Mecelle
Mecelle
Taklid
Bu hususta dört mesele vardır.
Mesele: (Taklîd)
Taklid, bir sözü, her hangi bir hüccet olmaksızın, kabul etmektir. Taklid, gerek furu´da gerekse de usulde bilgiye götüren bir yol değildir. Haşeviyye ve Ta´lîmiyye, gerçeği bilme yolunun taklid olduğunu, vacip olanın da bu olduğunu ve inceleme ve araştırma yapmanın haram olduğunu ileri sürmüşlerdir. Aşağıda zikredeceğimiz gerekçeler, bu görüşün batıl olduğunu göstermektedir.
1.Bölüm - Genel Hükümler
Amaç ve kapsam
Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 27/A maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği nezdinde kurulan Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonuyla ilgili usul ve esasları düzenlemektir. Bu Yönetmelik, Fonun kuruluşu, yönetimi, görev ve yetkileri, işleyiş ve denetimi, gelirlerinin kullanılması ile Fondan yararlanacak olanları ve yararlanma koşullarını kapsar.
Dayanak
Madde 2 - Bu Yönetmelik Avukatlık Kanununun 27/A maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
Hafî Ve Müşkil Lâfızların Mahiyetleri Ve Hükümleri :
Hafî Ve Müşkil Lâfızların Mahiyetleri Ve Hükümleri :
302 -: Hafi, sigası itibariyle mânâsı zahir olduğu hâlde ânz olan bir sebep ile raütekellimin maksadına delâlet hususunda kapalı olan lâfızdır.
Meselâ: sârik lâfzı, sigası bakımından zahirdir. Fakat bu tâbir, başka isimler ile yâd olunan tarrare, nebbaşe şâmil midir, değil midir, işte bu hususta —ad değişmesi sebebile-kapalıdır, bunlara delâlette zahir değildir.
Talâkların Bîrbirine Lahak Olub Olamaması
Talâkların Bîribîrine Lahak Olub Olamaması :
173 - : Bir veya iki talâkdan sonra iddet içinde diğer bir veya iki talâkın yapüıb yapılamayacağı mühim bir mevzu teşkil eder. Bu hususda aşağıdaki hükümler carîdir. Şöyle ki :
(1) : Sarih talâk, sarih talâka lâhak olur. Bu sarinden maksad, niy-yete muhtaç olmaksızın vuku bulan talâkdır. Gerek ric'î ve gerek bain olsun.
Yanlış bir yaklaşım ve bir cesaret
Bu gün Türkiye`nin en güncel konusu, yeni bir sivil anayasa yapılması teşebbüsüdür. Bu teşebbüs kamuoyuna o denli yerleşmiştir ki, buna karşı çıkmak adeta bir cesaret işidir.
7.Bölüm - Baro Yönetim Kurulları ve Baroların Çalışmaları
Yönetim Kurulu Toplantısı
Madde 42 ? Yönetim kurulu, üyelerinin salt çoğunluğu ile toplanır.
Başkanın bulunmadığı toplantıya, başkan yardımcısı; yardımcının da bulunmadığı toplantıya, en kıdemli üye başkanlık eder.
Oylama Şekli ve Karar
Madde 43 ? Yönetim kurulu tarafından aksi kararlaştırılmadıkça, oylama açık olarak yapılır. Başkan, tartışılması biten konuyu, sicil numarası sırasına göre en kıdemsiz üyeden başlayarak oylar, en son kendi oyunu kullanır.
10.Bölüm - Türkiye Barolar Birliğinin İşlemleri
İdari İşler
Madde 60 ? Avukatlık Kanunu ve bu Yönetmelik hükümleri gereğince baro kararlarına karşı yapılan itirazlar, kararı veren baro aracılığıyla veya doğrudan Türkiye Barolar Birliğine yapılır.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı protokolde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yanında yer alır.
Denetleme Kurulu
Madde 61 ? Bu Yönetmelikte yer alan baro denetleme kurullarının çalışma biçim ve yöntemleri, Türkiye Barolar Birliği Denetleme Kurulu hakkında da uygulanır.
İtirazlarla İlgili Dosyadaki Eksiklikler
Afüv Ve İbeaya Müteallik Bazı Hükümet
Afüv Ve İbeaya Müteallik Bazı Hükümet :
316 - : Bir cürümden dolayı mücrimi muaheze ettneyib bu bab-daki kusurunu, tecavüzünü mahv ve izale etmek bir afüvdür, bir ibradır. Bu afüv ve ibrayı veliyyi cinayet yapabileceği gibi bizzat mec-niyyün aleyh de yapabilir. Bu afüv ve ibra, ıstılah kısmında beyan olunduğu üzere «afüv anilkısas», «afüv anüdnayet», «afüv anılkatu, «afüv aniltirahe», afüv aniggecce» diye birkaç kısma ayrılır.
Memurun Bîhin Hüsn Sıfatile Ittisafı :
Memurun Bîhin Hüsn Sıfatile Ittisafı :
243 - : Emredilen şeylerin hüsnüne ittisafı meselesi, esasen ilmi kelâma aittir. Fakat bundan usulü fıkıhta da bahsedilmektedir ve bu hüsn ve kubh meselesi, cebr ve kader meselesile alâkadardır. Biz burada bundan kısaca bahsedeceğiz.
244 - : Esasen hüsn ve kubh = güzellik, çirkinlik dört mânâya gelir. Şöyle ki:
(1) : Hüsn; bir sıfatı kemâl, kubh da bir sıfatı noksan manasınadır. Meselâ: bilgi hasendir. Bilgisizlik de kabihtir.
Bazı kıyasları red ve defe müteallik mübahese yollan :
Bazı kıyasları red ve defe müteallik mübahese yollan :
479 - : îlmî meseleler hakkında muntazam bir usul dairesinde mübahesede bulunmak, hakikatin tecellisine hizmet eder. Mübahasele-rin usul ve âdabını göstermek üzere bizde bir ilm tedvin edilmiştir ki, buna «ilmi âdab», «ilmi münazere» adı verilmiştir. .
Bir meseleyi mücerred hikâye edip sıhhatini, ademi sıhhatini iltizam etmeyen kimseye «nâkil» denir, icabında o meseleyi nereden nakl ettiğini göstermekle mükellef olur, başka bir şey ile mükellef olmaz.
KIYASI FDKHIYE, EDİLLEİ ERBAADAJN BAŞKA HÜCCETLERE VE HİKEMİ TEŞRttYYEYE DAİRDİR
KIYASI FDKHIYE, EDİLLEİ ERBAADAJN BAŞKA HÜCCETLERE VE HİKEMİ TEŞRttYYEYE DAİRDİR
HÜKÜMLERE, ÎCTÎHADA, KAVAJDt KÜLLİYYEYE AtDDİR.
HÜKÜMLERE, ÎCTÎHADA, KAVAJDt KÜLLİYYEYE AtDDİR.
içindekiler : Şer'î hükümlerin mahiyetleri ve rükünleri. Rükünle, rin, illetlerin, sebeblerin, şartların ve alâmetlerin mahiyetleri ve kısmaları. Mahkûmun bihin mahiyeti ve nevileri. Mahkûmun aleyhin ve ehliyet ile teklifin mahiyetleri. Ehliyete ait semavî ve mükteseb arızalar. İçtihadın mahiyeti ve şartları. İçtihadın hükmü. Fetva ve istifta. Kaza ile fetva arasındaki farklar. îslâm hukukuna aid kavaidi külliyye. [34]