Mehrin Lüzumundaki Hîkmeti Teşkîyye

Mehrin Lüzumundaki Hîkmeti Teşkîyye :


364 - : Zevcelere verilen mehrler, onlardan yapılan istifade ve îstimtaa mukabil min vechin bir bedel demektir. Bununla beraber mehr verilmesi; zevcenin kadrini i'lâ, ihtiyacım tehvin, cihaz tedarikini teşkil istikbalini temin, nikâhın ehemmiyetini ilân gibi maslahatları da muta-zammmdır.

Bu hususta deniliyor ki: Nikâh, bir emri hatirdir, şanına itina lâ­zımdır. Bu cihetle tesmiye edilen mehrin hakîr bir şey olmaması, meh­rin lüzumundaki hikmeti şer'iyye icabatmdadır.

Her şeyde olduğu gibi mehr hususunda da ifrat ve tefrit hikmete muvafık değildir. Pek kıymetsiz olan bir şeyin mehr tesmiye edilmesi, hasbel'ade iki tarafın izzeti nefsine dokunur, içtimaî mevküle mütenasib olmıyabilir, hususile kadının istikbaline fena tesir edebilir.

«Bedayi» de denildiği veçhile nikâh, bir takım maksatlara mebnî meşru kılınmıştır ki, bunların husulü ancak nikâhın devam ve sebatile kabil olabilir. Nikâhın devam ve sebatı ise nefsi akd ile mehrin* vücubüne vabestedir. Çünkü zevç ile zevce arasında vahşet ve huşunet gibi bazı sebepler baş gösterebilir ki, zevci talâka sevk eder, eğer nefsi akd ile mehr olmıyacak olsa zevç, zuhur eden cüz'î bir huşunete binaen nikâhı izale etmeden geçinmez. Zira bu takdirde mehrin lüzumundan korkmıya-cağı için nikâhı izaleden tehaşîye lüzum görmez. Bu takdirde de nikâh­tan matlûp olan gayeler, faideler vücude gelmiş olmaz.

Maahaza nikâhtan beklenilen mekasid ve mesalihin husulü, zevç ile zevce arasında muvafakata muhtaçtır. Bu muvafakat ise zevcenin zevci yanında muazzez ve mükerrem olmasile hâsıl olur. Halbuki zevcin naza­rında ehemmiyetli bir mala tevakkuf etmeksizin zevcesine vusul yolu münsed bulunmadıkça bu izzet hâsıl olamaz.

Tariki vusulü dar, müşkil olan bir şey, nazarda aziz olacağından imsakine itina olunur. Bilâkis tariki vusulü kolay olan bir şey ise göz Önünde kıymetsiz olacağından imsakine itina olunmaz.

Binaenaleyh kadın, kocasının nazarında kıymetsiz olursa, yani : pek kolaylıkla izdivaç mümkün bulunursa zevç ile zevce arasında muvafakat hâsıl ve nikâhtan matlûb makasid, sabit olmaz.

Maamafih mehrin pek ziyade olması da mahzurdan halî değildir. Bu cihet, teehhül edecek erkeklerin birer ağır yük altında kalmalarına, sermayei maişetlerinin azalmasına ve birçok erkeklerin de münasib vak­tinde evlenmiyerek aile teşkilinde mahrum kalmalarına sebebiyet vere­bilir. Böyle bir hal ise şahsî ve içtimaî,menfaatlere münafî- olacağından tasvibe şayan olamaz.

«NihayetüVmuhtac» da yazıldığı üzere Hazretı Ömer, radıyallâhü tealâ anh, bir hutbesinde hüzzara hitaben şöyle buyurmuştu : yani : kadınların mehrlerinde haddi tecavüz etmeyiniz. Eğer'o, dünyada bir şeref ve nezdi ilâhîde bir tekva olsaydı ona Resuli Ekrem, sallallahü tealâ aleyhi vesellem, herkesten zi-yade lâik olur, muhterem zevcelerinin mehrlerini tezyid buyurmuş bulu­nurdu..

Velhasıl : mehr hususunda da itidalden ayrılmamalı, zevcin de, zev­cenin de hukukuna, menafiine riayet etmelidir. [52]