Emredilen Şeyîn Liaynihi Veya Ligayrihî Hasen Olması :

Emredilen Şeyîn Liaynihi Veya Ligayrihî Hasen Olması :


246 -: Şarii hakîm tarafından emrolunan bir şeydeki güzellik, ya îiaynihî bir hüsündür veya ligayrihi bir hüsündür. Yâni: memurünbih, ya kendi zâtmdaki bir güzellikten dolayı hasendir, veya başkasında sa­bit bir güzellikten dolayı hasendir.

Meselâ: biz iman ile memuruz, imandaki hüsn ise bir hüsni zatîdir. Bu hüsn başkasından alınmış değildir. Binaenaleyh iman, lizatihî hasen olan bir memurun bihtir.

Biz cihad ile de memuruz. Fakat cihad haddi zâtında insanları tâzi-be, beldeleri tahribe sebep olacağı için lizatihî güzel değildir. Belki dini ilâya,islâm yurdunu müdafaaya vesile olduğu için güzeldir. Binaenaleyh cihad, lizatihî değil, ligayrihî hasendir.

247 -: Liaynihî hasen de iki kısımdır. Birisi ligayrihî hasene hiç benzemeyen hasendir ki, buna «hakikaten liaynihî hasen» denir. Allahü-tealâya iman gibi. Diğeri, ligayrihî hasene benzer gibi olan liaynihî ha­sendir ki, buna da «hükmen liaynihî hasen» denilir. Oruç, zekât, hac gi­bi ki, bunlar kendilerinde biraz zahmet veya maldan mahrumiyet bulun­duğundan ligayrihî hasene benzerlerse de haddi zâtında yüksek birer ibadet oldukları cihetle liaynihî hasendirler.

248 -: Hakikaten lizatihî hasen olan memurun bihler de iki türlü­dür. Birisi; hüsni zail, hakkındaki teklif asla sakıt olmayan memurun bihtir. İmanda rüknü aslî olan tasdik gibi ki, bunun hakkındaki teklif - asla kalkmaz. Cebir ve ikrah hâlinde de bu tasdikin kalbde mevcut bu­lunması icap eder. İkraha mebnî itikadı tebdil etmek caiz olmaz.

Diğeri; teklifin sukutunu kabul edecek bir hâlde bulunan memu-rünbihtir. îmanın rüknü zaidi sayılan lisânen ikrar gibi ki, bu ikrah ve­ya âciz hâlinde sakıt olur. Bu ikrarın bulunmamasından dolayı mes'uü-yet teveccüh etmez.

Kezalik: namazda Allahütealâ'ya tazime ve arzı şükrana vesile ol­duğu için hakikaten lizatihî hasendir. Fakat ikrah veya hayiz ve nifas gibi özürlere mebni hakkındaki teklif sakıt olur.

249 -: Ligayrihî hasen olan memurun bihler de iki türlüdür. Biri­si; öyle bir memurun bihtir ki, onu yapmakla ona hüsn veren o gayirde yapılmış olur. Cihad ve 'cenaze namazı gibi. Bunları ifâ edince bunların mabihilhüsnü olan îlâyi din, hakkı meyyite riayet gayesi de ifâ edilmiş olur.

Diğeri; Öyle bir memurüa bihtir ki, onu işlemekle o gayr de işlen­miş olmaz. Abdest gibi ve cuma namazına koşmak gibi ki, abdest na­mazın şartı olduğu için hasendir. Fakat abdest almakla namaz vücude gelmiş olmaz. Cuma namazına koşmak da cuma namazına kavuşmaya ve­sile olduğu için hasendir. Fakat mücerret bu koşmakla cuma namazına iştirak edilmiş olmaz.

250 - : Alelitlâk liaynihî hasen olan bir memurun bibin hükmü, onun ya eda ile veya vücubünü izale eden bir şeyin uruzile sakıt olması­dır.

Meselâ: Farz bir namaz liaynihî hasendir. Edâ olunmakla zimmet­ten sakıt olacağı gibi cinnet veya hayiz ve nifas gibi bir arızadan dola­yı da sakıt olur.

Ugayrihî hasen olan memurun bihin hükmü de onun hüsnüne va­sıta olan şeyin vücubîle vâcib, sukutile sâkit olmaktır. Meselâ: abdest ligayrihi hasendir. Bunun hüsnüne vasıta olan namazdır. Binaenaleyh namaz vacip olunca abdest de vacip olur. Namaz vacip olmayınca ab­dest de vacib olmaz.

Kezalik: bazı manialardan dolayı dini ilâhiyi neşre çalışmak vacib olmayınca cihad da vacib olmaz. Müsaleha yapmış bir düşmana karşı cihad edilmemesi gibi.

251 -: Şarii mübîn tarafından vukubulan bir emir, liaynihî mi ha­sen, yoksa ligayrihî mi hasen olduğuna dair karine bulunmayan bir memurun bihin sukuta ihtimâli olmayan hakikaten liaynihî hasen kıs­mından olmasını iktizâ eder. Çünkü mutlak, kemâline masruftur. [15]