C- İSRAİL HUKUKU

C- İSRAİL HUKUKU:
1- İsrail Hukukunun Kaynakları:
Kaynaklar bakımından İsrail Hukuku iki devreye ayrılır:
a) Birinci devre: Kudüs'ün Romalılar tarafından tahribine kadar (M. 70) devam eder. Bu devrede kaynak Mukaddes Kitabın birkaç bölümü (sifri) ile an'anelerdir. Muhtevâ ise: Ceza hukukuna ait bazı hükümler, mukavelelerin ihlâline dair bazı kaideler, evlenmeye mahsus bir takım ihtar ve yasaklar, âilenin teşekkülü ve idaresine ait bazı esaslardan ibarettir.
b) İkinci devre: Kudüs'ün tahribi, Yahudilerin imhası, kalanların dağılması İsrail hukukunun da yok olmasına âmil olur sanılmasına rağmen durum aksine olmuştur.
Bu müthiş olaylardan bir asır sonra Yahuda Hakaduş isimli zengin bir haham Taberiye mekteblerini ve yahudî rûhânî hükûmetini yeniden kurmuş ve otuz yıl çalışarak "Mişnâ" isimli bir düstûr tanzim etmiştir.(17)
Yahûdi alimleri ve hahamlarının tefsir ve ictihadları ikinci bir kaynak daha meydana getirmiştir ki buna da "Talmud" denir.(18)

2- Mukaddes Kitaplara Göre İsrâil Hukuku:
Ceza Hukuku:
a) Şahsî intikam menedilmiş, cemiyet namına kanunen cezalandırma esası getirilmiş, kısas usulü benimsenmiştir. (Tekvin: 9, Sayılar: 35/16 vd.)
Katilin öldürülmesine karşılık diyet (kan bedeli) kabulü menedilmiştir. (Sayılar: 35/ 31)
b) Cezanın şahsiliği kabul edilmiştir. Suçlu yakalanamadığı takdirde onun yakınlarının cezaandırılması ve onlardan intikam alınması yasaklanmıştır. (Tesniye: 24/16)
c) Bazı cezalar:
"Ve adamlar kavga edip bir kadına çarparlar ve onun çocuğu düşerse ve bir zarar olmazsa kocasının tayin ettiği tazminatı hâkimler vasıtasıyle ödeyecektir. Fakat zarar olursa o zaman can yerine can, göz yerine göz, dişe diş, ele el, ayağa ayak, yanığa yanık, yara yerine yara, bere yerine bere vereceksin."
"Ve eğer bir öküz, bir erkeği ve yahut bir kadını süserse ve o ölürse öküz mutlaka taşlanarak öldürülecek (recm) ve eti yenmeyecektir... Öküzün süstüğü öteden beri biliniyorsa ve sahibine söylenmiş o da zaptetmemiş ise sahibi de öldürülecektir. Eğer fidye konursa canının fidyesi olarak verecektir." (Çıkış: 21)
"Eğer bir adam nişanlı olmayan bir kızı aldatır ve onunla yatarsa ağırlığını vererek onu alacaktır. Eğer kızın babası vermezse o zaman kızlara verilen ağırlık kadar para verecektir"; (Çıkış: 22)
Hırsızlık yaparken yakalanan kimse öldürülürse diyet ödenmez.
Öküz, koyun gibi hayvanları çalan satar veya boğazlarsa dört beş katını öder. Ödeyemez ise hırsız satılır ve bedeliyle ödenir; (Çıkış: 22)
d) Öldürme suçunda kullanılan âlet nazar-ı itibâre alınmış, öldürücü âletler kullanıldığı takdirde "maktûlün yakını katili bulduğu yerde öldürür" denmiştir; (Sayılar: 35)
e) Katili mechûl cinâyetlerde "kasâme usûlü" kabul edilmiştir. Buna göre maktûlün bulunduğu arâzî hangi şehre yakın ise oranın ihtiyarları, kâhinlerin önünde, boğazlanmış -hiç çalıştırılmamış- bir inek üzerinde ellerini yıkayarak yemin edecek, "öldürmedik, öldüreni görmedik" diyeceklerdir; (Tesniye: 21)
f) İdamı gerektiren diğer suçlar:
Güneş, Ay ve semâvî varlıklara tapınanlar idam edilir; (Tesniye: 17).
Yahova'dan başkasına kurban kesen, Rabbin ismine söven öldürülür; (Çıkış: 22, Levililir: 24).
Adam çalan öldürülür; (Çıkış: 21)
Evli veya nişanlıların zinası recmi gerektirir. Evlenen kız bâkire çıkmazsa recm olunur; (Tesniye: 22).
g) Ta'zir cezası:
Muayyen cezalar dışında, kanuna aykırı hareket edenleri hâkim 39 deyneğe kadar vurdurarak cezalandırabilir; (Tesniye: 25).
h) İsbat ve lânet:
İsbat daima şahidler ile olur. Bazı durumlarda sanık, yemin ile berâat eder.
Zina isnadında şahit bulunmazsa kâhin, yalan söyleyenin karnını şişirecek ve onu mel'un kılacak... bir suyu kadına içirerek onu manevi denemeye tabi tutar; (Sayılar: 5).

Medenî Hukuk Sâhası:
a) Aile hukuku:
Tevrat'da evlilik (nikâh) akdi hakkında açık bir ifade yoktur. Ancak bazı örneklerden evliliğin kadını satın almak şeklinde cereyan ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim Yakub, Laban'ın kızı Rahel'i, mukabilinde yedi yıl çalışarak almıştır; (Tekvin: 29).
Ayrıca kızı kaçırmak suretiyle evlenmek de tecviz edilmiştir; (Hâkimler: 21).
Evlenen kıza babası tarafından çeyiz verilmesi de âdetdir. Ve bu âdet bir dereceye kadar kızların mirastan mahrumiyetini telâfi etmektedir.
Birden fazla kadınla evlenmek tecviz edilmiş, kan ve evlilikten doğan akrabalığın bazı dereceleri evlenmeye mâni sayılmıştır. Bu cümleden olarak: analar, analıklar, kızkardeşler, torunlar, halalar, teyzeler, amca ve kardeş karıları, oğlun karısı, karının kızı, kayınvalide, karının torunları ile evlenmek, iki kız kardeşi birden almak men edilmiştir; (Levililer: 18).
Boşamak erkeğin elindedir. Erkek boşadığı kadının eline bir "boş kâğıdı" verir. Kadın ikinci bir kocaya varır sonra boşanır veya ikinci koca ölürse ilk kocasıyla evlenemez; (Tesniye: 24).
Hindistan ve Yunanistan'da olduğu gibi İsrail'de de "Levira" usulü vardır. Buna göre kocası ölen kadının kayın biraderi varsa onu alır, doğacak oğlan, ölen kardeşinin ismi ile onun yerine geçer; (Tesniye: 25).
Esirler arasından câriye almak mümkündür. Câriye terkedilirse hür olur; (Tesniye: 21).
Çocuklar üzerinde ana-babanın geniş bir hâkimiyeti vardır. Ebeveynin şikâyeti üzerine itâatsiz çocuklar idam (recm) edilebilir; (Tesniye: 21).

b) Kölelik:
Köleler İbrânî soyundan olanlar ile olmayanlar diye ikiye ayrılır.
İbrânî köleler borçlarını ödeyemedikleri veya sefalete düştükleri için kendilerini satanlardır. Bunlar bedellerini ödeyerek hürriyete kavuşabilirler. İbranî olmayanların köleliği ömür boyudur.
Efendiler köleyi tedip edebilir, fakat öldüremezler. Döverken sakatlanan köle hür olur; (Levililer: 25, Çıkış: 21).

c) Miras:
Erkek evlâd varsa kızlar vâris olamazlar. Oğul ve kız yok ise terike sırasıyle kardeşlere, amcalara, yakınlık derecelerine göre diğer akrabaya intikal eder; (Sayılar: 27). Erkek çocukların büyüğü, diğerlerinkinin iki katı miras alır; (Tesniye: 21).

d) Mülkiyet ve akitler:
Ken'ân'ın fethinden sonra taksim edilmesiyle elde edilen mülkiyet hakkı daimîdir. Toprak satışla mülkiyetten çıkmaz. Ancak geçici satış vardır, satan bedeli ödeyinceye tekrar toprağa sahip olur. Elli yılda bir (Yubil) senesi gelir; bu senede bütün satışlar bozulur ve topraklar sahiplerine avdet eder.
Ancak surlu şehirlerde oturanlar evlerini satarlar ve bir yıl içinde bedelini iâde etmezlerse satış kesinleşir; (Levililer: 25).
Mülkün aileden çıkmaması için vâris olan kızın, en yakın akrabası ile evlenmesi emrolunmuştur; (Sayılar: 36).
Tevrat'da zikredilen akitler "vedîa, âriyet, rehin, icâre ve beyi" akitleridir.
İbrânîler arasında faiz yasaklanmıştır (Çıkış: 22). Yabancılardan faiz almak serbesttir; (Tesniye: 23/19).
Yahûdîler borç senetlerini satmak, faizle para vermek suretiyle çok eski zamanlarda dünyanın bir numaralı bankerleri olmuşlardır.(19)

e) Zararların tazmini:
Mülkiyetin korunması için mala tecavüz suçlarına tazminat ile hükmedilmiştir:
Gasb, hırsızlık, bulunmuş malın ilân edilmemesi... böyledir. Gasbedilmiş mal beşte bir fazlasıyla iâde edilir; (Levililer: 6).
Çalınan malın iki misli iâde edilir; (Çıkış: 22).
Yalancı şahid de hırsız gibi ka
bul edilmiştir.
Emânet malın zıyâı, ekine zarar vermek, yakmak, hayvanın ölmesine sebeb olmak, birisini yaralamak veya yumruklamak... gibi fiillerin doğurduğu zararlar için de tazminât vardır; (Çıkış: 21-22).

f) Muhâkeme usûlü:
Dâva hâkimlere götürülür. Hâkimler, her şehrin kapısında meclis kuran ihtiyarlardır.
Hüküm haciz yoluyla icra edilir; (Çıkış: 24).
Un öğütülen el değirmeni ve elbise haczedilemez; (Çıkış: 22).

3- Mişnâ ve Talmud'a Göre İsrâil Hukuku:
Mişnâ, biribirine eşit hacimde altı kısımdır. Bir, iki, beş ve altıncı kısımlar, Levililer Sifrinin şerhi gibidir. Üç ve dördüncü kısımlar ise ceza ve medenî hukuk ile alâkalıdır. Birincisi "kadınlar", diğeri "zararlar" başlığını taşır.

a) Kadınlar hakkındaki hükümler:
Kadınların satın alınması âdeti çok geçmeden kalkmıştır. Ancak kadını velîsi evlendirir. Evliliğin sahih olabilmesi için üç şart vardır.
aa) İki şahid huzurunda erkek kadını kabul edecek, onun eline hiç olmazsa bir yüzük verip ibrânîce olarak: "Şu yüzük ile sen benim için mukaddes oldun" diyecektir.
ab) Evlenme akdi yazılarak yerine getirilecektir.
ac) En az on erkek huzurunda bereket duâsı yapılacaktır.
Hz. Mûsa zamanından beri devam eden ve sonunda Mişnâ'ya giren bir usûle göre koca, yazılı olarak karısına bir meblâğ borçlanır (mehir), ölüm veya boşanma halinde bu meblağ kadına ödenir ki buna "ketûbe" denir ve kızlar için ikiyüz, dullar için 100 altındır (zuz).
Kadının baba evinden götürdüğü çeyiz (mal) kocası tarafından idare edilir; nikâh bozulunca koca bu malı ve ketûbeyi kadına verir. Bunu temin içinde önceden ipotek yapılır.

b) Zararlara ait hükümler:
Bütün eski hukuklarda, hakka karşı yapılan her tecavüz bir zarar sayılır ve dâva açmaya sebeb olur.
Mişnâ kadınlara ait hükümlerden sonra bu kısma geçerek bütün medenî hukuku zarar ve ziyan içinde mütâlâa etmiştir.
Ancak bunlar umumî kaideler halinde ele alınmamış, her mesele ayrı ayrı incelenmiş (kazuistik metod), hâkimlerin uymaları gerekli hükümler konmuştur.
Eski hukuktaki kısas yerine bir tazminat tarifesi konmuş, tazminata esas olmak üzere "zarar, acı, tedâvi masrafı, işten mahrumiyet ve mahcubiyet" tesbit edilmiştir. Suçlu bütün bunlar için tazminat ödeyecektir.
Bu yumuşamada, mahkemelerin selâhiyetinin mahdut ve hükümlerinin ihtiyâri hâle gelmesinin rolünden bahsedilmektedir.

c) Akitler mevzûunda:
Mişnâ'ya göre alış-verişte mülkiyetin intikali bedelin ödenmesiyle değil, müşterinin mala el koymasıyle kesinlik kazanmaktadır.
Alış-verişte aldatma veya aldanma bedelin yüzde onunu aşarsa akit feshedilebilir.
Gayri menkullerin satışında mülkiyet, bedelin ödenmesi, senedin müşteriye teslimi, üç yıl tasarruf, sınırların gösterilmesi işlemlerinden birisiyle intikal eder.
Şüf'anın da izlerine rastlanmaktadır.
Faizin her nevine şâmil olan yasaklar Mişnâ'da yalnız alış-verişe bağlanmıştır.
Kira akdi, rehin ve akitler dışında meydana gelen zararların nevileri ve hükümlerinden sonra Mişnâ, satış senedinin kayıt ve şartlarının tefsirine geçer.
d) Miras konusu:
Tevrat mirasta babanın hissesinden bahsetmemiştir. Mişnâ ve Talmud bu eksiği tamamlıyor ve "Çocuksuz ölenin terikesi habasına aittir" hükmünü getiriyor.
Anaya mirastan hisse yoktur.
Yine Mişnâ vasiyetten bahsetmiş ve bü
tün mal varlığına şâmil vasiyyeti kabul etmiştir. Talmud ve Mişnâ hukukunda İran ve Roma hukukunun tesirleri oldukça bârizdir.(20)

17. Mişnâ: İbrânîlerin hukukî kanunları ile hahamların an'anelerinden ibarettir. Yahûdilere göre Hz. Mûsa Sina'da on emri alırken aynı zamanda Yahova'dan başka kanunlar da almış; bunlar yazılmamış, hahamlar arasında rivâyet sûretiyle intikal edegelmiştir. Yahuda işte bu rivâyetleri toplayıp yazmıştır.
18. Disiplin ve terbiye mânasına gelen Talmud iki nevidir: Birincisi Kudüs Talmud'u olup anlaşılması güçtür ve kullanılmaz. İkincisi ise iki kısımdır: Birinci kısım yukarda zikredilen Mişnâ'dır. İkinci kısım ise beşinci ve altıncı asırda tamamlanan Talmud'dur ki bir nevi şerh ve tefsir mahiyetindedir.
Yahûdiler dağınık olmalarına ve içinde yaşadıkları memleket kanunlarına uymakta da serbest bulunmalarına rağmen hukukları mezkür kaynaklar ile zamanımıza kadar intikal etmiş ve tabiatiyle yabancı hukukların da tesiri altında kalmıştır.
Bu ikinci devreye "Mişnâ ve Talmud Devri" denir. Mişnâ ve Talmud son zamanlara kadar rûhânî olmayanların elde edemeyeceği bir kaynak idi. XIX. asırda fransızcaya tercüme edilerek neşredildi.
19. Geniş bilgi için bak. Muhammed Es'ad, Târih-i İlm-i Hukuk, s. 203 vd.
20. M. Es'ad, age, s. 218 vd.