Nikâha Dair Şahadetler

Nikâha Dair Şahadetler


532 - Nikâhı isbat hususunda nisabı şahadet, adi olmak üzere iki erkek veya bir erkekle iki kadındır. Küdurî.

533 - Nikâhı İddia eden şahsın lehine usul ve füruunun şahadet­leri kabul olunmazsa da aleyhine kabul olunur.

Meselâ : Nikâhı iddia eden erkeğin oğlu, akdi nikâha .dair şahadet­te bulunsa şahadeti kabul olunmaz. Fakat nikâhı inkâr eden kadının oğ­lu, nikâhın vukuuna şahadette bulunsa kabul olunur. Bedayî.

534 - Nikâha vekîl olan kimse, vekâletini zikr etmeksizin nikâha şahadet etse şaahdeti sahih olur. Netice.

535 - Bir kimse, bir erkek ile bir kadının bir menzilde sakin ve işi ezvac ile müteayyiş, yani karı ile koca arasındaki yaşayış ve inbisat veçhile müteayyiş ve münbasit olduklarına muttali olsa nikâhlarına şa­hadeti caiz olur. Haniyye.

536 - Nikâhda icaba şahadet, kabule şahadeti mutazammındır.

Binaenaleyh şahidler, yalnız bir tarafın icabına, meselâ : Fülân kim­senin kızını tezvic ettiğine şahadet edib de diğer tarafın kabul ettiğini beyan etmeseler şahadetleri kabul olunur. Dürer.

537 - İki gahidden biri nikâha, diğeri tezvice şahadet etse şahadet­leri kabul olunur. Çünkü bu iki lâfız, mânaca müttehiddir.

Kezalik: Şahidlerden biri «Müddeaaleyha müddeînin zevcesidir» de­diği halde diğeri «zevcesi idi» diye şahadet etse veya bu suretle kadının ikrarına şahadet eyleseler şahadetleri makbul olur. Dürer, Şürünbülâîî.

538 - Müdeî, tezevvüc ettiğini iddia etmeksizin «müddeaaleyha be­nim menkûhemdir» diye dâva ettiği halde şahidler, tezevüc ettiğine şa­hadet etseler ve bilâkis müddeî, tezevüc ettiği halde şahidler menkûhesi-dir» diye şahadette bulunsalar şahadetleri makbul olur. Çünkü nikâh kadının zevce elması için muayyen bir sebeb olduğundan bunun zikriîe terki müsavidir. Ankaravî.

539 - Müddei, «Şu kadar mehr ile tezevvüc ettiğim cihetle müd­deaaleyha benim menkûhemdir» diye dâva ettiği halde şahidleri yalnız menkuhesi olduğuna şahadet edib o kadar mehr ile tezevvüc ettiğini zikr etmeseler şahadetleri makbul olup mehr-i misi, lâzım gelir. Şu kadar var ki mehri misi, müddeinin beyan ettiği mehri müsemmadan zaid olur­sa fazlası ile hükm olunamaz. Tekmile.

540 - Nikâha şahadet edenler, mehrin mikdarmda ihtilâf etseler dahi şahadetleri makbul ve mehrin ekalli lâzım olur. Davacı; ister zevç, ister zevce olsun ve davacı gerek ekseri ve gerek ekalli iddia etsin.

Meselâ : On bin kuruş mehr ile nikâh akd edilmiş olduğu iddia edü-diği halde şahidlerden biri on bin, diğeri on beş bin kuruş mehr ile akdi . nikâha şaahdet etse ön bin kuruş mehr ile nikâh sabit olur. Çünkü her iki şkhid, on bin kuruşda muttefikdirler. Nikâhda mal, tabi olduğundan hükmi aslîyi tağyir edemez. Ve davacı ekalli iddia etmesîle şahidlerini tekzib etmiş sayılmaz. Zîra caizdir ki, asıl mehri müsemma, ekalden ibaret iken sonra mikdarı arttırılmıştır. Dürer, Şürünbülâlî.

541 - Müddeî, tarih beyan etmeksizin nikâh dâvasında bulunduğu halde şahidler, bilâ tarih edai şahadette bulunsalar şahadetleri kabul olunur. Fakat müddeî, tarih beyan etmediği halde şahidler beyan ederek, meselâ: «Müddeî, müddeaaleyhayı fülân tarihde tezevvüc etti» diye ifa­yı şahadette bulunsalar şahadetleri kabul olunmaz. Çünkü bu surette şahidler, ziyadeye şahadet etmiş olacaklarından müddeî, kendilerini tek­zib etmiş olur. Ankaravî.

542 - Müddeî, müddeaaleyhayı velîsinin tezvic ettiğini dâva ettiği halde ikame eylediği şahidlerden biri, mezbûrenin nefsini bizzat tezvic ettiğine, diğeri de velîsi tarafından tezvic edildiğine şahadet etse tenaku­za binaen şahadetleri kabul olunmaz. Fakat müddeî, mezbûrenin nefsini bizzat tezvic ettiğini mezkûr şahadetten sonra iddia edib şahidleri de o veçhile edai şahadetde bulunsalar şahadetleri kabul olunur. Çünkü bu su-retde dâva ile şahadet arasını tevfik mümkün olduğundan tenakuz mev-cud değildir. Tezevüc, tekerrürü kabil olduğundan kadın evvelce velîsi tarafından tezvic olunmuş iken muahharan bizzat nefsini tezvic etmiş olabilir. Ankaravî.

543 - Şahidler, akdi nikâhın zaman veya mekânında ihtilâf etseler şahadetleri makbul olmaz. Nitekim ikrar ve inşada ihtilâf ettikleri ya­ni Birisi akdi nikâha şahadet ettiği halde diğeri ikrarı nikâha şaha­dette bulunduğu takdirde de hüküm böyledir.

Fakat her iki şahid, ikrarı nikâha şahadet ettikleri takdirde ikrarın zaman ve mekânında ihtilâf etmeleri -şahadetlerinin kabulüne mani ol­maz. Tekmile, Ankaravî.

544 - Nikâh dâvasında - usulü veçhile - şahadet aleş/şahade ca­izdir. Çünkü erkekler ile beraber kadınların şahadetlerile sabit olan her şey, şahadet üzerine şahadet ile de sabit olur. Ankaravî.

545 - Nikâhda tefsir ve tasrih etmeksizin şöhretle, tesamu ile şa­hadet caizdir. Şöyle ki : bir kimse, bir nikâhın vukuuna şöhret tarikile veya adi olmak üzere en az iki erkeğin veya bir erkek iie iki kadının ih barile muttali olsa hâkimin huzurunda sureti ittılamf beyan etmeksizin o nikâha şahadet edebilir. Fakat şöhrete veya tesamüa mebnî şahadet ettiğim beyan ederse şahadeti bâtıl olur.

Mehr, neseb, tekarrüb, mevt, kaza, aslı vakf hakkında da şöhret ve tesamu ile şahadet makbuldür. Çünkü bunların esbabını nâsdan hususî bazı kimseler muayene edebilirler. Eğer bu babda şöhret ve. tesamu ile şahadet kabul olunmasa harece badî ve bunlara müteallik olub asırlanr inkırazına kadar devam edecek bir takım hükümlerin, hakla Fin muttaliy-yetine müeddî ölür. Haniyye, Dürer.

546 - Bir hâdisenin şöhret bulması, iştihar etmesi iki ilevidir : Birisi: «iştiharı örfî» dir ki, bir1 şeyin kizb üzere toplanmaları tasav

vur olunamıyan bir ceaatden işidilmesile vücude gelir. Bu, bir tevatür meselesidir.

Diğeri : «îştiharı şer'î» dh\ki, bü da bir şeyin vücudünİi en az iki âdil erkeğin veya bir âdil erkek ile iki âdil kadının bilâ istişhad şahadet lâfzile kalbe kanaat verecek surette haber vermelerile husul geîir.

işte nikâh, mehr, neseb gibi hususlara bu iki nevi iştihardan her­hangi binle muttali olan kimse, bu hususlar hakkında doğrudan doğru­ya'şahadetde bulunabilir. Şahadet mebhasine de müracaat. [68]