarar İzâle Olunur
- Zaruretler Mahzurlu Şeyleri Mubah Kılar
- Zaruretler Kendi Miktarınca Takdir Olunur
- Bir Özür İçin Caiz Olan Şey ..
- Mâni' Zail Oldukta Memnît Avdet Eder
- Bir Zarar Kendi Misliyle İzale Olunmaz
- Zararı Âmmı Defi' İçin Zararı Hass İhtiyar Olunur
- Madde 21 = Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları
- İSLAM VE MODERN HUKUK KARŞILAŞTIRILMASIYLA CEZA HUKUKUNA VE KISASA KISA BİR BAKIŞ
- İSLAM'DA İNSAN HAKLARI
- OSMANLI'DA MECELLE VE FRANSIZ MEDENİ KANUNUNU TARTIŞMALARI
- DÜNYADA HUKUK EĞİTİMİ VE AVUKATLIK STAJI